banner1006
 İnsanlar âlemi; zâhiren gördüğü ve kâbuslar görmek zorunda kaldığı karanlık havayı giderecek olan İlâhî isimleri idrâk ettiği, algıladığı takdirde; Cehennemî hâletlerin zihnî ufuklardan silineceği ve insanlar âleminin nura / ışığa kavuşmasında hiçbir engel ve zorluk kalmıyacağı gün gibi aşikârdır.
Nitekim İlâhî isimler anlaşıldıkça; dünyanın Cehennemî hâlleri dağılacak. Nuranî / ışıltılı âhiret âleminden / öte âlemden pencereler açılacak. O perişan, o dağınık, o karmakarışık insanlar âleminin dünyasına; nurların serpildiğini görmek mümkün olacak.
İnsanlara kâinat dolusu zerreler / atomlar sayısınca “Elhamdülillah, eş-şükrü lillah” dedirtecektir.
Aynelyakîn / kat’î olarak görülecektir ki:
İman ve inançta manevî bir Cennet’in varlığı; dalâlette / yanlış / sapık yolda ise, manevî bir Cehennem’in bu dünyada dahî bulunduğu; kesindir.
Her şeyin müsbet-menfî / olumlu-olumsuz tarafları vardır. Nitekim dine itaat etmeyen, onu hesaba katmayan menfî felsefenin karanlıklı bilimsel kanunlarına bakınca, insana dehşetli / ürkütücü bir âlem gösterir.
Nitekim, Top güllesinden 70 kere daha hızlı hareketiyle, bir insanın 25 bin senede katedeceği mesafeyi bir senede gezip devreden dünya denen bir küre var karşımızda. Üstelik bu gezegen her an dağılmaya ve parçalanmaya adaydır. İçi zelzelelidir. Çok yaşlıdır.
İşte insan böyle bir küre üstünde. O çok dehşetli uzayda; yüzen gemi hükmünde olan bir çeşit uzay aracı üstünde yolculuk yapmaktadır. Kâinatın sınırsız boşluğunda seyahat etmektedir.
Görünüşteki zavallı insanın durumu; işte böyle ürkütücü bir manzara arzetmektedir.
İşte insan böyle vahşetli bir karanlık içindedir.
Öyle ki, insanın başını döndürür, gözünü karartır.
İşte menfî felsefe gözü; insana böyle bir görüntü sunmaktadır.
Fakat, Kur’an’ın hikmet gözüyle bakınca durum birden bire değişir. O karanlıklı, vahşetli, dehşetli âlemi öyle ışıklandırır ki, o hâlette yani imanlı / inançlı göze arz küresi; son derece muntazam / düzgün, emre âmâde, hoş ve güvenli, herkesin erzakı içinde mevcut bir yolcu gemisi gibidir. Gezmek tozmak, keyif almak ve ticaret için hazırlanmış bir gemi.
Evet dünya öyle bir gemidir ki, ruh sahiplerini güneşin etrafında, Rabbin memleketinde gezdirir. Yaz, bahar ve güz ürünlerini rızık isteyenlere getiren bir gemi, bir uşak, bir tren hükmündedir. Bu fonksiyonu insana dünyanın zerre ve atomları adedince “Elhamdülillahi alâ nimeti’l-iman.” dedirir.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, gayri meşru zevk ve eğlenceler ve sapık / yanlış inançlar dünya da bile, insana manevî bir Cehennem azap çektiriyor. Müminler / inananlar ve dindarlar ise, dünyada dahi manevî bir Cennet içinde olurlar.
İnsanlar; İslâmiyet ve insaniyet midesiyle, imanın tecellileriyle; manevî Cennet lezzetlerini tadabilirler. İmanlarının derecesine göre istifade edip yararlanabilirler. Fakat, bu fırtınalı zaman; hisleri iptâl ediyor, insanı sersemletiyor.
Çünkü, beşerin nazarını ufuklara, hedefsizliklere dağıtan, boğan akımlar var. Bunlar hisleri köreltiyor, insana sersemlik veriyor. Bu yüzden inançsız ve yanlış yolda gidenler; manevî azabı geçici olarak tam hissedemiyor. Hidayette / doğru yolda olanları da gaflet basıyor, hakikî lezzetini takdir edemiyor.
Eski zamanda, mutlak küfür ve bilimden gelen dalâlet ve sapkınlıklar bu zamana göre çok azdı. Yine de, inat yüzünden kendini gösteren inançsızlık; günümüze göre sayılı idi.
Onun için eski İslâm bilginlerinin dersleri, delil ve kanıtları; o zaman için tam olarak yeterliydi.
İnanıp inanmamakta tereddüt geçirenleri, hemen kendine getirir. İnançlarına sımsıkı sarılmalarını sağlardı. Çünkü Allah’a iman umumiydi.
Bu bakımdan Allahı tanıttırmakla ve Cehennem azabını hatırlatmakla; çokları gayri meşru zevk ve eğlencelerden ve yanlış inanç sapıklıklarından hemen vazgeçebilir ve dönebilirlerdi.
Fakat, eskiden bir memlekette bir kâfir varken, şimdi bir kasabada belki yüz tane bulunabilir.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934