İsmail Kahraman - Kervan 1915 filmi ve Şebinkarahisar’da Ermeni mezalimi!
Kervan 1915 filmi ve Şebinkarahisar’da Ermeni mezalimi!
Kervan 1915 filminin çekimi medyada büyük olay oldu. Birçok medya kuruluşu Kervan 1915 filmi ile ilgili haberler ve yorumlar yaptı. Filmler önemli. Özellikle tarihi filmler çok daha önemli. Kervan 1915 filmi Giresun’dan 1915 yılında Ermenilerin devlet tarafından nasıl Halep’e göç ettirildiğini konu almakta.
Filmle ilgili medya ve basın kuruluşlarında çok ayrıntılı bilgiler bulunuyor. Bizde filmle ilgili medyadan bilgi edindik. Ancak geçtiğimiz günlerde Giresun’dan bir mektup aldım. Giresun Tarih ve Kültür Bilinci grubu adı ile gönderilen mektup önemli bilgiler içermekte. Özetle mektubu sizlerle paylaşıyorum.
GİRESUN MEDYA PLARTFORMU’NUN DEĞERLİ ÜYELERİ
Giresun’un adının geçtiği Kervan 1915 filmi biz Giresunluları derinden üzmekte. Bu film Giresun’a çok büyük bir haksızlık ve hakaret olarak görüyoruz. Çünkü Ermeni tehcirini konu alan filmde Giresunlu Ermenilerin devlet tarafından nasıl Halep’e göç ettirildiği anlatılacakmış.
Giresun’da çok büyük Ermeni ve Rum mezalimi yaşandı. Giresun erkekleri Sarıkamış, Çanakkale, Yemen cephelerinde şehit olurken, Giresun bölgesindeki Rum ve Ermeniler büyük mezalim yaşattılar. Özellikle 1915 yılında Şebinkarahisar’daki Ermeni ayaklanması ve 500’e yakın korumasız Şebinkarahisarlının Ermeniler tarafından vahşice katledilmesi hiç gündeme gelmiyor.
Buradan tüm devlet yetkilileri, Giresunlu Sivil Toplum Örgütü temsilcilerini, Giresunluları göreve davet ediyoruz. Giresun Medya Platformu aracılığı ile Giresun kamuoyuna iletiyor, Kervan 1915 filminde Şebinkarahisar’da yaşanan Ermeni ayaklanmasında vahşice katledilen Şebinkarahisarlılarla ilgili bir bölümün olmasını istiyoruz. Bu konuda imza kampanyası başlatacağız. Aşağıda Kervan 1915 filmi çekim ekibinin Şebinkarahisar’a geldiği ile ilgili haberleri ve 1983 yılında Şebinkarahisar Kaymakamlığı tarafından basılan Şebinkarahisar kitabında 1915 yılında Şebinkarahisar’daki Ermeni ayaklanmasında yaşananları anlatan kitaptaki bölümü aynen sizlerin bilgisine sunuyoruz. (Giresun Tarih ve Kültür Bilinci Plartformu)
1915 ŞEBİNKARAHİSAR’DA ERMENİ MEZALİMİ
1860 tarihi, Ermeniler için Milliyetçilik cereyanlarının kuvvetle yayıldığı dönemin başlangıcıdır. 1860'lardan sonra imparatorluğun zayıflaması ve dış tahriklere paralel olarak Ermeni Cemiyetleri birbiri peşi sıra kurulmaya başlamıştır. 1860 da Hayırsever Cemiyeti, 1870-1880 yılları arasında, Araratlı, okul sevenler, doğulu, Kilikya Milliyetçi Kadınlar Cemiyeti ve Ermenistan'a Doğru Cemiyeti kurulmuştur. 1887 yılında Kafkaslı Ermenilerden Avedis Masar Bey ve karısı Maro tarafından Marksist Hin çak Komitesi, 1890 yılında Taşnaksutyan Komitesi teşekkül ettirilmiştir. Bu komitelerin tahrik ve teşvikleriyle ilk isyan 20 Haziran 1890 yılında Erzurum' da başlamıştır. Bundan sonra Temmuz 1890 yılında! İstanbul Kumkapı isyanı, 1893 Sason isyanı, 1895 Babıali Gösterisi, 1895 yılında Zeytin isyanı, 1 Haziran 1896 yılında Van isyanı, 1904! kinci Sason İsyanı bir birini izlemiştir.
23 Temmuz 1908 Meşrutiyetin ilanından sonra komite faaliyetlerinde bir sükûnet görülmüştür. Bu sükûnet 1914 I. Dünya Savaşına kadar devam etmiş. Savaşın başlamasıyla komitelerin faaliyetleri hızla artmış tertipli ve sistemli isyanlar birbirini izlemiştir. Yoğun şekilde Ermenilerin bulunduğu Şebinkarahisar' da bu isyanlardan nasibini almıştır. Şebinkarahisar Ermeni isyanı hazırlıkları 1914 yılında başlamıştır. 10 Şubat 1915 tarihinde Suşehri'nden Erzincan'a Zara gönüllü tabanını götürmekte olan mülazım Nuri Efendi kuzeye bağlı Pürk Köyünde bir hayvanın değiştirilmesi zorunluluğunda kaldığında, köy muhtarı Agop'tan kira ile bir hayvan bulmasını istemiş, muhtar Agop 210 hanelik köyde bir tek hayvan olmadığını olsa bile vermeyeceklerini söylemiştir. Mülazım Nuri Efendi, savaşta olduğumuzu, hayvanların bugün için lazım olduğunu ve esirgenmesinin yurda ve ulusa hainlik olacağını ihtar etmiştir. Bu sözden köpüren Muhtar Agop belindeki tabancasını çekerek subaya ateş etmeye başlamış ve bir yandan da Ey Ermeniler evlerinizdeki silahları hangi gün için saklıyorsunuz haydin bakalım iş başına diye bağırarak köyü silahlı ayaklanmaya ve silahsız askerleri öldürmeye teşvik etmiştir. Muhtarın teşvikinden cüret alan Ermeniler derhal saklı silahlarını çıkararak gönüllü takımının üzerine saldırmışlar başta Mülazım Nuri Efendi olmak üzere birçok gönüllüyü şehit etmişler ve birçoğunu da yaralamışlardır. Bu Şebinkarahisar Ermeni isyanının 'ilk belirtisidir. Durumu haber alan Hükümet gerekli tedbirleri alarak öğünde isyanın 200 etrafa tüfek, yayıl, 400 masına engel olmuş, yapılan aramada sadece Pürk tabanca 10.000 mermi, 150 kama ve 52 kapsüllü bomba ele geçirilmiştir. Aramalar tüm sancağa teşmil ettirilmiş ve neticede 5 kazada 870 tüfek, 1052 tabanca, 756 kesici alet, 1920 bomba ve bir teneke bomba kapsülü ele geçirilmiştir.
NUFÜSUN DÖRTE ÜÇÜ ASKERE ALINMIŞ
Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla Şebinkarahisar Sancağındaki arasında erkek Erme nüfusunun dörtte üçü askere alınmıştı, askere alınanların anilerde vardı, fakat Ermeniler askerlik yapmaya değil silah kaçırmaya gitmişlerdi. İstanbul’da faaliyette bulunan Taşnak Sutyan, Hamçak, Veregazniyal, Ramgavar gibi Ermeni Komitelerinin müştereken almış oldukları kararlara göre;
1 -Ermeniler takım, takım silah ve cephanelerle askerden kaçacaklardır.
2 - Cepheye gitmemiş olan Ermeniler olay çıkarmak, tedhişler yapmak suretiyle Türk askerlerini, ailelerini ve köylerini korumak için cepheden kaçmalarına mecbur edileceklerdir.
3 - Seferberlik, askeri ulaşım tertibatını güçleştirmek için asker, yiyecek ve cephane konvoyları vurulacaktır.
4-Ruslar Hudi’yi geçer geçmez silaha sarılacak ordu iki ateş arasında bulundurulacaktır.
5-İtilaf devletleri hesabına casusluk yapılacaktır.
6 -Türklerin moralini bozmak, askerden kaçmalarını temin için propaganda yapılacaktır.
Alınan bu kararlar yurdun her yanındaki Ermenilere duyurulmuştu. Alınan kararlar tahrik ve teşvikler sonucu, cepheye giden Ermenilerden 450 sinin cepheden kaçtığını söylersek diğer kaçan Ermenilerle birlikte bunların silahsız Türkler için ne büyük tehlike teşkil ettiği kolayca anlaşılır.
Cepheden kaçan Ermenilileri teşkilatlandırmak üzere grev yapan, Yaycı alan Papazıko- miteciler Hususoğlu Vahanik, Ermeni Murahhası Vağnak, Sponyon, Ziberili (Akbudak) Kuyas, Karagözoğlu Humayak, mahkeme azası Hosrof ile Koçhisar'ın Göğdin köyünden Murat ismindeki Ermenilerdi. Ermeniler kendi aralarında yaptıkları toplantıda Hüsusoğlu Vahanik'i Ermeni Cemiyetleri Başkanlığına, Göğdinli Murat'ı Başkumandan, Karagözoğlu Hamayak ve Yaycı Papazı Sanyon'u ise Alay Komutanı olarak seçmişlerdi.
Teşkilat için gerekli tüfek tabanca ve mermiler Trabzon, Giresun, Ordu ve Samsun Taşnak Sutyan ve Hınçak cemiyetleri marifetiyle elde edilerek içerilere gönderiliyor, bomba, kelepçe ve kesici aletler ise bura komiteleri tarafından hazırlattırılıyordu.
ERMENİ ASKER KAÇAĞI YAKALANMIŞTI
Şebinkarahisar Ermeni komiteleri ile diğer Ermeni komitelerinin teşkilatlandırılmasında bu teşkilatlara maddi ve manevi yardım yapılmasında en büyük rolü Penganlı Paşa Mıgırdıç isminde deri tüccarı bir Ermeni oynamıştır. Deri toplamak bahanesiyle yıllarca yöredeki tüm Ermenilerle sıkı ilişkiler kurmuş bulunan bu komiteci Ermeni dikkati çekmiş ve Hükümet tarafından takibe alınmıştır. Bu takibat neticesinde Şebinkarahisar'ın Tamzara mahallesindeki un fabrikasında silah namlusu ve benzeri harp araçları yapılan bir imalathane ortaya çıkarılmıştır. İmalathanede komitenin o yıl yaklaşmakta olan bayramda camilerde toplanacak Türk erkeklerinin bir anda yok edilmesi hakkında alınan kararı da ele geçirilmiştir. Kararda köy ve kasabalara ayrılan müfreze miktarları ve silah durumları da tespit edilmiştir. İmalathanenin ele geçirilmesiyle Hükümet işin üzerine sıkı gitmeye başlamış, askerden kaçan Ermenilerin yakalanıp cepheye sevk edilmesi ve silah aramalarına hız verilmiştir. Bu çalışmalar neticesi 1915 yılı Haziran ayında 150 kadar Ermeni asker kaçağı yakalanmış yakalanan asker kaçaklarından bir kısmı sabah erkenden Askerlik Şubesine gönderilmiş geri kalanlarda kilise altındaki yoldan askerlik şubesine götürülürken komite tarafından görevlendirilen Ermeniler muhafız jandarmaları şehit edip Ermenileri kurtarmışlardır. Kurtarılan Ermenilin derhal silahlandırılarak diğer Ermeni kaçakları ile birlikte silahlı bir grup oluşturulmuştur.
Ayaklanmanın birinci günü Jandarma Komutanı Vasıf, Polis Memuru Tevfik, Tahsil Memuru Kızıloğlu Emin Bey dâhil olmak üzere 76 Türk şehit edilmiş. Ermeniler kaleye çekilip kendilerine burayı üs olarak seçmişler ve tüm askeri ağırlıklarını buraya taşımışlardır. Ayaklanmanın ikinci günü Suşehri Ermenileri Ezbider (Akıncılar) Papazı Kirih'in kumandası altında kaleye geçmeye Muaffak oldular. Takviye kuvvetinin gelmesiyle ayaklanma daha da şiddetlendirilmiştir. İkinci günü sokak kavgalarında ve kaleden atılan mermilerle şehit olan Türk sayısı 152’yi bulmuştur.
ÜÇÜNCÜ GÜNE KADAR YARDIM GELEMEDİ
Ayaklanmanın üçüncü gününe kadar Şebinkarahisar' a hiçbir yerden yardım gelemedi. Ayaklanma mevcut jandarma ve polislerle, cepheye gönderilmek üzere Askerlik Şubesinde toplanmış 120 kadar asker ve pek az sayıdaki Milis kuvvetleri ile bastırılmaya çalışılmıştır.
Ayaklanmanın dördüncü günü Suşehri'nden Erzincan' a gitmekte olan Binbaşı Ali Bey (Ali Çetinkaya) kumandasındaki askeri birlikte bulunan silah ve cephanenin bir kısmı Şebinkarahisar'a gönderilmiştir. Öğleye doğru Giresunlu kâtip Ahmet Bey kumandasında 35 kişilik bir milis kuvveti, akşama doğruda Sivas Valisi Muammer Bey binci günü sabahı Sivas Talimgâhından ayrılmış bir alayla fırka komutanı Neşet Paşa ve Erzincan’dan Yüzbaşı Vasfi Raşit Bey (Vasfi Raşit Sevük) kumandasında bir bölük Şebinkarahisar'a geldiler. Dördüncü günü akşamına kadar Türklerden şehit olanların sayısı 197 kişiyi buldu. Ermenilerin kaybı ise 28 kişidir.
Sivas Valisi Muammer Bey Ermenilere bir heyet göndererek ayaklanmadan vazgeçmelerini, isteklerinin nelerden ibaret olduğunu açıkça bildirmelerini, ayaklanmaya son verildiği takdirde isteklerinin uzlaşma yolu nale halledilebileceğini bildirdi. Valinin bu teklifini Ermenilerden bir kısmı kabul etmek düşüncesini ileri sürmüşler, ancak bunlar Papaz Kiri ve Komiteci Antraniki tarafından derhal kurşuna dizilerek diğerlerine ibret olmak üzere kale burçlarına asılmışlardır. Ermenilere gelen heyete isteklerinin yalnız ve yalnız ermeni istiklali olduğunu ve bununda ancak ermeni silahı ile elde edilebileceğini bildirmişler, uyuşma yolu ile mesele halledilmeyince savaş olanca şiddetiyle tekrar başlamıştır. Onuncu günü asker ve halktan şehit olanların sayısı 362 ve yaralı sayısı ise 117 ye ulaşmıştır. Ermenilerin ölü ve yaralı sayısı ise sadece 97 kişidir.
İSYANDAN VAZGEÇMELERİ İÇİN
İsyanın bir an önce sona erdirilmesi için şehrin dışında küpeli bahçesi mevkiinde Ermenilere ait iki ev boşaltılarak ateşe verilmiş ve kaleye haber gönderilerek isyandan vazgeçmezler ise diğer tüm evlerinin yakılacağı ihtar olunmuştur. Ancak bu durum aksi tesir yapmış, galeyana gelen Ermeniler gerek kaledeki, gerek kasabadaki önlerine çıkan her evi ateşe vermişlerdir. Bir kaç saat içerisinde tüm kasaba ateşler içerisinde kalmıştır. 14’cü gün isyan bütün hızı ile devam ederken Yüzbaşı Vasfi Raşit Beyin bölüğünden ayrılan bir kuvvetle kaleye yapılan çıkış harekâtı maalesef başarısızlıkla sonuçlanmış ve harekete katılan kuvvetin dörtte üçü ermeni bombalan ile yok olmuştur.
Bu haliyle isyanın bastırılması mümkün görülmeyince top kullanılmasına karar vermiş ve Sivas'tan getirilen toplar Bayramköy sırtlarına yerleştirilip Ermenilere teslim olmaları aksi takdirde kalenin topa tutulacağı ihtar edilmiştir. Ermeniler görüşmeyi kabul etmişler ve isyanın 18.nci günü üç görüşme yapılmış, sonunda ertesi gün isyana son verilmesi kararlaştırılmıştır. Kaledeki ermeni harekatını ve görüşmeleri Vahanik, Kirih, Spanyon ve Humayak idare etmekteydiler. Başkomutan olarak seçilmiş bulunan Göğdinli Murat 400 kişilik silahlı bir kuvvetle isyancıların yardımına koşmuş ancak alınan tedbirlerle Ermeni Murat'ın Şebinkarahisar'a girmesine engel olunmuştur.
Ertesi günü isyana son verilmesi kararlaştırılmış iken, gece saat 24 de isyancılar kaleden çıkarak bir yarma harekâtına başlamışlardır. Türk mahallelerine karşı yürütülen bu saldın püskürtülmüş kale yolu tutulduğundan kaleye dönemeyen Ermeniler bu defa Tamzara mahallesine doğru kaçmaya başlamışlardır. Tamzara halkının gösterdiği insanüstü direnme karşısında buraya giremeyen 2000 kadar silahlı ermeni Tamzara ırmağından Kabaktepe mevkiine geçerek Eskiköy sırtlarından Kıllı baba Ormanlığına sığınmak zorunda kalmışlardır. Binbaşı Asım Bey kumandasındaki takip müfrezesiyle 3-4 gün bu ormanlarda çarpışan Ermeniler daha sonra bu ormanlardan çıkarak Rus sınırına kadar müfreze önünde kaçmışlar ve Rumlar ihaneti yüzünden büyük çoğunluğu Rusya'ya kaçmaya muaffak olmuşlardır.
Ermenilerin bu nankörce isyanı neticesi 403 Türk şehit olmuş ve 176 Türk yaralanmış, şehir tamamıyla bir harabe haline gelmiştir. İsyanın bastırılmasında Şebinkarahisar mutasarrıf vekili Kayserili Ahmet Beyin ve Ermenilerin Tamzara'ya girmesine engel olmada Tamzaralı Kodbaş Mustafanın büyük yararları olmuştur.
KERVAN 1915, 300 KİŞİLİK EKİPLE ŞEBİNKARAHİSAR´DA
Yönetmenliğini İsmail Güneş´in yaptığı Kervan 1915 adlı filmin çekimleri için 300 kişilik ekip Şebinkarahisar´a geldi. Kervan 1915 Sinema Filminin çekimleri için ilçemize ünlü oyuncuların da aralarında olduğu 300 kişilik büyük bir ekip geldi.
Çekimleri 20 Haziran´da başlayan ve 2016 yılında gösterime girecek olan Kervan 1915 sinema filmi için ilçemize gelen 300 kişilik geniş kadroyla, bugün çekimlere başlayacak.
300 kişilik kadro ile 10 gün boyunca ilçemizde kalacak film ekibi ilçemizdeki otel ve yurtları da kapattı. İlçemiz ekonomisine de büyük katkı sağlayacak olan film ekibi, çekimlerde kullanmak için 30´a yakın at TIR´larla birlikte ilçemize getirildi.
Türkiye´de çekilen en pahalı filmlerden olacağı belirtilen Kervan 1915, ünlü yönetmen ve oyunculardan kurulu. İlçemizde dört ayrı yerde çekimlerinin yapılacağı sinema filminin başrol oyuncuları İpek Tuzcuoğlu, Murat Han, Ayse Akın ve İbrahim Kendirci´den oluşuyor. Ünlü oyuncuların başrollerini paylaştığı filmde, senaryo gereği 3 bin 105 kilometre yol kat edilecek. Film için ayrıca her bir oyuncuya binden fazla kostüm hazırlandı. Ön hazırlığı yaklaşık iki yıl süren film, Türkiye´nin ilk eş zamanlı ve eş mekânlı filmi olma özelliğini taşıyor.
FİLMİN KONUSU
1915 yılında 200 Ermeni´yi Giresun´dan Halep´e götüren Katırcı Salim´in hikayesini anlatan ‘Kervan 1915′ filminin bir tehcir hikayesini anlattığını belirten ödüllü yönetmen İsmail Güneş, filmin yaşanıp bitmiş bir gerçeğin arka planındaki derin beşeri ilişkilere dair olduğunu dile getirdi. Yüz yıldır tartışılan bu meseleyle ilgili Türkiye´de henüz bir film çekilmediğini söyleyen yönetmen filmin konusunu şu şekilde ifade etti; "Katırcı Salim, Giresun´dan ihale ile 200 kadar Ermeni kadın ve çocuğu Halep´e götürmek üzere teslim alır. 40 gün 40 gece süren bu zorlu yolculukta Salim emanet aldığı insanları hem çeteler ve eşkıyalardan hem de iklim ve yol şartlarının badirelerinden korumak zorundadır. Bir tarafta kadın ve çocuklar. Diğer tarafta 20 kadar çeşitli yörelerden ve yaşlardan erkek… Yol boyu birbiriyle süregelen çatışma, diğer taraftan tabiatı birlikte aşma çabaları…"
FİLMİN AMACI
´The İmam´, ´Sözün Bittiği Yer´ ve ´Ateşin Düştüğü Yer´ gibi filmleriyle tanınan yönetmen İsmail Güneş, hedefinin, ön yargıları yıkmak olduğunu belirtirken, çekimleri 9 hafta sürecek “Kervan 1915”in ön yargısız her insana doğrudan hitap edeceğini, tavırlı insanların ise filmin kahramanları ile duygudaşlık kurabileceklerini belirtiyor. Filmin Yönetmeni İsmail Güneş Giresun´dan Halep´e kadar 900 kilometre boyunca günde 10 saat yaya olarak yapılan göçürme yolculuğunun tek başına bir zulüm olduğunun altını çizerek, Kervan 1915´le ilgili olarak şöyle dedi: “100 yıldır tartışılan bu mesele hakkında ülkemizde maalesef bir film yapılmadı. Katırcı Salim tarafından başarı ile gerçekleştirilmiş bir zorunu göç hikâyesini anlatarak bu meseleyi hem anlamaya hem de anlatmaya çalışıyorum. Hedef kitlem, ön yargısı olmayan her insan! Önyargısı olmayanların filmi seyrettiklerinde hikâyenin karakterleriyle duygudaşlık kuracaklarına inanıyorum. Filmin kalıplaşmış algılar ve duygularda bir değişim yaratmasını umuyorum.” Soykırım tartışmalarının alevlendiği bir dönemde kritik bir konuya el attığını belirten İsmail Güneş bu konudaki görüşlerini de şöyle dile getiriyor: “Kervan 1915, soykırım vardır veya yoktur diyen bir film olarak tasarlanmadı. 1948 tarihli BM Uluslararası Soykırım Yasası tanımına göre bu trajedinin “soykırım” şeklinde nitelemesi bana doğru gelmiyor. Birinci Dünya Savaşı´nda tüm uluslar birbiriyle savaştı. 16 milyon civarında insan hayatını kaybetti. Bunlardan 3 milyon kadarı Osmanlı Devleti´nin Müslüman tebaası idi. 200 yıl boyunca büyük organizasyonlar planlama ve uygulama kabiliyetini yitirmiş Osmanlı Devleti´nin bu kadar kapsamlı bir “yer değiştirmeyi” becerememesi olarak değerlendiriyorum. Yaşananların hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar için büyük bir trajedi olduğunu düşünüyorum.” Tarih, dram ve macera kategorilerinde olacak olan film 120 dakikadan oluşacak ve 2016 yılında gösterime girecek.
Sonuç olarak, bu filmle ilgili daha yayınlanmadan birçok farklı yorumlar yapılıyor. 1983 yılında Şebinkarahisar Kaymakamlığı tarafından basılan Şebinkarahisar kitabında 1915 yılında Şebinkarahisar’daki Ermeni ayaklanmasında yaşananları anlatan kitaptaki bölümün biz kısmını sizlerle bu köşeden paylaştım. Konuyla ilgili olarak sizlerin de yorumlarını bekliyorum.
ZAFER KARAKURT
babama babası anlatmış babamdan dinlemiştim şebinkarahisarın bir kalesi vardır ermeniler şehi̇rden esi̇r aldiklari türklerle kaleye çikmişlar ve bu esi̇rleri̇ kalede di̇ri̇ di̇ri̇ yüzmüşler ve feryatlar taa kaleden şehre kadar gelmi̇ş buna rağmen daha sonra asker gelmi̇ş ve ermeni̇leri̇ toplamiş bütün bunlara rağmen büyük dedemler evleri̇ndeki̇ günahsiz hi̇zmetçi̇ ermeni̇ kizini çatida saklamişlar vermemi̇şler askere