İsmail Kahraman - Uluslararası Sempozyuma Çoban Mustafa Paşa bildirisi
Kocaeli Büyükşehir belediyesi, Kocaeli’nin tarih ve kültür değerleriyle ilgili çok önemli çalışmalar yapıyor. Akçakoca Gazi, Gazi Süleyman paşa, Karamürsel Alp adında düzenlenen Uluslararası Sempozyumlardan sonra şimdi de Gebze Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli tarihi adıyla hafta sonu Uluslararası bir Sempozyum düzenleyecek. 24-25-26 Mart tarihlerinde Darıca Elit Hotel’de başlayacak sempozyuma çok sayıda Bilim Adamı, Akademisyen ve araştırmacı katılıyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Sempozyuma biz de “kentleşme Sürecinde çoban Mustafa paşa Külliyesi’nin önemi ve Gebze’de vakıf medeniyeti ve Osmanlı Vakıfları” adıyla hazırladığımız bir bildiriyle katılıyoruz. Bu bildiri de Çoban Mustafa Paşa’nın hayatı, eserleri ve hizmetleriyle Çoban Mustafa Paşa’nın Gebze’ye verdiği önemi belgeleriyle dile getiriyoruz. Hazırladığımız bildirinin özetini bugün sizlerle paylaşıyorum:
GEBZENİN BUGÜNLERE GELMESİNDE ÇOBAN MUSTAFA PAŞA’NIN ÖNEMİ
Gebze’yi çok seven ve en büyük külliyesini ve Vakfını Gebze’ye yapan Çoban Mustafa Paşa’ya Gebze bugüne kadar yeterli önemi vermedi. Ancak, son yıllarda önem verilemeye başlandı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin hafta sonu düzenleyeceği Uluslararası Sempozyum Çoban Mustafa Paşa’nın şanına yaraşır bir organizasyon olacak.
Çoban Mustafa paşa, Fatih tarafından Osmanlı Enderun mekteplerine alınmış ve devlete kazandırılmış çok önemli bir devle adamı. Fatih’ten sonra 31 yıl hükümdarlık yapan 2. Beyazıt döneminde birçok devlet hizmetinde bulunmuş Yavuz Sultan Selim döneminde Bakanlık yapmış, Yavuz’un kızı ile evlenerek saraya damat olmuş, Kanuni Döneminden Başbakan yardımcısı orduların başkomutana unvanına sahip olmuş, 4 Padişah döneminde yaşayıp 75 yıla yakın ömrüne devlet hizmetinde geçirmiş, kurduğu vakıflar ile sadece Gebze bölgesinde değil, Türkiye’nin bir çok yerinde ve ayrıca Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Macaristan, Bosna, Arnavutluk. Rodos, Mısır ve Hicaz coğrafyasında yaptığı vakıf eserleri ile bugün bile hizmetlerine devam eden malını mülkünü vakıf kurarak insanlığa hizmete adayan örnek bir devlet adamıdır.
ÇOBAN MUSTAFAPAŞA KÜLLEYESİNİ GEZDİNİZ Mİ ?
Gebze'nin kalbi Çoban Mustafa Paşa Külliyesi'nde atar. Külliye, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa'nın emriyle 16. yüzyılda Mimar Sinan'a yaptırılmış. Türk süsleme sanatının tüm özelliklerine sahip bu tarihi şehir minyatürü , camii , medrese, kervansaray, paşa odaları, hankah, bimarhane, han, hamam, imarethane, kütüphane, su kuyusu, şadırvan ve türbe gibi her biri eşsiz yapılar topluluğundan oluşmakta. Külliyenin Güney kapısı üzerinde Kanuni Sultan Süleyman'ın tuğrası göze çarpıyor.
Tek kubbeli herami beş bölümlü son cemaat yeri ve minaresiyle camii, külliyenin tam ortasında ve Gebze'ye hakim merkezi bir mevkide yer almakta .. .Bu camiinin mihrap ve duvarları kufi yazılarla süslenerek renk ve düzeni görkemli Türk çinileri ile sağlanmış.
Türbe, camiin kıble tarafında, külliyenin diğer yapılarından bir bahçe duvarı ile ayrılan hazire avlusundadır. Çoban Mustafa Paşa 1529 yılında vefat edince Gebze 'de yaptırdığı külliyenin içinde yer alan bu türbeye defnedilmiş. Çoban Mustafa Paşa Mısır ve Rodos'ta valilik yapmış, İstanbul ve Bulgaristan'ın birer semtine adını bırakmış. Çaldıran seferi dönüşü vezirliğe yükseltilmiş. Yavuz Sultan selim'in kızı Hafiza sultan ile evlenen Çoban Mustafa Paşa , Kanuni'ye de vezirlik yapmıştır.
Rumeli Beylerbeyliği'de yapan Çoban Mustafapaşa Onlarca vakıf eserı yaptırarak insanların hizmetine tahsis etmesi ile ünlü. hakkında bir çok hikaye ve efsaneler anlatılan örnek bir devlet adamı olarak tanınıyor.. Türbe dış görünümüyle Klasik Osmanlı türbelerinin güzel bir örneğidir. Sekizgen planlı, giriş kısmı tamamıyla mermerlerle kaplı.
Külliye'nin avlusuna batıda, kuzeyde ve güneyde olmak üzere üç kapıdan giriliyor. Külliye'nin batı tarafındaki giriş kapısının üstüne inşa edilmiş kütüphane, araştırmacılar için çok önemli bir yapıydı.
Kütüphanenin sol tarafında Paşa odaları, sağ tarafında da imarethane bulunuyor. Paşa odaları yüksek rütbeli kişilerin misafir edildiği bölüm. İmarethane külliyenin mutfağı ve yemekhanesidir.
Kuzey kapıdan girince Kervansaray karşımıza çıkıyor. Kervansaray sağda ve solda olmak üzere iki bölümden oluşuyor, Kervansaraya Deve doğum hanlarıda deniliyor. Tekke bir diğer adıyla hankah, Kervansarayın hizasında külliyenin kuzeydoğu köşesinde revaklı bir avlu etrafında U planlı bir yapı ,Hankah 12 derviş odası var ve semahaneden oluşmakta..
Medrese Hankah'ın hemen karşısında bulunan Külliyenin güney kapısının sağında yer alıyor. Zembilli Ali Efendi'nin ders verdiği bu medreseden bir çok ilim adamı yetişmiş. Duvarla çevrili bir Bahçesi bulunan medreseye külliyenin dışından bir kapıdan giriliyor. Medrese üç tarafı revaklarla çevrili avlu etrafında 17 odadan oluşuyor. Bir de mescidi olan medrese Osmanlı döneminde yüksek öğrenim yaptırılan bir okul düzeyindeymiş.
GEBZE’NİN KENTLEŞME SÜRECİNDE ÇOBAN MUSTAFA PAŞA’NIN ÖNEMİ
Gebze Bölgesi’nin tarih, kültür ve turizm değerleri içerisinde çok önemli yere sahip Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin çok önemli yeri vardır . Çoban Mustafa Paşa’nın yüzlerce yıl önce kurduğu ve içerisinde birbirinden kıymetli çok değerli yazma eserlerinin de olduğu Gebze Çoban Mustafa Paşa Kütüphanesi 1940’lı yıllarda yağmalanmış, vakfettiği arazileri, dükkânlar, han ve hamam ise kişilerin mülkiyetine geçmiş.
Çoban Mustafa Paşa Gebze’nin kentleşmesinde çok önemli yere sahip. Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Gebze şehrinin kurulmasının temel taşı olmuş, 500 yıldan beri Gebze Bölgesi Mustafa Paşa Külliyesi etrafında büyüyerek genişlemiş. Mustafa Paşa Külliyesi, Külliye mimarisi içerisinde her bakımdan önemli özelliklere sahip Muhteşem bir eserdir.
Böyle bir sempozyumu düzenledikleri için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. İbrahim Karaosmanoğlu ‘nun şahsında emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz.
Ünlü yazar Mustafa Paşa Külliyesini yazdı
Derin Tarih isimli önemli tarihlerinden birisi olan ve Usta Kalemler adlı köşesinde her ay makale yazan Prof. Dr. Semavi Eyice, geçen Kasım ayınki köşesinde Çoban Mustafapaşa Külliyesi ile ilgili bir makale yayınladı. Makalenin tamamını yayınlıyoruz.
GEBZE’Yİ BEKLEYEN MEMLÜK ÇOBAN MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ
Çoban” lakabı ile nam salan Mustafa Paşa Bosnalı bir devşirme olduğundan “Boşnak”, Yavuz Sultan Selim’in kızı Hafsa Sultan ile evliliğinden mütevellid “Damat”, bazı yerlerde ise “Koca” lakabı ile anılır. Piri Mehmed Paşa tarafından yetiştirilen Mustafa Paşa, Yeniçeri ocağından sonra kapıcıbaşı ve Rumeli beylerbeyi görevini üstlenmiştir. Kanuni Sultan Süleyman devrinin ilk yıllarında ikinci vezir olduğuna dair umumi bir görüş de mevcut. 1529 yılında vefat eden Çoban Mustafa Paşa, Anadolu içlerinden doğu istikametine uzanan büyük sefer yolunun üzerinde bulunan menzil noktasındaki Gebze’de yaptırdığı külliyede medfundur.
Oldukça gelişmiş bir yerleşme düzenine sahip olan bu külliyenin cami tezyinatının Memlük sanatından dikkat çekici güzellikte izler taşıdığını belirtelim. Birçok evkafı olan Çoban Mustafa Paşa’nın 1522’de donanmanın başında serdar olarak Rodos seferine çıktığı biliniyor. Kuşatma sırasında vefat eden Mısır valisi Hayır Bay’ın görevini devraldıktan sonra Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yeni katılmış olan Mısır’da 6,5 ay kadar kalır. Bu tecrübe, yaptırdığı külliyedeki caminin bazı süsleme özelliklerini izah edebilmemiz bakımından önemlidir.
Kapısının üzerindeki Arapça kitabeye göre 1523/4 (H. 930) yılında yaptırılan cami ve etrafını saran külliye binaları Mimar Sinan’ın eserlerini ihtiva eden Tezkiret’ül Ebniye listesinde mevcut. İsmi bu listede geçse de, yapım tarihi onun hassa mimarbaşılığından önceki yıllara denk geldiğinden Mimar Sinan’ın külliyenin inşasına katkısı tartışmalıdır. Bazılarına göre eserin tasarımı zamanın Hassa Mimarbaşısı Acem Ali’ye mâl edilir. Kimi kaynaklarda ise Mimar Sinan’ın kalfalarından Hüsam’ın adı geçer. Tetkiklerimiz sonucu Sinan’ın eserin yapım aşamasında bizzat başında olmadığını, sadece kalfa gönderdiğini anlıyoruz.
Osmanlılar döneminde İstanbul’dan yola çıkan kervanların, bazıları Üsküdar’da bazıları Kadıköy taraflarındaki menzil noktasında konaklardı. Belli aralıklarla sefer yolu boyunca yolcuların ve atların ihtiyaçlarına göre durak alanları yapılmıştı. Bu sebeple stratejik kavşaklarda kurulan menzil külliyelerinin şehir içinde yapılanlara kıyasla ayrı bir işlevi ve mimari tarzı vardır. Yolcuların dinleneceği, hayvanların barınacağı, hatta bakımlarının yapılacağı mekanlardır bunlar. Ayrıca burada ordunun toplanıp istirahat etmesi de mümkündür.
Menzil durakları belirli, bir nizama göre belirlenirdi. Durak noktaları, yola çıkan bir kervanın ne kadar sürede, ne kadar yol aldığı, hesaplanarak ayarlanırdı. Hesaplamalarda yolun durumundan ordunun hareket kabiliyetine, topografyadan iklime kadar pek çok ayrıntı dikkate alınırdı. Bu sebeple durak noktaları arasındaki mesafeler farklılık göstermekteydi.
Gebze de bir menzil noktasıydı. Çoban Mustafa Paşa burada yaptırdığı eser menzil külliyelerinin en önemli örneklerinden birini teşkil eder. Külliyede merkezdeki camiyle aynı parsel üzerinde türbe güneş saati, şadırvan, kervansaray, tekke, semahane, misafirhane, darüşşifa, medrese, imaret, ahşap ev ve kütüphane yer alır.
Evliya Çelebi’nin ifadesine göre Mimar Sinan’ın baş kalfası Hüsam tarafından yapılan bu caminin yanında 3 bin insanın ve 2 bin at alan bir kervansaraydan başka bir de develik vardır. Ayrıca buradaki aşhaneden her gün, yatsıdan sonra handa oturanlara bakır sinilerle yemek, birer nanpare (bir parça ekmek her odaya bir mum, her ata da yem verilirdi.
Paşa odaları bile mevcut
Külliyenin kuzey tarafında dış avlunun caddeye açılan kubbeli kapısının iki yanında, ortadan birer sıra paye ile uzunlamasına çifter sahna bölünmüş tonozlu iki kervansaray kanadı bulunur. Bu kervansarayın tahdit ettiği , (sınırlandırdığı) şadırvan avlusunun sağ yanında eşit kubbeli hücreler halinde önü revaklı bir kısım uzanmaktadır ki, bunlara halk tarafından “paşa odaları” denirdi. Yüksek rütbeli kimseler misafir edildikleri için bu şekilde adlandırılmıştı. Aynı avlunun sol tarafında ise birbirine bitişik olarak yine önlerinde revaklı küçük avlular bulunan eşit hücrelerden ibaret bir tekke uzanmaktadır. Evvelce burası Nakşibendi tekkesi olarak kullanılıyordu.
Şadırvan avlusunun ortasından yükselen caminin önünde beş kubbeli son cemaat yeri vardı. Tek kubbeli kare planlı camide, kıbbeye geçiş, köşelerde alt kısımları mukarnas dolgulu üçgenlerden oluşan dilimli tromplarladır. Trompların bulunduğu geçiş bölgesi dışarıdan sekizgen bir kasnak ile çevrelenerek kubbe eteğini oluşturur ve kubbe kasnak üzerinden yükselir. Beş kubbeli son cemaat yerinde mukarnas başlıklı altı mermer sütun birbirine sivri kemerlerle bağlanarak geçiş bölgesinde pandantif bulunan kubbeleri taşımaktadır.
Türbe caminin güneyinde, külliyenin diğer yapılarından bir bahçe duvarı ile ayrılan hazire avlusundadır. Medresesi klasik Osmanlı şemasına göre yapılmış olup külliyenin batı kanadının güney yarısındadır. Yemek hazırlama ve pişirme hizmeti veren bu bölüm diğer yapılardan ayrılmış bir şekilde müstakil olarak konumlandırılmıştır.
Çoban Mustafa Paşa Külliyesindeki camii, Paşa’nın Mısır’dan gönderdiği bilinen Memluk üslubunda oyma mermer kaplamalarla süslenmiştir. Bu örneklerden birebir benzerlerine Kahire’deki Memluk yapılarında rastlamak mümkündür. Paşa’nın buraya yine Mısır’dan halı, rahle, fener, Kur’an muhafazası vakfettiği de bilinir. Bunlardan zamanımıza kadar gelebilen birkaç parça eşya halen İstanbul’da Türk-İslam Eserleri müzesinde sergilenmektedir. İçinde çok kıymetli el yazmaları olan kütüphanenin kitapları kısmen dağıldıktan ve hayli tahribe uğradıktan sonra İstanbul’a nakledilmiştir.
Mısır Memluk sanatının muhteşem eserleri ile adeta, bir müze gibi, süslenen Çoban Mustafa Paşa Camii, gerek kendisinde, gerek türbesindeki ahşap, mermer, alçı işleri ve bilhassa nadir numuneleri kalmış olan tahta üzerine kalem işi nakışlarıyla Türk sanatının değerli misallerine sahiptir. Menzil külliyelerinin en kıymetlerinden olan böylesine zengin bir mimari anlayışa sahip Mustafa Paşa Camii müştemilatının azami bir dikkat ve titizlikle muhafazasını temenni ediyorum.
( Kaynak: Derin Tarih dergisi Kasım 2016Sayfa. 32,33,34 ve 35 )
( Kaynak: Derin Tarih dergisi Kasım 2016Sayfa. 32,33,34 ve 35 )