Kefken Adası’nda Başkan Karaosmanoğlu ile Devr-i Alem
İsmail Kahraman'ın yazısı...
Kocaeli sadece sanayi kenti değil. Tarih, Kültür ve Turizm kenti. Kocaeli’nin tarih, kültür ve doğa turizminde önemli marka değerleri var. Ama maalesef ne biz bunu kendimiz tanıyoruz nede başkalarına tanıtabiliyoruz. Geçtiğimiz ay Koşukavak Turizmin davetlisi olarak gittiğim Balkan Ülkeleri ve Adriyatik sahilinde Dünya’nın turizmden en çok gelir sağlayan ülkesinin Karadağ olduğunu öğrendim. Karadağ’ın Adriyatik sahilinde Sensetefan Adası dünyanın en pahalı oteline sahip. Gecelik konaklama ücretinin 8 bin Euro olduğunu öğrendim. Türkiye’nin birbirinden güzel çok önemli yerleri var. Kocaeli’nin bile çok önemli marka değerleri var.
Kartepe, Sapanca sahilleri, İzmit Körfezi koyu, Karadeniz sahilleri birbirinden güzel bölgeler. Karadeniz’de üzerinde insan yaşayan tek ada Kocaeli’nin Kefken Adası. Maalesef bu adamız bile turizme kapalı. İnsanlar buraya gidemiyor. Elbette bu ada inşaata ve betonlaşmaya açılmasın. Ancak günübirlik turlar ile ada gezilebilsin, Kocaeli halkının ve turizminin hizmetine açılsın.
BAŞKANLARLARLA KEFKEN ADASI TURU
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız ile daha önce yaptığımız görüşmede adayı gezerek belgesel çekme önerime sıcak bakan Başkan, bizleri dün adayı gezmeye davet etti. Beraberimizde Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, Körfez Belediye Başkanı İsmail Baran, Derince Belediye Başkanı Ali Haydar Bulut ve Kandıra Belediye Başkanı Ünal Köken’de vardı. Başkan Sayın Karaosmanoğlu ikinci kez Kefken adasına gittiğini söylerken diğer başkanlar ilk kez adaya gidiyorlardı. Adaya Başkanlar ile birlikte çıkıp, Devr-i Alem kameraları eşliğinde belgesel çekti. Bizleri adada Sahil Güvenlik Merkezi Kıyı Emniyet ekipleri karşıladı ve bize bilgiler verdiler. Adanın tarihi deniz feneri kulesine çıkıp, hem de adayı kuş bakışı görme imkânımız oldu. Adayı patika yollardan gezerken tarihi kale kalıntıları, su kuyuları, başta defne ağacı olmak üzere adada ki muhteşem bitki örtüsü bizleri büyüledi.
Gerçekten bu ada Kocaeli için saklı bir cennet. Adanın Kocaeli halkının ziyarete açılacağı müjdesini, doğanın bozulmadan korunacağını ve Büyükşehir Belediyesi olarak özel projeler yapacağını dile getirdi. Diğer belediye başkanlarından da önemli açıklamalar aldık. Adada bir iki saat içerisinde adeta Devr-i Alem yaparak tarihe not düşüp, zamana noterlik yaptık. Adanın Kocaeli halkının ziyaretine açılması ile tarih ve kültür turizmi bölgede canlanacak, Kocaeli’nin turizm değerine bir önemli marka katılmış olacak.
ADA HAKKINDA TARİHİ ARAŞTIRMA
Geçtiğimiz yıl Kefken Adası’nda araştırma yaparak, belgesel çekmiştik. Adanın kültür ve tarihimizdeki yeri ile ilgili bir araştırma yapmıştık. Daha önce yaptığımız araştırmaları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kefken Adası, Kocaeli ili sınırları içinde Cebeci sahilinin tam karşısında 10 dakika mesafede bulunan Karadeniz adasıdır. Cenevizliler`den kalma kale surları mevcut olup, 40 civarında su kuyusu bulunmaktadır. Bu kuyuların Cenevizliler tarafından yağmur sularını biriktirmek için sarnıç amacıyla yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.
Anason ve ada sakinleri tarafından yabani kavun olarak isimlendirilen 25 cm yüksekliğinde bir bitki türü kendi kendine yetişmektedir. Defne ve incir ağacı ise karşılaşabileceğiniz türlerdendir.
İpsiz Recep Emice'nin Kurtuluş savaşında karargah olarak kullandığı ada kurtuluş savaşına katkı sunmuştur. Adada bulunan balıkçılık kooperatifi yaklaşık 75 tekneye sahip olup, balıkçılık hayli gelişmiştir. Aynı zamanda ada ve çevresi sualtı avcılarının gözdesidir. Adada Somon Balığı çiftliklerinin kurulması ile sualtı avcılığına rağbet azalmaktadır.
Deniz Feneri 30 Kasım 1879 tarihinde inşa edilmiştir. Fener ışığı yaklaşık 13-17 mil uzaklıktan görülebilmekte ve Karadeniz’in doğu sahillerine gidip gelen gemilere yön vermektedir. Kefken Adası, aynı zamanda Giresun Adası (Aretias) ile birlikte Karadeniz Bölgesi'nde iskâna elverişli iki adadan biridir.
Kefken Adası ile ilgili tarihi bilgileri sizlerle paylaştık. Yazıma son verirken daha önce Kefken Adası ile ilgili kaleme aldığım yazının linkini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi daha önce bu köşede yazdığım Kefken Adası’nda Devr-i Alem isimli yazımı sizlerle paylaşıyorum.
Kandıra Kefken Adası’nda Devr-i Alem
Gitmediniz yer sizin değildir.. Kültür ve medeniyet tarihimiz masa başında değil tarihin yazıldığı yerler de araştırılır. Devriâlem belgesel tv programı olarak ekrana getirilerek tarihe not düşülüp zamana noterlik yapılır.
KANDIRA / KEFKEN ADASIN’DAN HABERİNİZ VAR MI?
Kefken adasında tarihi yaşamak. Karadeniz’in 2 adasından birisi Kefken adasına gidiyoruz Kefken adası adeta gemiciler mezarlığı. Muhteşem güzelliğinin yanı sıra acı dolu birçok olay yaşamış. Cebeciden bindiğimiz motor bizi Kefken adasına çıkarıyor. baba ve dedeleri fenercilik yapan aileyle konuşuyoruz Asya kıtasında 159. adası olarak da tescillenen Kefken adası bir çok acı olay yaşamış. 60 yıl önce adada inceleme yapan gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Ara gülerin araştırmalarında adada 75 yıl içinde 120 kazanın ve 1100 kişinin burada öldüğü tespit edilmiş. Yaklaşık 60 yıl önce yayınlanan paylaşılmış o gazetelerde çıkan yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
KEFKEN ADASIN’DA 1100 KİŞİ ÖLDÜ
Bir gecede 900 cana mal olan ülker fırtınası — Sinop şilebi faciası Amasralı Halil´in karısı — Gemici mezarlığı Kefken adası — Yüzlerce gemici, binlerce gemici ailesi o günü bekliyor — Mal canın yongasıdır.
KEFKEN ADASIN’DAN TARİHİ HABER
Karadeniz bu kış da iki geminin başım yedi. Bunlar, ocak ayı başında Kara-burun civarında karaya oturan Doğu şilebi ile, Kefken adasının doğusundaki delikli kaya mevkiinde karaya oturan Uman şilebi idi. Bu vesile ile Karadeniz ve Kefken adası bir defa daha gazetelerin birinci sahife-erini, radyoların haber bültenlerini işgal etti. Bu gemilerde akrabası, dostu, eşi, yakını olanların evlerin-de günlerce yine bir matem havası esti. Çünkü Karadeniz´in kasaba ve köylerinde içinden bir erkek evlât çıkmayan ev yok, içeri bir gelin girmeyen ev çoktu. Çünkü son yetmiş beş yıl içinde yalnız Kefken adasın-da vapur, motor, yelkenli olarak en az 120 tekne batmış, parçalanmış; en az 1100 can kaybolmuştu. Hem yalnız bir fırtınada, yalnız bir gecede 900 cana mal olan kazalarla. Kefken’in Hasan Işık, bu faciayı, adanın ilk fenercisi Oflu Hasan Çavuşun ağzından şöyle anlatıyor:
ÜLKER FIRTINASI
1889 yılı mayıs ayının sonları idi. Bütün şiddeti ile bir Ülker fırtınası başlamıştı. Ada altında kırk kadar yelkenli ile hükümete ait ahşap bir vapur demirliydi. Yelkenlilerde altı yüze yakın kimse, vapurda da üç yüzden fazla yolcu ve mürettebat vardı. Gece çok şiddetlenen fırtına karayelden denizleri dağ, taş haline getirmiş, liman içindeki teknelerin barınması imkânsız bir hal almıştı. Karanlık gecenin içinden feryatlar geliyordu. Gemici fenerini yakarak iki arkadaşımla adanın liman tarafındaki defneler altına gittik. Zincirlerini koparan yelkenliler birbirlerine çarparak ya oldukları yerde batıyor, ya da karşı kıyıya sürükleniyordu. Elimizden hiçbir şey gelmediği için gözlerimiz yaşararak bu faciayı seyrediyorduk. Bir aralık feryatlar fazlalaştı. Büyük bir yelkenli zincirlerini kopararak vapura yaslanmış, onun da zincirlerini koparmasına sebep olmuştu. Vapur her ne kadar makinelerini çalıştırıyor idiyse de fayda etmeyerek o da kıyıya sürüklendi. Birkaç saat içinde kırk gemiden bir tane kalmamıştı. Fırtına üç gün sonra hafifledi. Karşı kıyıya gidebildik. Kıyı boyu cesetlerle doluydu. Gemi enkazından geçilmiyordu. Suların karaya attığı bir kadınla kundaktaki çocuğundan başka kimse kurtulmamıştı. Bu dokuz yüze yakın cesedin ancak üçte biri karaya vurmuş, öbürküler sularla Sakarya ağzına, Akçakoca ve Ereğli kıyılarına sürüklenmişti.
Bütün bu facialara sahne olan Kefken adası, İstanbul Boğazına 64 mil mesafede bir adacık. Kandıranın yirmi kilometre kuzeyindeki Kefken köyü ile adından başka bir ilgisi yok. Kefken adası, liman reisliğinin de bulunduğu bu on hanelik köyden altı kilometre doğuda, Pazarbaşı denen bir burunun karşısında. Adada, Cenevizliler zamanından kalma duvar yıkıkları, kırktan fazla kuyu, şirin bir defne ormancığı ile otuz, kırk kök kadar karaağaç ve muşmula, ilk defa 1879 yılında konan bir fener, fener bekçisine ait güzel bir bina, barınak inşaatına alt birkaç baraka ve depo, bir de fener bekçisinin kahve ocağı var.
Adanın İlk fener bekçisi Oflu Hasan Çavuş. 1907 den 1942 ye kadar da Hüseyin Işık. Fenerin şimdiki bekçisi, Hüseyin Işık´ın ikiz oğullarından Osman Işık. Bir müddet fener bekçiliği de yapmış olan kirle yaşındaki öbür oğlu Hasan Işık ise hurdacılık, dalgıçlık ve balıkçılık yapıyor. En büyük zevki de yazmak ve okumak. Babasının Oflu Hasan Çavuştan dinlediklerini, babasının ve kazazedelerin anlattıklarını, kendi gördüklerini yirmi beş yazı makinesi sahifesi tutan notlar halinde toplamış. Yazanın ilkokul tahsiline rağmen derli-toplu bir İfade ve büyük bir iyi niyetle tutulan bu notlarda birçok deniz facialarının tarihleri, gemilerin adlan, kazaların oluş sebepleri muntazam bir şekilde sıralanmış. .Bunlardan, Hasan Işık´ın fener bekçiliği yaptığı günlere rastlayan bir tanesi de şu:
SÎNOP ŞİLEB FACİASI
1948 yılı Kasım ayının 27/28 gecesi idi. Şiddetli bir poyraz fırtınası vardı. Hava, kapıdan çıkılmayacak kadar kötüydü. Fırtına gece daha da şiddetlendi. Saat 23,30 da adanın batı döküntüleri üstünden iki kısa vapur düdüğü duyduk. Pencereden baktık. Döküntülerin olduğu yönde ışıklar vardı. Birkaç dakika içinde ışıklar söndü. Vapur batmış olmalıydı. Bizce yapılacak hiçbir şey olmadığından içimiz sızlayarak sabahı bekledik. Sabah olunca, ada kıyılarına vuran can simitlerinden, batan geminin Sinop şilebi olduğunu anladık. Fakat hava dininceye kadar başka bir bilgi edinemedik. Sonradan öğrendiğimize göre, içinde yirmi dört kişi bulunan vapurdan yalnız iki tayfa, Rizeli Sabit ile, Ordulu Fikri dalgalarla liman içine sürüklenmişler, oradaki teknelere alınarak kurtulmuşlardı. Kaza, gemi süvarisi Arnavut Ali Kaptanın fırtına yüzünden ada altına sığınmak istemesi, fakat döküntülere bindirmesi yüzünden olmuştu.
Aradan iki ay geçmişti. Bir gün Cebeci köyüne bir kadın geldi: Ben Sinop şilebinde boğulan Amasralı Halil’in karışıyım» dedi. Kocamı adaya gömdüklerini duydum. Biz yirmi iki senedir evliydik.
Beş çocuğumuz var. Bana bir gün acı bir söz ettiğini duymadım. Birbirimizi severdik. Onun için Hali’lin Kemiklerini alıp Amasra’ya, köyüme götüreceğim. Gemi acentesi boğulanların ailelerine beşer yüz lira verdi. Bu parayı ne kendim yerim, ne de çocuklarıma yediririm. Onu Halil için harcayacağım. Mezarını yaptıracağım.» Kadın adada Halil’in mezarını açarak kocasının cesedini çıkardı. Kemikleri, yanında getirdiği iki bavula koyarak çıktı gitti.» Kefken adası ve karşı kıyılar artık yeri bile kaybolmuş böyle yüzlerce «Halil» in mezarı ile dolu. Adanın güney batısındaki Cebeci köyünde 1926 ile 1937 arasında bir tahlisiye istasyonu varmış. Bu on bir yıl içinde Kefken adasında dokuz büyük deniz kazası olduğu halde, tahlisiye istasyonu yüzünden bir gemicinin burnu bile kanamamış. İnşallah bu kıyılara yine bir tahlisiye istasyonu kurulur, adaya telsiz ve sis düdüğü konur, doğu ve batı rüzgârlarına karşı limanı koruyacak olan mendirekler tamamlanır ve tahlisiyenin kurulacağı yer iyi bir yolla Kefken köyü ve Kandıra’ya bağlanırsa gemici mezarlığı Kefken adası bu kötü şöhretinden kurtulacak. Çoğu Karadeniz’de sefer yapan 4500 e yakın küçük tonajdaki teknenin yüzlerce gemicisi ve gözlerini Karadeniz’e dikmiş bu insanların yolunu gözleyen binlerce insan o günü bekliyor.
Karadeniz’in limanları artık Nisan, Mayıs ve Haziran değil. Trabzon’dan başlamak üzere, Samsun, Giresun, Amasra, Zonguldak, Ereğli, yazın da Ketken ile bunların sayısı yediyi bulacak. Bu yedi Uman binlerce can kadar, canın yongası olan binlerce malı da sinesinde barındıracak. Para ve malın ne nispette canın yongası olduğunu ise yine Hasan Işık´tan dinleyelim:
1952 yılı eylülünün yirmi yedisinde bir kestane karası fırtınası, ada altında çok büyük hasara sebebiyet vermişti. Birçok motorla beraber Şileli Parlak Ahmetle, Sakaryalı Panzehirin Kerimin motorları da karaya gitti. Bu teknelerin mürettebatı daha önce Ağvalı Sağıroğlu İbrahim Kaptanın motoruna çıkmışlardı. Fakat İbrahim Kaptanın motoru da karaya düştü. Motordaki on sekiz kişi köylülerin büyük fedakârlıkları ile kurtarıldı. Bu on sekiz kişiden biri olan Ağvalı Kadiroğlu kendini motordan denize atmış, atarken bir yüz liracığını da unutmamıştı. Kurtarıldığı zaman hemen ağzından bu yüz lirayı çıkardı…´»
ARA GÜLERİN FOTOĞRAFLARI İLE KEFKEN ADASI
CEBECIKOYU — Kefkenadası´nın güney batısındaki, alabildiğince karaya girmiş kumluğu ile bu koy, zamanla kumların örttüğü gemici mezarları İle doludur. Burada tabiat bile denizden Ürkmüş gibidir. Fırtınaların yıktığı bu ağaç kökü, suların sürüklememeli için parmaklarını kuma sokmağa çalışan bir ele benzemiyor mu?
FENERCİ BABA — Adanın iki fenercisi 79 yaşındaki Hüseyin Işık, torunu ve bekçi köpeği ile fener evine çıkıyor. Arkada, 1953 yılında baslıyan barınak inşaatının, Kefkenadası´nı batıdaki Komifadası´na baglayon kum görülüyor.
K A AT İL KAYALAR — Ada altına girmek istiyen yahut fırtına ile adaya sürüklenen tekneler adanın doğu ve batı ağızları ile kuzeyindeki bu döküntülere bindirerek parçalanmakta ve batmaktadır» Doğu ve batı döküntüleri şimdi mendirekle örtülüyor.
KEFKENADASI — Ereğli ile İstanbul arasında yegane barınak olan Kefkenadası´nın Pazarbaşı´ndan görünüşü. 1000 tona kadar olan tekneler ada ile kara arasında, ada altı denen bu kıs» masığınır. Kefkenadası ila Pazarbaşı Burnu´nun arası 950 metredir. En yakın köy do Pazarbaşı´nın 2,5 km, güney batısındaki Cebeci köyü´dür, Adaya, Pazarbaşı Burnunun doğusuna rosbyan koydan ya balıkçı piyadeleri, yahut da fener bekçisinin kayığı ile gidilir…
Kaynak: Bu yazılar 14 Ağustos 2014 günü İsmail Kahraman tarafından Kefken Adasındaki Kıyı emniyet binasında çerçeve içinde duvara asılmış 60 yıllık gazete küpüründen alınmıştır)
Kefken Adası Asya’nın 159. Adası oldu
Türkiye’nin Karadeniz’de ki 2 adasından biri olan Kefken Adası, dünyanın çok sayıda ki ülkesine telsiz irtibatı ile tanıtılıyor. Telsiz ve Radyo Amatörleri Derneği Kocaeli Şube Başkanı Mustafa Yaman yaptığı açıklamada, Kefken Adası’nın Amatör Telsiz Yönetmeliği’nde bulunan özel çağrı işaretlerinden ‘YMOKI’ kullanılmasıyla dünya ülkelerine tanıtıldığını söyledi. Kefken’in tanıtılması için dünyada ki tüm adaların aktivasyonunu takip eden ve merkezi İngiltere’de bulunan Islands On The Air’dan aracılığıyla dünyada ki amatör telsizcilere çağrı yapıldığını bildiren Yaman, bu tanıtımı gerçekleştirmekle birlikte Dünya Adalar birliği Merkezi ‘nin de dikkatini çektiklerini belirterek, Dünya “Adalar birliği Merkezi Kefken Adası’nı Asya ülkelerinde ki 159. Ada olarak tescil etti.” Dedi Eski adı “Apollonia” oolan ve Apollo Tanrısına ait mabet-tapınak bulunan Kefken Adası, 1421 yarda genişliğinde. Bir dönem “Darphane” adını taşıyan Kefken Adası, MÖ. 629 yılında Aziz Sabah’ın, 878 yılında 8. Ecumenical Konseyini tanıtan Leo’nun yaşadığı yer olarak da biliniyor. “28 Kasım Yortusu” olarak adlandırılan dini cenaze töreninin yerine getirildiği adanın tarihçesinde sürgüne gönderildiği sırada Copronymus tarafından şehit edilmiş tek kişi olan John’dan söz ediliyor.
Evet, bu ve buna benzer değerlerimizin farkına varmamız ve bu değerlerimizi markalaştırmamız gerekir. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun özel çabaları ile bu ada bir marka olacaktır. Sayın Karaosmanoğlu’na gösterdiği yakın ilgi ve yapacağı çalışmalar için 30 yıldır belgesel çekimleri yapan bir gazeteci olarak teşekkür ediyorum.