İsmail Kahraman - Çalışan Gazeteciler Günü ve SEKA Kağıt Fabrikası Anılarım
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısı ile birçok kurum ve kuruluş, kutlama mesajları yayınladı. Birçok okurumuz ve belgesellerimizi izleyenlerden kutlama mesajlar almaktayım. Öncelikle, bizleri hatırlayan tüm vefakar okurlarımız ve izleyicilerimize teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
46 yıldan beri gazetecilik mesleğimin birçok bölümünde yer almış, 61 yaşına girmeme rağmen halen gazetecilik yapan, birçok kanalda belgesel programları yayınlayan, gazetecilik birikimini kitap ve tüm arşivlerini Kültür Bakanlığı’na resmen kayıt ettirerek, İlim Kültür Tarih Araştırma Merkezi İKTAV aile vakfı www.iktav.com kütüphanesini kurup gazetecilik arşivimi devlet ve milletimizin hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşıyorum. Arşivimizde başta Gebze Gazetesi www.gebzegazetesi.com `un 38 yıllık tüm arşivi olmak üzere, binlerce kitap, belge, fotoğraf belgesel arşivinin tarihimizin hafıza senedi olarak geleceğe bıraktığımız en değerli hizmet olduğuna inanıyorum.
Zaman hızla geçiyor... Bugün 10 Ocak 2021, basın yayın ve medya tarihimizin 46 yıllık geçmişine canlı şahitlik yapan birisi olarak bu günde, bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü yazısı kaleme almak istiyorum. Kısaca gazetecilikte, Seka Kağıt Fabrikası ile ilgili gezetecilik anılarımdan bahsedeceğim.
***
SEKA Kâğıt Fabrikası Anılarım
Bir zamanlar Kocaeli’de SEKA Kâğıt Fabrikası vardı. Bu fabrikadan yıllarca gazete kâğıdı alarak, Gebze Gazetesi’ni yayınladık, matbaa işi yapıp, kitap ve dergi bastık. SEKA Kâğıt Fabrikası’ndan satın aldığımız kağıtlarla bastığımız gazeteler www.iktav.com kütüphanemizde ve www.gebzegazetesi.com arşivimizde yer alıyor.
Tarihler 1985 yılı, Gebze Gazetesi için SEKA İzmit Kağıt Fabrikası koridorlarında yaptığım koşuşturma, gazete kağıdını alıp matbaya getirirken duyduğum mutluluk... SEKA Fabrikasının çalıştığı güzel günler ve yaşadığımız SEKA'lı günler çok gerilerde kaldı. Fabrikanın tümü ile özelleştirilmesine açıkça karşı çıkıp, SEKA girişinde eylem yapan işçileri ziyaret ederek yaptığım konuşma ve o günlerde yaşadıklarım gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor.
SEKA ile ilgili başlı başına bir yazı kaleme alacağım. SEKA Kâğıt Fabrikası ile ilgili Kocaeli bölgesi tarih araştırmacılarından, değerli kültür adamı Yavuz Ulugün tarafından bugün sosyal medyada paylaşılan yazı ve fotoğrafları sizlerin bilgilerine sunuyorum, birlikte okuyalım.
SEKA Kâğıt Fabrikası ve kağıtçılık tarihi kültürel açıdan SEKA alanı, Kâğıt Fabrikası’nın Kuruluşu, İzmit’teki sanayi kuruluşlarından ilki olan Kâğıt Fabrikası, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde İzmit’in olduğu kadar Türkiye’nin de ekonomik ve sosyal yaşamında büyük önem taşımıştır. Cumhuriyet döneminin bu ilk kâğıt fabrikasının temeli, 14 Ağustos 1934'te atıldı ve Sümerbank Kâğıt Fabrikası 6 Kasım 1936 yılında işletmeye açıldı. Atatürk’ün İzmit Kâğıt Fabrikası’nda üretilen yerli kâğıtta basılan 19 Mayıs 1936 tarihli Ulus Gazetesi’nin bayram ekini incelediğinde söylediği şu söz, İzmit Kâğıt Fabrikası’nın bunca yıllık tarihinin belki de özeti idi: “Medeniyet hamuru...”
Bu fabrikaya 1944 yılında ikinci kâğıt selüloz fabrikası, 1945'te Klor Alkali Fabrikası ilave edildi. 1954'te de üçüncü kâğıt fabrikası kuruldu. 1957'den sonra eski makineler değiştirildi. 1960 yılında dördüncü, 1961'de beşinci kâğıt fabrikası kuruldu. 1955 senesine kadar Sümerbank Kâğıt ve Karton Fabrikası ismi ile çalıştıktan sonra İzmit Selüloz Sanayii Müessesesi adı verildi. Bilahare, 1955'te çıkarılan bir kanunla Sümerbank'tan ayrılıp Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğü (SEKA) adı ile iktisadi bir devlet kuruluşu oldu. İzmitlinin kalbindeki SEKA İzmit Kâğıt Fabrikası, kuruluşundan itibaren İzmitlilerin kalbinde taht kurdu. Adeta kentin ekonomisini ve sosyal yaşamını düzenler oldu. O yıllarda İzmitliler arasında, bu satırların yazarı da dahil olmak üzere, boğazından SEKA lokması geçmemiş insan yoktu. Kâğıt Fabrikası bir yanda, genç cumhuriyet yönetiminin kendisine verdiği ulusal kalkınmadaki ekonomi rolünü merhum M. Ali Kağıtçı önderliğinde başarıyla yerine getirirken, öte yanda kent halkının kültürel ve sosyal yaşamını yükseltme görevini üstlenmişti. Cumhuriyet Baloları, KYÖD Pişmaniye Geceleri, seçkin tiyatro gruplarının gösterileri SEKA salonlarında gerçekleşirken, “Ekonoma” adlı kooperatif satış mağazasıyla İzmit halkına kaliteli ürünleri ucuz fiyata sunuyordu. Spora ve gençliğe verdiği destekle SEKA futbol, basketbol, boks, güreş, kürek kulüpleri Türkiye çapında başarılara imza atıyorlardı. Çırak okulları birer eğitim yuvasına dönüşmüşler, buradan yetişen gençler fabrika müdürlüklerinin yanı sıra gerek Türkiye gerekse yurtdışında önemli görevleri üstlenir olmuşlardı. Ancak, bu yıllar hızla geçti ve Cumhuriyet’in Kâğıt Fabrikası gibi kazanımlarına yatırımlar yapılmamaya ve ucuz/pahalı satılmaya başlandı. Zamanın Maliye Bakanı Unakıtan itirazlara karşı, “parayı veren düdüğü çalar” diyebiliyordu. SEKA’nın kapatılması ülke yararına olmadığını düşündüğümüz bu yeni politikalar ardından, benzerleri gibi SEKA’nın da özelleştirilmesi kararının alınmasıyla, İzmit’teki göz alıcı arazisine talip olan Erdemir gibi sanayi kuruluşlarının arazideki antik kalıntıların yapılaşmaya izin vermeyeceğini görüp vazgeçmeleri üzerine SEKA İzmit İşletmesinin kapatılıp arazilerinin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne devrine ilişkin 08.11.2004 tarih 2004/110 sayılı ÖYK Kararı alındı. Ayrıca 10.03.2004 tarihli Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Selüloz-İş Sendikası ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında imzalanan protokol dikkate alınarak işletmenin tüm makine, teçhizat, arazi ve çalışanlarıyla birlikte devrine yönelik 06.04.2005 tarih ve 2005/46 sayılı ÖYK Kararı alınarak 14.05.2005 tarihi itibariyle İzmit İşletmesi devir işlemleri tamamlandı. SEKA Arkeolojik Alanı kentimizdeki önemli antik alanlarından ve bu anlamda pek tahrip olmamış olan sahanın bu özelliği aslında yıllar önce eski limana yakın bölgede Kâğıt Fabrikası temel atımında ortaya çıkmış idi. İzmit fotoğrafçılığının duayeni rahmetli Fahri Seyrek bu olayı büyük bir duyarlılık içinde fotoğraflamıştı. Bu bölge Genel Müdürlük, İzmit Müessesi, DMO, SEKA Cami, Öğretmen Evi, İzmit Yelken Kulübü (eski Tersane), Gar ve Mannesman’ı içine almaktadır. Bugün bu alandan çıkan etkileyici yüzlerce eser, biz İzmitliler pek farkında olmasak da yurtiçinde ve yurtdışında birçok müzede sergilenmektedir. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde SEKA için özel bir seksiyon bile vardır. Bu eserler üzerine, yerli yabancı birçok bilimsel makaleler yayınlanmıştır. Ayrıca alandaki kimi yapılar, Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait tarihi mimari eserler olması nedeniyle tescillidir.
KBB, SEKA alanında ne yapmak istiyor?
SEKA’nın Büyükşehir Belediyesi’ne devriyle birlikte, önerimiz bir Kağıtçılık Müzesi’nin yanı sıra bu alanın “kentiçi orman ve arkeolojik park” olarak değerlendirilmesi olmasına rağmen süreç içinde böylesi büyük bir alan yatırımcılar ve siyasetçilerin iştahlarını kabarttı. Bunun yanı sıra birçok sivil toplum örgütü de yer kapma yarışına girdiler. Nihayetinde KBB, bu alanı kısmen de olsa koruyan Koruma Kurulu kararlarını by-pass edebilmek için KAİP – Koruma Amaçlı İmar Planı Revizyon Çalışmalarını başlattı. Alanı devraldığında kenti baştan başa donattığı bilboardlarda “Yeşil, Deniz, Tarih” başlıklarıyla yer alan reklamlarını unutarak alana çok sayıda yapıların yanı sıra otobüs terminalleri ve otopark misyonu yüklemeye kalkıştı. Hatta bu amaçla yıktığı, koruma altındaki iki binanın “sehven” yıkıldığını bile söyleme durumunda kaldı, süreç içinde uyması gereken şart ve sürelere uymadı. Ancak sonunda kamuoyunun tepkisiyle Anıtlar Kurulu, “sehven” yıkılan yapılar için soruşturma açmak zorunda kaldı, belediye de çalışmalarını önümüzdeki seçimler nedeniyle uykuya aldı. Ancak bu kente gönül verenler uyumadı, süreci ve uygulamayı dikkatle, korkusuzca takip ediyorlar. İzmitliler geç de olsa değerlerini korumaları gerektiğinin fark ve kararlılığında. Yine de aksine cesaret edebilirler mi? Ne dersiniz? Size rağmen bunu da yaparlar mı? (Kaynak: F. Yavuz ULUGÜN)
Teşekkürler Yavuz Bey... Bu yazıyı okuyunca duygulandım, gazetecilik hayatımda çok önemli yeri olan SEKA İzmit Kâğıt Fabrikası’nda yaşadığım birçok anı gözümün önünden bir sinema şeridi gibi gelip geçti. SEKA ile ilgili geniş bir yazı hazırlayıp, belgesel program çekerek, tarihe not düşmek istiyorum.
Gerçekten SEKA’ya yazık oldu...
***
Gazetecilik Hayatımdan Notlar
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde izninizle gazetecilik hayatımın kısa bir değerlendirmesini yapacağım.
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer...
Resmi ve özel kurum temsilcileri, vefalı dost ve arkadaşdan Çalışan Gazeteciler Günü Kutlama Mesajı alınca kısa bir değerlendirme yaparak, tarihi geçmişe yolculuk yapalım.
İlk kez, kalemi elime 1975 yılında Trabzon'da okurken almış, Ufuk Gazetesi'nde Trabzon tarihi ile ilgili deneme yazmış, hafta sonları haftalık Ufuk Gazetesi satarak, harçlığımı çıkarmıştım.
Vatani görevimi yaparken, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın İstanbul Çubuklu'daki Seyir Hidrografi Dairesi Başkanlığı Basın Merkezi'nde görevliyken, ulusal basınla tanışıp denizcilik tarihi ile ilgili yazılar yazmıştım.
1982 yılında Gebze'ye yerleşip TRT, Anadolu Ajansı başta olmak üzere bir çok basın yayın kuruluşunun temsilcilik ve muhabirliğini yapıp, Uyanış Gazetesi'nde makale yazmaya başladım.
1984 yılında, Gebze Gazetesi'ni kurup İzmit Hürsöz Gazetesi'nde bastırmaya başladım.
1987 yılında, Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti'nin kurucu üyeleri arasında yer aldım.
Merkezi Ankara'da bulunan Anadolu Basın Birliği'ne üye oldum.
1987 yılında, Gebze'de gazete matbaa tesislerini kurarak çalışmaya devam ettim.
1989 yılında Merkezi İstanbul'da olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne üye oldum.
1990 yılında, merhum Özal'ın elinden Anadolu Basını birincilik ödülünü aldım.
Gebze Gazetesini günlük yayınlamaya başladım, TRT ve özel TV'lerde programlar hazırlamaya başladım.
1993 yılında, Gebze'nin ilk özel radyosu Gebze FM'i kurdum.
1993 yılında, Gazeteci ve belgeselci olarak yurtdışına çıkmaya başladım. Bugüne kadar, bir çok dünya ülkesinde belgesel çekip araştırma yaptım.
1995 yılında bir gurup arkadaşla, Anadolu Yayıncılar Birliğini kurdum.
1997 yılında, Türkiye Gazeteciler Federasyonu kurucuları arasında yer aldım.
1998 yılında, Devri Alem Belgesel TV programlarını çekerek, Meltem TV, TV 5, Bengütürk TV ve TGRT Belgesel TV kanalı başta olmak üzere, ulusal ve bölgesel TV kanallarında 80'e yakın ülkede çektiğim belgeseli hazırlayıp, sunmaya devam ediyorum.
2014 yılında, Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu kurucuları arasında yer alarak, Türk Dünyası gazeteciler şuraları ve Türk Dünyası Belgesel film festivali düzenleme ve yürütme kurulu üyesi olarak görev yapmaktayım.
Bugün 10 Ocak 2021 tarihinde, halen çalışmaya devam ediyorum. Çalışan gazeteci olarak 46 yıldır yorulmadan bıkmadan ve usanmadan...
Bu sayfalarda da göreceğiniz gibi bıkmadan, usanmadan, araştırmacı gazeteci ve belgesel yönetmeni olarak 61 yaşında, 28'lik delikanlı gibi heyecanla çalışmaya devam ediyor, www.agrt.net Genel Başkanı olarak basın mesleğine katkı sunuyorum. Gazetecilik hayatımı, kitap ve belgeselleştirmeye başladım.
Siz değerli, vefalı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İyiki varsınız...