Tasavvuf geleneğinin kalbine minyatürlerle yolculuk
Ahmed Yesevî’nin “Fakr-nâme” eseri, Jahongir Ashurov’un minyatürlerinde yeniden hayat buldu. (HABER VE FOTOĞRAFLAR: UĞUR TATAR)
Esenler Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle düzenlenen ve minyatür sanatçısı Jahongir Ashurov’un imzasını taşıyan “Minyatürlerle Fakrnâme” sergisi, Ahmed Yesevî’nin hayatına ve “Fakr-nâme” eserine farklı bir perspektiften bakmamızı sağlıyor.
Dört Kapı ve Kırk Makam’ın sırları: Fakr-nâme
İslamiyet’in hem topraklarda hem kalplerde yayılması için ömrü boyunca çalışmış bir gönül sultanı olan Ahmed Yesevî, “Fakr-nâme” adlı eserinde tarikât adabını ele alırken tasavvufun derinliğini de gözler önüne serer.
“Fakr” kelimesi sözlük anlamı itibariyle “fakirlik” olsa da tasavvuf kültüründe “dervişlik” anlamına gelmektedir. Bu yüzden de bir anlamda dervişlik kitabı diyebileceğimiz “Fakr-nâme”, manevî yolculuğu boyunca kötüden uzak durup iyiye meyletmesi için dervişlerin yapmaları gerekenleri ve uymaları gereken kuralları içerir.
Öğrenmeyi kolaylaştırmayı hedefleyerek inancı dört temel basamağa ya da tasavvuftaki gibi söyleyecek olursak dört kapıya ayıran Ahmed Yesevî; “Şeriat”, “Tarikat”, “Marifet” ve “Hakikât” kapılarını da her kapının on makamı olacak şekilde “Kırk Makam”a göre düzenlemiştir. Bunu yapan ilk Türk sûfîsi olarak öne çıkan Ahmed Yesevî, onun yolunu takip edenlere de ışık tutmuştur. Âşık Paşa ve Yunus Emre tarafından da sık sık dile getirilen “Dört Kapı Kırk Makam” anlayışı Türk-İslam tasavvufunun kalbini oluşturmaktadır.
Ahmed Yesevî, “Fakr-nâme” eserinde dört kapıyı şu şekilde anlatır:
“Şeriatın bostanında dolaşıp durdum,
Tarikatın gülzarında gezinip durdum,
Hakikatin pazarında uçup durdum,
Marifetin eşiğini açtım, dostlar.”
Kaynak: Kemal Eraslan ve Necdet Tosun. (2016).“Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi”. Ahmet Yesevi Üniversitesi İnceleme Araştırma Dizisi Yayın No: 39.
Jahongir Ashurov’dan “Minyatürlerle Fakrnâme”
“Minyatürlerle Fakrnâme” sergisi Aysun Mirzeoğlu, Efnan Yüce ve Meral Üztetik’in katkı sunduğu, minyatür sanatçısı Jahongir Ashurov tarafından yapılan 20 minyatür eseri bünyesinde barındırıyor. Ahmed Yesevî’nin “Fakr-nâme”sinden ilham alınarak nakş edilen eserler, ziyaretçilerine hem Fakr-nâme’nin tasvir ettiği dervişlik yolunun meşakkatini gözler önüne seriyor hem de minyatürün kendine has görselliği sayesinde unutulmaz bir yolculuğun kapılarını aralıyor.
Taşkent’teki Benkov Sanat Okulu’ndan mezun olan, Shahmahmud Muhammadjanov ve Fahriddin Rahmatullayev gibi önemli minyatür sanatçılarının rahleitedrisinden geçen Jahongir Ashurov, bu serginin açılış fikrinin nasıl geliştiğini şu şekilde açıkladı:
“Minyatürlerle Fakrnâme adlı sergimiz Hoca Ahmet Yesevî’nin Fakrnâme eseri üzerine çalışılmış 20 eserden oluşmaktadır. Bu sergi projesinin fikri, Esenler Belediyesi’nin 2020 yılını Hoca Ahmet Yesevî Kültür Yılı ilan etmesi ile ortaya çıkmıştır. Esenler Belediyesi Kültür birimi tarafından Hoca Ahmet Yesevî’nin Fakrnâme eserini minyatürlerle süslememiz konusunda bir teklifte bulunuldu. Projeyi aldıktan sonra Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin bünyesinde hizmet veren nakkaşhane biriminde çalışmalara başladık. Eserleri birkaç ekip arkadaşımızla beraber çalışarak, bir yılda tamamladık. Eserlerdeki ebrular Melike Kazaz hanımefendiye aittir.”
Minyatür çalışmaları Orta Asya’dan Amerika’ya Avrupa’dan Türkiye’ye birçok önemli galeride sergilenen Jahongir Ashurov, “Minyatürlerle Fakrnâme” adlı sergisindeki tüm minyatürlerin onun için özel olduğunu belirtirken sergideki iki minyatür için özel parantez açarak şu bilgileri verdi:
“Hoca Ahmet Yesevî isimli minyatür, Hoca Ahmet Yesevî’nin kimliğini genel olarak tanıtmak amacıyla yapıldı. Eserde, Hoca Ahmet Yesevî’nin etrafında bulunan kişilere öğütler verdiği, o güzergahtan geçen dervişlerin ya da yolcuların da onun ilminden faydalandığı görülüyor. Konum anlamıyla da Hoca Ahmet Yesevî, bozkırlarda, Orta Asya’da yaşadığı için o coğrafya ve yaşam şartları gösterilmeye çalışıldı. Kaşık Kepçe isimli minyatürde ise Hoca Ahmet Yesevî’nin hayatı ile ilgili bir vaka tasvir edildi. Malum ki Hoca Ahmet Yesevî, büyük bir mütefekkirdir, alimdir, mutasavvıftır. Aynı zamanda eğitim de veriyor ama bir taraftan kendi geçimini de sağlaması lazım. Kendi geçimini kaşık kepçe üreterek sağlayan Hoca Ahmet Yesevî’nin kaşık kepçeleri satmak için zamanı yok. O tarihte yazılmış ve bize ulaşan rivayetlere göre Hoca Ahmet Yesevî’nin bir siyah öküzü varmış. Kaşık kepçeleri siyah öküzün heybesine koyar ve öküzü şehre gönderirmiş. Öküz şehri dolaşarak çarşı pazarı gezermiş. Herkes bu öküzün Hoca Ahmet Yesevî’nin olduğunu bilir, ihtiyaçlarına göre kaşık kepçeleri alanlar, ücreti öküzün heybesine atarmış. Ama eğer öküz parayı verip vermediğimi nereden anlayacak diye parayı vermeyen olursa, öküz o kişinin peşini bırakmazmış.”
“Minyatürlerle Fakrnâme” sergisi, Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi’de 23 Ekim-06 Kasım 2024 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. (UĞUR TATAR)