Türk Otomotiv Endüstrileri AŞ 1955 yılında Gebze Çayırova'daki fabrika ve tesislerinde, çeşitli güçte International Harvester lisansı ve markası ile kamyon, kamyonet, otobüs, şasi, minibüs ve pikap ile aksamlarının üretimi için kurulmuştur. 1955 yılında Federal Türk Kamyonları AŞ adı ile on ortak tarafından kurulan tesislerde Türkiye'nin ilk ticari kamyon montajı yapılmış ve ayrıca COMMER markasının da kamyonetleri montajlanmıştır. 1960 yılında American Federal Truck Company'nin lisans anlaşmasının iptal edilmesiyle Türk Otomotiv Endüstrileri AŞ adını alarak faaliyetini sürdürmeye başladı. 1962 yılında, şirketin %93,5 hissesi OYAK tarafından satın alındı. Aynı yıl Amerikalı International Harvester Company şirketine %20 oranında hisse satılarak bir lisans, ortaklık ve işbirliği antlaşması yapıldı.1983 yılına kadar OYAK yönetiminde olan şirket daha sonra Ziraat Bankası' na devredilmiştir.
Şirketin son dönemlerinde İnternatıonal marka 1230 kamyonet ve CO 1860 – CO 1830 Panter Modeli kamyon ile Mater (M-1230) minibüs üretilmiştir. Firma 1991 ve 1992 yılında ise az sayıda İH CO1860 Panter, İH M-1230 minibüs ve FC 330 tipi 4x4 pick_up üretimi yapmış,1993 yılında ise önceki iki yılın üretimlerinin satışı yapılmıştır.
İkinci yerli otomobil projesi: Zafer
1960'ların ortalarına doğru TOE Volvo ile ortak araç üretiminde bulunma çalışmaları yapmış ve Volvo firmasıyla antlaşma sağlanamayınca 1968 yılında Triumph firmasının ortaklığında 'Zafer' markası ile yerli otomobil üretme çalışmalarına başlamıştır. Önce sedan modelinin, daha sonra ise station vagon ve pick-up modelinin üretilmesi düşünülen aracın daha tanıtım aşamasında iken bazı kişilerin ve çevrelerin baskısı nedeniyle üretiminden vazgeçilmiştir. Bu otomobil daha sonra Hayfa İsrail'de Autocars şirketinin Triumph firmasından projeyi alması ile birlikte 'Gilboa' ve 'Carmel' isimleri ile 1981 yılına kadar üretilmiştir.
Son dönemleri ve kapanış
1983 yılında Ziraat Bankası'na devredilen firmanın yöneticileri o yıllarda birtakım gereksiz yatırımlar ile firmanın zarar etmesine neden olmuşlardır. 1988 yılında TOE’nin Case İH firmasına satışı gündeme gelmiş ancak içinde bulunduğu durum nedeniyle gerçekleşmemiştir. 1992 yılında şirket özelleştirme kapsamına alınmıştır. Mazda firmayı satın alıp otomobil üretmek istemiş ancak anlaşma sağlanamadığı için vazgeçmiştir. 1993 yılında tekrar ihaleye çıkılmış ve özelleştirilerek Rumeli Grubu'na satılmıştır. TOE, alındığı yıl 450 işçisi çıkartılarak kapatılmış ve arazisi Rumeli-Uzanlar Grubu tarafından çimento ikmal merkezi ve 1990'larda ithal edilen SEAT otomobilleri ve yedek parçalarının depo merkezi olarak kullanılmıştır. 2006 yılına kadar üretim yapmayan tüm üretim ekipmanları ve prosesleri korunan fabrika İmar Bankası'nın tasfiyesinde TMSF'ye geçmiş ve üretim ekipmanları satıldıktan sonra arazisi ve fabrika binaları Karadeniz Holding'e satılmıştır.
Firma, 1963 yılından 1993 yılına kadar resmî rakamlara göre 54,496 adet motorlu taşıt üretimi yapmıştır. 1955 ve 1963 yılları arasında yapılan motorlu taşıt üretimlerinin ve çeşitli zamanlarda üretilen traktör römorklarının üretim sayısı ise bilinmemektedir.
(KAYNAK https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Otomotiv_End%C3%BCstrileri)
…
GEBZE GAZETEDİNDE TOE İLE İLGİLİ ANILARIM
“ İlk Yerli Otomobili Kim Yaptı! “ Başlıklı makalem
Türkiye'nin kalkınması sanayi bilim ve teknoloji hamlesi ile üretim ve tasarrufdan geçmekte Erbakan Hoca ağır sanayi hamlesi derken Türkiye'yi dışa bağlayan zihniyet, hoca ile dalga geçiyorduYerli otomobil gündemdeki yerini korurken tecrübeli bir gazeteci olan Abdurrahman Dilibak’ın ilk yerli otomobille ilgili yazısını okuyunca tarihi geçmişe yolculuğa çıktım merhum Erbakan hoca ile değişik konularda bir çok söyleşi yapmıştım ayrıntılar www.belgeselyayincilik.com adresinden okuyabilirsiniz.Türkiyenin ilk otomobil sanayi 1960 lı yıllarda Gebze Çayırova'da Fatih'im vefat ettiği hünkar çayırının yanında Türkiye Otomotiv Enstitüsü TOE adı ile kurulup bir çok taşıt aracı üretmişti 1980 li yıllarda bu fabrika kapatılıp özelleştirildi uzanlar satın aldı şimdide Karadeniz holdingin elinde yıkılmış harabe halde duruyor bölgeye liman yapılmaya çalışılıyorYerli otomobille ilgili geçen dönemin sanayi bakanı olan yeni. milli savunma bakanı Sn Fikri Işıkla söyleşi yapmıştık. İlk yerli otomobil ile ilgili gazeteci Abdurrahman Dilipak'ın sosyal medyada yer alan tespitinii sizlerle paylaşıyorum.Yerli otomobilde Erbakan imzasıİlk % 100 yerli otomobilin (Devrim)1961 yılında Erbakan ve arkadaşları tarafından yapıldığını biliyor muydunuz? Bilmiyordunuz çünkü bunları okulda öğretmezler, gazetelerde yazmazlar, TVde göstermezler.Silindir Sayısı : 4Dört zamanlıSilindir Çapı : 81 mmStrok : 100 mmSıkıştırma Oranı : 6,8 : 1Silindir Hacmi : 2070 cm³Azami Motor Devri : 3600 devir/dkKapasite 50 HP (A4L), 60HP (A4T), 70HP (B3T)ŞanzımanA tipi (3 adet) B tipi (4 adet)Maksimum hız 135 km/saatYakıt sistemi Karbüratörlü, Yandan (A4L) ve Üstten Sübaplı (A4T ve B3T)BoyutlarUzunluk 4500 mmGenişlik 1800 mmYükseklik 1550 mmCurb ağırlık 1250 kg
Evet Abdurrahman Dilipak yerli otomobil ile ilgili yaptığı tespitleri sizlerle paylaşıyorum. Merhum Erbakan'ı rahmetle anarken daha önce yerli otomobil ile ilgili makaleyi köşemde sizlerle paylaşıyorum.YERLİ OTOMOBİL VE ÇOCUKLUK HATIRALARIMIZ.. (Gebze Gazetesi)Geçtiğimiz gün yerli otomobil ile ilgili Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık ile yaptığımız görüşmeyi konu alan yazım büyük ilgi gördü. Birçok okur destek, takdir ve teşekkürlerini ilettiler. Türkiye’nin bugüne kadar bir yerli otomobil üretememesi büyük bir ayıp. Yerli otomobil fikri ortaya atıldığında oldukça heyecanlandım. Her yerli otomobil gündeme geldiğinde çocukluk anılarım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçmekte. Hele ilkokul yıllarımda yerli malı haftasını kutlamak için evden getirdiğimiz birkaç eşya, fındık ve cevizi masa da sergilediğimiz o günler zamanı mazi oldu. Ama “Yerli malı, yurdun malı, Her Türk onu kullanmalı” sözünü hiç unutmadım.İLK KEZ ARABAYI NE ZAMAN GÖRDÜM?Araba deyince çocukluk yıllarımı hatırlarım. Farklı bir duyguya kapılırım. Ben 5 yaşlarındayken, Espiye’den köyümüze insan gücü ile araba yolu açılmış ve Kaymakam’ın branda kaplı askeri araçtan bozma jep tarzı otomobili bugün Giresun’un Espiye İlçesi Soğukpınar Beldesi olan Dikmen Köyü’ne çıkmıştı. Gıran’da evimizin önünde Kaymakam’ın otomobilinin insan gücü ile açılan yoldan geçişini heyecan ve birazda korkuyla izlemiştim.İlk kez kamyonu rahmetli halamın hayır olarak yaptırdığı su değirmeninin taşını getirmek için, Yağlıdere’nin Dalıp Köyü’ne giden hayırseverlerin yemeklerini katır ile birlikte rahmetli babam Şahinyuva Köyü’nün Düzyol mevkiine gitmiş, bende ona eşlik etmiştim.Sırf hayır hizmeti olarak ücretsiz bir şekilde değirmen taşını getirmeye giden köylülerin yemek yiyeceği yerde beklerken kırmızı BMC marka bir kamyonun 50 metre ilerimizdeki yoldan geçerken, ben avut onarının arkasına geçip o kamyonun geçişini biraz korku, biraz heyecan ve birazda hayretle seyrettiğim 6 yaşındaki o günleri hatırlıyorum. İlk kamyonu da o zaman görmüştüm.ARABAYA İLK NE ZAMAN BİNDİM?Biraz hafızamı zorluyorum. Arabaya ilk ne zaman bindiğimi hatırlamaya çalışıyorum. Köyümüzün yakınındaki Kızılkaya madeninde Karadeniz Bakır İşletme’ye ait pikaplara binebilmek için köyden saatlerce yürüyerek oraya gidiyor ve bunu başarıyorduk. Oradan 100 metrelik yolda da olsa o pikabın mazot kokulu gidişi beni tarifi imkânsız heyecanlandırıyordu. Sonra yaylamıza yolun geldiği yıllar ve kamyonun arkasından koşarak, kamyona bindiğimiz o çocukluk yılları. Ne de güzeldi? Hepsi artık mazi oldu, geçmişte kaldı.Kamyon ve otomobiller çocukluk yıllarımızda en büyük hayallerimizdi. İlk oyuncağım rahmetli Rahman dayımın oğlu İsmail ile birlikte bana yaptığı tahta kamyondu. O küçücük tahta kamyon 20’lik çivilere takarak ağaç tekerleklerle yaptığımız ve oynadığımız, ardından da adaşım İsmail ile o tahta kamyonu paylaşamayarak kavga ettiğimiz o günler. Sanki dün gibi hafızamızda.3 TEKERLEKLİ AĞAÇ DALINDAN YAPTIĞIMIZ ARABAM NEREDE?İlk kez benim oyuncak arabam rahmetli halamla koyunları otlatırken kestiğim üç tekerlekli kaykay arabası olmaya müsait arabamdı. O arabama tekerler takıp, köyde o arabam ile oynamış ve okumak üzere köyden ayrılır iken arabamı halama teslim ederek, ‘Aman arabama bir şey olmasın. Ben gelip tekrar bu araba ile oynayacağım” diyerek oyuncak arabamı halama teslim etmiştim. Çocukluk hatıralarımız aslında çok geniş. Zaman zaman o çocukluk hatıralarımı sizlerle paylaşarak tarihe not düşmek istiyorum. İlk kez şehre gittiğim o günler, ilk kez kamyon ile yaptığımız yolculuk, sonra minibüs ve otobüslere binmem ve uçağa ilk kez bindiğim 1988 yılı… Hele rahmetli halamı bayram dolayısı ile yaylada görmek için ilk kez uçak ile Trabzon’a gittiğim ve rahmetli halamın uçakla geldiğimi öğrenince sevinçten boynuma sarılması, hem ağlayıp hem de beni sevdiği o tatlı günler… Rahmetli halam, ‘Oğlum sen köyden ayrılıp okumaya giderken, bana bıraktığın o arabanı ben yıllarca saklayıp, korudum. Ama sen hiç o arabayı sormadın. O araba halen merekte duruyor’ diyerek yıllar sonra bana o çok sevdiğim oyuncak arabamı hatırlatmıştı. Keşke o arabamı saklayıp bugünlere getirebilseydim.İLK KEZ OTOMOBİL SAHİBİ OLUYORUMAslında her gün yaşadığımız olaylarla tarihe canlı şahitlik yapıyoruz. Konu yerliotomobilden açılmıştı. Çocukluk hatıraları ile girdik, şimdi de bu satırlar ile ilk kez hangi tarihte otomobil sahibi olduğumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihler 1988… 28 yaşındayım. Artık bir otomobil sahibi olmak istiyorum. Bana şoförlüğü öğreten İşçi Bulma Kurumu eski Müdürlerinden rahmetli İlyas Uzuner’i rahmet ve şükranla anıyorum. Çat pat şoförlüğü öğrenince artık bir otomobil sahibi olmayı kafaya koymuştum. Kartal’daki o dönem açılan oto pazarına gitmiş, Gebzeli arkadaşım Süleyman Altay’ın satmak üzere pazara götürdüğü, Koç Holding tarafından üretilen Doğan marka otomobile talip olmuştum. Süleyman Bey bana aracın yaramadığını, çok masraf açabileceğini söylemesine rağmen ben o otomobile 5 bin TL’si peşin toplam 7 bin TL’ye satın almıştım.Çocuklar gibi şendim. Artık bir otomobilim olmuştu. Çocukluk günlerim, geçmiş zaman,bir sinema şeridi gibi gözümün önünden geçerken, ben art arda başka otomobillere sahip olmuştum. Ama o dönemin en yaygın otomobili Tofaş’ın ürettiği Doğan, Serçe, Şahin otomobilleriydi. Ama bunların yenisine sahip olmak öyle kolay değildi. Yazılıp, önceden parasını vererek beklemek gerekiyordu. Gelen vade farkını da ödemek kaydı ile ‘0’ otomobile sahip olunuyordu. Gebze’nin koca yeni ve eski çarşısında birkaç kişinin iş yerinin önünde bu otomobiller vardı.Yıllarca vatandaş bu tür araçlara adeta mahkûm edilmişti. Dünya’nın o konforlu ve lüks araçları ancak rahmetli Özal ile devreye girmiş ve dünya markası otomobiller Türkiye’ye gelmeye başlamıştı. Nereden nereye. İşte bizim kuşak bu uzun, meşakkatli süreçten geçerek bugünlere geldi. Bugün yerli otomobil deyince onun için heyecanlanıyorum. Yerli otomobile onun için sahip çıkıp, yerli otomobilin Türkiye’nin namus ve şerefi olduğunu söylüyorum.Yerli otomobil ile ilgili bugün ki yazım dâhil üç yazı kaleme aldım. Bu yazılarımı başlık ve linkleri ile birlikte sizlerle paylaşıyor ve bir kez daha okumanızı tavsiye ediyorum. Yerliotomobil Türkiye’nin şerefidir;
http://www.gebzegazetesi.com/yerli-otomobil-turkiyenin-serefidir-makale,1270.html
Yerli Otomobile destek kampanyası başlatmalıyız;
http://www.gebzegazetesi.com/yerli-otomobile-destek-kampanyasi- baslatmaliyiz-makale,1266.html
Evet, sonuç olarak linklerini verdiğim bu yazılarımı okuduktan sonra bugün ki yazımı birkez daha okumanızı, çocukluk anılarınızı yorum olarak bizlerle paylaşmanızı istiyor,inşallah bir gün yerli marka otomobile sahip olacağım günü iple çekiyorum. İnşallah birgün yerli otomobile sahip olurum.
(Kaynak. https://www.gebzegazetesi.com/m/?id=11722)