Kentlilik bilinci ve Kent Müzeleri
Kentlilik bilinci ve kent kültür tarihinin şehirler için büyük önemi vardır. Bir şehirde kentlilik bilincinin oluşması için Kent Müzeleri önemli bir rol oynar. Kentin tarihi geçmişini o şehirde yaşayanların bilgisine sunmak gerekiyor. Bizler bugün Kocaeli’nin 20 – 30 yıl öncesini dahi bilemiyoruz. 1999 yılında yaşadığımız deprem unutuldu. Kültür ve medeniyet tarihimizde önemli bir yeri olan Kocaeli’de kentlilik bilincinin oluşması için ilk önce müzelerin kurulması ve kentimizin tarihine ışık tutmamız gerekiyor.
KOCAELİ’DE KENT MÜZELERİ KURULMALI
Dünya’nın birçok ülkesinde araştırmalar yapan ve belgeselleştiren birisi olarak ikinci ve üçüncü sınıf ülkelerde bile müzelere ne kadar önem verildiğini gördük. O Afrika çöllerinde kabile devletlerinin bile müzelere ciddi değer vermişler. Malezya’da her şehirde 4 – 5 müze var. Malaka’da tam 10 tane müze var. 300 bin nüfuslu bir şehirde bunlar yapılmış. Biz bu konuda biraz geride kaldık. Bir şehirde kentlilik bilinci oluşmasında en büyük katkıyı kent müzeleri oluşturur. Kocaeli’de sadece İzmit’te bir müze bulunuyor. Türkiye ekonomisine büyük katkı sunan, vergi tahsilat oranında zirvede olan Gebze müzecilik tarihi açısından önemli bir yer. Gebze, Türk Müzeciliğinin kurucusu Osman Hamdi Bey’in olduğu yerdir. Osman Hamdi Bey birçok önemli eserini burada çizmiştir. Hatta vefat ettiğinde cenazesinin bile buraya gelmesini istemiştir. Fakat Gebze’de bir müze kurulamaması oldukça üzücü.
Eskiler, “Tamir-i bilad, terfih-i ibad” derler. Yani şehirlerin insan onuruna yanaşır bir şekilde şehirleşmesi ve o şehirde yaşayan insanlarında bilgi sahibi olmaları. Eğer bir şehir insan onuruna yanaşır değil ise medeni değildir, uygar değildir. Eğer bir şehirde bilgili, kentiyle haşır neşir olmuş, bilgi derecesi yüksek insanlar yoksa yine uygarlıkta sınıfta kalmış demektir.
ERKKAYA İLE KOCAELİGEBZE TV’DE CANLI YAYIN
Geçtiğimiz günlerde www.kocaeligebze.tv adresinde bir Mimar hanım efendi ile birlikteydik. Aynı zamanda Kent Müzesi Uzmanı, kentlilik bilincine önem veren Mimar Gizem Erkkaya ile birlikte söyleşi yaptık. Söyleşinin bir kısmını bugün sizlerle bu köşeden paylaşırken, Canlı Yayın’ın tekrarını http://kocaeligebze.tv/v/IUHjZINmHnh adresindeki linkten izlemenizi öneriyorum.
Gizem hanım değerli bir isim. Kentlilik bilincine önem veren ve bir şehirde müzenin veya müzelerin olmazsa olmaz olduğunu savunan bir isim. Kendisi ile yaptığımız söyleşide bizlere önemli bilgiler verdi. O söyleşiyi özet bir şekilde sizlerle paylaşıyorum.
KENT MÜZELERİ KENTLİLİK BİLİNCİNİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR
Kent Müzelerini tanımlayan Erkkaya; “Şöyle yaklaşabiliriz konuya. Nasıl yerleştik? Neleri paylaşıyoruz? Gibi soruları kendimize sormamız lazım. Bunun özelinde hep geçmişimize sahip çıkıp, geçmişimizi öğreneceğimiz bir mekandır Kent Müzeleri. Ama sadece eseri sergilediğimiz bir yer değil ayrıca bizim bakış açımız bir araya geldiğimiz, konuştuğumuz, fikir alışverişinde bulunduğumuz, hatta bilginin de aktarıldığı yerlerdir. Bu noktada müzeden ziyade biraz merkez niteliğinde, aynı zamanda bir arşiv niteliğinde de çalışıyorlar. Aslında kentin hafızası. Kentlilik bilincini yada kente aidiyet duygusunu biraz görselleştiren bir yerdir. Dolayısıyla da öğrenciler tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Bu nedenle birinci ziyaretçi kitlesi çocuklar. Bu kentin geçmişi nereden gelmiş, ne yapmış, neler üretilmiş, geleneklerimiz neymiş gibi bunların hepsiyle karşılaştığımız bir yer” dedi.
KENTİN ÖNDE GELENLERİ KATKI SUNMALI
Bir müzenin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili sorduğumuz soruya cevap veren Sayın Gizem Erkkaya; “Son 10 yılda inanılmaz bir gelişme var. İleriki yıllarda daha çok olacağını öngörüyoruz. Dünya ölçeğinde de tematik müzeler çok yaygınlar. Aslında bizde bununla karşılaştığımız zaman her bir konunun ufak parçaları hakkında bilgi ediniyoruz. Kent Müzeleri de bunlardan bir tanesi. Aslında müze bir kurum. Dolayısıyla kurumsallaşması da çok önemli. Bunlar yavaş yavaş oluyor. Nasıl uygulanacağı? Neyi anlatacağı gibi konular kurumsallaşması içerisinde. Bu bir yılda olan bir iş değil. Bunun için kentin buna hazır olması gerekiyor. Biz bunun için Üniversitelerden ve kentin ileri gelenlerinden bir bütün olarak danışma kurulu olmasını öneriyoruz. Çünkü o zaman kentin parçaları konuya sahip çıkıp katkı sunmuş oluyor. Böylelikle de kent bunu benimsiyor. Kentin içerisinde benimsenmeyen müzeler zaten tutunamıyor. Bizim ilk çalışmamız Kütahya Kent Müzesi’ydi. Yine orada bir başka müzede çalışma müzemiz oldu. Uşak’ta Kent Müzesi kurduk” dedi.
Tarih sadece geçmiş değil, aynı zamanda bir aynadır. O müzedeki kültür değerlerine ne kadar çok bakarsanız o kadar çok geleceğimizi görürüz. Tarih, kültür, kentlilik bilincine sahip olmak her şeye sahip olmaktır.