Gebze gazetesi www.gebzegazetesi.com ve gazete Gebze de belgeselcinin not defteri köşesinde 11 Şubat 2022 tarihli makalemi sizlerle paylaşıyorum.
Vefa unutmamak ve hatırlamaktır.
Özellikle kültür sanat vakıf adamları ve yazarlara büyük vefa borcumuz vardır.
Unutmamız gereken isimlerden birisi de Ahmet Kabaklıdır.
Ahmet Kabaklı ve adaşım eski meclis başkanı İsmail Kahraman ile 40 yıl önce yaşadığım güzel bir gazetecilik hatıram var.
Ahmet Kabaklı sadece bir yazar değil eğitimci yazar şair kültür adamı gerçek bir aydın ve vakıf insanıdır.
Kuruluşuna öncülük ettiği Türk Edebiyat Vakfı halen yaşamakta ve hizmet vermektedirler.
Kabaklı’nın Vefatının 21. Yıl Dönümü
Eğitim tarih kültür ve en önemlisi bir vakıf insanı olan Ahmet Kabaklı ile ilgili resmî ve özel kurumlarımız TRT ‘de etkinlikler düzenleyip anma toplantıları yaparak gençlerimize tanıtabilirdi.
Vefatının 21.yılında (8 Şubat 2001) Şeyhül Muharririn yani yazarların büyüğü ünvanı sahibi Türk Edebiyat Vakfı’nın kurucusu Ahmet kabaklı hocayı rahmetle anıyorum.
Merhum Ahmet Aksbaklı ve meclis başkanlarımızdan sayın İsmail Kahraman ile ilgili yaşadığım gazetecilik anını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Eski meclis başkanı adaşım ismail Kahraman’ı ve Kabaklı ile ilgili 40 yıl önce yaşadığım gazetecilik hatıramı sizlerle paylaşırken gazeteciliğe başladığım yılları yeniden yaşar gibi oldum.
Bir Mektup ve İsim Benzerliği
Askerlik görevimi yapıp Gebze’ye geldiğim 1982 yıllarının son ayları Uyanış gazetesinde salıdan salıya köşesinde yazı yazıyorum.
TRT Anadolu Ajansı temsilciliği ile Tercüman gazetesi Gebze muhabirliği yapıyorum.
Tercüman Gazetesi Gebze muhabiri olarak Gebze Çoban Mustafapaşa külliyesinin perişan ve bakımsız halini anlatan bir mektup hazırlayıp o günlerin en etkili yazarı tercüman gazetesinin İkinci sayfasında gün ışığı köşesi yazarı Ahmet Kabaklı’ya gönderdim.
Bir kaç gün sonra Ahmet Kabaklı benim mektubumu o yıllarda Gebze Tever fabrikasının ortaklarından olan adaşım ve soyadaşım eski meclis başkanlarından İsmail Kahraman olduğunu zannedip
“..Gebzeden yazan değerli arkadaşım İsmail Kahraman’ın çoban Mustafapaşa külliyesi ile ilgili istekleri ..”.
başlığı İle yayınlanmasından sonra külliyeye sahip çıkılıp Tamir edilmişti.
Mektup sahibinin eski meclis başkanı İsmail Kahraman değil benim olduğumu yıllar sonra. İsmail Kahraman’ın 1996 yılında kültür bakanı olduğu dönemde adaşımın ağzından dinledim sonrada Ahmet Kabaklı’ya konuyu anlattım hep birlikte güldük daha sonra bir kaç kez isim benzerliği yüzünden başta Cemil Çiçek olmak üzere başka anılarda yaşadım.
İsim benzerliği ve bir mektup bana iki önemli dost ve çoban Mustafapaşa külliyesinin tamirini kazandırdı.
Bu güzel ve tatlı hatıra İle 21 yıl önce 8 Şubat 2001 tarihinde vefat eden merhum Kabaklı hocaya tekrar Allah cc dan rahmet isim benzerliği yüzünden bir çok tatlı hatıram olan değerli adaşım ve soyadaşım İsmail Kahraman’a uzun ömürler diliyorum.
Ahmet Kabaklı Kimdir
1924 yılı mayıs ayında Elazığ Harput’un Göllübağ’ında doğdu.Harput Sarayhatun Camii imamlığı yapan Ömer Efendi ile Münire Hanım’ın oğludur.Çocukluğu Harput yakınlarında Göllübağ denilen bölgede geçti.Elazığ Numune Mektebi’nde ilk tahsiline başlayan (1931) Kabaklı, orta ve lise tahsilini Elazığ’da yaptı.1944 yılında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu parasız yatılı imtihanını kazanarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde yüksek tahsilini tamamladı.
Diyarbakır ve Manisa Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalıştı.1956 sonbaharında bir yıllık eğitim stajı için MEB tarafından Paris’e gönderildi. Dönüşünde İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü edebiyat öğretmenliğine tayin edildi (1958-1969). Bu arada Aydın’da iken başladığı Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1955-1960). 1969’dan itibaren İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nda öğretim üyesi olarak çalıştı.1974’de emekliye ayrıldı.Daha sonra Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda edebiyat dersleri verdi (1975).Türk Edebiyatı Cemiyeti Başkanı ve Türk Edebiyatı Dergisi’nin yönetmenliğini yaptı.MEB ve sivil toplum kuruluşları tarafından Ahmet Kabaklı’ya 1997 yılında Şeyhül Muharririn payesi verildi.
1956 yılında Tercüman gazetesinin fıkra yarışmasını iki kişiyle birlikte kazandı ve aynı gazetede yazı hayatına başladı.1957’den 1990 yılına kadar Tercüman gazetesinde, 1990’dan bu yana da Türkiye gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.8 Şubat 2001 tarihinde İstanbul’da öldü
Değerli arkadaşım gönül insanı ve kültür adamı yazar Mehmet Nuri Yardımın merhum Kabaklı ile ilgili paylaşımı.
“Dar görüşlü, dar kafalı, maddeci ve inkârcı kimseler size mideden, paradan, hırstan, onu bunu kıskanmaktan, kan dökmek ve çok yemekten başka hakikat olmadığını söylüyorlar. Biz ruh ve sevgiye inananlarsa, size diyoruz ki: En yalan şey, en geçici, en tükenici ve hasta edici şey; midedir, paradır, maddedir. Ufkunuzu geniş tutun! Ölümsüz ve tükenmez olanı arayın! Bu gününüz, böyle yüce bir himmet talebine başlangıç olsun!”
AHMET KABAKLI, Gönül Seheri, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları...”
Vakıf Medeniyeti ve Türk Edebiyat Vakfı
Vakıflar çok önemli vakıf kültürünü yaşamak ve yaşatmak gerekiyor.
Türk Edebiyat Vakfı ile ilgili bilgi vermeden önce sizleri İlim kültür tarih araştırmaları Vakfı www.iktav.com kültür hizmeti olarak hazırladığımız Vakıflar Tarihi Belgeselimiz ile baş başa bırakıyoruz.
Türk Edebiyat Vakfı Hakkında Genel Bilgiler
AYDINLAR KADROSU VAKIF’TA
Mehmet Nuri Parmaksız Vakfının kuruluşunun 30.yıl dönümü İle ilgili yazıda şu bilgileri veriyor
“... Bir öğretmen, bir edebiyatçı, bir şair ve zor dönemlerin gazetecisi Ahmet Kabaklı, milletin kültürel davası için kalemi ile tek kişilik bir savaş verirken, çevresinde bulunan ilimde yetkin, heyecanları diri, sistemin henüz öğütemediği değerli insanlardan güçlü bir manevi destek almaktadır. Mehmet Kaplan, Muharrem Ergin, Nihad Sâmi Banarlı, Faruk Kadri Timurtaş, İbrahim Kafesoğlu, Sâmiha Ayverdi gibi isimlerden oluşan kendini yetiştirmiş kişilerle dolu bu faal nesil içinde sözün gücünün farkına varan Ahmet Kabaklı Hoca, müesseseleşme gereğini kısa zamanda görür. 1970’de memleketin belli başlı fikir ve sanat adamları ile bir araya gelir ve Edebiyat Cemiyeti’ni kurar. Saydığımız nadide isimler yanında Tarık Buğra, Mümtaz Turhan, Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya, Erol Güngör, Zeki Ömer Defne, Gültekin Samanoğlu, Mehmet Çınarlı, Sevinç Çokum, Emine Işınsu gibi ilim ve fikir insanlarını da bünyesinde toplayan cemiyet, iki yıl sonra Türk Edebiyatı dergisini çıkarmaya başlar. Döneminde son derece dinamik ve canlı olan dergi, cemiyeti de geniş kitlelere tanıtmış olur. Bu arada Ahmet Kabaklı, yapılanları yeterli görmeyerek bir vakıf kurma gereğini hisseder. Nuruosmaniye’deki Yeşilay binasında küçük bir oda ayarlanır. Yıl, 1978’dir. Bu yıllar, Ahmet Kabaklı için, gazetecilik yanında vakıf yararına gece gündüz çabalama günleridir. Elektrik ve su faturaları, çalışan ücretleri, baskı masrafları da hep Kabaklı Hoca’nın gayreti ve fedakârlığıyla ödenmektedir. Ancak faaliyetler, Hoca’nın emeğini boşa çıkarmayacak değerdedir. Her Çarşamba, Yeşilay binasındaki küçük odaya sandalyeler dizilir, kültürel ve edebî sohbetler edilir. Bu sohbetlerde, konuşmacılar kadar dinleyiciler de özel insanlardır. Kültürümüzün renkli simaları, üniversiteden hocalar, hiç üşenmeden gelir, konuşmaları dinler, tartışmalara katılır, fikir beyan ederler. Küçük vakıf odası, bir eğitim yuvasıdır âdeta...” (kaynak Mehmet Nuri Parmaksiz. http://www.mehmetnuriparmaksiz.com/.../30-yasina-girerken... )
Evet vakfın ne kadar önemli olduğunu Türk Edebiyat Vakfı’ndan daha iyi anlıyoruz tekrar Ahmet Kabaklı’nın şahsında Türk Edebiyat Vakfı’nın kurucularından ebediyete intikal edenlere Yüce Allah cc dan rahmet hayatta olanlara hayırlı uzun ömür diliyorum.
.jpg)