Dünyanın dört bir yanında zulüm gören, hakları gasp edilen, yok sayılan halklar, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ruh gibi özgürlük ve bağımsızlık özlemi çekmektedir. Atatürk, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesini ortaya koyarken sadece kendi milletine değil, bütün insanlığa seslenmiş, adaletin ve barışın hüküm sürdüğü bir dünya hayalini paylaşmıştır. Bugün de bizler, zalimlere karşı direnen tüm mazlumların yanında yer almak zorundayız. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir milletin değil, haksızlığa karşı duran herkesin sığınağıdır.
Mazlum coğrafyalar için çare, kardeşlik ve dayanışma ruhumuzu daha da güçlendirmekten geçer. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu birlik ruhu, bugün de milletimizi her türlü tehdit ve haksızlığa karşı bir arada tutan en güçlü bağdır. Bizler, bu doğrultuda, hem kendi vatanımızda barışı ve adaleti hâkim kılmaya devam ederken, aynı zamanda dünya üzerindeki tüm mazlumlara umut olmayı sürdüreceğiz.
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Türkiye, Atatürk’ün hedefleri doğrultusunda daha büyük ideallerin peşinden koşacak, dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer alma kararlılığıyla yoluna devam edecektir. Her alanda daha güçlü bir Türkiye inşa etmek, Atatürk’ün bizlere bıraktığı bu eşsiz mirası yaşatmanın en anlamlı yoludur. Bizler de, onun gösterdiği bilim, akıl ve çağdaşlık yolunda ilerleyerek, ülkemizi daha aydınlık yarınlara taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu kalbi duygularla vefatının 86. yıl dönümünde Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile vatanımız uğruna fedakârca şehit ve gazi olan tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmetle, şükranla anıyorum.”
(Ömer İLGEÇ)