Dünya nasıl dönerse dönsün, tükenen kişinin kendine ait ömrü. Başkaları, yalnızca belirli dönemlerde yolculuk ettiğin insanlar. Başlangıç ve son arasındaki bu yolculuk güzel geçmeli, kıymetli olmalı, her an değer katmalı. Biliyorum bu tutumu devamlı sergileyebilmek nerede ise imkânsız. Her daim kendini yüksek dürtüde tutmak, olumsuzlukların arasından sıyrılıp belirli seviyedeki motivasyonu koruyabilmek zor ama imkânsız değil.
İmkânsız değil derken tabii ki moralimiz bozulacak, insani tüm üzücü kavramlar ruhumuzu beynimizi duygularımız alaşağı edecek. Bu duruma düşmemek imkânsız ama bunu yönetebilmek mümkün. Her hangi bir olumsuz hissiyatı ne kadar hızlı kendimizden uzaklaştırabilirsek, o kadar kaliteli zamanı anlarımıza eklemiş oluruz.
Öfkeyi tanımlarsak, bir başkası yüzünden kendimizi cezalandırmak diyebiliriz. Hemen bu tanımın ardından şu soruyu sorabiliriz. Buna değer mi? Belki hiç tanımadığımız belki de en yakınımız… Bizim için hiç kıymeti olmayan da çok kıymeti olan da böyle bir zararı veriyorsa, bize bu zararla baş etmenin yollarını bulmak düşmez mi? Tam da demek istediğim bu. Yaşandı bitti gibi bir şarkı sözü ile cevap vermiş olalım.
Kendini koruyamayan kimseyi koruyamaz, kendini sevmeyen de kimseyi sevemez. Size sevdiğini söyleyende sizi üzemez, öfkelendirmez. Matematik sorusu olsa çok net bir cevabı olurdu, sağlamaya gerek duymayan. Kaleler içten fethedilir dedikleri çok manidardır. Atasözleri genelde haklı çıkar çünkü zamanında yaşanmışlık ve sonuçların nihayetinde ibret verici bir söz haline dönüşmüştür. Kısacası en çok en yakınınızdakilerin size yaşatacaklarına dikkat etmelisiniz. Çünkü en savunmasız mesafesiz olduğunuz kişiler en yakınınızdaki kişilerdir. Yoksa bir gün her hangi bir saatte trafikte tartıştığınız insan için yüzünüzü çevirip gitmelisiniz. Bu çöpü kendinize boşalttırmamalısınız.
Çöp derken bu aralar sosyal medyada paylaşımların içinde sık yer aldığı için bu tabiri kullandım. Çöp teorisi… Kısaca şu şekilde. Trafikte veya günlük yaşamda herhangi biri ile tartışmaktan mümkün olduğunca çekinin, uzak durun. O, içindeki siniri öfkeyi yani içine doldurduğu çöpü size boşaltma çabasında; en güzeli uzatmadan uzaklaşmak, yoksa herkesin çöplüğü olursunuz. Bir süre sonra çöplükte sıkışan metan gazı gibi patlarsınız. Olan size olur bütün güzellikler kokar, çürür.
Daima olumlu iç güdülemeler yapmak en güzeli. Güzel bakmak, güzel görmek, güzel sevmek... Güzele değer vermek, çoğaltmak, yüceltmek. Burada GÜZEL kelimesi yerine, kıymetli, değerli, latif, hoş, iyi olan manaları ruhumuza huzur veren kelimeleri kullanmak ve böyle yaşamaya çalışmak bizi ve çevremizi hızlı şekilde etkileyecektir.
Geçen akşam eşimle kahvemizi yudumluyorduk. Bir yetkilinin alt kademesindeki personele “şunu getir” dediğini duydu, hemen bana döndü “getirir misin dese daha istekli ve şevkli getirirdi” dedi. O an dikkat ettiği kelimenin sonundaki üç dört harf anlam yükünü arttırırken gönül yükünü nasıl hafiflettiğini düşündüm. Bunlar hep bildiğimiz ama uygulamadığımız yazılmamış kurallar. Bundan sonra uygulamak için çaba harcayıp toplum olarak sonuçlarını en hızlı şekilde görmek temennisi ile.
Dilimiz her söze döner,
Dikkat etmez isek,
Çıkan söz herkesi üzer,
Dikkat eder isek,
İnanın her şey olur güzel.
GÜZEL YAŞAYABİLMEK BİZİM DE HAKKIMIZ.