
Trabzon’un kurtuluşu ve şehitleri anma toplantısına Gebze belediye başkanı Zinnur Büyükgöz ve Gebze ticaret odası başkanı Abdurrahman Aslantaş Ak parti ilçe başkanı Recep Kaya GTO meclis başkanı Oğuz Şerifalioğlu ile çok sayıda seçkin bir davetli topluluğu katıldı
GERÇEK GÖRÜNTÜLERLE BELGESEL SUNUMU YAPTIM
24 Şubat Trabzon’un Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 107. Yıl Dönümü ile ilgili şehitleri anma toplantısında işgal yıllarında verilen mücadele Trabzon bölgesindeki şehitlikler ve bölgedeki Rus mezalimini muhacirlerin perişan halini rus arşivlerinden alınan gerçek görüntülerle hazırladığımız belgesel sunumu ile birinci dünya harbinde Trabzon bölgesi ile ilgili konuşma yaptım
SEMAZEN GÖSTERİSİNİ CANLI YAYINLADIK
Gebze Trabzonlular Derneği,
Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü ve şehitleri anma etkinliğinde an itibari ile semazen gösterisi www.gebzegazetesi.com da canlı yayınlanıyor
https://www.facebook.com/
ŞEHİTLER İÇİN KURAN ZİYAFETİ
Etkinlik kapsamında düzenlenen Program, Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’nde saat 18:30’da başladı
Etkinlikte konuşmacı olarak Araştırmacı Gazeteci ve belgesel yönetmeni olarak biz katkı sunduk sunuculuğu ise Zihni Aydın üstlendi Kur’an tilavetini ise, Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii İmam Hatibi Adem Akbaş, Gebze Mehmet Akif Ersoy Camii Müezzin Kayyumu Mustafa Gündüz ve Bağcılar İstoç Camii İmam Hatibi Sefa Taşkesenlioğlu gerçekleştirdi
https://www.facebook.com/

FETİHTEN KURTULUŞA KARADENİZ BÖLGESİ VE TRABZON
1975 YILINDA AMATÖR OLARAK GAZETECİLİĞE BAŞLADIĞIM TRABZON BÖLGESİ İLE İLGİLİ. İKTAV ARAŞTIRMA KÜTÜPHANESİ VE DEVRİ ALEM BELGESEL TV PROGRAM YÖNETMENİ OLARAK TRABZONUN KURTULUŞU İLE İKGİLİ ARAŞTIRMA YAZIMI PAYLAŞIYORUM
https://www.facebook.com/
FETİHTEN KURTULUŞA TRABZON. BÖLGESİ
TRABZONUN KURTULUŞU. GEBZEDE KUTLANIYOR
Fetihten Kurtuluşa Karadeniz Bölgesi ve Trabzon’un Düşman İşgalden Kurtuluşu Pazartesi Kutlanıyor
Tarihimizin önemli kilometre taşlarından birisi Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesidir. Son günlerde Türk sinemacılık tarihinde 1453 İstanbul’un fethi filmi tartışılıyor. İstanbul’un fethi kadar Trabzon’un Fethi de önemlidir.
24 Şubat 1918 Trabzon’un Ruslar tarafından işgalden kurtuluş yıl dönümüdür. Trabzon’un işgalden kurtuluş yıl dönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler yapılıyor. Toplantılar, paneller, şenlikler düzenleniyor. Ancak işin gerçeğinden çok uzaklaşılıyor. Tıpkı Fetih unutulduğu gibi Karadeniz bölgesi ve Trabzon’un Türk Kurtuluş Savaşı tarihinde önemi fazla gündeme getirilmiyor.
( GAZETEMİZİN kurucusu ve Devri Alem belgesel Tv program yönetmeni www.ismailkahraman.net) in 22 Şubat 2012 tarihinde wörd preste yayınlanan Trabzon’un kurtuluşu ile ilgili. araştırma yazısı )
https://
Fetihten Kurtuluşa Karadeniz Bölgesi
22 Şubat 2012İsmail Kahraman
Tarihimizin önemli kilometre taşlarından birisi Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesidir. Son günlerde Türk sinemacılık tarihinde 1453 İstanbul’un fethi filmi tartışılıyor. İstanbul’un fethi kadar Trabzon’un Fethi de önemlidir. Geçtiğimiz yıl Trabzon’un Fatih tarafından fethinin 550 yılıydı. Maalesef hiç bir ciddi etkinlik olmadı ve Trabzon’un fethinin 550 yılı unutuldu.
24 Şubat 1918 Trabzon’un Ruslar tarafından işgalden kurtuluş yıl dönümüdür. Trabzon’un işgalden kurtuluş yıl dönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler yapılıyor. Toplantılar, paneller, şenlikler düzenleniyor. Ancak işin gerçeğinden çok uzaklaşılıyor. Tıpkı Fetih unutulduğu gibi Karadeniz bölgesi ve Trabzon’un Türk Kurtuluş Savaşı tarihinde önemi fazla gündeme getirilmiyor.
Bir çok insanımız Trabzon’un 24 şubat 1918’de kurtulduğunu maalesef bilmiyor. 1918’de henüz Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıkmamış, Erzurum kongresi yapılmamıştı. Atatürk ve silah arkadaşlarının Anadoluyu kurtarmak üzere bizzat Padişah Vahdettin Han’ın desteğiyle Samsun’a çıkışı bir tesadüf değildir. Şayet Karadeniz bölgesi 24 Şubat 1918’de düşman işgalinden kurtulmasaydı Kurtuluş savaşı zor başlardı. Erzurum kongresi zor toplanırdı. Trabzon delegeleriyle birlikte Erzurum kongresi toplandıysa bunun en önemli nedeni Trabzon ve Karadeniz bölgesinin 24 şubat 1918’de Rus işgalinden kurtulmuş olmasıdır.

Fetih’ten Kurtuluşa Trabzon ve Karadeniz Konferansı
Trabzon ve Giresun’da Fetihten kurtuluşa Karadeniz bölgesi ve Trabzon konferansına konuşmacı olarak katılmak üzere Trabzon ve Giresun’dayım. Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencilerinin organize ettiği, “Trabzon’un fethinin 551.yılı ve Trabzon düşman işgalinden kurtuluşunun 94.yıl dönümü” dolayısıyla düzenledikleri fetihten kurtuluşa Trabzon konulu toplantıda konferans vereceğim. Ayrıca çektiğimiz belgeselin bir anlamda galası da yapılacak
Giresun’un Espiye ilçesinde ise İmam Hatip Lisesi tarafından düzenlenen Sarıkamış harekatı ve Şehitlere vefa konulu toplantıya katılarak konuşma yapacağım. Okul Müdürlüğü tarafından organize edilen toplantıda eğitimci, yazar ve yönetici Fahri Şirin beyin yazdığı Sarıkamış şehitleri konulu tiyatro oyunu da sergilenecek.Fahri bey okul müdürlüğü ve belediye başkanlığı yapmış bir isim. Kültür bakanlığınca kitapları yayınlanan bir yazar. Kendisini tarih araştırmalarına adamış bir isim. Fahri bey ile birlikte Karadeniz bölgesinde kültür tarihimizle ilgili araştırmalar da yapacağız. Sizlerin selamını Karadeniz’e götürüyor ve Karadeniz’de yaptığımız çalışmalar ve belgesel çekimlerini daha sonra sizlerle paylaşacağız.
Trabzon’un Fethinin 551.Yılı Anısına
Trabzon’un fethiyle ilgili çok önemli araştırmalar var. Bu konuda yazılar kaleme alan ve araştırma yapan değerli yazar tarihçi ve araştırmacı Ömer Faruk bey ile değerli akademisyen Doç.Dr Kenan İnan beyin yaptığı araştırmalardan oluşan Trabzon’un fatih sultan Mehmet tarafından fethiyle ilgili araştırma yazılarını buradan okuyabilirsiniz.
Trabzon’un Osmanlılar Tarafından Fethi
Doç. Dr. Kenan İNAN
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Anadolu tarihinde meydana gelen en köklü ve kalıcı değişiklik Anadolu’nun Türk-leşmesi ve İslâmlaşmasıdır. 1071 Malazgirt Savaşı akabinde Anadolu Müslüman Türkler tarafından fethedilerek bugüne kadar devam eden Türk devletleri zincirine sahne olmuştur. Bu devletler zincirinin en önemli halkalarını Büyük Selçuklu, Türkiye Selçukluları ve Os-manlı Devleti oluşturmakta olup, kurucuları 11. Yüzyıldan itibaren kendilerine Türkmen de denilen Oğuzlardır. Türkiye tarihinin yerli kaynaklarında adı ilk önce anılan Oğuz boyu muhtemelen Çepniler olup, Karadeniz kıyılarının fethinde önemli rol oynamışlardır. Fatih 1461’de Trabzon seferine çıktığında Giresun’dan itibaren Karadeniz kıyıların Trabzon tekfurlarının elinde olmakla birlikte bu toprakların güneyinde ve yaylalarda uzun zamandan beri büyük bir Türk yerleşimi mevcuttu. Fatih’ten önceki dönemde de Osmanlılar Trabzon ve çevresindeki siyasi gelişmelere kayıtsız kalmamışlardır. Rum tekfurlarının Osmanlı aleyhtarı milletler arası bir ittifak kurma çabaları Orta, Doğu Anadolu ve Karadeniz’de sürekli hakimiyet kurmak isteyen Fatih’in dikkatini çekmiştir. Osmanlı kara ve deniz kuv-vetlerinin ortaklaşa yürüttüğü seferle Trabzon Türk idaresine alınarak Bizans’ın Anado-lu’daki son kalıntıları temizlenmiştir.
Doğu Karadeniz bölgesine yerleşme hadisesi çok eski tarihlere uzanmakta-dır. Araştırmalar bölgeye ilk olarak M.Ö.III. bin ile II. bin yılları arasında Oğuz-lar’ın öncü kollarından biri olarak kabul edilen “Gas/Kas” ve “Gud/Gutiler” in, M.Ö. 675 yılından itibaren Kimmerler’in yerleşmeye başladıklarını ve bunların Anadolu ve Azerbaycan’da ilk Bozkır kültürünü yaşayan Proto-Türkler olduğunu göstermektedir. Trabzon şehrinden ilk olarak bahseden müellif Xenophon’dur. O’nun verdiği bilgilere göre M.Ö. 400 yılında Doğu Karadeniz’de yaşayan kavim-ler Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Haibler ve Tibarenler olup, Faruk Sümer’e göre bunlar kesin olarak Yunan asıllı değillerdi. Doğu Karadeniz bölgesine Kimmerlerden sonra İskitler, Medler, Persler hâkim olmuştur. Bu hâkimiyet Make-donya kralı İskender’in M.Ö. 334 yılındaki doğu seferine kadar devam etmiştir. M.Ö. 312 -280 tarihleri arasında bölge İskender’in komutanları hâkimiyetinde kalmıştır. Bölge M.Ö. 280-63 yılları arasında Pontus Devleti idaresi altında kalmış-tır. M.Ö. 63 – M.S. 395 yılları arasında Doğu Karadeniz, Roma İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girmiştir. M.S. 394-1204 yılları arasında bölge Roma’nın devamı olan Bizans’ın denetiminde kalmıştır. Bu dönemde Bizanslılar tarafından mağlûbi-yete uğratılan Bulgar Türklerinden bir kısmı Trabzon havalisine yerleştirilmiştir. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 14 Yıl : 2003/1 (71-84 s.)
Maksadımız Kale Fethetmek ve Servet Kazanmak Değildir!
Ömer Faruk YILMAZ
Trabzon çok eski bir yerleşim merkezidir. Bizans devrinde İslam orduları Trabzon’u fetih için geldilerse de Trabzon’u alamadılar. Bu zamanda Trabzon limanı Müslümanlar için de çok mühimdi. Eski İslam tarihçilerinin eserlerinde Karadeniz’in bu kısmına “Bahr-i Tarabazunda” adı verilmekte idi.Yine Bizans devrinde Selçuklu akınları neticesinde de Trabzon alınamadı. Trabzon’un, Melikşah zamanında, 1080 yılında bir ara Selçukluların eline geçtiği, fakat kısa bir müddet sonra buranın valisi Theodos Gabras tarafından geri alındığı bilinmektedir.
Anadolu Selçuklu Devleti, Trabzon’u adeta abluka altına almıştı. 1194 tarihinden itibaren Samsun limanının bir kısmı Selçukluların eline geçince, Trabzon’un İstanbul ile münasebeti zorlaştı. 1204’teki 4. Haçlı Seferi sırasında Latinler İstanbul’u zaptedince buradan kaçan Bizanslılar, biri İznik’te diğeri Trabzon’da olmak üzere iki imparatorluk kurdular. Trabzon Rum İmparatorluğu, kurulduktan hemen sonra genişleyip bütün Karadeniz’e yayıldı.Sultan Birinci İzzeddin Keykavus, Trabzon İmparatoru Birinci Alexius’u yenip esir aldı (1214). Trabzon İmparatorluğu, Sinop’u Selçuklulara terk ettiği gibi, vergiye de bağlandı.
Bu arada yeni imparator olan I. Andronikos, Selçukluların tahakkümünden kurtulmak için harekete geçti ve Sinop’a saldırdı. Selçuklu donanmasını tahrip ettirdi. Bunun üzerine Birinci Alaaddin Keykubad, denizden ve karadan Trabzon’u kuşattı.Selçuklu ordusu Bayburt ve Maçka’yı fethetti. Trabzon Kalesi’ni abluka altına aldı. Türk askerleri burçlara tırmanmışken, çıkan şiddetli bir fırtınayla bu kuşatma neticesiz kaldı. Trabzon imparatoru her sene vergi vermeyi ve Selçuklu sultanına istediği zaman teçhizatlı bin asker göndermeyi kabul etti.
Trabzon’un Fatih Sultan Mehmed Han Tarafından Fethi
Trabzon’un yalçın ve sarp dağ silsilesiyle Anadolu’nun iç kısımlarından ayrılması ve Trabzon Kalesi’nin savunmaya müsait oluşu sebebiyle Selçuklular bu şehri alamadılar. Böylece Trabzon fethi 400 sene gecikmiş oldu. Selçuklu kumandanları Çoruh havzası ve bütün Doğu Karadeniz bölgesini fethetmişlerdir.Bundan sonra İlhanlılara, Timurlulara ve Akkoyunlulara vergi veren Trabzon, Fatih Sultan Mehmed Han devrinde Osmanlı Devleti’yle karşı karşıya geldi.Osmanlı Devleti’nin rakibi olan Akkoyunlular, kız alıp vererek akrabalık bağları kurdukları Trabzon Rum imparatorlarını koruyorlardı. Bu münasebetlerde Osmanlı Devleti’ne en çok zararı, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan veriyordu.
Trabzon Rum İmparatoru Kalo İoannes, bir taraftan Osmanlılara vergi vermeyi kabul ederken öte taraftan da Uzun Hasan’la münasebetlere girişmişti. Uzun Hasan, imparatorun kızı ile evlenmek karşılığında Trabzon’u Osmanlılara karşı koruyacağını vaat etmişti. Kalo İoannes bununla da yetinmeyerek yine Anadolu beyliklerinden İsfendiyar ve Karamanoğulları ile de anlaşarak Osmanlıları Anadolu’dan çıkarmak istiyordu.Kalo İoannes’in ölümü üzerine yerine geçen David Komninos ise daha da ileri giderek Osmanlılara karşı büyük bir ittifak kurma yolunu tutmuştu. Uzun Hasan, Papa, Gürcistan ve daha birçok Avrupalı devletle büyük bir ittifakı gerçekleştiren David Komninos, Osmanlı’ya ödemekte olduğu vergiyi vermemesini temin maksadı ile Uzun Hasan’dan Osmanlı padişahına elçi göndermesini istedi. 1460 yılında Uzun Hasan, İstanbul’a elçi göndererek, hem Trabzon’un vergisinin kaldırılmasını istemiş, hem de Osmanlıların Akkoyunlulara olan vergi borcunun verilmesini talep etmişti.
Uzun Hasan’ın Trabzon’u himaye etmek istemesi yalnız Rumlarla olan ittifakının bir neticesi değildir; o, göz dikmiş olduğu bu sahillerin Osmanlıların eline geçmesini istemiyor ve Osmanlıların güçlenmesine mani olmak istiyordu.Uzun Hasan’ın bu isteklerini padişaha bildiren elçilerin sözlerini dinleyen Fatih Sultan Mehmed Han, elçilere:
“Haydi siz şimdi rahatça gidiniz; gelecek sene bizzat ben kendim gelir, borcumu öderim!” demişti.
Uzun Hasan’ın Trabzon’u himaye etmek istemesi yalnız Rumlarla olan ittifakının bir neticesi değildir; o, göz dikmiş olduğu bu sahillerin Osmanlıların eline geçmesini istemiyor ve Osmanlıların bu şekilde güçlenmesine mani olmak istiyordu. Bundan dolayıdır ki, sebepli sebepsiz devamlı olarak Osmanlı topraklarına saldırıyordu.
“Umarım Hakk Teâlâ Bu Zayıf Kuluna Kuvvet Verir”
Uzun Hasan, saldırılarından birinde Koyulhisar’ı zaptetmişti. Fatih Sultan Mehmed Han, bu işin bir an önce halledilmesi için bir divan toplamış ve burada uzun uzun müzâkerelerde bulunmuştu. Sultan, bu hususta Mahmud Paşa’ya:
“Benim birkaç niyetim vardır. Umarım ki Hakk Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri ben zayıf kuluna kuvvet verip bunları nasip eder. Biri İsfendiyar vilâyetidir ki Kastamonu ve Sinop’tur ve diğeri Koyulhisar’dır. Benim huzurumu bunlar bozar.” demişti.
Uzun Hasan bu şekilde hareket ederek Osmanlıları geri çevirebileceğini düşünüyordu. Fakat Fatih Sultan Mehmed, Trabzon’dan önce Uzun Hasan tehlikesini ortadan kaldırmayı planladı ve hazırlamış olduğu ordusu ile sahilden gitmek yerine Sivas’a yöneldi. Uzun Hasan’ın işgal ettiği Koyulhisar’ı üç günlük bir muhasaradan sonra fethetti.Padişah, Uzun Hasan’la karşılaşmak üzere ordusu ile Erzincan’a yürüdü ve burada Yassıçemen denilen yerde ordugah kurdu. Uzun Hasan’a yazdığı ve ağır sözlerle dolu mektuplarıyla her defasında onu savaş meydanına davet etti.
Fakat Uzun Hasan, durumun ciddiyetini anlamış olduğundan Fatih’e bir elçilik heyeti gönderdi. Heyetin içinde Uzun Hasan’ın annesi Sare (Sara) Hatun da vardı. Fatih Sultan Mehmed Han’ın çok itibar ettiği Sare Hatun, oğlunun affedilmesi için adeta padişaha yalvardı. Sözlerinde “Oğlum, büyük padişahımızın kapısına yüz süremediği için bin bir özür beyan etmektedir” dedi.Fatih, Sare Hatun ve heyetine, oğlunun bir daha Osmanlı memleketlerine tecavüz etmemek ve Trabzon imparatoruna yardımda bulunmamak şartıyla şimdilik affedildiğini bildirdi ve bunu bir anlaşmayla da tasdik etti.İşte Fatih Sultan Mehmed Han, bundan sonra kuzeye dönerek asıl maksadı olan Trabzon’un fethi işine girişti.
Sefer Devam Ederken
Fatih Sultan Mehmed, Uzun Hasan’la yaptığı anlaşmayı bildirmesi için heyetten bir kişiyi geriye göndermiş, kalanları da yanında alıkoyarak yoluna devam etmişti. Bunu yapmasındaki asıl sebep, Uzun Hasan’ın anlaşmaya rağmen sözünde durmayacağını bildiği için, annesi Sare Hatun’u yanında tutmaktı.
Buna rağmen Fatih, Sare Hatun’a “ana” diye hitap etmekte idi. Fatih, Sare Hatun’a:
“Oğlunuz Uzun Hasan Bey, devletimin kapısının hizmetine gelip, gaza sevabından mahrum kaldı ve benim ihsanlarımdan nasipdar olamadı. Bari validesi muhteremeleri bizimle beraber olsunlar.” diyerek gönlünü aldı.Uzun Hasan’a yazdığı mektubunda da, annesi ve heyetini Trabzon’un fethinden sonra geri göndereceğini bildirdi.Erzincan civarında istikamet değiştiren Osmanlı ordusu çok büyük zorluklarla yoluna devam ediyordu. Şimdi yolsuz, izsiz bir bölgeden, sarp kayalıklardan ve yüksek dağlardan geçmek mecburiyetinde idi.
“Ey ana, bizim gayemizi anlamamışsın. Elimizde tuttuğumuz İslam’ın kılıcıdır. Bu taraflara gelmekten maksat yalnız kale fethetmek ve servet kazanmak değildir.”
Hele Trabzon yakınlarında bulunan büyük ve kayalıklarla dolu bir dağı geçmek pek güç oluyordu. Burada at değil, insanlar bile çok zor ilerliyordu. Çok büyük tehlikeler atlatıldı. Onun için padişah bilhassa burada uzun müddet yaya yürümek mecburiyetinde kaldı. Kaynaklarda burada çekilen zorluklar hakkında şunlar kaydedilmektedir:“Filhakika, gayretli ve fedakâr padişah, dağın zorluğunu görünce hemen atlarından inip, elbiselerini bellerine kadar toplayıp, dağa tırmanmaya başladı. Bazen elleriyle kayalara tutunuyor ve bazen de büyük uçurumlardan atlayarak ilerliyordu!”
“Maksadımız Sadece Kale Fethetmek ve Servet Kazanmak Değildir!”
Bu dağda çok zahmet çeken padişahın bu halini gören Sare Hatun, padişaha:
“Ey oğul, Trabzon nedir ki, ondan dolayı yüce padişahlığınızı paralarsınız, kendinizi yıpratırsınız!” demişti.
Padişah, biraz da hışım ile Sare Hatun’a bakarak:
“Ey ana, bizim gayemizi anlamamışsın. Elimizde tuttuğumuz İslam’ın kılıcıdır. Bu taraflara gelmekten maksat yalnız kale fethetmek ve servet kazanmak değildir. Buraları Müslümanlara vatan yapmak, aynı zamanda Hazret-i Allah’ın rızasını ve cihad sevabını kazanmak içindir. Eğer bu zahmetlere katlanmaz isek, bize gâzi de¬mek rev⬠mıdır? Bundan dolayı çektiğimiz sıkıntılardan daha fazlasını da çeksek yine azdır!” dedi.
Ve Fetih…
Fatih, çok zorluklar çekilen bu sefere devam ederken toplardan ve hatta süvari kuvvetlerinden mühim bir kısmını geride bırakmak durumunda kalmıştı. Malzemeden yapılan fedakârlık, donanma ile takviye edilerek Trabzon önle¬rine getirtilmişti. Donanmada çok miktarda demir, güherçile, bakır, barut vardı. Önden gönderilen Mahmud Paşa, Rumeli askeri ile birlikte padişahtan önce Trabzon’a gelmişti. Burada Gelibolu Valisi Kâsım Bey ile de¬nizcilerden Yakub Bey’in idaresindeki Osmanlı donanması Trabzon’u denizden kuşattı.
Bu donanma, kara ordusundan yaklaşık bir ay kadar önce buraya gelmiş ve yer yer karaya asker çıkarmıştı. İmparator ise donanmaya karşı müdafaada bulunuyordu. Onun asıl fikri, do¬nanmanın denizde uzun zaman dayanamayıp gideceği yolunda idi. Bu sırada kara ordusunun dağlardan inerek Trabzon’u muhasara edebileceğini düşünemiyordu. Fakat Mahmud Paşa’nın idaresindeki ordu, Trabzon önlerinde görününce imparator ve or¬dusunun morali fena halde bozuldu.
Ardından Fatih Sultan Mehmed Han ve ordusu surlar önünde görüldü. Muhasara 40 gün kadar sürdü. Hâmîsi olan Uzun Hasan’dan yardım gelmeyeceğini anlamış olan İmparator David Komninos, Fatih Sultan Mehmed Han’ın yanında bulunan Sare Hatun’un aracılık etmesini istemişti. Sare Hatun, sultana Trabzon’u kendisine bağışlamasını ve muhasarayı kaldırmasını rica etti. Fakat Fatih, bu istek karşısında hiddetlendi ve cevap vermedi. İmparator hiçbir ümidin kalmadığını düşünmeye baş¬lamıştı. Son çare olarak şehri anlaşma ile tes¬lime razı oldu. Fakat Sultan Mehmed Han, şartsız tes¬lim teklifini kabul etti. Şehir teslim alındı. Fatih, Trabzon imparatoru ve ailesini İstanbul’a gönderdi.Fatih Sultan Mehmed, fetihten sonra hisar ve sarayı gezmiş, buradaki kiliseyi camiye çevirmiştir. Yeni Cuma Camii ismini alan bu yerde ilk Cuma namazını kılmıştır.
Sultan, Trabzon hazinesinin değerli mallarından Sare Hatun’a vererek onu oğlunun yanına gönderdi. Trabzon’un idaresini Gelibolu Sancakbeyi Kâsım (Kâzım) Bey’e verdi. Doğu Karadeniz Bölgesi, Rum eyaletine tâbi bir sancak halinde teşkilatlandırıldı. Trabzon bu sancağın merkezi yapıldı. Fatih Sultan Mehmed Han sahil yolundan geri döndü. Dönüş yolunda da birçok sıkıntılar çekilmiş, açlıktan ve yorgun¬luktan birçok insan ölmüştü. Bu yoldan Canik’e, oradan da İstanbul’a dönüldü.
Böylece iki yüz elli yedi sene devam eden Trabzon Rum İmpa¬ra¬torluğu, bir rivayete göre 15 Ağustos 1461, diğer bir rivayete göre ise 26 Ekim 1461’de tarihe karıştı.Böylece Bizans kalıntısı olan son Rum imparatorluğu da tarihten silinmiş oldu.
Kaynaklar: Âşıkpaşazâde, Tevârih-i Âl-i Osman; Neşrî, Tarih, II; Rûhî Târihi; Müminzâde Hâsib, Silkü’l-Leâlî-i Âl-i Osman, Sül. Ktb., Halet Ef. Ks., nr. 596; Solakzâde, Tarih, İstanbul 1297; Dursun Bey, Târih-i Ebu’l-Feth; Kıvâmî, Fetihnâme-i Sultan Mehmed; Hoca Sadeddin Efendi, Tâcü’t-Tevârih, I; Selahattin Tansel, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve askeri Faaliyeti, TTK, Ankara 1999; M.C. Şehabeddin Tekindağ, “Trabzon”, İA, MEB, Eskişehir 1997, s. 455-477; Reşat Ekrem, Osmanlı Muâhedeleri, İstanbul 1934.
Cuma Camii: Fatih Sultan Mehmed’in fetihten sonra ilk Cuma namazını kıldığı Cuma Camii
Zağnos Köprüsü: Trabzon’da fetihten sonra birçok köprü yapılsa da bunlardan pek azı günümüze ulaşmıştır. Bunlardan en önemlisi olan Zağnos Köprüsü, Trabzon’un dördüncü valisi Zağnos Mehmed Paşa tarafından 1467 yılında yaptırılmıştır
Gülbahar Hatun Camii ve Türbesi: Ayşe Gülbahar Hatun, Yavuz Sultan Selim’in annesi ve İkinci Bayezid Han’ın eşidir. Türbe, oğlu Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır. Burada bulunan imaret, medrese, hamam ve mektepten oluşan külliyeden geriye sadece türbe ve cami kalmıştır.
Karadeniz’in kurtuluşu ve şehitlere vefa
Başta Karadeniz bölgesindeki il ve ilçelerimiz Olmak üzere Doğu Anadolu Bölgemizdeki bir çok il ve ilçe kurtuluş günleri organize ediyor. Giresun’un Görele ilçesi 13 Şubat’ta düşman işgalinden kurtulmuştu. 24 Şubat 1918’de Trabzon düşman işgalinden kurtuldu. Sırasıyla Doğu Karadeniz Bölgesindeki il ve ilçelerimizin düşman işgalinden kurtuluş günleri için anma toplantıları düzenleniyor. Bazı derneklerimiz kurtuluş günlerini eğlencelerle , şarkılarla kutlarken, bazı derneklerimizde kurtuluş günlerinde şehitleri anma toplantıları organize ediyor. Gerçektende kurtuluş günlerinde kurtuluş coşkuları yapılırken şehitler ve gaziler unutulmamalı.
Gerek Karadeniz bölgesi ve Gerekse Doğu Anadolu’da organize edilen kurtuluş günlerine siyasilerimiz de ilgi gösteriyor. Bazı kurtuluş günleri adeta siyasi arenaya dönüyor.kurtuluş coşkusu siyasetin gölgesi altında kalıyor.Kurtuluş günleri gençlerimizin milli ve manevi tarih bilincine sahip olmaları için önemli bir fırsat. Bu fırsatlar iyi değerlendirilerek gençlerimize kültür, medeniyet ve Zaferler tarihimizin önemi anlatılmalıdır. Bu konuda yaptığımız bir araştırma ve çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Karadeniz İlleri Kaç Şehit Verdi?
Kurtuluş günlerinde şehitlerimizin unutulması üzerine Belgesel Yayıncılık olarak harekete geçtik.Trabzon, Bayburt; Rize, Gümüşhane, Artvin, Giresun ve ordu illerinin düşman işgalinden kurtuluşu ilgili belgesel yayıncılık tarihi bir hizmete daha imza atarak Doğu Karadeniz’in kurtuluş belgeselini hazırlayarak şehitlerimize vefa borcumuzu ödedi.
Birçok TV kanalında yayınlanan belgesel tv programlarında “ŞEHİTLERE VEFA” adı altında ki başlattığımız kampanya okurlarımız ve izleyicilerimizden büyük ilgi görüyor.. “Kurtuluş Günlerinde Şehitlere Vefa” adı ile Devr-i Alem Belgesel TV programlarından telif ücreti almadan Ulusal ve Bölgesel TV kanallarına dağıtıyoruz.. ‘’Karadeniz Bölgesinde ki Şehitlerimizin isim isim listesi’’ Gazetemiz Arşivi ve Devr-i Alem Belgesel TV programı Belgesel Yayıncılık Fadime Hala Kütüphane ve Araştırma merkezinde ki bilgi ve belgelerde yer alıyor. Karadeniz bölgesinde ki illerden Birinci Cihan Harbi ve Kurtuluş savaşında şehit olanların isim isim listesini tesbit ederek şehit torunları ve araştırmacıların bilgisine sunuyoruz.
Resmi belgelerdeki bilgilere göre Doğu Karadeniz bölgesindeki illerimizin kaç şehit verdiğini tesbit ettik.İşte İllerimizin birinci cihan harbinde verdiği şehit sayıları ; Artvin: 211, Bayburt: 249, Giresun: 1076, Gümüşhane : 329, Ordu: 1233,Rize: 383, Trabzon:1230…
Kop Dağından Harşit Vadisine Karadeniz Destanı
Türk zaferler tarihine altın harflerle geçen. 1916-17 yıllarında “Kop dağın’dan Harşit vadisine kadar olan bölge’de yaşanan destansı mücadele henüz araştırılmadı. Bu bölgede yer alan , Trabzon’dan Giresun’a,Baburut’dan Gümüşhaneye kadar olan yerler tarihin şanlı sayfalarında yerini aldı. Kop dağı ve Karadeniz dağlarında yok olan siperler ,mevziler ve şehitliklerimizi araştırarak belgesel çekmeye devam ediyoruz.
Geçen hafta Trabzon’un Akçaabat, Düzköy, Vakfıkebir’in yüksek dağlarında,Kayabaşı, Hıdırnebi, Karadağ, ,Haçkalı Oba yaylaları ile, Giresun’un Harşit vadisi ve Gümüşhane’nin Kürtün bölgesini adım adım gezerek araştırma yapıp, belgesel çekimleri yaparak tarihe not düştük..1. Cihan Harbinde destansı mücadele verilen şehitlerimizin bu bölgedeki mezarları yok olmuş, siperler topraklarla örtülmüş. Vefasızlık ve ilgisizlikten kültür tarihimizde önemli bir yeri olan bu tarihi bölgedeki değerler yok olmakla karşı karşıya.
Trabzonlu gönül dostum Ali Öksüz Rehberliğinde bölgeyi karış karış gezerek belgesel çekimleri yaptık. Özellikle Karadağ Yaylası ve Işıklar Yaylasında 1. Cihan Harbi’nde yapılan siperleri ortaya çıkarmak için araştırma yaptık. Bulabildiğimiz yaşlı insanlarla konuşarak, tarihe tanıklık eden canlı şahitleri gün yüzüne çıkardık.
Trabzon’daki Yok Olan Şehitlikler
1. Dünya Savaşı’nda Trabzon ve Karadeniz dağlarında şehit olanların mezarlarında gördüğü kerameti bizzat yaşayan Hasan Öksüz adlı 87 yaşındaki bir amcamızla Karadağ yaylasında konuşuyoruz. Hasan amca bizlere kendisinin bizzat yaşadığı olayı şöyle anlatıyor: “Bu dağlara nur iniyor. Karadağ yaylası mezrasındaki evimizin önünde 1. Cihan Harbi’nde kullanılan siperlere doğru bakıyordum. İkindiye doğru siperlerden 2 kişi çıktı, yaklaşık 50 metre yürüdükten sonra şehitlikte kayboldular. Bizzat bunu ben yaşadım.” Diyor ve “Buralara kimse sahip çıkmıyor. Ben bu yaşımda buralara sahip çıkmaya çalışıyorum. Ama Valilik, devlet yetkilileri buralara önem vermiyor, sahip çıkmıyor” diye de sitemde bulunuyor Hasan amcanın anlattıkları karşısında heyecanlanıyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor.
Muhacirlik Yıllarında Trabzon
Karadeniz’in en acı yılları 1915-1916-1917 yılları arasında yaşanmıştır.Muhacirlik yıllarında Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun’un Harşit Vadisi’ne kada olan bölgeyi Ruslar işgal ediyor. 10 binlerce insan Karadeniz’den batıya ve Güneye doğru göç ediyorlar. Bu göç esnasında çok acı çekiliyor. İşte bu dönemlere MUHACİRLİK YILLARI deniliyor. Bu yıllarda bölgedeki düşman güçleri kin duygularıyla vahşice davranıp yerli halka her türlü zulmü reva gördüler. Düşman istilasından kaçan halk paramparça olup, dağıldı. Halkın hayatı işkenceye döndü. Halk zorunlu olarak göç etmeye başladı. Zorlu muhacirlik yılları hasret ve acıyı beraberinde getirdi. Yaşlı, kadın ve çocukların canlarını ve ırzlarını kurtarmak için zorunlu muhacirlikten başka yapacakları bir şeyleri de yoktu.
İşte o yılları ikinci ağızdan dinleyip, belgesel çektik. Babalarının, annelerin, dedelerinin kendilerine anlattıklarını bizlere aktaran ve bilgi veren yöre halkından o gönleri araştırdık.O yıllarda bu acı günleri yaşayanlardan birinin oğlu olan Ahmet Canım bey ile görüşüp bilgi aldık. Ahmet Bey ile uçakta tanıştık. Babasından dinlediği muhacirlik yıllarını anlattı. Rus Çetelerinin elinden nasıl kaçtıklarını? Bolu’ya kadar nasıl göç ettiklerini? Yolda çektikleri çileli ve meşakkatli günleri anlatarak tarihin tozlu sayfalarında kalan ve gündeme gelmeyen o yılları anlatırken duygulanıyor ve gözleri nemleniyordu.
Muhacirlik yıllarında Ruslar Harşit Vadisi’ni aşamayınca bütün hırslarını Tirebolu ve Tirebolululardan çıkartmıştı. Ruslar büyük toplarıyla Tirebolu’yu yakıp yıkmıştı.Burada yaşananları dinleyerek büyüyen Tirebolu Avcılar Köyünden Veysel Telli bizlere çok önemli bilgiler verdi. Veysel Telli 90 yaşında. Telli, Muhacirlik yılları ile ilgili babasından dinlediği tüyler ürpertici olayları anlatarak, o günleri bizlerle paylaştı.
Acı dolu o günlerde özellikle Rum ve Ermeni çeteleri yerli halka baskı ve işkence yaparak canından bezdirmiş. Binlerce kişi başta sıtma olmak üzere hastalıkla, açlık ve sefaletle mücadele etmek zorunda kalmış, cepheye yakınlığı nedeniyle de zorunlu göçe tabi tutulmuşlar.Rum ve Ermeni çeteleri kadın, çocuk yaşlı demeden işkence ediyor, hamile kadınlarını karınlarını yararak bebekleri süngülerine takarak vahşice katlediyorlardı. Harşit Vadisi Karadeniz’in Çanakkale’si olarak nitelendiriliyor tarihçiler tarafından.
Harşit Vadisi ve Harşitliler teslim olmamışlar Ruslara. Cansiperane mücadele etmişler on beş buçuk ay. Ruslara karşı büyük bir direniş göstermişler. Çok büyük sıkıntılar çekmişler ama Harşit’ten öteye koymamışlar Rusları. Bu konularda en kapsamlı araştırmayı değerli dostum , yazar ve araştırmacı İsmai Hacifetahoglu yapmıştır. Araştırmalardan yararlanarak aşağıdaki yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
Karadeniz’in Kurtuluş Destanından Haberimiz Var Mı?
Rusların, Trabzon’un 90 kilometre batısındaki ‘elerini kollarını sallaya sallaya’ Harşit’e gidememiş, 22 Nisan’da işgal ettikleri Akçaabat’ın hemen üstündeki Hıdırnebi Tepesi’ne dahi büyük kayıplar vererek ancak 3 ay sonra çıkabildiler. Hortokop’ta kahramanca direnen Türk savunmasanı kırmak için Ruslar büyük kayıplar verir.Dünyanın kan gölüne döndüğü Birinci Dünya Harbi dönemi, yani 1914-1918 yılları arası Trabzon tarihinin hicranlı dönemidir. Bu dönemde Trabzon ve Trabzonlu akıl almaz mezalimlere, ihanetlere, işgallere, muhaceretlere uğramıştır. Hastalık, açlık, sefalet ve çaresizliğin dayanılmaz acılarını çekmiştir. Muallim İbrahim Cudi Efendi, “Der Mesâib-i Harbi Umumî”, yani Harb-i Umumî Musibetleri başlıklı şiirinde harp esnasında Trabzon’da yaşananları kıyametin kopuşuna benzetir ve “Ya seyyid-el verâ kum!… kad kâmed-il kıyâma” diyerek Peygamberimizi yardıma çağırır.
Ruslarla – Türk birlikleri arasında Trabzon’un Baltacı Deresi, Madur Dağı, Sultan Murat, Kalafka, Hortokop, Hocamezarı, Hıdırnebi, Şinik, Haçka, Beypınarı, Karaabdal, Karadağ, Çataltepe, Sis, Görele ve Harşid vardisin birçok yerinde çetin çarpışmalar oldu. Bu çarpışmalarla ilgili Genel Kurmay’ın ilgili yayınları, Fevzi Çakmak’ın eserleri, Hasan Umur’un, Muzaffer Lermioğlu’nun, Mehmet Bilgin’in, Altay Yiğit’in, Sadi Selçuk’un kitapların’da çok önemli bilgi ve araştırmalar yer almakta.
Karadeniz’de Muhacirlik Yılları
Rus kuvvetleri Trabzon’u karadan ve denizden abluka altına aldığında ve bilahare işgal ettiğinde Trabzonluların tavrını üç grupta inceleyebiliriz. Trabzonluların düşmana direnecek gücü olmayanlardan bir kısmı; canlarını, namuslarını düşman ayağı altına düşmekten kurtarmak, esir olmamak için evlerini yurtlarını terk etmişlerdi.Rus donanmasının denizden, Rus birliklerinin karadan, uçaklarının havadan ateş yağdırdığı, çoluk çocuk demeden katliamların yapıldığı bir sırada imkânları onlarla baş etmeye yetmeyen insanlar namus ve canlarını kurtarmak için Trabzondan hicret etmişlerdir. Kaçabilecek yani muhacir olacak güce malik olmadıkları için içleri kan ağlayarak esarete boyun eğenlerdir.
Trabzon’da Rum ve Ermeni Mezalimi…
Trabzondaki Rus işkalinde müslüman Türk halkı kan ağlarken,yaşlı dedeler , kadın ve çocuklardan oluşan muhacirler yolda ölürken, yerli rum ve ermeniler Rus işgalini çılgınca eğlenerek, Rus askerlerine tezahüratlar yaparak, sevinç çığlıkları atarak karşılamışlardı. Yüzyıllarca bir arada iç içe yaşadığımız, her türlü hukuklarını koruduğumuz, yerli rum ve ermeniler en zor zamanında Trabzon halkına ihanet etmişlerdi.Sahilden kaçan Trabzonlular İsmet Zeki Eyüpoğlu’nun şiirinde belirttiği gibi Rusları dağlara davet ettiler.
İsmet Zeki Eyüpoğlu “Kara zıpkalılar” adlı şiirinde Trabzon’da yaşanan mezalimi ve vatan müdafaası için dağlarda sürdürülen o mücadeleyi şöyle anlatır:
Hendek boyu süngülenmiş iki canlılar,
Yediden yetmişe, eşikten beşiğe cana kıydılar.
Böyle olur gâvurun da kahpesi,
Kara zıpkalılar “Allah!.. Allah!… dağlar bizimdir” dedi.
Kanıma kan diye sesler yükseldi.
En büyük efkârıydı altmışlık Eminenin..
“Bubam afkursun” demiş, “Gayri unutmam bunu.”
Hey Allahım Honefterin günü müdür?
Karaptalda dernek mi var?
At bindiler, kılınç kuşandılar kara zıpkalılar
Kıyasıya vuruştular günlerce,
Bire on veren başak misali kırıldı Urus, Urum, Ermeni.
İsmail Hacı Fettahoğlu anlatıyor
Değerli dostum İsmail Haci Fettahoğlu açıklamasında şu görüşlere yer veriyor;
….. “İsmail Hacifettahoğlu olarak sahilden kaçıp dağlarda direnen böyle bir ailenin mensubuyum. Dedelerim Halim Ağa ve İlyas Ağa çete reisleri olarak, azıcık kuvvetlerine rağmen, Tonyalı, Akçaabatlı, Vakfıkebirli diğer çetelerle birlikte, Şinik’ten Hıdırnebi’ye, Karadağ’dan Erikbeli’ne bir çok mevkide Ruslara kan kusturmuşlar, büyük zayiatlar verdirmişlerdi.Sonra Karadağ da düşer. Nokta bozuldu ve Rus birlikleri Harşit’e kadar dayanır. Benim dedelerim de işte o zaman ailelerini alarak, götüremedikleri hayvanlarının bağlarını çözüp Trabzondan hicret ederler.. Hem de ne hicret…Kürtün’den Şebinkarahisar’a, Merzifon, Osmancık üzerinden taa Adapazarı’ına. Ordan da Hendek İlçesinin Beynevit köyüne kadar giderler. 24 Şubat 1918 sonrasında ise deniz yolu ile hasretiyle kavruldukları vatanlarına geri dönerler…
Ben, diğer akranlarım gibi, dedemin, ninemin göz yaşları dökerek anlattıkları bu muharebeleri ve muhacirlik günlerini, göz yaşları içinde dinleyerek büyüdüm. “Trabzon’dan çıktım başım selâmet” türküsünü göz yaşlarımı zaptederek sonuna kadar dinleyemem. “Çavuşluya geldim koptu kıyamet” mısrası beni o günlere götürür, hıçkırıklara boğulurum. Rus donanmasının muhacir çıkan halkın üzerine ateş yağdırmasını ve çoluk çocuk demeden, genç ihtiyar demeden yüzlerce masumu katledişini hatırlarım. Bu benim ve Trabzonumun acı tarahi…
Bir çok Trabzonlu Rus donanmasından, Rus ve onun yanında yer alan Ermeni ve Rum azınlıkların zulmünden kaçtı. Trabzon merkezinden de birçok ailenin deniz yoluyla, kara yoluyla Trabzon’dan hicret ederek Giresun’a, Ordu’ya, Samsun’a gittiler.
Trabzon Uşakları Kurtuluş Savaşı’nda
Trabzonun kurtuluşudan sonrası Trabzon uşakları derhal vatanlarına döndükleri gibi, kendi dertlerini unutarak ülkenin kurtarılması için ilk teşkilâtı yaparak Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’ni kurmuş, Erzurum Kongresi’ni toplamış insanlardır. Onların ön safında gazeteci Faik Ahmet Beyler, Ömer Fevzi Beyler, Meşveretçi Naci Beyler vardı.
İsmail Hacıfettahoğlu; “Pontos’un Yitik Kızı Tama” kitabı’nın yazarı ile ilgili tesbitleri ise çok önemli . Birlikte okuyalım.
….“Bazı kurumlar tarafından geçtiğimiz yıllarda Trabzon’da Barış (!) ve dostluk (!) ödülü adı altında Yorgo Andriadis’e ödül verilmesi üzücü’ Yorgo ödül aldığı Tamama adlı kitabında kendince Trabzon’un Ruslar tarafından işgali esnasında yaşananları anlatır ve şöyle der:
“Özellikle Trabzon’da Hıristiyanlar, kendinden geçip bir ulusal gururu yaşıyorlardı.Uzun kölelik yıllarından sonra, sonunda, “her şey yine bize aitti.” Yüzyıllarca beklenen bir düş gerçekleşmişti.
Hıristiyan Trabzon ayaktaydı. Uluslarının yüzyıllarca köle olarak çektiği bütün acıların intikamını Müslüman halktan almak isteyen bir sürü ateşli Rum vardı. Ama Başpiskoposun gölgesi her yerde hazır ve nazırdı. Müslüman erkekler korkudan muhacir olup, kaçıp gitmişti. Aileleri ve küçük çocukları ise savunmasız kalmıştı”
Görüldüğü gibi Yorgo; Cihan Harbinde Galiçya’dan Hicaz’a, Kafkasya’dan Çanakkale’ye kadar, her cephede eli silâh tutan Trabzonluların, vatanları için savaştıklarını görmezden ve bilmezden geliyor. Kahraman ecdadımızı utanmadan ve sıkılmadan, karılarını ve çocuklarını esaret altında bırakarak korkup kaçmakla itham etmek alçaklığını gösteriyor. Bu alçaklık da bizden sayılan birileri tarafından ödüllendiriliyor. Yorgo, bize duyduğu kin ve düşmanlık dolayısıyla bunu yapabilir. “ Diyor sayın Fettahoğlu.
Pontos’un Yitik Kızı Tamama Kitabı Üzerine…
Bende sayın İsmail Hacifetahoğlu’nun yukarıdaki tesbitlerine şunu ekliyorum. Pontos’un Yitik Kızı Tamama kitabı bir çok dile çevrilmiş bir zamanlar Karadeniz bölgesinde yok satması gerçekten üzücüdür. Ben karadeniz’de Pontos hayalini hortlatmak isteyen bu kitabı okuduktan sonra Karadenizde şehitlerimizi araştırmaya çalıştım ve karadenizle ilgili bir çok tv programı çekerek zaferler tarihimize ışık tutarak ecdadımıza karşı vefa borcumu ödemek istedim…
Ezcümle; Birinci Dünya Harbinin öncesinde, içinde ve sonrasında Trabzon’da akla, havsalaya sığmayacak derecede büyük kahramanlıklarla dolu olaylar yaşanmış.… Kurtuluşun şenliklerle kutlanması 1948 yılında başlamış. Trabzon Halkevi’nin önayak olmasıyla Trabzon’un işgalden kurtuluşunun 30’ncu yılında kurtuluş şenlikleri Trabzon merkezde olduğu gibi, Trabzonluların yoğun olarak bulunduğu İstanbul’da da yapılmıştı. Kurtuluşun nedeni ; İkinci Dünya Harbi sona ermek üzereyken Gürcü profesörlerin bildirisiyle 1945 yılı sonlarında başlayan, Giresun da dahil olmak üzere Doğu Karadeniz’den Rusların toprak talepleri, Trabzon başta olmak üzere ülke genelinde tepkilere sebep olmuş, gazetelerde haberler, makaleler yazılmış, nümayişler tertip edilmişti. Boğazlar, elviye-i selâse dediğimiz iller Moskova Konferansı’nda gündem olmuş ve Rusya bize nota vermişti. konuyla ilgili Fuat Köprülü’, Osman Turan ve Fahrettin Kırzıoğlu önemli yazıları vardır.
Trabzonlu’nun askeriyle birlikte vatanını bütün gücüyle savunduğu, işgale karşı sonuna kadar kahramanca direndiği tarahi bir gerçektir.. Ruslar Trabzon şehir merkezi hariç, işgal boyunca hiçbir zaman yüksek bölgelerde tam bir hâkimiyet kuramamıştır.Kop’dan Harşit’e Karadeniz bölgesinde yaşanmış mücadeleler hiç bir zaman unutulmamalı.Şehitler minnet ve şükranla yad edilip ruhlarına fatihalar okunmalı.
ŞEHİTLERİMİZİN İSİM İSİM LİSTESİ
Gebze Gazetesi Arşivi ve Devr-i Alem Belgesel tv programı Kütüphane ve araştırma merkezindeki bilgi ve belgelerde yer alan bilgilere göre Türkiye’nin 81 ilinden birinci cihan harbi ve kurtuluş savaşında şehit olanların isim isim listesini tespit ederek şehit torunları ve araştırmacıların bilgisine sunuyoruz.
• İşte 81 İlimizin Şehit Sayıları
İşte illerimizin şehit sayısı ; Adana:1781, Adıyaman: 193, Afyon: 3273, Ağrı: 35 Aksaray: 604, Amasya: 751, Ankara:4219, Antalya: 2132, Ardahan: 31, Artvin: 211 , Aydın: 2638, Balıkesir: 4043, Bartın: 798 , Batman: 8, Bilecik: 1585, Bayburt: 249, Bingöl: 106 , Bitlis: 282, Bolu: 3206, Burdur: 1023, Bursa: 6121, Çanakkale: 2210, Çankırı: 1930, Çorum:3238, Denizli: 3625, Diyarbakır: 497, Edirne: 1822, Elazığ: 718, Erzincan: 702, Erzurum: 910, Eskişehir: 1615, Gaziantep: 1626 , Giresun: 1076, Gümüşhane: 329, Hakkari: 21, Hatay: 585, Isparta: 1516, İçel: 2272, İstanbul: 3177, İzmir: 2805, Kahramanmaraş: 784, Karaman: 895, Kars: 41, Kastamonu: 5160, Kayseri: 2127, Kırıkkale: 505, Kırklareli:693, Kırşehir: 1074, Kocaeli: 1377, Konya: 4787, Kütahya: 2488, Malatya: 643, Manisa: 2200, Mardin: 182, Muğla:1363, Muş: 105, Nevşehir: 1069, Niğde: 1072, Ordu: 1233, Rize: 383, Sakarya: 1465, Samsun: 1243, Siirt: 153, Sinop:2438, Sivas: 1575, Şanlıurfa: 710, Şırnak: 8, Tekirdağ: 980, Tokat: 1224, Trabzon: 1230, Tunceli: 77, Uşak: 1093, Van:343,Yozgat: 2053, Zonguldak: 2091.
Not:Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerimiz birinci cihan harbinde işgal altında olduğu için illerdeki şehit sayıları tam olarak yer almakta. Savaşlara gönüllü gidenler, hasta,esir kamplarında şehit olanlar ve firariler bu rakamlara dahil değil.
* İliniz Ne Zaman İşgalden Kurtuldu?
Türkiye Cumhuriyeti’nin il, ilçe ve beldelerinin düşman işgalinden kurtuluş günlerinin tarih, ay ve günlerini açıklıyoruz.Bu günlerde resmi ve özel düzenlenen kurtuluş şenliklerinde şehitler unutulmakta ve kurtuluş günleri şenliklerle kutlanmakta. Kurtuluş şenliklerinde şehitlerin unutulmamalı şehitler için hatimler okutulup anma toplantıları da düzenlenmeli.
* Ocak Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
İçel 3 Ocak
Adana 5 Ocak
Adana/Ceyhan 5 Ocak
İçel/Tarsus 5 Ocak
Osmaniye 7 Ocak
Hatay/Erzin 8 Ocak
Hatay/Dörtyol 9 Ocak
Bingöl/Kığı 10 Ocak
* Mart Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Rize 2 Mart
Erzurum/Aşkale 3 Mart
Adana/Kadirli 7 Mart
Artvin 7 Mart
Artvin/Ardanuç 7 Mart
Artvin/Borçka 7 Mart
Erzurum/Çat 9 Mart
Rize/Çayeli 9 Mart
Rize/Pazar 10 Mart
Erzurum/Ilıca 11 Mart
Rize/Fındıklı 11 Mart
Artvin/Arhavi 12 Mart
Rize/Ardeşen 12 Mart
Erzurum 12 Mart
Erzurum/Pasinler 13 Mart
Artvin/Hopa 14 Mart
Erzurum/Hınıs 14 Mart
Erzurum/Tekman 15 Mart
Erzurum/Horasan 16 Mart
Erzurum/Karayazı 16 Mart
Erzurum/Narman 18 Mart
Erzurum/Tortum 21 Mart
Adana/Feke 22 Mart
Erzurum/Oltu 25 Mart
Artvin/Şavşat 27 Mart
Erzurum/Olur 28 Mart
Adana/Düziçi 28 Mart
Muş/Varto 31 Mart
* Nisan Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Van/Erciş 1 Nisan
Van/Gürpınar 1 Nisan
Van 2 Nisan
Van/Muradiye 2 Nisan
Van/Özalp 3 Nisan
Erzurum/Şenkaya 7 Nisan
Şanlıurfa 11 Nisan
Hakkari 12 Nisan
Ağrı/Diyadin 14 Nisan
Ağrı/Doğubeyazıt 14 Nisan
Ağrı/Hamur 14 Nisan
Ağrı/Patnos 14 Nisan
Ağrı/Taşlıçay 14 Nisan
Ağrı/Tutak 14 Nisan
Ağrı 15 Nisan
Ağrı/Eleşkirt 16 Nisan
Van/Başkale 22 Nisan
Muş 30 Nisan
MAYIS ( YOK)
–
* Haziran Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Adana/Kozan 2 Haziran
Zonguldak/Ereğli 18 Haziran
Kocaeli/Kandıra 21 Haziran
Sakarya 21 Haziran
Zonguldak 21 Haziran
Sakarya/Sapanca 22 Haziran
* Temmuz Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Kocaeli/Karamürsel 4 Temmuz
Hatay/İskendurun 5 Temmuz
Hatay/Kırıkhan 5 Temmuz
Hatay/Reyhanlı 8 Temmuz
* Ağustos Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Bitlis/Merkez 8 Ağustos
Afyon 27 Ağustos
Manisa/Demirci 30 Ağustos
Uşak/Sivaslı 31 Ağustos
* Eylül Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Eskişehir/Seyitgazi 1 Eylül
İzmir/Kiraz 1 Eylül
Uşak 1 Eylül
Eskişehir 2 Eylül
Uşak/Karahallı 2 Eylül
Uşak/Ulubey 2 Eylül
Balıkesir/Dursunbey 3 Eylül
Denizli/Güney 3 Eylül
İzmir/Ödemiş 3 Eylül
Kütahya/Emet 3 Eylül
Kütahya/Tavşanlı 3 Eylül
Manisa/Selendi 3 Eylül
Uşak/Eşme 3 Eylül
Balıkesir/Bigadiç 4 Eylül
Bilecik 4 Eylül
Bilecik/Bozüyük 4 Eylül
Denizli/Buldan 4 Eylül
İzmir/Bayındır 4 Eylül
İzmir/Tire 4 Eylül
Kütahya/Simav 4 Eylül
Manisa/Kula 4 Eylül
Manisa/Sarıgöl 4 Eylül
Aydın/Kuyucak 5 Eylül
Aydın/Nazilli 5 Eylül
Aydın/Sultanhisar 5 Eylül
Balıkesir/Sındırgı 5 Eylül
Balıkesir/Susurluk 5 Eylül
Bilecik/Pazaryeri 5 Eylül
Kütahya/Domaniç 5 Eylül
Manisa/Alaşehir 5 Eylül
Manisa/Gördes 5 Eylül
Manisa/Salihli 5 Eylül
Aydın/Söke 6 Eylül
Balıkesir 6 Eylül
Balıkesir/Balya 6 Eylül
Balıkesir/Gönen 6 Eylül
Balıkesir/Savaştepe 6 Eylül
Bursa/İnegöl 6 Eylül
Bursa/Yenişehir 6 Eylül
Manisa/Akhisar 6 Eylül
Manisa/Turgutlu 6 Eylül
Aydın 7 Eylül
Aydın/Germencik 7 Eylül
Aydın/Kuşadası 7 Eylül
Balıkesir/İvrindi 7 Eylül
İzmir/Torbalı 7 Eylül
Manisa/Saruhanlı 7 Eylül
Manisa/Turgutlu 7 Eylül
Balıkesir/Burhaniye 8 Eylül
Balıkesir/Havran 8 Eylül
İzmir/Kemalpaşa 8 Eylül
İzmir/Selçuk 8 Eylül
Manisa 8 Eylül
Balıkesir/Edremit 9 Eylül
İzmir 9 Eylül
İzmir/Bornova 9 Eylül
İzmir/Menemen 9 Eylül
Bursa/Orhangazi 10 Eylül
Bursa 11 Eylül
Bursa/Gemlik 11 Eylül
İzmir/Foça 11 Eylül
İzmir/Seferihisar 11 Eylül
Ankara/Haymana 12 Eylül
Bursa/Mudanya 12 Eylül
İzmir/Urla 12 Eylül
Manisa/Kırkağaç 12 Eylül
Manisa/Soma 13 Eylül
Balıkesir/Manyas 14 Eylül
Bursa/Karacabey 14 Eylül
Bursa/Mustafakemalpaşa 14 Eylül
İzmir/Bergama 14 Eylül
İzmir/Dikili 14 Eylül
Balıkesir/Ayvalık 15 Eylül
İzmir/Çeşme 16 Eylül
Balıkesir/Bandırma 17 Eylül
Balıkesir/Erdek 18 Eylül
Çanakkale/Biga 18 Eylül
Çanakkale/Çan 18 Eylül
İzmir/Karaburun 18 Eylül
Çanakkale/Bozcaada 20 Eylül
Eskişehir/Mihalıççık 20 Eylül
Eskişehir/Sivrihisar 20 Eylül
Çanakkale/Ayvacık 21 Eylül
Afyon/Emirdağ 22 Eylül
Çanakkale/Ezine 22 Eylül
Afyon/Bolvadin 24 Eylül
Çanakkale/Lapseki 25 Eylül
Kars/Sarıkamış 29 Eylül
Kars/Selim 30 Eylül
Ardahan/Göle 30 Eylül
* Ekim Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
İstanbul/Üsküdar 5 Ekim
İstanbul 6 Ekim
İstanbul/Şile 7 Ekim
İstanbul/Çatalca 8 Ekim
Kocaeli/ Gebze 12 Ekim
Çanakkale/Gökçeada 17 Ekim
Adana/Saimbeyli 18 Ekim
Kars 30 Ekim
* Kasım Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
İstanbul/Silivri 1 Kasım
Tekirdağ/Çorlu 1 Kasım
Tekirdağ/Saray 1 Kasım
Kırklareli/Vize 1 Kasım
Tekirdağ/Muratlı 2 Kasım
Kars/Arpaçay 3 Kasım
Kars/Susuz 3 Kasım
Bursa/İznik 8-9 Kasım
Kırklareli/Lüleburgaz 8 Kasım
Kırklareli/Pınarhisar 9 Kasım
Kırklareli/Babaeski 9 Kasım
Kırklareli/Pehlivanköy 9 Kasım
Kırklareli 10 Kasım
Kırklareli/Kofçaz 11 Kasım
Kırklareli/Demirköy 11 Kasım
Tekirdağ 13 Kasım
Iğdır/Aralık 14 Kasım
Iğdır 14 Kasım
Tekirdağ/Hayrabolu 14 Kasım
Tekirdağ/Malkara 14 Kasım
Gaziantep/Islahiye 15 Kasım
Hatay/Hassa 15 Kasım
Tekirdağ/Şarköy 17 Kasım
Edirne/Uzunköprü 18 Kasım
Edirne/Keşan 19 Kasım
Edirne/Meriç 19 Kasım
Edirne/İpsala 20 Kasım
Bingöl/Kiğı 20 Kasım
Mardin 21 Kasım
Edirne/Enez 23 Kasım
Edirne/Havsa 23 Kasım
Edirne 25 Kasım
Çanakkale/Eceabat 26 Kasım
Çanakkale/Gelibolu 26 Kasım
Edirne/Lalapaşa 27 Kasım
*Aralık Ayında Kurtulan İl ve İlçelerimiz
Kilis 7 Aralık
Tunceli/Pülümür 17 Aralık
Gaziantep 25 Aralık
* ÖNEMLİ DUYURU:
Bu listede yer almadığı halde ,resmi ve özel törenlerle kutlama günleri düzenlenen il ve ilçelerden bilgi ve belge gelmesi halinde bu listede yayınlayabiliriz.Resmi, özel kurumlar,vakıf ve derneklerimize önemle duyurulur