2017 yılında ambalaj sektöründeki talepleri karşılamak amacı ile ticari hayatına başlayan, Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki Oberon Pazarlama’nın sahibi olan Yasin Pamuk, ticaret ile başladığı yolculuğuna şimdilerde hem koşu yarışı organizatörü hem de beşinci kitabını yayınlamaya hazırlanan bir yazar olarak devam ediyor.
![](/images/upload/yasin_pamuk1.jpg)
“Babamın bize en büyük mirası dürüstlük olmuştur”
Yuvarlanan taş yosun tutmaz misali bu yaşlara gelene kadar birçok şey yaşadığını söyleyen Yasin Pamuk, iş hayatına nasıl atıldığını şu cümlelerle anlatıyor:
“Allah rahmet eylesin babamın bize en büyük mirası dürüstlük olmuştur. Babam, her türlü zorluk karşısında bile sapmamamız gereken tek şeyin dürüstlük ve haramdan kaçmamız olduğunu anlatan kişidir. Şimdi alışılmış cümleleri kurmak istemiyorum ama geçmişte birçok işte çalıştık. Ayakkabı boyamak, simit satmak, tezgahtarlık, muavinlik gibi işlerde çalışarak, kendi odunumuzu keserek, kışlık yakacağımızı çıkartarak hatta bir keresinde kardeşim ile pazarda alt üst bebek takımları bile satmışlığımız vardır. Aslında ticarete o zamanlarda başlamıştım. Velhasılıkelam düğünüme üç gün kalaya kadar Körfez’de, İzmit’te hayatımız devam etti. Ama 99 depreminde evimiz yıkılınca, orada belli bir geçmişimizi de kaybedince düğünümüzü tehirli de olsa yaparak Gebze Mutlukent’e taşınmak zorunda kaldık. O günden bugüne ailemle birlikte Gebze Mutlukent’te ikamet ediyoruz. Daha sonrasında burada profesyonel bir firmada pazarlama üzerine işe başlayıp 2016’ya kadar devam ettim. 2017’de ise kendi şirketimiz Oberon Pazarlama İthalat İhracat şirketini kurarak yurt içi ve yurt dışında ambalaj pazarlamasına başlamış olduk ve hasbelkader bugüne kadar geldik.”
“Ticaretimi de yaptım seyahatimi de yaptım”
Aynı zamanda gezgin kişiliği ile de öne çıkan ve Türkiye’nin her tarafını gezdiğini söyleyen Yasin Pamuk, en büyük hayalinin İngilizce öğrenip Dünya’yı dolaşmak olduğunu ve bunu da ticaret ile eş zamanlı bir şekilde gerçekleştirdiğini belirtiyor.
Bir yere aynı üründen 50 konteynır satmaktansa hiç kimsenin satış yapmadığı bir ülkeye bir kolide olsa ürün göndermek beni daha fazla heyecanladırıyordu diyen Yasin Pamuk, yurt dışı gezileri ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor:
“Allah nasip etti Dünya’nın çoğunu gezdim. Ticaretimi de yaptım seyahatimi de yaptım. Bizim buraları gidip gezerken amacımız ambalajdı. Yoğurt kapları, evlere alınan kovalar ya da bir lokantaya gittiğinizde içtiğiniz ayranın plastik bardağı. İşte bunları sattık, bunları tanıttık. Bir zamanlar ihracat olmayan bu ürünleri Afrika, Avrupa, Asya, Arap ülkeleri, Türk cumhuriyetleri… Dünyanın yarısından çoğunu gezerek üzerimize düşeni yaptık. Yani ne istiyorsam nasip oldu diyeyim; anılar biriktirerek, fotoğraflar çekerek… Romanıma Meksika’da başladım mesela. Şiirlerimin çoğunu ya gökyüzünde ya da gittiğim ülkelerde yazdım. Her ülkede farklı tecrübeler ve deneyimler kazandım. Zaman geçtikçe de hakikaten ne kadar çok anı ve hikaye biriktirdiğimizi görüyoruz. Bu ülkeleri gezerken birçok şey yaşadık. Bunlardan bir tanesini kısaca aktarayım. Aslında ben sıradan, belli kalıpların içinden gelmiş bir insandım. İlk yurt dışına çıktığımda Cezayir’de bir camide bazı gerçeklerle yüzleştim. Hep konuşuyoruz ya burada Kur’an’ı başlarının altına koyuyorlar, yok şöyle yapıyorlar böyle yapıyorlar. Gördüm camide namaz kılarken dedim ki niye böyle yapıyorsun. Dedi ki biz duyuyoruz siz Türkler Kur’an’ı duvarlara asıyorsunuz, okumuyorsunuz. Biz başımızın altına koyuyoruz ama okuyoruz. Hangisi daha iyiyse söyle ben onu yapacağım? Kendi toplumsal doğrularımla aslında dünyanın her ülkesinin ayrı doğruları olduğunu ilk o zaman fark ettim. Bu da insanı olgunlaştıran anılarımdan bir tanesiydi.”
“Kitaplar, bir gün yolculuğunuzu tamamladığınızda geride bırakacağız izleriniz oluyor”
Evrensel Kültür ve Sanat Derneği’nin kurucu üyeliğini de yapan Yasin Pamuk, aynı zamanda işletmeciliğini yaptığı kahve dükkanında, Kocaeli’nin yazar ve şairleri adına düzenlediği imza günleri ile bölgenin kültür ve sanat envanterine de büyük katkı sağlıyor.
“Aşk Direnmektir” ve “Ağlasam Gözlerime İhanet” isimli şiir kitaplarının dışında, “Caspian” isimli bir romanı ve “Cevapsız Yazılar” isimli makalelerini derlediği bir kitap olmak üzere toplam dört kitabı bulunan Yasin Pamuk, “Caspian, Meksika’da başlamış olduğum ve yaklaşık 34 ülkede %85’ini uçakta yazdığım bir romandır. Şiirlerimin çoğunu farklı ülkelerde yazdım. Bu kitaplar, bir gün yolculuğunuzu tamamladığınızda geride bırakacağız izleriniz oluyor.” şeklinde konuşuyor.
“Hızdan ziyade dayanıklılığın öne çıktığı koşuları tercih ediyorum”
2023 yılında kurulmasına rağmen “Gebze Ultra Trail”, “Gölpazarı Ultra Trail” ve “Kanyon Ulubey Ultra Trail” olmak üzere üç önemli trail koşusunun organizasyonunu yapan Bravo Run’ın başındaki isim olan Yasin Pamuk, ticaret ve edebiyat hayatı dışında spor ile de profesyonel düzeyde ilgileniyor.
Tabii yalnızca edebiyat ile ilgilenmiyoruz, boş zamanlarda da koşuyoruz diyen Yasin Pamuk, koşu sporuna olan sevgisini şu şekilde dile getiriyor:
“Ben uzun arazi koşucusuyum. Yani maraton koşuyoruz ama yol koşuları için gereken antrenmanı sağlıklı yapamadığımız için hızdan ziyade dayanıklılığın öne çıktığı koşuları tercih ediyorum. Bir de doğa ile baş başa kalıyorsunuz. Arazi koşularında oraya gelenlerin bir hikayesi oluşuyor. Kamp kurma, makarna partisi, hafta sonunuzu doğanın içinde geçirme… Ben şu ana kadar en uzun 130 km koştum. İnşallah bu sene 160 km koşacağım. Bu arada Bravo Run diye bir koşu grubumuz var. Türkiye’nin her tarafından birlikte olduğumuz dostlarımızla Türkiye’de dört tane yarış yapıyoruz. Birisi Gebze Ultra Trail. 2025 yılının Mayıs ayında dördüncüsünü yapacağız inşallah. Haziran ayında Bilecik’te Gölpazarı Ultra Trail koşumuzun ikincisini, Temmuz’da ise Uşak’ta Kanyon Ulubey Ultra Trail koşumuzun ikincisini yapacağız. Ayrıca Mudanya’da yol koşusu yapacağız. Ulubey Kanyonu’nun şöyle bir özelliği var. Herkes Dünya’nın en büyük kanyonunun Amerika’daki Büyük Kanyon olduğunu bilir. Uşak’taki Ulubey Kanyonu ise Dünya’nın ikinci büyük kanyonu. Kesinlikle görmenize tavsiye ederim. Tabii yaş ilerleyince artık yaş kategorilerinde derecelere alıyoruz. Efes’te 120 km koştuğumuz yarışta yaş grubunda üçüncü olmuşuz. En son Kahraman Maraş‘ta 100 km koşusunda yaş grubunda birinci olduk. Şu anda bu ödüller küçük yer tutsa da bunları almak için oldukça emek, çaba sarf ediyoruz. Bazen uzun koşular gece başlayıp ertesi akşama kadar devam ediyor ya da sabah erkenden başlayıp gece yarısına kadar devam ediyor. Yoruluyor musunuz diye soruyorlar yoruluyoruz ama mutlu yorgunluklar bunlar. Ben çoğu projeyi koşarken kafamda tasarlıyorum. Türkiye’de hem etkinlik yapan hem de gidip koşan, aynı zamanda da artık kişisel gelişimini tamamlamış insanların bir arada oldu Bravo Run grubumuz ile spor yaparak sağlıklı yaşıyoruz, sağlıklı ilişkiler kuruyoruz. Kendine zaman ayırmak isteyen herkesi de aramıza katılmaya bekliyoruz.”
“Hatıralar insanın hayatına renk katıyor”
Evli ve iki çocuk babası olan ve en güzel hatıralarını ailesi ile biriktirdiğini söyleyen Yasin Pamuk, farklı alanlarda yaptığı koleksiyonlarla hayatın her alanındaki hatıralara kıymet verdiğini de belirtiyor. Ofisinde Afrika’dan aldığı masklar ve Avrupa ülkelerinden getirdiği biblolar gibi çeşitli hediyelik eşyalar dışında Anadolu’nun bağrından gelen yüz yıllık bir bakraç ya da ev telefonlarının gelişimini gözler önüne seren koleksiyonlar da bulunuyor.
Depremde para koleksiyonum gibi bir sürü koleksiyonum gitti diyen Yasin Pamuk, “Sonra koleksiyonlarıma devam ettim. Kasetler, plaklar, hediyelik ürünler, eski eşyalar… Hatıralar insanın hayatına renk katıyor. İmkanımız dahilinde kendimize hobi yerleri ayarlıyoruz. Benim ofisim genelde kafayı dinlediğim, yazı yazdığım ve kitap okuduğum bir yer. Ofisimde farklı ülkelerden aldığımız hediyelik eşyalar var. Bunlardan bir tanesinin hikayesi benim için ayrıdır. Mısır’da Nil nehrinde tekneyle tura giderken tam iskelede şişede kum sanatı yapan bir kardeşimiz vardı. Orada 2 dakika muhabbet ettik, bütün arkadaşlara oralardan bir şeyler aldırdım. 1 saat sonra tekneyle döndüğümüzde bana hediye olarak ismimin yazılı olduğu bir şişe yaptığını gördüm. Aslında buradaki her bir eşyanın bir hatırası var. Bunların hepsine sahip çıkmak gerek diye düşünüyorum.” diyerek hatıraların insan hayatındaki önemini vurguluyor. (UĞUR TATAR)