Ayrıca kan beyin bariyerini geçme özelliğine de sahiptir. Kurkumin içerdiği polifenoller sayesinde güçlü bir antioksidan ve radikal temizleme özelliğine sahiptir. Hatta E vitamininden birkaç kat daha iyi bir radikal temizleyicisidir. Aynı zamanda kurkumin lipit metabolizmasında da etkin rol oynar. Bu özelliği ile total kolesterol ve LDL kolesterolü düşür. Kurkumine maruz kalan diyabetik ratlarda kan ve karaciğer trigliserit, serbest yağ asitleri ve fosfolipit düzeylerinde belirgin düşüşler gözlenmiştir.
Mucize bileşen kurkumin antikanserojen özelliği ile de öne çıkar. Bugüne kadar kurkuminin anti-kanser potansiyelini gösteren 800’den fazla rapor yayınlanmıştır. İn vivo ve in vitro yapılan çalışmalarda, kurkuminin kan, beyin, meme, gastrointestinal sistem gibi farklı organlarda görülen kanser hücrelerinin büyümesini inhibe ettiği belirlenmiştir. Mevcut epidemiyolojik kanıt çeşitli kanser türlerinin insidansının uzun süre 100-200 mg/gün civarında kurkumin tüketen toplumlarda düşük olduğunu göstermektedir.
Kurkumin diyabet hastalarını da sevindirir! Kan glikoz düzeyinde belirgin bir azalma, insülin düzeyinde ise belirgin bir artış sağlamaktadır. Kurkumin uygulanan ratlarda yaşa bağlı diyabet komplikasyonlarının önlendiği bulunmuştur. Kurkuminin ayıca kan glikozu ve glikolize hemoglobin düzeylerini belirgin şekilde azalttığı saptanmıştır.
Neredeyse her derde deva olan kurkuminin gün geçtikçe prevelansı artan obezite üzerinde de etkisi büyüktür. İnsülin ve leptin direncini azaltıp, antioksidan enzim salınımını artırarak obezite ve obeziteye bağlı defektleri azaltmaktadır.
Peki zerdeçalı tek başına tüketerek vücudumuza yeterli miktarda kurkumin alabilir miyiz?
Kurkumin tek başına alındığında insan vücudunda çok az oranda emilmekte ve bağırsaklardan hızla atılmaktadır. Bu nedenle kurkuminin biyoyararlanımını artıracak maddeler konusunda birçok araştırma yapılmış, karabiberde bulunan piperinin kurkuminin emilimini %2000 (20 kat) artırabildiği ileri sürülmüştür.