banner1083
KÜLTÜR VE SANAT:
Manav Kültürü ve Taşköprü Nahiyesi

08 Eylül 2024 Pazar 10:09

 Dün bir zamanlar Gebze’nin önemli nahiye merkezi olan Taşköprübeldesindeydim. Gebze Derince’den Kartal’a kadar İstanbul’un Üsküdar VilayetininKaza merkeziydi. Kartal ve Pendik Gebze’nin köyleriydi. TaşköprüGebze’nin önemli nahiye merkeziydi. 
Kocaeli Gebze Taşköprülüler Derneği BaşkanıDeğerliDostum Ali Osman Kılcan ve Derneğin Genel Sekreteri olan Tarihi Alihocalar manav köyündenNecdet Güler  Bey’in Daveti ile Taşköprübölgesinde araştırmalaryaptım. Gebze’ye yaklaşık 50 Km uzaklıktaki Taşköprü bugün Körfez ve Derince İlçelerininidari taksiminde kalmış. Taşköprü bölgesinde bugün küçüklü büyüklü 100’e yakın manavköyü bulunuyor. Meşhur DömbüldekSuyu da bu bölgede. Bölgede belgesel çekimleri, yaptık, manav tarihi ve kültürünüaraştırdık.Çok önemli tespitler yaptık. Havanın açık olması da bölgede ki muhteşem güzelliklerisergiledi. Bizde belgesel çekerek, manav kültürü ile ilgili araştırmalaryaptık. Halen bölgede Manav kültürü bütün canlılığını koruyor.. Orta Asya’dangetirilen kültür yaşatılıyor. Toprağa bağlı tarım ve hayvancılıkla hayatlarını sürdürenmanavlarla ilgili yaptığımız araştırmaların bir kısmını sizlerle paylaşıyorum. 
MANAVLAR KİMDİR?
Kocaeli’ye ilk gelip yerleşen Manav Türkmenleridir. ManavTürkmenleri Kandıra ilçesi, İzmit ,Derince, Körfez, Dilovası, Gebze ve Karamürsel’inköylerinde geleneksel yapılarını kısmen sürdürebilmektedir. Manavlar dışındakiKocaeli’ye en büyük göç dalgası 93 harbinde balkanlar ve Kafkaslardan gelmiştir.Cumhuriyet döneminde yurtiçi ve yurtdışından Kocali’ye yoğun bir göç yaşanmıştır.Dilovası bölgesine ise 1960’dan sonra Türkiye’nin bir çok yerinden göç gelmiştir.
KOCAELİ’DE MANAV KÖYLERİ
Prf. Dr. Erol Güngör bugün Türkiye’de yaşayanTürklerin atalarının büyük Selçuklu imparatorluğunu kuran oğuz Türkleriolduğunu veMüslüman olduktan sonra bunlara “Türkmen” adı verildiğiüzerinde durur. Türkmenlerin konar göçer halde hayatlarını sürdürenlerine ise,bu özelliklerinden dolayı (Yörük) adı verilmektedir. Konar göçerliğin özündehayvancılık var, yeni otlaklıklar aramak var. Anamur’da Yörüklere “yaylacı”yerleşikhalka yaycı denildiğini Karadeniz’de bilhassa Giresun’da bu kavramları çepnibir oğuzboyunun da adıdır ve ekinci kelimelerinin karşıladığınıbelirtmekte Anadolu’nun muhtelit yerlerinde Türkmen Yörük göçer kelimelerinekarşılıktır.Adapazarı, Bilecik, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Kastamonu, Kocaeli, Eskişehir,Afyon ve Zonguldak da yoğun olarak yaşayan Türkmenlere yerli veya manav denilmektedir.Genel adı Türk olan bu insanlara yöresel adlandırmaları ile yerli, manav, pallık(Artvin’in bazı bölgelerinde ), dadaş (Erzurum’da) efe (Ege), Zonguldak Bartın’da kıvırcıkToroslar da alevi Türkmenlere tahtacı, Balıkesir’deki alevi Türkmenlerine  çetmi denilmekte.
 
NEDEN MANAV DENİYOR ?
Türkmen topluluğuna “manav” denilmesinin esas tarihi gerçeği şudur;Osmanlı Devleti kurulduktan sonra, her Türkmen boyu çıkardığı ve ürettiği nevarsa, yılda bir kere hiçbir karşılık beklemeden Osmanlı Sarayına gönderirdi. Bolukabak, Afyon ve Eskişehir bulgur ve tarhana, Adapazarı ve İznikcivarında sebze, İzmitTavşancıl’danüzüm saraya gönderilirdi. Bolu, Bursa, Kocaeli, Yalova, Eskişehir,Afyon, Yalova, Zonguldak ve Balıkesir bölgelerinden sadece hububat, meyve ve sebzegitmezdi, saraya koyun, kuzu, keçi, oğlak yağ ve kavurmada gönderilirdi. İşte;Osmanlının bu sadık tebası olan manav, bazı yerde de Yörük diye adlandırılan buinsanlara, bulundukları yerlerdeki azınlıklar (Ermeni- Rum). “Yahu, siz Osmanlıyıbesliyorsunuz. Karşılıksızher şeyisaraya gönderiyorsunuz, siz Osmanlının manavı mısınız?” derlerdi. Bu devletesadık insanlarda “Evet, biz Osmanlı’nın manavıyız. Osmanlının manavı olmakla dagurur duyarız. Devletimize yardım etmeyi de bir şeref biliriz” derlerdi.
İşte, ogündür, bu gündür azınlıkların hazımsızlıkla, kıskançla söyledikleri bir addırMANAV tanımlaması. Osmanlının Sadık tebası, Özbe Öz Türk. Türkmen - Yörük kültürününhas insanlarıdır manavlar.
KÜLTÜR TARİHİMİZDE MANAVLAR...
Kültür, bir toplumun hayat biçimidir. İnsanoğlunun öğrendiğibilgi, sanat, gelenek – görenek ve benzeri yetenek, beceri ve alışkanlıklarıiçine alan karmaşık birbütünüdür.  Türk tipinin bulunduğu coğrafi bölgeyegöre etkilenen ve karışarak değişik özellik kazanan bir ırk olduğu dilegetirilmektedir. Özellikle Marmara Bölgesinde yaşayan kişiler MANAVolduklarını söylemektedirler. Manav Türkmen kültürünü anlayabilmek için,Manavlar hakkında etnografik bilgilere ihtiyaç vardır. Örneğinketen el dokumacılığı manavlarla bütünleşmiştir. Çiftçi ailesinin boşzamanlarında tarımdan arta kalan günlerde uğraştığı, hem kendi ihtiyacını karşıladığı hemde fazlasını satın para kazandığı veya yöresindeki hammaddeden ve boş duraniş gücünüdeğerlendirdiği yardımcıbir el sanatı durumundadır. Ekilip dokuma durumuna gelinceye kadar, havuzlama,kurutma, kırma, tarama, yumuşatma, eğirme, ağartma, çözgü hazırlama aşamalarından geçen keten;dokunup çarşaf,yaygı, yorgan yüzü, yastık kılıfı, elbiselik, yolluk, çuval olarak Manavlarınihtiyaçlarını görmektedir. Geleneksel giyimin parçaları olan uçkur, önlük, yağlık, çevreketen bezinden yapılır. Şalvar ve sırta giyilen içlik saya mintan, hırka isezaten ketenden diğer biradıyla kandıra bezindendir.
Manavlar ketenin çöpünü bile ziyan etmez. Bu bir mübalağa değildir.Ketenin çöpünden yatak, minder yapar, keten tohumunun yağınıyemeklik olarak kullanır ve kandilinde yakar. Şehre sadece tuz almaya, şekeralmaya giderlerdi. Bazen de şeker ihtiyacını yaptıkları pekmezle karşılarlardı.(Dut, elma, pancar, armut ve şeker kamışı pekmezleri )
Manavlar, bölgenin tarım ve hayvancılık özelliklerineuyum göstermiştir.Tahıl, keten, kenevir, meyve, sebze tarımı, bağcılık, son zamanlarda fındıkçılıklauğraşmışlardır.Manavlarda özellikle Kandıra hayvancığının önemi büyüktür. Koyun, keçi, hindi, küçükbaş, sığır,dombay (manda) gibi büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapmaktadır. Keş, yağ,peynir, yoğurt üretmişlerdirki Kandıranın yoğurdumeşhurdur,bu üretimin bir kısmı aile içi tüketime tahsis edilmiş, birkısmı satışasunulmuştur.
MANAVLAR’DA EV KÜLTÜRÜ̈ 
Manav köylerinde halk mimarisinin ilginç bir örneği ahşap yığma şeklindeolan çandı evler bulunmaktadır. Gerek Selçuklu, gerekse Osmanlı döneminin buorijinal ahşap örneklerigünümüzde tek tük de olsa ulaşmıştır.
Kandıra ve Kandıra’nın hemen yanı başındabulanan Taşköprü çevresindeyöresel adıyla, üç çandı camii kalmıştır. Tatar Ahmet, Karagüllü, ve Hatipler köyucivarıdır. Kandıra, Kaynarca dolaylarındaki Çandı camilerinin çoğundaOrhan Gazi döneminde ait bulunduğu ve bu tür camilerin kesinlikle Akçakoca Bey’infethettiğiyerlerde yapılmış
bulunduğu, Orta Asyadan gelen bu mimarinin anısına sadık olan BüyükKahraman Akçakocanın isteğine bağlı olarak bu camilerin yaptırdığı kanısıöne sürülmektedir. Çandı evler geleneksel Türk ailesinin yaşam şeklinegöre planlanmıştır.Evin tam ortasında ocaklı bir oda bulunmaktadır, Odanın etrafında onu çevreleyenbir dolaşma yeralmaktadır. Evin girişindeki hayat denilen geniş alan bu dolaşmaylabirbirine açılmaktadır. Evler iki katlı olup alt katta ahır bulunmaktadır. Yaşammahallinin ahırın üzerinde yer almasının amacı hayvanların ve nefeslerin
oluşturduğu sıcaklığın üst katın ısınmasında katkı vermesidir. Aynızamanda da mal canın yongasıdır. Hayvanlar ailenin göz önündedir.
Çandı yapının en önemli özelliği 20cm çapındaki kütükler düzgün yontularak birbiri üzerine binen U kesitli boğazlarlakenetlenmektedir. Boğaz kısmından ağaçlar 20 cm uzatılarak uçları aynı hizada düzgüncekesilmektedir. Kertilip birbirine geçirilen uzun kütüklerde çivi kullanılmamaktadır.Bu yapılar kültür özelliği olmasının yanı sıra birer sanat eseridir.
Kışın sıcak, yazın serindir. Aynı zamanda depreme sonderece dayanıklıdır. Manav mutfağı karbonhidrat ağırlıklıdır diyebiliriz. Buğday baştaolmak üzere tahıl maddeleri ana öğedir.Türklerde çok eski ve yaygın bir çeşitolan gözleme manavlarda da vazgeçilmezdir. Yine bu çeşide yakınbazlama ve cizlemeyi sayabiliriz. Bazlama biraz kalındır. Ve ekmek işlevi görmektedir.Cizleme ise taşmış veyumuşakhamurun daha ince pişirilmiş bir versiyonudur. Bu mutfağın enkendine has örneklerini vermek gerekirse, malay (mısır ve buğdayunundandır, dartılı veya pekmezli yenir) mancarlı pide (bu genel bir başlıklasöylenirse ıspanaklı pidedir. Ispanakla sınırlanmaz. Pidenin içi gezicek otu,efelik, kaldirik otu, gışırık otu olur ama başlık aynıdır; mancarlı pide).
 
BİLİMSEL AÇIDAN MANAVLAR
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretimüyesi Doç.Dr.IşılAltun konu vurgulamak gerekiyor. Çünkü Manavlar bir kimliktir, bunu yansıtmakgerekiyor. “ diyerek şu bilgileri veriyor. “Manavların kültürel özelliklerinebaktığımızdabirlik içersinde yaşayan ve göç eden bir toplumun kültürel özelliklerinesahip olduğunu görürüz.Manavlar göç eden, Yörük, Türkmen ve kökü Oğuzlar’a dayanan, Türkçe’den başka birdil konuşmayan,bugünkü Bilecik’ten Üsküdar’a kadarki alanda yaşayan yerleşik Türkmenlerdir.Manavlar’ın Osmanlı zamanında devlete büyük hizmetleri olmuştur. 
Manavlar’ın asıl geldikleri yer ise Orta Asya’dır. Manavlarabu isimleri göç ederek geldikleri Bilecik ile Üsküdar arasındaki yerde, Rumlarve Ermeniler tarafından verilmiştir.” Manavlar’ın ekonomik hayatında hayvancılığınbüyük öneme sahip olduğunu, sosyal hayatlarında ise devlete bağlılığın görüldüğünübelirten Altun ayrıca şunları söyledi: “Manavlar’ın günlük hayatında ne bir hırsızlıkve ne de başka birkötü olay olduğunu görürüz.Sosyal hayatlarında uysallıklarına
vurgu yapılır. Keten dokumacılığı iseManavlar için büyük bir öneme sahiptir. Özellikle ketenden yapılan kumaşlarıgenç kızların çeyizlerinde görmek mümkündür. Manavlar ketene büyük bir önemverip çöpünü bile kullanıyorlar.
Aile yapısı manavlar için çok kutsal ve önemlidir.Manavlar’ı her yönüyle incelediğimizde gerek mimarisi gerek sosyal hayat açısından tambir Türk kültürünün izlerini görürüz. Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Kenan Acar, Manavlarındil özelliği üzerinedurdu. Acar, “Yörüğünyerleşikhayata geçmiş haline,Manav deniliyor. Manavlar’ın dil yapısına baktığımızda ise en önemli iki sesolduğunu
görüyoruz. Bu seslerden biri “ne” diğeri “niye”sesidir. En eski yazılı Göktürk kitabelerinde bu seslerin bugünkü manavlarını görüyoruz.Manavlar’ın ağız yapılarıile Gagavuz Türkleri’nin ilk hecelerinde benzerlikler olduğunu belirtmekgerekiyor. Ağız yapılarıfarklı olsa da sonuçta konuştukları dilin ortak bir
dil yani Türkçe olduğunu anlıyoruz” dedi. Sakarya Üniversitesi TürkDili Öğretim
üyesi Yrd.Doç.Dr. Muharrem Öçalan geçmişte birçokbüyük başarılar
kazanmış bir topluluk olduğumuzu ancak halen başaramadığımız
tek şeyin milletleşme olduğunu söyledi.
Türklerin bulundukları topraklara gelme tarihlerinin
çok eskiye dayandığını belirten Öçalan, “Anadolu’ya ilk olarak gelenYörüklerin geliş tarihi12.yüzyıldır. Bu topraklarda ilk yerleşik hayata 13. yüzyıldan itibaren geçilmiştir. Biryerin tarihini açıklarken en eskiye gidilir.
Örneğin bugün Gebze bölgesi 8. yüzyıldan beri birçok farklıuygarlığın yaşadığı ve geçtiği biryerdir. Ancak bu topraklar üzerinde bin yıldır yaşayan ve bu topraklardaegemenlik kuran bir millete etnik grup denilemez.
Avrupalı tarihçiler sürekli olarak bizlere göçebe grupdiyorlar. Bu tür açıklamalar tamamen gerçek dışıdır ve tarihsel yönden bir gerçekliğiyoktur.
DÜMBÜLDEK SUYU
Dümbüldek suyu 22 dönüm araziden çıkan sınırlı birkaynak. Bu nedenle bölgeye herhangi bir tesis
kurulamıyor. Böbrek taşları, şekerhastalığı,prostat başlangıcı,tansiyon rahatsızlıkları, idrar yolu hastalıkları, jinekolojik sıkıntılar gibipek çok hastalığaiyi  geldiği söyleniyor.
Bölgede şifalı olan tek şey su değil. Bir de çamur var. Toprak biraz kazıldıktansonra ortaya çıkan beyaz renkli çamurunda egzamaya, mantara, hemoroide iyi geldiği söyleniyor.
‘DÜMBÜLDEK` NE DEMEK?
Dümbüldek, koyun ya da keçilerin boynuna asılan çanlarınadı. Rivayet o ki, bölgede çobanlık yapan ihtiyar bir kişi, yanındakiarkadaşıhastalanınca, ona su getirmek için kap bulamamış. Keçisinin boynundan alarakkap olarak kullandığı dümbüldekle, arkadaşına su taşıyan dedeye, o günden sonra ‘Dümbüldek Baba`, osuya da ‘Dümbüldek suyu` denilmiş.
banner982
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

Asırlık Çınarların Gölgesinde Bir Miras
Kocaeli'nin İzmit ilçesinde yer alan 'Çınarlı Cami', hem tarihi geçmişi hem de 200-600 yıllık asırlık...

Haberi Oku