banner1098
KÜLTÜR VE SANAT:
Sevgiyle biriktirdiği kitaplarla kendi sahafını açtı

22 Eylül 2023 Cuma 15:06

İstanbul’un Kadıköy ilçesinin Göztepe mahallesinde bulunan Yeşil Sahaf, genç bir kadın girişimcinin eseri olmasıyla dikkat çekiyor. Henüz 2 senelik bir geçmişi olan sahaf dükkânı, bölgedeki kitap ihtiyacını gidermesi bakımından da önemli bir konumda bulunuyor.
 
Kitaplarla olan bağının çocukluğundan bugüne gelişip güçlenerek geldiğini ve en büyük tutkusunun işi olmasından memnun olduğu söyleyen Ülkü Tatar, “Aslında sadece yeşil rengini çok sevdiğim için sahafa bu ismi verdim. İçeride de baktığım çiçekler var ve dükkân çoğu zaman ismiyle uyumlu geliyor gözüme.” diyerek dükkânına neden Yeşil Sahaf ismini verdiğini açıkladı.


 
“Sahaf kültürüne uzak olanların 2. el kitaplara da olumsuz yaklaştığını gördüm”
 
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktığımızda sahaf, “genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı” anlamına geliyor. Ülkemizde sahaf kültürü oldukça yaygın. Sadece sahafların olduğu çarşılar olduğu gibi sahafların katıldığı festivaller de düzenleniyor. Ama sahafların olmadığı bölgelerde insanların bu konuda bilgi sahibi olmadığı da bir gerçek.
 
Sahaf kültürüne birçok kimsenin hâkim olduğunu söyleyen Yeşil Sahaf’ın kurucusu Ülkü Tatar, “Sahafın ne olduğunu hiç bilmeyenlerle de karşılaştım. Dükkâna gelip tam olarak burada ne yaptığımı soran oldu. Sahaf kültürüne uzak olanların 2. el kitaplara da mesafeli ve olumsuz yaklaştığını gördüm. 2. el, kıyıda köşede kalmış, işe yaramazı anımsatıyor sanırım. Çok ucuz olması beklentisi de var. Ya da sizin 2. el kitap aldığınızı öğrenenler, vasat altı, elden düşme kitaplar getiriyorlar.” diyerek bu konuda bilgi sahibi olmayan insanların olduğunu da belirtti.


 
“İnsanların nasıl bir yaklaşımları oldu diye sorarsanız, buna tek bir cevabım yok”
 
Genellikle sahaf dendiğinde aklımıza “orta yaş üstü erkek” gibi kalıplaşmış bir profil gelir. Bu anlamda da kalıpları yıkan bir sahaf olan Ülkü Tatar, insanların ona nasıl bir yaklaşımları olduğu konusunda ise şu şekilde konuştu:
 
“Beni takdir eden, bir kadının burada bulunmasından memnun olan, iyi dilekler sunan insanlarla karşılaştığım gibi, alaycı ve bol nasihate yönelik söylemlerle dolu insanlarla da karşılaştım. Genel olarak olumluydu elbette. Zaten sizi motive eden bir şeyler olmalı. Kitaplarla ilgili sohbet etmeyi seven, sizinle bir şeyler paylaşmak isteyen, sahafı kitap almak için bir avantaj gören insanlar sizi motive ediyor.”
 
“Sahaf demek, geçmiş ve tarih demek”
 
Etrafımızda bunca zincir kitapçı, internetin sonsuz dünyasında birçok kitap satış sitesi varken sahaflara neden ihtiyaç duyarız? Bu konuda ilk akla gelen şey sahafların daha ekonomik bir çözüm olması elbette. Ama ülkemizde geçmişi 14. ve 15. yüzyıllara kadar uzanan böylesine köklü bir mesleğin bugüne kadar gelebilmesini sadece ekonomik sebeplerle açıklamak biraz güç.
 
İşin ekonomik olduğu kadar romantik bir kısmının da olduğunu vurgulayan Ülkü Tatar, “2. el kitapların içinde notlar, kartpostallar, resimler yazılar, çiçekler bulunuyor. Özellikle bunun için aldığını belirten de var. Ayraçlar, aşk mektupları, bir yazının müsveddeleri ve hatta düğün davetiyesi de bulabilirsiniz. Fakat sahaf demek, geçmiş ve tarih demek. Çok eski baskılar, Osmanlı Türkçesi metinleri, birçok yabancı dili de barındırıyor. Onu zengin kılan da çok çeşitliliği sanırım. Aklınıza gelmeyecek birçok kitap buluyorsunuz. Aklıma gelmeyecek birçok kitap düştü elime. Bu keşif de sizi motive ediyor.” ifadelerini kullandı.


 
“Dükkâna kitap getirilirken birçok sebep sunuluyor”
 
Tıka basa kitaplarla dolu bir sahafa girdiğimizde en çok merakımızı cezbeden şeylerden biri de bu kitapların nereden geldiğidir. Yeni basılmış kitaplardan yüzlerce yıllık kitaplara farklı tarihlerden birçok kitap, sahafların rafını süsler. Peki, bu kitaplar sahafa nasıl gelir?
 
Dükkâna gelen her kitabın aslında bir hikâyesi olduğunu söyleyen Ülkü Tatar, “Dükkâna kitap getirilirken birçok sebep sunuluyor. Önce tabii ki ilk sırada daha önce de dediğim gibi evde kıyıda köşede kalmış kitapları getirip hem biraz para geçsin elime hem de kalabalık kalksın diyenler var. Bir daha okumam, başkası da faydalansın ben de yeni birkaç kitap alayım diye takas için gelenler var. Benim en keyif aldığım kısım, çok geniş alana sahip okuma yapanlar oluyor. Getirdikleri kitaplardaki bu çeşitlilik benim için de avantaj oluyor. Açıkçası ben o kadar geniş alanda okumalar yapan, bunu seven biri değildim. Fakat bunun güzel bir şey olduğunu düşünüyorum. O insanla konuştuğunuzda da anlıyorsunuz bunu. Taşınmak da başlıca sebeplerden birisi. İnsanlar o zaman daha çok elden çıkartmak istiyor kitapları. Evden iş, evlilik gibi sebeplerle gittiklerinde çocuklarının kitaplarını getiren ebeveynler de var.” diye konuştu. (UĞUR TATAR)
banner982
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

Meslekte yarım asrı devirmiş bir belgeselciyi anlatan...
Ödüllü yönetmen Uğur Tatar, bu kez biyografik bir belgesel ile sinemaseverlerin karşısına çıkacak.

Haberi Oku