Gebze gazetesi www.gebzegazetesi.com ve gazete Gebzede belgeselcinin not defteri köşesinde 27 Kasım 2021 tarihli makalem
Kurtuluş savaşının 100. Yılı ile ilgili çok önemli çalışmalar yapılıyor kuruluş savaşın da İngilizler ve Yunanlılar tarafından işkal edilmesine rağmen Kocaeli bölgesi çok önemli görev yapar
Kurtuluş savaşı ve milli mücadele de kocaeli bölgesine bağlı olan Sakarya ve karasu ilçesi askeri stratejik bölgedir.
Kocaeli vilayet merkezi izmit işgal edildiği için vilayet merkezi geyve taşınmış kocaeli bölgesi işgal yıllarında. Geyveden idare edilmiştir
Kurtuluş Savaşın da Kocaeli Bölgesi ile ilgili tarihi araştırma
1. Dünya Savaşı döneminde 7 Nisan 1917’de İhsan-ı Hüda adlı mavnanın Karasu açıklarında düşman denizaltısı tarafından batırılmıştı. Karasu açıkları böyle pek çok batığı sularında barındırmaktadır.
İstiklal Savaşı’nda başarının en önemli sebeplerinden birinin silah ve cephane temini meselesi olduğu bir gerçektir. Bu hususta gösterilen büyük başarıyı inkar etmek mümkün değildir. Düşman işgali altında bulunan bir memlekette, bilhassa İstanbul’da kaçakçılık teşkilatı kurmak, Anadolu’nun ihtiyacı olan her türlü, her çeşit silah ve cephaneyi bu şartlar altında nakletmek son derece güç bir işti. Ancak ölüm dahil her türlü tehlikeyi göze alan vatan evlatları, kurdukları mukavemet ve istihbarat teşkilatlarıyla gerekli tedbirleri almış, ellerindeki mevcut imkanları sonuna kadar kullanarak Anadolu’ya silah, cephane, mühimmat ve subay kaçırmışlardır. Bunun en güzel örneklerinin görüldüğü merkezlerden biri de İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan güzergahta yer alan Karasu kazası idi.
Türk ordusunun büyük mücadeleyi kazanabilmesi için önemli sayıda insan ve cephaneye ihtiyacı vardı. Bunu sağlamak için uygulamaya konulan tedbirlerin en önemlisi, İstanbul’da İtilaf Devletlerinin elinde bulunan çok büyük miktardaki silah ve malzemeyi Anadolu’ya kaçırmaktı.
Milli mücadele yıllarında İstanbul’dan yüklenen motor ve takaların yüklerini boşalttıkları limanların en önemlilerinden biri Karasu limanıydı. İstanbul’dan yüklenip Karadeniz yolunu izleyen bu motor ve takalar yüklenen askeri teçhizat ya da asker gücü Karasu limanı vasıtasıyla Anadolu’ya ulaştırabiliyordu.
İstanbul'un işgali üzerine Heyet-i Temsiliye bir müddet için İstanbul'daki Hükümet ve yabancı makamlarla her türlü irtibatın kesilmesini istediği gibi Millî Hareket taraftarı olanları da Ankara'ya davet etti. Diğer taraftan İşgal sonrasında İtilaf Kuvvetleri'nin yoğun bir şekilde Millî Hareket taraftarlarını tutuklamaya başlamaları üzerine İstanbul'dan Anadolu'ya geçişler de hızlanmıştı. İşte bu geçişlerin önemli bir kısmı Kocaeli Menzil Teşkilâtı vasıtasıyla içerisinde Karasu’nun da yer aldığı Kocaeli Menzil Hattı üzerinden sağlandı. Bu hattan Anadolu'ya geçişte kullanılan ilk merkezlerden biri, İngilizler öğrenip basmalarına kadar İtalyanların kontrol sahasında bulunan Sultantepesi'ndeki Özbekler Tekkesi idi. Yani Anadolu'ya geçecek olanlar ilk irtibatı Üsküdar Jandarma Komutanı Remzi Bey ve Özbekler Tekkesi Şeyhi Ata Efendi vasıtasıyla kurmaktaydı. Remzi Bey Anadolu'ya geçen yolcuların güvenliğini Tepeviran Köyüne kadar sağlamakta, burada yolcuları Yeni bahçeli Şükrü Bey'in birlikleri teslim almakta ve onları Adapazarı'na kadar ulaştırmaktaydı. Burada yolcuları Kaymakam Tahir Bey karşılamakta ve onları yol durumuna göre ya Hendek Üzerinden karayoluyla ya da Geyve Üzerinden demiryoluyla Ankara'ya göndermekteydi. Ancak bir müddet sonra bu durumdan haberdar olan İngilizlerin baskını üzerine, baskını önceden haber alan başta tekke şeyhi Ata Efendi olmak üzere Tekkedekilerin tümü Ankara'ya gidecektir. Bundan sonra İstanbul'dan Ankara'ya geçişler yine bölge üzerinden Menzil Teşkilâtı vasıtasıyla değişik yol ve merkezlerden gerçekleştirildi.
Bu şekilde 17 Mart'tan itibaren Kocaeli Menzil Teşkilâtı vasıtasıyla menzil hattından geçişler başladı. İlk etapta Meclis-i Meb'ûsân Reisi Celalettin Arif Bey, İsmail Fazıl Paşa (Ali Fuat Paşanın Babası-Yozgat Meb'ûsu), İbrahim Süreyya Bey (Yiğit-Kocaeli Meb'ûsu), Halide Edip ve Eşi Doktor Adnan Bey (Adıvar), Reşit Bey (Çerkez Ethem Bey'in Abisi-Manisa Meb'ûsu), Nuri Bey, Keskinli Rıza Bey, Cami Bey (Baykurt) ve Manavoğlu Nevres Bey (eski subaylardan), bilâhare Binbaşı Saffet Bey'le Birlikte İsmet Bey (İnönü) trenle Maltepe'ye geldikten sonra görevli olarak odun toplamaya giden er kıyafetinde, yine Abbas takma adıyla Yunus Nadi bey, Sırrı Bey (Bellioğlu-İzmit Meb'ûsu), Hüsrev Bey (Gerede-Trabzon Meb'ûsu), Naim Cevat, Albay Kazım Bey (Orbay-Enver Paşanın eniştesi), Binbaşı Besalet (Hüsrev Bey'in kardeşi-Anadolu'ya silâh kaçıranlardan) ve Kurmay Yarbay Seyfı Bey Menzil Teşkilâtı vasıtasıyla Ankara'ya geçtiler. Yine Hacim Muhittin Bey (Çarıklı), 30 Mart'ta Kafkaszade Osman Bey'in refakatinde Bekir Sami Bey (Amasya Meb'ûsu) ve Veli bey (Eskişehir Meb'ûsu) Adapazarı'ndan sonra Geyve üzerinden, yanında Mahmut Şevket Paşa'nın Yaverlerinden Şevket Bey olduğu halde Mahmut Celal Bey (Bayar) Adapazarı'na ulaştıktan sonra çocuklarını görmek gayesiyle İznik-Bursa üzerinden Ankara'ya geçtiler. Bunların dışında menzil hattından Menzil Teşkilâtı vasıtasıyla 17 Nisan'da Beykoz'dan hareket eden Harbiye Nazırı Fevzi Paşa (Çakmak) Kuşçalı telgraf merkezinden Ankara ile irtibat kurduktan sonra Kandıra üzerinden o sırada karışık olan ve isyancıların kontrolüne geçmiş bulunan Adapazarı'na uğramadan gizlice geçerek Geyve'ye geldi. Burada bir müddet kalan Fevzi Paşa buradan drezinle (bir çeşit demiryolu taşıtı) Osmaneli'ne giderek Ali Fuat Paşa ile görüştü. Bundan sonra Ali Fuat Paşa Ankara ile irtibat kurup Fevzi Paşa'yı kabul etmek istemeyen Mustafa Kemal Paşa'yı ikna etti. Bu gelişmeden sonra yola çıkan ve yolda iken Gebze Milletvekili seçilen Fevzi Paşa 28 Nisan'da Ankara'ya ulaştı.
Anadolu'ya yapılan sevkiyat sadece karayolu ile değil denizyolu ile de yapılmaktaydı. Bu şekilde de İstanbul'dan yüklenen motor ve takalar, bazen vapurlar Marmara Denizinde genellikle Karamürsel Limanına, Karadeniz'de ise genellikle İnebolu bazen de Kefken, Karasu, Akçakoca veya diğer uygun limanlara yüklerini boşaltmaktaydı.
Karasu’da Mülazımevvel Hamdi Efendi komutasında bir müfreze bulunuyordu. Yunanlıların, Karadeniz sahillerine, özellikle Akçaşehir'e(Akçakoca) asker çıkaracakları şayiasının çıkması üzerine kıyılarda mümkün olan tedbirler alınmıştı.
Ayrıca Ankara yönetimi tarafından istihbarat işleriyle uğraşmak ve geçiş bölgelerinde gerekli kontrolü sağlamak gayesiyle Askeri Polis Teşkilatı kurulmuştur. Teşkilat elemanları, diğer bölgelerin yanı sıra İzmit-Karamürsel-Kandıra-Kefken-Karasu ve Akçakoca gibi Anadolu’ya giriş yapılabilecek sahil yerleşim birimlerinde de görevlendirilmişlerdir.
KAYNAKÇA
APAK, Rahmi, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, TTK yay. Ankara, 1990.
ÇAM, Yusuf, Milli Mücadelede İzmit Sancağı, İzmit Rotary Kulübü Yay., İstanbul, 1993.
NARİN, Resül, “Kocaeli’de İz Bırakan Bir Kuva-yı Milliyeci: İpsiz Recep” Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Cilt:3, Kocaeli, 2016, ss.1515-1539
ÖZEL, Sabahattin, Kocaeli ve Sakarya İllerinde Mili Mücadele (1919-1922), Adapazarı Bel. Yay., İstanbul, 1987.
ÖZEL, Sabahattin, Milli Mücadele’de İzmit-Adapazarı ve Atatürk, Derin Yayınları, İstanbul, 2009.
Sakarya Valiliği, Tarihte ve Günümüzde Sakarya, Sakarya, 1995.
SOFUOĞLU, Adnan, Kuva-yı Milliye Döneminde Kuzeybatı Anadolu 1919-1921, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1994.
SOFUOĞLU, Adnan, Milli Mücadele Döneminde Kocaeli, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara, 2006.
YELKENCİOĞLU, Niyazi, Kurtuluş Savaşı Anıları, Demkar yay., İstanbul, 2010.
YÜCE, Rıfat, Kocaeli Tarihi ve Rehberi, Türkyolu Matbaası, İstanbul, 1945.