- "İslam dünyası, bilhassa hukuk ve adalet konusunda çoğu haksız, temelsiz ve insaf sınırlarını aşan eleştirilere maruz kalıyor"
- "Kendi sömürgeci geçmişleriyle yüzleşme erdemini gösteremeyenler, ağızlarını her açtıklarında bize insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsediyor"
- "Adalet hizmetlerinin sunumunda ideolojik taassuba ve bürokratik oligarşiye asla yer olmamalıdır. Çünkü adalet sadece mülkün temeli değildir. Aynı zamanda devlet mimarisini bir arada tutan kilit taşıdır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Söz konusu kendi güvenlikleri olunca taş üstünde taş, gerektiğinde baş üstünde baş bırakmayanlar bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor. Oysa hukuk ve insan hakları meselesinin devletler arası rekabetin aracı haline getirilmesi, yanlış olduğu kadar tehlikeli de bir yaklaşımdır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi'nde yaptığı konuşmada, yasama organının işleyişindeki uyumsuzluğun, hem yürütmeyi hem yargıyı etkilediğini söyledi.
Yürütmenin krize girmesinin topyekun sistemi tıkayacağını, yargının işleyişindeki aksaklıkların da sistemin tamamında sorunlara yol açacağını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin yakın tarihinde bu tür krizlerin acısını bizzat çekmiş, ekonomiden demokrasiye farklı alanlarda bedelini ödemiş bir ülke olduğunu belirtti.
"Kimi zaman vesayet kimi zaman darbe olarak karşımıza çıkan sıkıntıları aşarken, kaybettiğimiz vakit ve enerji bizi demokratik ve ekonomik hedeflerimizin uzağında bırakmıştır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tablo içinde yargının ayrı bir önemi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda asla hatırlamak istenmeyen çok kötü örnekleri de yaşadığını anımsatarak, "Halbuki adalet hizmetlerinin sunumunda ideolojik taassuba ve bürokratik oligarşiye asla yer olmamalıdır. Çünkü adalet sadece mülkün temeli değildir. Aynı zamanda devlet mimarisini bir arada tutan kilit taşıdır. Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelişir, güçlenir, büyür. Adalet dağıtamayan, vatandaşına adaletle hükmedemeyen bir devlet, tıpkı temeli çürük bir bina gibi yıkılıp gitmeye mahkumdur." dedi.
- "Adalet hizmetlerinin kalitesini artıracak pek çok adım attık"
Hukukun üstünlüğü ilkesi konusunda oluşacak en küçük ihmal ya da ihlalin, yargıyla beraber yasama ve yürütmeye güveni de zedeleyeceğini, bunun da devletin işleyişinde telafisi zor zararlara yol açacağını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında son 20 yılda bilhassa adalet hizmetlerinin kalitesini artıracak pek çok adım attık. Sivil yargı, askeri yargı ayrımını ortadan kaldırarak, yargıda birliği temin ve tesis ettik, Ulusal Yargı Ağı Projesi'ni (UYAP) hayata geçirerek teknolojik ve bilimsel gelişmeleri, yargının hizmetine sunduk. Uzlaştırmacılık ve arabuluculuk sistemlerini kurarak, taraflara kolaylık getiren alternatif çözüm yollarını uygulamaya koyduk. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı, lekelenmeme hakkı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi pek çok reformu hayata geçirdik. Yargının bağımsızlığıyla birlikte tarafsızlığını da anayasal güvenceye alarak hukuk sistemimizin önemli bir eksiğini daha gidermiş olduk. Tüm bunlara ilaveten halkımızın takdir ve tensipleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek tarihimizde ilk defa güçler ayrılığı ilkesini tam manasıyla ülkemizde tesis ettik. "
Gelecek yıl yeni yönetim sisteminin ilk dönem uygulaması ışığında, yürütmeyi daha etkin kılma yanında yasama ve yargıyı da güçlendirecek yeni reformları ülkeye kazandırmak istediklerini aktaran Erdoğan, "Elbette bu süreçte kamuoyunun farklı kesimlerinin yakından takip ettiği kimi hadiseler üzerinden yaşanan tartışmalar da olabiliyor. Ama bu tartışmaların her birinin, kendi mecrasında köpürerek sürdükten sonra, hukuk devleti ilkesi havuzunda durulup, neticeye bağlanacağına inanıyoruz." dedi.
- "Hizmet standardını yükselten her eleştiriye, her fikre de kulak veriyoruz"
Adalet hizmetleri ve insan hakları başlıkları altında yapılanlar ne kadar büyük olursa olsun hiçbir zaman yeterli olmadığını belirten Erdoğan, hayatın sürekli değiştiği, değişimin beraberinde yeni sorunlar ürettiği bir iklimde hukuk sisteminin bunun dışında kalmasının düşünülemeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin bu konularda kendini sürekli yenilemesinin, varsa eksiklerini gidermesinin var oluş gayesini ifa bakımından son derece mühim olduğunun altını çizerek, ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyan siyasetçiler olarak meseleye böyle baktıklarını, mevzuatı sürekli geliştirdiklerini ifade etti.
Özgürlük, güvenlik dengeleri üzerinde, hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavırlarını insan öncelikli olarak belirlediklerini aktaran Erdoğan, "Bu süreçte önümüzü açan, bizlere ufuk kazandıran, hizmet standardını yükselten her eleştiriye her fikre de kulak veriyoruz. Milletimizin hayrına olduğuna kanaat getirdiğimiz hiçbir konuda komplekse kapılmadık, kapılmayız. Artık 20 yılı geride bırakan iktidar yıllarımızın en önemli alametifarikası hak ve özgürlük odaklı reform iradesini asla kaybetmemiş olmasıdır." diye konuştu.
- "Oryantalizm uluslararası siyaset ve hukuk camiasında mevcudiyetini koruyor"
Bunca yıldır kendilerine rehberlik eden reformcu ruhu hep diri tutmakta ve sürekli güçlendirmekte kararlı olduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye kardeşlerimizin de hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlükler alanında samimi bir gayretin içinde olduğunu biliyorum. Ziyaret ettiğimiz birçok ülkede hayata geçirilen reformlara bizzat şahitlik ediyoruz. Hatta birçok başlıkta İslam dünyasındaki dost ve kardeş ülkelerin Batılı devletlerden çok daha iyi bir konumda olduğunu görüyoruz. Ancak İslam alemine ve Müslümanlara yönelik oryantalist yaklaşımlar, bu hasbi gayretleri, atılan kritik adımları çoğu zaman perdelemektedir. İslam dünyası, bilhassa hukuk ve adalet konusunda çoğu haksız, temelsiz ve insaf sınırlarını aşan eleştirilere maruz kalıyor.
Sömürgeci döneme ait bir hastalık olan oryantalizm sadece akademide değil, uluslararası siyaset ve hukuk camiasında da mevcudiyetini koruyor. Kendi sömürgeci geçmişleriyle yüzleşme erdemini gösteremeyenler, ağızlarını her açtıklarında bize insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsediyor. Dünyanın birçok ülkesinde eli kanlı terör örgütlerini desteklemekte hiçbir beis görmeyenler, bizlere insan hayatının kutsallığına dair nutuk çekiyor. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca taş üstünde taş, gerektiğinde baş üstünde baş bırakmayanlar, bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor. Oysa hukuk ve insan hakları meselesinin devletler arası rekabetin aracı haline getirilmesi yanlış olduğu kadar tehlikeli de bir yaklaşımdır. Doğrudan insanı, insan onurunu, milletlerin geleceğini etkileyen konularda çifte standart uygulamak, insan hakları mücadelesine zarar vermektedir."
- "İnsanlık iyi bir imtihan veremedi"
Uluslararası kuruluşların ve kimi Batılı devletlerin söylemleri ve eylemleri arasındaki uçurumun ceremesini mazlumların, temel hak ve özgürlükleri hunharca gasbedilenlerin çektiğini belirten Erdoğan, "Neredeyse 12. yılını tamamlamak üzere olan Suriye krizi bunun en acı örneği olarak karşımızda duruyor. Şimdiye kadar 1 milyonu aşkın Suriyelinin hayatına mal olan bu kriz karşısında maalesef insanlık iyi bir imtihan veremedi. Suriyeli mazlumların, arşa yükselen feryatları, Türkiye'nin arasında bulunduğu bir avuç ülke ve kuruluş dışında kimsenin umurunda olmadı. Ne masum bedeni sahile vuran Aylan bebeğin dramı ne de bombalar altında can veren çocukların acısı vicdanları harekete geçirmeye yetmedi. Batılı ülke ve kurumlar, Suriye'deki insanlık trajedisine ancak mülteciler kapılarına dayandığı zaman tepki göstermişlerdir. Bu tepki de sorunun kaynağı olan krize çözüm bulmak yerine göçmenleri dikenli tel örgülerin ardına kapatmak şeklinde tezahür etmiştir." diye konuştu.