Sezgiç şu açıklamalarda bulundu: “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Bireylerin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan dikkat sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile kendini gösteren, yaşam boyu varlığını hissettiren psikiyatrik bir bozukluktur. Hakkında uzun yıllardır çok sayıda çalışma yapılabilmiş, hatırı sayılır bilgi birikimi edinilmiştir.”dedi.
BELİRTİLERİ NELERDİR
Dikkat eksikliği belirtilerinin, Dikkatin kolayca dağılması, ayrıntıları fark edememe, dikkatsiz hatalar yapma, seslenildiğinde dinlemiyormuş gibi görünme, görevleri düzenlemekte zorlanama, uzun süreli dikkat gerektiren işlerden kaçınma, başladığı işte, görevde, oyunda dikkatini sürdürmekte güçlük yaşama, yönergeleri izlemekte, görevlerini tamamlamakta, başladığı işi sonlandırmakta zorlanma, unutkanlık, Eşyaları kaybetme olduğunu belirten Sezgiç, Oturduğu yerde bile kıpırdanma, el ve ayakların boş durmaması, oturması beklenen yerlerde oturamama, sürekli koşuşturma halinde olma, sakince oyun oynamakta zorlanma, , Çok konuşmanın da hiperaktive belirtisi olduğunu söyledi.
RİSK VAR
Belirtilerin süresi ve şiddeti, hangi ortamlarda görüldüğü, yaşanan işlev kaybı sorunu tanımlarken belirleyici olmaktadır. İşlev kaybı; akademik alan, aile içi ilişkiler, sosyal ilişkiler, gibi alanlarda kendini gösterebilir. Ana belirtilerin yanı sıra, ikincil sorunlar da eşlik edebilir. Yapılan araştırmalar, dikkat eksikliği hiperkativite bozukluğunun ilkokul dönemi çocuklarının %3-5’inde görüldüğünü belirtmektedir. Genetik yatkınlık üzerine eklenen çevresel kimi etkilerin de riski arttırdığı belirtilir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
DEHB araştırılması ve tanı konulması aşamasında çocuk/genç, aile, öğretmen, klinik psikolog ve psikiyatristler işbirliği yaparak ilerlerler. Aile ve öğretmenlerden alınan bilgiler ile çocuk/gençlerle yapılan gözlem ve görüşmeler, kullanılan test ve ölçekler değerlendirilerek psikiyatri birimine yönlendirilir. Gerekli görülen tedavi seçenekleri aileye bildirilir. DEHB tedavisinde, ilaç tedavilerinin yanı sıra, aileye verilen eğitim ve bilişsel davranışçı terapinin bir arada sunulmasının etkinliği arttırdığı belirtilir.