Çok kıymetli okurlarım,

Bu hafta bildiğiniz üzere 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 110. Yıl Dönümünü yaşadık. Ve her yıl bu zaferin anlam ve önemini hatırlar, birbirimize de hatırlatırız değil mi? Neden peki?

Çünkü, bu öyle sıradan bir zafer değil! Bu, dünyada eşi benzeri olmayan bir savaştı.

Ne güzel ifade etmiş “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirin girişinde Mehmet Akif Ersoy;

“Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.  
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.”

Zira, Çanakkale Savaşı; bundan 110 yıl önce 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında gerçekleşen; Osmanlı'nın yanı sıra Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere ve Fransa gibi İtilaf Devletleri'nin de katıldığı büyük bir savaştı.  İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u ele geçirmek ve Boğazlar üzerinde kontrol sağlamak amacıyla Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalışmışlardı. 

Çanakkale Savaşı'nın sonucunda, Türk milleti büyük bir zafer elde etti. 

Bu zafer, Türk milletinin vatan topraklarını savunma ve bağımsızlığını koruma iradesini simgelediği için çok önem taşır.  Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde mücadele etme yeteneğini göstermesi ve ulusal kimliğini güçlendirmesi açısından kıymetlidir.

Bu savaş her iki taraf için de büyük kayıplara ve acılara neden olmuştu. Türk tarafı için bir savunma savaşı iken, İtilaf Devletleri için İstanbul'a kadar uzanmayı hedefleyen bir taarruz savaşı idi. 

Çanakkale Zaferi; öyle büyük bir destandır ki 300.000 askerimiz şehit olmuş ve düşman donanmaları onca üstün silahlarına rağmen ağır kayıplar vererek 18 Mart 1915 tarihinde geri çekilmek zorunda kalmışlardır.  

18 Mart, yalnızca bir zaferin değil, Türk milletinin bağımsızlık ruhunu, cesaretini, kahramanlığını ve fedakarlığını tüm dünyaya gösterdiği bir gündür. Çanakkale'de destan yazan atalarımız, savaşın yalnızca silah ve cephane üstünlüğüyle kazanılmadığını, azmin, inancın ve vatan sevgisinin en büyük güç olduğunu tüm insanlığa kanıtlamıştır.

Bu zafer, vatan sevgisi, fedakârlık ve cesaret gibi evrensel değerlerin, milletimizin karakterinin ayrılmaz bir parçası olduğunu gösterir.

Tarihte silinmez izler bırakan Çanakkale Savaşı, milletimizin kaderini derinden etkilemiş, deniz ve kara savaşlarında kazanılan parlak ve gurur verici zaferler milletimiz için bugünlere uzanan sürecin başlangıcı olmuştur. Çanakkale’de yazılan bu kahramanlık destan, eşsiz bir zaferin yanında Mustafa Kemal Atatürk’ü tarih sahnesine çıkarmış, askeri dehası ve üstün komutanlık yeteneği ile kara savaşlarının zaferle sonuçlanmasını sağlamıştır.

Türk askeri ve halkının imkansızı başararak ulusal birlik ve beraberliğin gücünü gösterdiği bu zafer, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık sevdasının bir göstergesi olmuştur.
Çanakkale Zaferi, milletimiz için büyük bir gurur kaynağıdır. Milletin birlik ve dayanışma içinde, azimle mücadele ettiğinin ve bağımsızlık için her türlü fedakarlığı göze aldığının bir simgesidir. Çanakkale Savaşı, milletimizin kahramanlık ve cesaret dolu destanını yazdığı bir dönemi temsil eder.

Nasıl bir ruh, nasıl bir vatan millet sevgisi, nasıl bir inanca sahip atalarımızın olduğunu ve bize bu aziz vatanı bırakmak için yaptıkları mücadeleyi herhalde şu kısa hatırat bize bir kez daha anımsatacaktır diye sizlerle paylaşmak istiyorum.

Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biri de Bombacı Mehmet Çavuş'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu, İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar, karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları birkaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş 'un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu:

"Sağ kolumu kaybettim, zarar yok, sol kolum var. Onunla da pekâlâ iş görebilirim. Beni üzen ve yine birliğime katılıp düşmanla çarpışmama mâni olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz, affediniz muhterem kumandanım..."

Değerli okurlarım, daha fazla söze gerek var mı?

İnanç, kararlılık, kahramanlık, vatan sevgisi, adanmışlık, gözünü kırpmadan şehadete yürüyüş.… Atalarımız bu cennet vatanımızı bu şekilde savunmuşlar ve bize miras bırakmışlar.
“Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirini bakın Mehmet Akif Ersoy nasıl bitirmiş:

“Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.”

Vatanımız için mücadele eden, vatan topraklarını savunurken gözünü kırpmadan şehadete yürüyen tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnet ile anıyorum.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner1119