"Fakirin eti" olarak nitelendirilen ve hemen hemen her evin tenceresinde kaynayan kuru fasulye zahmetli bir yolculuğun ardından sofraya geliyor.
Köylü kadınlarının titizlikle hasat ettiği fasulyeler, traktör römorklarına yüklendikten sonra kabuklarından ayrılmak üzere harman yerleri veya evlerin bahçelerine getiriliyor.
İlkel yöntemlerle kabuklarından ayrılan fasulyeler çuvallara konulduktan sonra kurutma işlem için yeri serilen kilim, halı ve naylonların üzerine serilerek 3 gün boyunca güneşin altında kurutuluyor.
Kurutulan fasulyelerin bir kısmı satış için poşetlere konuluyor, bir bölümü de üreticilerin kışlık besin ihtiyacını karşılamak için ayrılıyor.
Hasat işlemleri tamamlanan kuru fasulye, Kırklareli'nde odun ateşinin üzerindeki çömlekte pişirilerek tüketiliyor.
"Sofraların vazgeçilmezi"
Armağan köyündeki kuru fasulye yetiştiricilerinden Gülşen Özkaya, hasat ettiği kuru fasulyeyi satışa hazır hale getirmek için evinin bahçesinde kabuklarından ayırıyor.
Özkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ürettikleri fasulyenin çok lezzetli olduğunu söyledi. Rağbet gören fasulyenin üretiminin çok zahmetli olduğunu belirten Özkaya, şöyle konuştu:
"İlkbahar öncesinde tarlalarımızı ekim için hazırlıyoruz. Tarlaya ektiğimiz fasulyeleri hasat boyunca üç kere kazarız. Otlanmasın diye çapa sürekli elimizde bulunur. Kuyudan çektiğimiz sularla sulama işlemleri yaparız. Elle hasat ettiğimiz fasulyeleri, kabuklarından ayırarak, kuruturuz. Kuru fasulye safraların vazgeçilmez gıda maddelerindendir. Fakirin de zenginin de sofrasında yer alır."
"Lezzeti Istranca dağlarından geliyor"
Armağan köyü muhtarı Recep Dal ise ürettikleri fasulyenin lezzetinin Istranca dağlarından geldiğini söyledi.
Balkan köylerinde üretilen fasulyelerin lezzetli olduğunu aktaran Dal, bu aylarda tüm köylülerin fasulye hasat yaptığını vurguladı.