Mutluluğu hiç bırakmadım ben. Ne kadar uğraşsa da kaçıp gidemedi elimden. Bir tuttum ki, öyle bir düğüm attım ayrılmak ne mümkün. Beynimin aritmetiksel yanında sayısal esprilerle kandırdım gerçekleri. Sosyal yanında birçok varoluşla. Her uyanışımda sabahın telaşını sevdim. Yüzüme değen suyu, kurulandığım havluyu sevdim. Eşimin varlığını, yılların yaşanmışlığını, çocuklarımın afacanlığını, ayrı ayrı dertlere sevdalarını sevdim. Aynı eylemlerin tekrarı ile devrilen günlerde aldığım nefesleri, asansörlerin gökyüzüne çıkarışınız, yeryüzünde ayaklarımın yer basışını. Otoparkta arabaların ağır ağır çıkışını, Önüme gelen selam vermesini, gelene geçene eyvallah demesini sevdim. Aksayan işlerde sabrımın genişlemesini, beni kızdırsalar da dilimin teşekkür etmesini sevdim.
Aslında çocukla çocuk oldum, büyükle büyük. Akıllı ile akıllı, deli ile deli. Yani karşımdaki kişi kendisinden bilmeli bende ki hali. Zaman yalnızca nüfus cüzdanın da ilerlemiyorsa insan yaşta alıyor, akılda. Beynin içi doldukça, geride kalan tecrübe zinciri uzadıkça daha da yalnızlaşılıyor. Bazen o başı taşımak bile istemiyor gövde. Sanki diyor bir eşitsizlik var bu görevde. Terk etmek istiyor mutluyken bu diyarı Mevlana gibi döne döne.
Kasımsın da sonuna geldik. Yeni ay için kapıda aralık. Diyorum ki her başlangıç yeni kararlar alma ve uygulamaya çalışmak için birer fırsat. Gelin önümüzdeki aybaşı ya da yılbaşı bir karar alalım. Kimseye karışmayalım. Kendi işimize bakalım. İnsanları yaftalamayalım. Seçimleri için ayrıştırmayalım. Renklere haksızlık yapmayalım. İnsanca ola her şeye sahip çıkalım. İyiye iyi, kötüye kötü diyelim. Hiç olmadığımız kadar dürüst olalım. İstediklerimizi yapalım istemediklerimizden uzaklaşalım. Kısacası içimdeki gerçek biz olalım.
Ne başkalarının doğruları için yaşayalım ne de bizim doğrularımızı başkalarına dayatalım. Her faziletin derinliğine ulaşmak için kalbimize bakalım. Önce kendimizi sonra bizi biz eden her şeye sahip çıkalım. Yalanlarla, fitnelerle ruhumuzu doyurmayalım. Yapabiliyorsak yapalım, yapamıyorsak söyleyelim beceremedik diyelim. Milli ve manevi bilgelik için çabalayalım. Var olanı sevip mesleklere aşağılayıcı söylemler eklemeyelim. İnsanın haysiyetini şerefini temsi edelim. Bu saydıklarım zaten bizim iliklerimizde kanımızda var yalnızca son zamanlarda bizi zıvanadan çıkarttılar. Yağacaksak gürleyelim yoksa boşuna homurdanarak mutluluğumuzu soldurmayalım.
Bunlar zor gelebilir ama bir başlasak. Herkes etrafındaki çembere örnek olmaya çalışsa mutlaka çemberler bir noktada ulaşacaktır kıyılarına. Savaşlarımız güzeli korumak için olsun, yıkmak yok etmek için değil. Katma değerimiz olsun çevremizdeki insanlara. En önemlisi iyi örnek olabilmemiz gerekli bu ülkenin evlatlarına. Hepimize düşen görevler var yeter ki icra etmeye çalışalım, içimizden biri düşecek olursa omuz verip kaldıralım, Yanlışı hep beraber kınayalım en önemlisi birbirimizi doğru anlayalım.
O kadar kısa sürede değişecek ki birçok şey ilk başta şaşacak, çok geçmeden alışacak sonra mutluluk ve doğruluk melikelerinizle örnek olacaksınız.
Mutluluğu hiç bırakmayalım, yarınlar hüzünlü yetim kalmasın. Kardeş kardeşe güdeceği kinde boğulmasın. Şu an gecenin kıyısındayım bu kelimeler tüm iyi niyetlerimler dökülüyor gönül dağarcığımdan. İnşallah bu yazım yayınlandığında bizlerde buluşmaya başlarız mutluluğun kıyılarında.