https://www.facebook.com/share/p/19FCNbdFkU/?mibextid=wwXIfr
1987 yılında kurulan Teknopark İstanbul genel müdürlüğünde belgesel tadında tarihe yolculuk yapıp rahmetli Özal ile gazetecilik ve BELGESELCİLİK hatıralarımı yaşadım Kafkas islam ordusu komutanı Azerbaycan Fatih milli savunma sanayimizin kuruluş mimarı ( https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/baku-fatihi-nuri-pasa/2365194) Nuri Paşanın 1949 de siyonist yahudiletin sabotajı ile Kurduğu silah fabrikasında nasıl şehit edildiğini düşündün (https://www.instagram.com/milli_teknolojimiz/reel/DBnVrrAIXvY/)
TEKNOPARK İSTANBUL da bu gün duygu dolu anlar yaşadım Teknopark İstanbul genel müdürlük binasının girişinde Azerbaycan Fatih’i kafkas islam ordusu komutanı Nuri Paşanın büyük boy panosunu gördüğünde onunla ilgili yaptığım araştırma ve belgesel çekimleri gözümün önüne geldi https://www.gazetegebze.com.tr/kose-yazilari/can-azerbaycan-tarihi-ve-baku-fatihi-nuri-pasa-makale1458-html.html
AZERBAYCAN BAKÜ FATİHİ NURİ PAŞA BELGESELİ
https://www.youtube.com/watch?v=BOBfoTtwBZw
KAFKAS İSLAM ORDUSU VE NURİ PAŞA İLE İLGİLİ AZERBAYCANDA BELGESEL ÇEKTİM
https://belgeselciismailkahraman.wordpress.com/2023/11/
TEKNOPARK İSTANBULA GTÜ DEN GENEL MÜDÜR
Tarihler 1987 rahmetli Özal ın başbakan olduğu dönem
Bu gün İstanbul Sabiha Gökçe’n hava limanı yanında çıkngeniş bir alanda ileti teknoloji bölgesi kurulması için start verir temeller atılır çalışma başlar bu gün bu alanda dünyanın sayılı teknoparkları arasında yer alan Teknopark İstanbul kurulur bu gün Mütevelli üyesi olduğum bilişim ve teknoloji vakfı heyeti ile Teknopark İstanbul’u ziyaret edip Gebze teknik Üniversitedinden 20 yıldır tanıdığım değerli bilim adamı genel müdür Sn Prof Dr Abdurrahman Akyol beyden bilgi aldık.

TEKNOPARK İSTANBUL'UN TARİHÇESİ
Yerli ve yabancı girişimcilerin Türkiye’nin teknoloji geliştirme kapasitesine katkıda bulunabilmesi amacıyla kurulmuş bir teknoloji geliştirme bölgesi olan Teknopark İstanbul, Türk savunma sanayinin inovasyon merkezi konumunda yer almaktadır. Teknopark İstanbul; İstanbul ve çevresindeki üniversitelerin araştırma kabiliyetlerini, nitelikli işgücünü ve bölge sanayisinin tecrübesini özellikle savunma sanayine entegre etmektedir.
Kuruluşu 8 Ekim 1987 tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) kararlarına dayanan Teknopark İstanbul; Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından ülkemizin ileri teknoloji ihtiyaçlarının milli kaynaklardan karşılanabilmesi için gerekli dinamik, bilimsel ve teknolojik altyapının oluşturulmasına destek sağlamak amacıyla İstanbul’un Anadolu yakasında hayata geçirilen İTEP’in (İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi) önemli bir parçasıdır. 20 Nisan 1988 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Pendik Kurtköy’de İTEP amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere kamulaştırılan 13 milyon m²’lik alanın yaklaşık 2,5 milyon m²’lik kısmı Teknopark İstanbul için ayrılmıştır. 12 Şubat 2009’da Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Ticaret Üniversitesi arasında imzalanan niyet mektubu ile hızlanmış aynı yıl 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’na göre 3 Ekim tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Teknopark İstanbul, Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TGB) statüsü kazanmıştır. Daha sonra kurucu heyete İstanbul Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) ve Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş.’nin (STM) de dahil olmasıyla 12 Mart 2010 tarihinde bir ortaklık sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme kapsamında 4 Mayıs 2010 tarihinde Teknopark İstanbul A.Ş. resmi olarak kurularak faaliyete başlamıştır.
Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation’da da inovatif ve derin teknoloji tabanlı iş fikirleri üzerinde Ar-Ge çalışmaları yürüten girişimcilere ev sahipliği yapmaktadır. “Incubatıon center for deep tech entrepreneurs” mottosuyla girişimcilere uluslarası standartlarda fırsatlar sunan Cube Incubation dünyanın sayılı kuluçka merkezleri arasında yer alma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Sıfır maliyetle markalaşma eğitimleri verildiği Cube Incubation’da girişimciler; 300 metrekarelik alana kurulu Biyoküp Laboratuvarı’ndan, 100 metrekarelik alana kurulu Temiz Odalar’dan, Post Kuluçka Alanı’ndan ve 400 metrekarelik alana kurulması planlanan Prototipleme Merkezi’nden ücretsiz ya da çok düşük bir maliyet karşılığında yararlanmaktadır. Ar-Ge çalışmalarının ticari bir değere kavuşması gerektiği bilinciyle hareket eden Teknopark İstanbul’da bu çerçevede hizmet veren bir Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) ve odaklı olarak kurulan 4 ayrı kümelenme yer almaktadır. TTO, Ar-Ge çalışmaları yürütülen bu projelerin patent alması ve ticarileşmesi noktasında çalışmalar yaparken SAHA İstanbul (İstanbul Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği), ARGEMİP (Ar-Ge Merkezleri İletişim ve İşbirliği platformu), İSEK (İstanbul Sağlık Endüstrisi Kümelenmesi) ve Türk Denizcilik Kümelenmesi isimli kümelenmeler de bu odak teknoloji alanlarında çalışan kurumlarla bir sinerji ortamı yaratmak ve birlikte verimli araştırma alanları tesis etmek amacıyla önemli çalışmalara imza atmaktadır. Bu kümelenmelerin birincil amaçları teknolojide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak, milli teknolojilerin üretimini artırmak ve ülkemizin yerli sanayiyi geliştirme hedefine katkı sağlamaktır. (Kaynak https://www.tgbd.org.tr/teknopark-istanbul-firmasi-233)

Vefat Yıldönümünde Özal ve lider olmak
http://www.gebzegazetesi.com/vefat-yildonumunde-ozal-ve-lider-olmak-makale,1031.html
MERHUM ÖZAL İLE GAZETECİLİK VE BELGESELCİLİK HATIRALARIM
Vefat Yıldönümünde Özal ve lider olmak 1980 darbesinden sonra, Türkiye Cumhuriyetini belli bir süre idare eden Turgut Özal ve Türkiye’nin Özal’lı yılları halen konuşulup tartışılıyor. Vefatının üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen Özal’ın prensibi ilkesi, sevecen ve samimi duyguları halen dost ve düşman herkes tarafından takdir ile anılıyor.
Özal gerçekten bir liderdi. Üstelik silinmez izler bırakan bir lider. İyisi ile kötü ile hatasıyla sevabıyla Türkiye bir çok şeyi Özal döneminde yaşadı. Orta Direkler…. , Hisse Senetleri…. KDV …, Dövizin serbest bırakılması…., transformasyon…., Çağ atlama…, Benim memurum işini bilir…., Anayasayı bir kere delmekten bir şey çıkmaz…., ve daha neler neler. Artık hepsi mazi oldu. Bir gerçek var ki Özal gerçekten Türkiye’ye çok önemli hizmet etti. Elbette çok iş yapan insanlar çokta hata yaparlar. Bize düşen bugün Özal’ı hayırla ve rahmetle anmak. Allan Rahmet eylesin…
Özal’dan sonra gelen liderleri hatırlayalım. Demirel…., Ecevit…, İnönü…, Türkeş…, Erbakan…, ve daha bir çok isim. Bu isimlerden hangisi Özal kadar konuşabiliyor. Özal kadar silinmez iz bırakan kaç liderimiz var. İşte Demirel; 40 yıl Türk siyasetinde iktidar, muhalefet, bir bilen ve yasaklı olarak söz sahibi oldu. Acaba Özal kadar eser ve hizmeti var mı?. En önemlisi Özal kadar seveni var mı?. Zammetmiyorum. Demirel’i nasıl hatırlayacağımızı çok iyi biliyoruz. Üzerinde fazla durmaya gerek yok.
Lider olmak çok önemli. Liderler eser ve hizmetleri ila yaşarlar. Özal’dan önce ve sonra gelen liderler kendi eksenleri etrafında konuşulacaktır. Ama Özal aradan asırlar geçse de unutulmayacak, sürekli hayır ve şükranla anılacaktır.
Özal’ı ilk kez 1983 yılında tanımıştım. Anavatan Partisinin kuruluş yıllarıydı. Gebze’de ilçe teşkilatı açılış töreninde kendisine sorular yöneltmiş, o sert sorularımıza yumuşak ve samimi cevaplar vermişti. Sonra birkaç kez daha görüştük. Gazeteci ve belgeselci olarak onu yakından takip ettik. Güney Doğu Anadolu Projesi GAP projesi araştırma dalında birincilik ödülünü kendi elinden almış bir gazeteci olarak, vefatından sonra birçok yazı kaleme almıştım. Özellikle cinayete kurban gidip gitmediği tartışılıyordu. O konu ile ilgili yazdığım yazıların bir bölümünü köşemde sizlerle paylaşıyorum. Yazının tümünü www.gebzegazetesi.com adresindeki köşemden okumadığınızı arzu ediyor, Özal ile ilgili görüş ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmanızı istiyorum.
TURGUT ÖZAL KİMDİR?
13 Ekim 1927 tarihinde Malatya'da doğdu. Babası Mehmet Sıddık Özal, annesi ise Hafize Özal'dır. Babası memur olduğu için öğrenimini farklı okullarda tamamladı. Öğrenim hayatına Bilecik'te bir ilkokulda başlayan Özal, daha sonra Mardin, Konya ve Kayseri'de öğrenimini sürdürdü. Yükseköğrenimini ise İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nde tamamladı.
Özal, mezun olduktan sonra Ankara'daki Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde çalışmaya başladı. 1952 yılında Ayhan İnal'la ilk evliliğini yaptı. Kısa bir süre sonra boşandı ve Semra Hanım'la evlendi. Bu evlilikten üç çocuğu oldu. Ekonomi üzerine eğitim almak için Amerika'ya giden Özal, Türkiye'ye döndükten sonra Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde çalışmaya devam etti. 1959 yılında Ankara Ordonat Okulu'nda yedek subay olarak askerliğini yaptı.
Askerden döndükten sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nın kuruluş çalışmalarında yer aldı. Bir süre sonra da Başbakan Süleyman Demirel'in danışmanlığına getirildi. 1965'te Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı oldu ve 1971 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Daha sonra ise Dünya Bankası'nda danışman olarak görev yaptı.
1977 milletvekili genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden (MSP) aday oldu, fakat seçilemedi. 1979 yılında Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirildi. 24 Ocak Kararları'nın hazırlanmasında önemli rol oynadı.12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan hükümette, başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. 1982 yılında görevinden istifa etti. 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kurdu ve ilk seçimde tek başına iktidar oldu. 1989 yılında TBMM tarafından cumhurbaşkanı olarak seçildi. Özal, 17 Nisan 1993'te vefat etti.
(2).jpg)
ÖZALIN CENAZESİNDE BELGESEL ÇEKTİM ( Gebze gazetesi 10/10/2012)
Merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal kısa süren Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde çok büyük hizmetler yaptı. Hayatta iken kıymetini bilemedik. Özellikle malum medya ve güç odakları Özal’a saldırdılar, hakaret ettiler, iftira edip, O’nu küçük düşürmek için ellerinden gelini yaptılar. Buna rağmen merhum Özal, hep halkın yanında oldu. Milletinden kopmadı, dindar ve demokrat cumhurbaşkanı olarak gönüllerde yer etti.Bu güç odakları saldırırken muhafazakar ve milliyetçi camiada Özal’a sahip çıkmadı. Hatta bazı aile fertlerinin yaptığı yanlışlar yüzünden Özal büyük sıkıntılar çekti. Kongrede hayatına kastettiler. Merhum Özal, “öldürmeyen Allah öldürmez” diyerek güç odaklarına meydan okudu. Özal’ın zamansız ölümü, zehirlendi kuşkusunu ortaya çıkardı ve yıllar sonra Özal’ın mezarı açıldı. Özal’ın mezarı açıldıktan sonra cesedinin çürümediği bizzat devlet yetkilileri tarafından açıklandı. Cesedinin çürümemesi üzerine bilimsel olarak bazı açıklamalar yapılıyor. Ancak Özal’ı yakından tanıyan ve Özal’la ilgili birçok araştırma yapmış, hatta malum gazeteci Emin Çölaşan’ın “Turgut Nere’ye Koşuyor” kitabına karşılık, değerli dostum Fuat Aydemir ‘in Özal’ın hizmetlerini anlatan “Türkiye Nereye Koşuyor” kitabını basarak Özal’a sahip çıkan bir gazeteciyim. Polisan fabrikasında üst düzey bir yönetici olan Fuat Aydemir bey “Türkiye Nereye Koşuyor” kitabını hiçbir yayıncıya bastıramamış ve biz bu kitabı basıp yayınlayarak tarihe not düşmüştük. Bugün bu kitabın orijinal basımı azda olsa elimizde bulunmaktadır.
Özal’ın vefat ettiği haberini TV’de duyduğumda içim daralmış ve gözlerimden boşalan yaşı hiç unutmuyorum. Özal daha partiyi kurduğu günlerde Gebze’de kendisine işçilerle ilgili sorular yöneltmiş, Başbakan ve cumhurbaşkanı olduğunda birkaç kez röportaj yapma fırsatı bulmuş biri ve 1989’da Anadolu Gazetecileri Gap yarışmasında Özal’ın elinden ödül almış biri olarak Özal’a karşı vefa borcumu ödemek için birkaç satır ele almak istedim.
ÖZAL’IN CENAZESİNE DE KATILMIŞTIM
Merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın mezarının açıldığı günlerde yurt dışında belgesel çekiyordum. Okuduğunuz bu satırları da şu an belgesel çekmek üzere geldiğim İspir ve Yusufeli bölgesinden yazıyorum. Türkiye ve dünya kamuoyu önemli bir şeye şahitlik ediyor. Özal’ın cesedinin neden Çürümediği ve bununla ilgili yapılan açıklama ve yayınlar gelecekte çok önemli bir belge olarak milli ve manevi iz bırakacaktır.
Özal’ın İstanbul’daki cenaze merasimine gazeteci ve belgeselci olarak katılmış, Fatih camiinde bir ağaç üzerine çıkarak hem cenaze namazını kılmış ve o mahşeri kalabalığı görmüş biriyim. Özal’ın cenazesinde Vatan caddesinde 10 binlerce kişiyle yürümüş ve anıt mezarına defin işleminde Fatihalar okumuş biriyim.. O mahşeri kalabalık, dua eden isimler ve hiçbir protokol yapılmadan dua eden 10 binler Özal’ın cenazesinin neden çürümediğini en iyi şekilde ifade etmekte. (Kaynak Vefat Yıldönümünde Özal ve lider olmak http://www.gebzegazetesi.com/vefat-yildonumunde-ozal-ve-lider-olmak-makale,1031.html)
.jpg)