Kocaeli Şehit Alper Al Ortaokulunda düzenlenen sembolik törende konuşan Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu, artık ana okul, ilkokul ve ortaokulların ülkelerin sanayi yatırımları ve inovasyonlarından bağımsız olmadığını söyledi.
Özgüveni yüksek, güçlü, dinamik ve yaratıcı düşünen beyinlere ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Gençoğlu, "Yeni eğitim hatırlamayı değil yenilikçiliği ve yaratıcılığı ön plana çıkarıyor. Bunun esasında da üretimi merkeze alıyor. Çocukların daha ana okullarında edinmiş oldukları yaratıcılık becerisi, geliştirmeye başladıkları el becerileri, zihinsel becerilerle birleştiğinde inovatif ve değişimi merkeze alan 21. yüzyıl dünyasının benimsediği gençliği yetiştirmiş olacağımıza inanıyoruz." diye konuştu.
Müfredatın temel aks bağlamında bunun üzerine oturduğunu aktaran Gençoğlu, ahşap ve metal atölyelerinde öğrencilerin bu malzemeleri erken yaşlarda tanıdığını kaydetti.
Gençoğlu, okullardaki tasarım ve beceri atölyelerinin bu eksiği kapatacağını belirterek, "Klasik eğitim anlayışından ziyade dünyadaki eğitimde inovasyonu merkeze almış ülkelerin yetişmiş olduğu çağdaş eğitim anlayışına bu sayede geçeceğimize inanıyoruz. Temel inancımız buradaki kuruluşlarla ülkemizin en ücra şehirlerindeki okullarımızda da bu tür tasarım ve beceri atölyelerinin sayısını artırabilmektir. Tasarım ve beceri atölyeleri, çocuklarımızın 'Okulum tam da bunu benim için yapmış.' dediği şeylerdir. Bu bazıları için müzik, bazıları için resim atölyeleridir." ifadesini kullandı.
"Değişim dünyayı etkileyen en önemli dinamiklerden biri"
Koç Holding Üst Yöneticisi Levent Çakıroğlu, değişimin içinde bulundukları dönemde dünyayı etkileyen en önemli dinamiklerden biri olduğunu söyledi.
Özellikle dijital teknolojilerin yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını ve iş modellerini sürekli değiştirdiğini aktaran Çakıroğlu, bu sebeple de bu büyük dönüşümün dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırıldığını kaydetti.
Çakıroğlu, dördüncü sanayi devrimini Türkiye açısından önemli bir fırsat penceresi olarak gördüğünü vurgulayarak, "Doğru hazırlıklar zamanında yapılırsa ve başta insan kaynağımız olmak üzere ihtiyaç duyulan yatırımlar zamanında gerçekleştirilirse hem ülkemizin hem de şirketlerimizin rekabetçi güçlerini artıracaklarını düşünüyorum." diye konuştu.
Çocukların ve gençlerin çağın gerektiği yetkinliklerle donatılmaları ve iş hayatına hazırlanmalarının hayati önem taşıdığını vurgulayan Çakıroğlu, "Bu çok önemli konuda da devlet ve özel sektör iş birliğinin elzem olduğuna inanıyoruz." dedi.
Çakıroğlu, Koç Topluluğu olarak 2006 yılında Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi'ne başlarken ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için ellerini taşın altına koyduklarını aktararak şöyle devam etti:
"14 yılın ardından Milli Eğitim Bakanlığı ve IBM'le iş birliği yaparak yeni bir protokole imza attık. Böylelikle Mesleki Eğitimde 21. Yüzyıl Becerilerinin Geliştirilmesi Projesi'ni hayata geçirdik. Bu iş birliği öğrenci ve öğretmenlere yönelik davranışsal ve teknik becerileri geliştirmeyi hedefliyor. Mesleki ve teknik liselerde Endüstri 4.0 dönüşümünün sağlanmasına yenilikçi bir okul ve sektör iş birliği modelini ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu model öğrenci, öğretmen ve sektör temsilcilerinin birlikte öğrenmesini, düşünmesini ve üretmesini esas alıyor.
Projenin ilk yılında kazandığımız öğrenimlerle Milli Eğitim Bakanlığıyla iş birliğinde halen Türkiye'de 450 bin öğrencinin yararlandığı ve 54 bin öğretmenin uyguladığı mesleki eğitim dersinin müfredatının yenilenmesi çalışmalarına katkı sağlıyoruz. Eş zamanlı olarak mesleki eğitimde tasarım beceri atölyesi standartlarını geliştirmek üzere örnek bir atölye tasarladık ve uygulama çalışmalarını başlattık. Geldiğimiz noktada mesleki eğitim noktasındaki tecrübelerimiz bizi Endüstri 4.0 dünyasında 'Meslek lisesi memleket meselesi 4.0'a' getirdi."
"Projeyle derse ilgisi az olan öğrencilerin dahi ilgileri arttı"
Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ise projenin en çok öne çıkan kazanımlarından birinin öğrencilerin sınıflara katılımındaki azim ve isteklerindeki artış olduğunu kaydetti.
Derse ilgisi az olan öğrencinin dahi ilgisinin artığını tespit edildiğini aktaran Yelmenoğlu, şöyle devam etti:
"Çocuklarımızın araştıran, sorgulayan nesiller olma yolunda enerjilerinin ve yeni bakış açısı getirme çabalarının arttığı, detaylara daha fazla dikkat edip daha aktif oldukları gözlemlendi. Neredeyse bütün okullarımızda, öğrencilerimizin olumsuz davranışlarının azaldığı, kendilerine öz güvenlerinin arttığı görüldü. Okul birincisi olan bir öğrencimizin teknoloji tasarım öğretmeni olmaya karar vermesi, bir öğrencimizin projeye katıldıktan sonra bilim teknik lisesine gitmek istemesi, bir başka öğrencimizin okulda hazırladıkları projeyi üniversite öğrencilerine sunmak üzere üniversiteye davet edilmesinden büyük gurur duyduk. Aynı şekilde evde eğitim alan bir özel eğitim öğrencimizin bu sınıflar aracılığıyla TÜBİTAK projesi hazırlaması, projemizin öğrencilere dokunmaya başladığını gösteren somut verilerden sadece birkaçı."