Kadınlar için can sıkıcı bir sorun olan “Polikistik Over Sendromu” yumurtalıklarda, büyüyemeyen çok fazla yumurta birikmesiyle ortaya çıkan hormonal bir bozukluk. Polikistik over sendromunun bir hastalık değil, doğuştan gelen bir özellik olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Tüp Bebek Merkezi Direktörü Doç. Dr. Tayfun Kutlu “Sorunun temelinde yatan ise insülin direnci ve dolayısıyla fazla kilosu olan kadınlar polikistik over sendromu açısından riskli grup içinde. Polikistik over sendromunun getirdiği tüm şikayetlerde, tedavi açısından ilk olarak fazla kiloların atılması için bir diyet ve egzersiz planı uygulanıyor. Hastadaki bu yaşam tarzı değişikliği ideal kiloya gelmeyi sağlamakla kalmıyor, tüylenmeyi de azaltıyor” açıklamasında bulundu.
İlaç tedavisiyle amaç yumurtlama sağlamak
Tüp bebek aşamasına geçmeden önce iki basamaklı bir tedavi sürecinin olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Tüp Bebek Merkezi Direktörü Doç. Dr. Tayfun Kutlu “Hasta ideal kilosuna geldikten sonra, ilk basamakta yumurta üretimini sağlamaya yönelik ve genellikle 3 kür şeklinde planlanan bir ilaç tedavisiyle başlıyor süreç. Hastanın insülin direncini azaltan ilaçlar da bu aşamada tedaviye eklenebiliyor. Eğer tedavi sonunda yumurtlama olursa, hasta doğal bir ilişkiyle dahi gebe kalabilme şansı yakalıyor. Ancak yumurtlama sağlanamazsa bu kez tedavinin ikinci basamağına geçiliyor; yani iğne ve aşılama tedavilerine” şeklinde konuştu.
Yaş önemli
İğne tedavisinin daha kaliteli yumurta gelişimini sağlamak için yapıldığını ve böylelikle elde edilen bir ya da daha fazla yumurtanın olgunlaştırılıp çatlamasının sağlandığını belirten Doç. Dr. Tayfun Kutlu “Bu tedavinin devamında, aşılama kısmında ise erkekten alınan spermler daha kaliteli olması için laboratuvar ortamında yoğunlaştırılarak, en ideal döllenme için yumurtanın çatladığı saatlerde ona en yakın yere bırakılarak birleştiriliyor. İğne ve aşılama tedavisi de 3’er kür şeklinde uygulanabiliyor. Tabii bu aşamalarda tedavinin en büyük rakibinin “yaş” kriteri olduğunu hatırlatmalı ve şunun da mutlaka altını çizmeliyiz: Hastanın çocuk sahibi olmayla ilgili alınan öyküsünde bazı ek risk faktörleri varsa (ileri yaş, ameliyat öyküsü, tüp tıkanıklıkları vs) bahsettiğimiz basamakların bazıları atlanarak bir üst basamağa geçilebilir. Örneğin hastanın yaşı 35 üstündeyse ilaç, iğne ve aşılama tedavilerindeki başarı şansı çok az olacağı için doğrudan tüp bebek tedavisine geçilebiliyor. Bu tip hastalarda tüp bebek tedavisinde başarı oranları, diğer basamak tedavilerine göre daha yüksektir” dedi.
Birden fazla deneme şansı var
Tüp bebek tedavisinde sayıca fazla yumurta gelişiminin sağlandığının, bu nedenle de birden fazla deneme şansı olduğunun altını çizen Op. Dr. Ebru Öztürk Öksüz, “Bu tedavide, nispeten daha düşük dozdaki ilaçlarla yumurta uyarısı yapılabiliyor ve elde edilen yumurtalar toplanıyor. Fakat polikistik over sendromlu hastalarda yumurta sayısı beklenenin üzerinde olursa bazı riskler doğabiliyor. Bunlardan biri; yumurta sayısının fazla olmasıyla, oluşan embriyoların rahim içine tutunma şanslarının azalması. Diğeri ise yumurtalıkların aşırı uyarılması” açıklamasında bulundu.
Yumurtalar önce donduruluyor, rahim ve vücut dinlendirildikten sonra transfer ediliyor
Riskleri bertaraf etmenin yolunun olduğunu vurgulayan Op. Dr. Ebru Öztürk Öksüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elde edilen yumurtaların taze transfer yerine, en iyi oldukları aşamada dondurulup bir sonraki adet dönemine kadar saklanması, rahmin ve vücudun da dinlenmesini sağlıyor. Böylece hem hormonal dengelerin normal fizyolojik sınırlara gelmesi için zaman kazanılıyor. Bu rahim dinlendirme tekniğiyle hastanın gebelik şansı da artırılmış oluyor. Tüm bunlara rağmen ilk denemede hamilelik olmazsa, daha önce elde edilip kullanılmayan embriyolarla (5-10 yıla kadar saklanabiliyorlar) yeni denemeler yapılabiliyor. Bu açıdan tüp bebek tedavisinin, kadınlara tekrar tekrar şans veren bir yöntem olduğunu bir kez daha belirtmiş olalım.”