banner1100
SAĞLIK:
Yumurta rezervi ile ilgili 11 soru

23 Şubat 2021 Salı 13:01

Bir kız çocuğu doğduğunda ortalama kaç yumurta ile doğar?

Bir kız bebek doğduğunda yumurtalıklarındaki yumurta sayısı yaklaşık 1 buçuk-2 milyon civarındadır. Bu sayı ergenliğe kadar azalma gösterir ve 300-400 bine düşer. Kadınlar adet görmeleriyle birlikte her ay yumurtlarlar. Doğurgan oldukları dönemde ise yumurta sayısı 300-400 bin civarındadır. Her ay bu yumurtalardan kullanılır, yumurtalar tükendiğinde de menopoz süreci devreye girer.

Yumurta rezervi zamanla neden azalır?

Her ayki dönemde yaklaşık 1000 civarında yumurta yola çıkmak için ayaklanıyor ve hepsi büyümeye çalışıyor ama hepsi öne çıkamadığı için genellikle her ay kadın vücudunda 1 veya 2 yumurta önderlik kazanıyor. O yumurtalar yumurtlamaya hazırlanıyor. Kadınlar 1 buçuk-2 milyon yumurtayla doğuyor ama her ay 1000 civarında yumurta kaybediliyor. Ancak her kadın aynı yumurta sayısıyla dünyaya gelmiyor, aynı sayıda yumurtayla ergenliğe girmiyor. Dolayısıyla da kadınların doğurganlık sürelerinde farklılıklar görülebiliyor.

Yumurta rezervinin azalmasını etkileyen, hızlandıran faktörler neler?

Azalmayı etkileyen pek çok faktör var. Birincisi, ne kadar çok yumurtayla dünyaya geldiğimiz. Bunu biraz genetik şans olarak da düşünebiliriz. Aslında genetik şansla hayata daha fazla yumurtayla gelindiğinde, yumurtaları zamanla kaybedilse bile doğurgan olunan süre uzayabiliyor. Ama bu doğurganlık süresi içerisinde yumurta rezervini sigara, stres de elbette azaltabilir. Ayrıca yaşla birlikte de kesinlikle bu rezervin azaldığını biliyoruz. Yumurtalıklara yönelik herhangi bir operasyon, yani yumurtalıkların dokusunu etkileyebilecek herhangi bir ameliyat, herhangi bir ilaç kullanımı söz konusu olduğunda mutlaka yumurtalık rezervinin azaldığını biliyoruz. Kanser gibi bazı sistemik hastalıklarda kullanılan kemoterapotik ve radyoterapotik ajanların vücudumuzdaki en hassas hücreleri azaltarak doğurganlık süresini oldukça kısalttığını da biliyoruz.

Yumurta rezervinin azalması hangi yaştan sonra hızlanıyor?

Eskiden 40 yaşı riskli yaş kabul ederdik ve 40 yaşından sonra yumurta sayısının çok belirgin bir hızla azaldığını söylerdik. Zamanla 37 yaşın daha riskli bir yaş olduğunu kabul ettik. Şimdi de dünyadaki verilere baktığımızda 35 yaşından sonra bu azalmanın hızlandığını söyleyebiliriz. Artık kadınlardaki yumurta rezervi, yani yumurta sayısının azalması, hatta daha önemlisi yumurta kalitesindeki problemler daha erken yaşlara doğru gelmekte. O yüzden bebek sahibi olmak için 35 yaşından sonra daha hızlı hareket etmek gerektiğini söyleyebiliriz.

Bundan 10 yıl öncesine göre, ciddi yumurta rezerv azlığını ya da erken menopoz riskini çok daha fazla görmeye başladık. Toplumda bunun yüzdesi çok artmaya başladı. Bu arttığı için bebek sahibi olmak için 35 yaşını geçmemeyi öneriyoruz.

Yumurta rezervinin hızla azalmasının nedenleri nelerdir?

Ailede erken menopoz varsa, özellikle anne, teyze, kız kardeş gibi kadından gelen genetik faktörler konusunda uyarıcı olmak çok önemli. Çünkü bu bize, o ailede genetik olarak bir rezerv azlığına yatkınlık olduğunu gösteren bir bulgu olabilir. Ayrıca kemoterapi gerektiren, kanser gibi sistemik bir hastalığı olan kadınların da öncesinde yumurtalık rezervinin değerlendirilip, gerekirse dondurulup saklanması gündeme gelebilir. Bu tarz tedaviler yumurta rezervini ciddi şekilde azaltan faktörler.

Sigara ve beslenme koşulları da çok önemli. Sağlıklı beslenmeyi ve sigaradan uzak durmayı çok önemsiyoruz. Yumurtalık kistleri ya da yumurtalıkta olabilecek başka herhangi bir problemden dolayı geçirilecek ameliyatlar da kadınların en büyük problemlerinden.

Çocuk sahibi olmak için “yumurta rezervinde” ne kadar yumurta olması lazım? Bir sayı verilebilir mi?

Çocuk sahibi olabilmek için bir tane yumurta bile yeterli. Bu tamamen o yumurtanın kalitesi, kadının doğurganlığı ve o yumurtadan güzel bir embriyonun oluşmasıyla ilgili. Aslında çocuk sahibi olmak için bir yumurta ve bir sperm yeterli. Dolayısıyla yumurta rezervi çok azalmış kadınlar da kendiliğinden gebe kalabilir. Ancak burada tabii ki beklemek biraz riskli. Çünkü beklerken yumurtaların tamamen tükenmesi söz konusu. O yüzden bu kadınlarda hızlıca etkin tedavilere geçiyoruz. Etkin tedavide de tabii ne kadar çok yumurta alırsak o kadar çok faydasının olacağını düşünüyoruz.

“Şu kadar yumurta gebelik için gerekli” diye bir ifade doğru olmaz ancak elimizde ne kadar çok yumurta olursa gebelik için o kadar iyi. Ne kadar çok iyi kalitede yumurta, spermle birleştirilmiş ne kadar çok embriyo olursa aralarından en iyiyi seçme şansı, en iyilerini seçtikten sonra dondurup bir sonraki gebelik için saklama şansı da yüksek oluyor.

Bu rezerv anne olmak için ne zaman “yetersiz” olur?

Yumurta rezervi az olan bir hastayı bir bütün olarak değerlendirmek önemli. Yani kaç yıllık evli, ne kadar zamandır çocuk sahibi olmak istiyor, eşinin spermi nasıl gibi mevcut durumların değerlendirilmesi lazım. 20 yaşında rezervi az olan bir hastaya olan yaklaşımla 40 yaşında rezervi az olan hastaya yaklaşım aynı değil. Siz 20 yaşında yeni evli ve rezervi az olan bir hastayı birkaç ay yumurta takibiyle değerlendirebilirsiniz ama 40 yaşında daha radikal tedavi kararları almanız gerekebilir. Hastaların doğurganlık süresini çok iyi değerlendirilmek gerekiyor. Geç kalmamak, zamanı iyi kullanmak lazım.

Yumurta rezervinin yetersiz olduğu nasıl anlaşılır? Herhangi bir belirti olur mu kadında?

Ultrasonda hastanın yumurtalıklarındaki yumurta sayısını sayarak, yumurta rezervinin  hastanın yaşına uygun olup olmadığını söyleyebiliriz. Tabii ki bizi destekleyen bazı hormon testlerimiz de var. Bunların içerisinde en önemlisi Anti-Mullerian Hormonu (AMH). Anti- Mullerian Hormon doğru bir şekilde bakılmışsa, bize yumurta rezervi ile ilgili güvenilir sonuçlar verebiliyor. Yine adetin ikinci ya da üçüncü günü hastanın FSH ve E2 değerlerini birlikte değerlendirmek gerekir. Tüm bu test ve kontroller bize hastanın yumurta rezervi ile ilgili bilgiler verir.

Yumurta rezervinin hızla azalmaması veya yumurtaların kalitelerinin düşmemesi için ne gibi önlemler alınabilir?

Kontrol edemediğimiz pek çok durum var. Hastaya “Stresten uzak dur” diyoruz ancak bu günümüz yaşam koşullarında, özellikle çalışan bir kadın için çok kolay bir şey değil. Ancak egzersiz yapmak yumurta sayısını arttırmasa bile kaliteyi arttırır. Yani dokudaki oksijen miktarını artırır, stresi azaltır. Bunun da yumurta kalitesine mutlaka bir katkısı var. Yaşamımızda değiştirebileceğimiz faktörler ve değiştiremeyeceğimiz faktörler var. Sağlıklı beslenme, düzenli spor, protein ağırlıklı beslenmek, sigara içmemek, özellikle 40 yaşından sonra hekim önerisiyle bazı antioksidan ilaçların kullanılması yumurta rezervinde elde edeceğimiz yumurta kalitesine mutlaka olumlu etkisi olacaktır.

Yumurtanın sayısından çok kalitesi önemli midir?

Kesinlikle. En önemli şey yumurta kalitesidir. Yumurta rezervi yani yumurta sayısının en önemli anlamı bizim ne kadar çok sürecimizin olduğu, ne kadar rahat hareket edip edemeyeceğimizdir. Gebelik anlamında 10 tane kalitesiz yumurtadansa 2 tane kaliteli yumurtanın olması her zaman her hekimin tercih ettiği bir durumdur.

Yumurta sayısının azalması sizi ikaz eder, sadece sayı değil, ayrıca yaş da önemli. Hatta en önemli faktör yaş. Bunların hepsi gebelik şansını azaltan ya da arttıran faktörler. Mesela 40 yaşına geldiniz ve yumurtalık rezerviniz çok iyi. Bu sizin gebeliği erteleyebileceğiniz anlamına gelmiyor. Çünkü yaş yumurta kalitesini olumsuz etkileyen bir faktör. Dolayısıyla değerlendirme yaparken birçok faktörü birlikte düşünmek gerekiyor. Yumurta rezervi, yaş, hastanın evlilik süresi, ne kadar zamandır çocuk istediği, herhangi bir hastalığının olup olmadığı, ameliyatları, daha önceki gebelikleri ve sperm çok dikkate alınması gereken faktörler. Yani her hastayı bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Sadece yumurta rezervi değil, her faktör tedavi yaklaşımını değiştirebiliyor.

Doğum için en sağlıklı yaş nedir?

25-35 yaş arasının, doğum için en iyi yaş olduğunu söyleyebiliriz. Bazen kabul etmesek de yaşlanmaya başlıyoruz. Metabolizmamız yavaşlamaya başlıyor. Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin özellikle yaş faktörünü hesaba katmalarında yarar var.

banner982
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

Stres, kötü ağız kokusunun baş sebebi
Uzman Diş Hekimi ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, depresyon, stres ve anksiyete...

Haberi Oku