Yaşamak öylesine kolay öylesine kolay ki bu yüzden zorlanıyoruz. Kimse kimseye fenalık yapmasa, çalıp kaçmasa, vurup öldürmese, küfür etmese olduğu gibi kalsa ne olur acaba? Beynimiz yangın yeri, ruhumuz şehir çöplükleri gibi, kalbimiz nefsimiz zaten şeytana taş çıkarır. Bu ne yaman çelişki böyle. Nereden tutsak elimizde kalıyor. Görmeden şahitlik yapılmaz ama elli tane yalan ardı ardına sıralanıyor. Doğru olan bu kadar yanlışın arasında kendiliğinden çürüyor. Bir çözümü yok mu acaba bu yolsuzluğun, bilinmeyenli denklemin?
 
Hafta içi 14. Kocaeli Kitap Fuarında imza günü ve söyleşimiz vardı. Bu arada aynı gün, köşe yazılarımdan derlediğim CEVAPSIZ YAZILAR adlı dördüncü kitabım da çıktı. Güzel bir denk getirmeydi bu. Sabah on birde söyleşimize biraz geç kalsak da başlamış olduk. Salona girdiğimde dolu olması beni mutlu etse de geç kalmanın utancı biraz üzdü beni. Özrümüzü dileyip konuya başladık. Neredeyse salonun tamamı gençlerden oluşuyordu. O yüzden konumuzu biraz gençlere doğru yönlendirdik çünkü bu kokuşmuşluktan onlar çıkaracaktı bu ülkeyi.
 
İnanmaları lazımdı doğruluğa dürüstlüğe, ilkenin, dinin, milletin kıymetli olduğuna. Her yapılacak yeniliğin yaralı olması gerektiğini kanıksamaları lazımdı. Yoksa yalnızca para kazanmak için yaşamak, mutsuz bir geleceğin peşinde koşmaktı. Çalışınca herkesin kazanabileceğini, ahlaki değerlerin bulunmaz nimet olduğu, yardımlaşmanın nasıl ayağa kaldırdığını, sadakatin nasıl itibar kazandırdığını, her canlının yaşam hakkı olduğunu ve daha birçok bize ait duyguların tohumlarının o taze gönül ve akıllara ekilmesi gerekliydi.
 
Fakat bizler ne kadar doğruyu istersek isteyelim, bir şeyleri düzeltmeye kalkalım hemen peşinden bir negatif yükleme enerjimizi alıp götürüyor. Muhteşem Maliye Bakanı ve kabinenin buldukları olağanüstü çözüm ile hayallerimiz yıkılıyor. Kredi kartlarından ama yüz bin lira üstü olanlardan yedi yüz elli lira alıp orduyu kuvvetlendireceklermiş. Keşke bir kampanya yapsalar hem helalinden hem de daha fazla para toplarlardı. Maliye bakanımız iktidarı bitirmek için harika çalışıyor. Sıkı durun yakında yeni vergilerle çok büyük işler yapmış gibi karşımıza çıkıp bize müjdelere verip enflasyon artık inecek diyecek Sayın Maliye Bakanımız.
 
Başka başka şeyleri yazmak istiyorum ama zorlanıyorum. Hayatı seven, şükretmeyi bilen olumlu bir insan olarak artık benim bile sabrım yetmiyor. Sanki Teksas’a döndü ülkem. Herkes Ali kıran baş kesen.
 
Sokaklarda mafya, dolandırıcılar her ortamda, söz verip tutmayanlar iş başında, bütün sabıkalılar dolaşıyor ulu orta. Bu sene enflasyonla beraber, tecavüz rekoru, cinayet rekoru, gasp rekoru, ahlaksızlık rekoru, vergi toplama rekoru, göçmen rekoru, gaz ve petrol bulunmasına rağmen yakıt fiyatlarındaki rekor, Maliye Bakanının aynı kelimeleri tekrarlama rekoru, iflas rekoru, vergi affı rekoru… Kısacası rekor üstüne rekor kırılacak, bizler bu kırılan rekorlara doymayacağız.
 
Ülkemiz çok güzel, hala bozulmamış insanları var. Suçu sabit olanlara idam cezası gelmeli. Sabıkalılar toplanmalı ve kısırlaştırılmalı; bunda da ciddiyim. Yoksa bizim sonumuz son değil, bu gittiğimiz de doğru yol değil. Güneşe iç huzuru ile bakmak istiyorum ben; yine elimi kolumu sallayarak sokaklarda dolaşayım, arkadaşlarımla simit yiyip çay içeyim. Günlük sohbetler etmek istiyorum. Trafikte kavga, kadın cinayeti, hayvanlara eziyet ve hayvan severlerin aşırılığını, gasp ne bileyim bütün olumsuzluklar bitsin istiyorum. Ama umudum her gün biraz daha azalıyor.
 
Oysa bizlerin o cahil ana babaları, yanan sobaya odun atarken odunu bir kaç kez yere vururlarmış üzerinde böcek karınca varsa düşsün yanarak ölmesin diye. Şimdi okumuş insanlar yakalayıp hayvanları hatta insanları diri diri ateşe atıyorlar, ormanları yakıyorlar. Bu modern ve kültürlü insanlar mahvedecek bizi. Ben sanırım cahilliği seçiyorum.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981