banner1006

Canım Türkiyem, güzelim Türkiye!

Gerçekten hafife alınmaması gereken bir ülke olan Türkiyem!

Dünyadaki konumuyla, coğrafyasının fizikî özellikleriyle, insanı çok yönlü, çok kabiliyetli, çok yetenekli oluşuyla; gerçekten dünyada parmakla gösterilen ve gösterilmesi gereken emsalsiz ve benzersiz yegâne büyük, güzel ve dünyanın gözbebeği denmeye seza ve lâyık bir ülke.

Evet, Türkiyem taşıyla, toprağıyla bilhassa insanıyla mekânen dünyaya beşik, insanlığa rehber ve yol gösterici olmuş, olabilmiş; tek dünya ülkesi ne kelime, dünya incisi, pek değerli dünya halkasının elmas taşı hükmünde;

Hepimizin iftihar ettiği, öğündüğü; gıpta edilen, örnek alınan, değerine paha biçilemeyen, ikincisi olmayan lider ülke.

Evet, bu topraklarda nice mânâ erleri yetişmiş, ilim ve fen sahasında nice üstün kabiliyetli, zekî ve çalışkan insanlar zuhur etmiş. Bu vatan ve milleti dünyaya sunmuş.

Böylece her biri, Türk Milleti’nin iftihar vesilesi olmuş.

Hâlâ da bunlar gibi, daha niceleri dünyaya; maddî ilim ve fen sahasında, mânevî mânâ ve gönül alanında; kendilerini Türk Milleti adına insanlığa zevk, şevk ve içtenlikle sunmuşlar ve sunmaya, hâlen devam etmektedirler.

Evet, Türk Milleti; Arapça, Farsça ve Türkçe’den müteşekkil İslâm Medeniyeti’nin sacayaklarından biri olarak tarihe damgasını vurmuş ve hâlâ da, vurmayı sürdürmektedir.

Evet, Türk Milleti; enerjik ve potansiyelli insanıyla, gönüllere hükmeden lisan ve diliyle, insanlığa hizmet eden ilim adamlarıyla;

Velhasıl bu cihanşümul değerleriyle insanlığı aydınlatmaya, insanlığa hizmet ve huzur sunmaya devam etmektedir. Kıyamete kadar da, inşallah bu hususiyetlerini yaşatacaktır.

x

Beni, bu övgü dolu satırları yazmaya sevk eden, dünyaca meşhur ve ünlü bir ilim adamımız ve Türk Milleti’nin yüzünü ağartan, aynı zamanda Edip, Şair, Güftekâr, Musikişinas, Teolog, Filozof ve Hattat olan Prof. Dr. İsmail Hakkı AYDIN hocamız ve onun telif etmiş / yazmış olduğu, özellikle “Beyin” hakkında kaleme aldığı, cihan bâhâ eserleridir.

Bu zâtı muhteremle ne kadar övünsek az!

Çünkü sevincimiz asla satırlara sığmaz.

Nitekim tarih; Türk Milleti’nin İslâm Sancaktarı olarak bin yıldır İslâmiyete yaptığı kutsal hizmetlerinin en büyük şahididir.

Üstelik, bu hakikat ve gerçeğe; Kur’an-ı Kerîm’in mânen işaret etmesinden dolayı, büyük bir bahtiyarlık içinde olmanın manevî hazzı içinde,

Türkler hakkında bu eksik ve nâkıs satırları yazmak cesaretini kendimde bulabildim.

Çünkü bu aziz Türk Milleti;

Yüce Kur’an’ın Maide Suresi’nin 54. âyetinin, mânen sitayişle bahsettiği ve mânen “Benim ordum.” diyerek, İlâhî takdîr ve övgüsüne mazhar kıldığı milletlerden son büyük millettir.

Nitekim asrın âlimi de bu hususu şöyle dile getirmektedir:

“İşte, ey ehli Kur’an olan şu vatanın evlâtları!

Altı yüz sene değil, belki Abbasîler zamanından beri, bin senedir Kur’an-ı Hakîm’in bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kur’an’ı ilân etmişsiniz.

Milliyetinizi Kur’an’a ve İslâmiyete kale yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz, müthiş tehâcümatı (hücumları) def ettiniz. Ta:

‘Allah öyle bir topluluk getirecektir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler ve Allah yolunda cihad ederler.‘ (Maide sûresi: 54) âyetine güzel bir mâsadak oldunuz (âyeti doğruladınız, haklı çıkardınız).”

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Deneme 12 ay önce

https://moz.com/ deneme

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934