banner1106
DEVRİ ALEM BELGESELİMİZ TARİHE NOT DÜŞÜP ZAMANA NOTERLİK YAPIYOR

14 Aralık 2022 Çarşamba 11:15


Gebze gazetesi 
www.gebzegazetesi.com ve gazete Gebze ile www.gebzegazetesi.com da belgeselcinin not defteri köşesin de yayınlanan makalemiz

https://www.gazetegebze.com.tr/kose-yazilari/devri-alem-belgeselimiz-tarihe-not-dusup-zamana-noterlik-yapiyor.html

TGRT BELGESEL TV VE KOCAELİ’NDE ELAZIĞ HARPUT’DA 2004 YILINDA ÜNLÜ SANATÇI PAŞA DEMİRBAĞ İLE ÇEKTİĞİMİZ BELGESELİMİZ YAYINLANDI
2015 yılında vefat eden ünlü sanatçı Paşa Demirbağ İle Elazığ’da 2004 yılında çektiğimiz belgesel söyleşinin yayınlandığı bölüm.
https://fb.watch/hlnzhrL5r_/?mibextid=qC1gEa
KOCAELİ TV DE YAYINLANAN BÖLÜM
https://www.facebook.com/gebzeningazetesi/videos/1053066128489632/?vh=e&extid=0&d=n
TGRT belgesel TV Devri Alem belgesel programımızda 2004 de Elazığ’da çektiğimiz belgeselde ünlü sanatçı Paşa Demirbağ İle yaptığımız belgesel söyleşi yayınlandı. 2015 yılında vefat eden Paşa Demirbağ’ı rahmet ve şükranla anıyoruz.
ELAZIĞ KÜRSÜBAŞI MÜZİK TOPLULUĞU
https://www.dailymotion.com/video/x2zcv3n
PROGRAMIN TEKRARI GECE
12 yıldan beri TGRT belgesel TV de hergün sabah 07 gündüz 12 ve gece 03 de yayınlanan Devri Alem belgesellerimizi 
www.devrialem.tv web tv kanalımızdanda izleyebilirsiniz.
BELGESEL KOCAELİ TV DE YAYINLANDI
Kocaeli tv de  
www.devrialem.tv olarak 19 yıl önce çektiğimiz Elazığ Harput belgeselimiz yayınlanıyor. Dünyanın bir çok ülkesi ve Türkiye genelinde çektiğimiz devri alem belgesel tv programımız bir çok ulusal ve bölgesel tv kanalında yıllardan beri yayınlanmakta beğeni ile izleniyor.
12 yıldan beri Devri Alem belgesel programı her sabah saat 07 de TGRT belgesel tv de yayınlanmaya devam ediyor. Programın tekrarı gündüz 12 ve gece saat 03 de yayınlanıyor.
https://www.facebook.com/gebzeningazetesi/videos/1053066128489632/?vh=e&extid=0&d=n
PAŞA DEMİRBAĞ KİMDİR
“Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?” diye bir mısraı var koca Akif’in. Paşa Demirbağ’ın ölümü nedense bana bu mısrayı hatırlattı. Bu memleketin gerçek değerleri sessiz yaşıyor, sessizce göçüp gidiyor dünyadan. Demirbağ, sözlü kültür kalemizin burçlarında dalgalanan bir sancaktı. Mürekkebi hüzünden, sermayesi sonsuzluğa özlemden, serveti derin bir ah çekişten… Bu dünyaya vedasıyla bir sancak daha düştü toprağa. Sessiz, nümayişsiz… Popüler kültürün gürültü patırtısında yitirdiğimiz Türkü diyarımız şimdi daha ıssız.
Evet, Paşa Demirbağ, Harput musikisinin son dönemlerdeki en büyük temsilcilerindendi. Kardeşi Enver Demirbağ öldükten sonra tek temsilcisiydi de diyebiliriz. Klasik Harput musikisinin… Terbiyenin, talimin, edebin… Eskiden bu topraklarda musiki para kazanmak için, şöhret edinmek için icra edilmezdi. Halkının içinde, mütevazı yaşayan, mutlaka bir iş güç sahibi olan fedakâr insanlar, sözlü kültürü yaşatmak için musiki icra ederlerdi. Gökkubbenin altında bizi biz eden sevdalara ses verirlerdi. Hepimizi söylerlerdi, hep bizi söyleşirlerdi…
HARPUT’TA KÜRSÜBAŞI GELENEĞİ
Urfa’da sıra gecesi, Çankırı’da yaren meclisi, Balıkesir’de barana geceleri, Van’da oturmah, Konya’da sıra yarenleri, Diyarbakır’da velime geceleri, Harput’ta kürsübaşı… Şairleri, ozanları, âşıkları, gazelhanları yetiştiren bereketli ocaklar. Paşa Demirbağ da Harput’ta kürşübaşında ustalarının dizinin dibinde talim etmişti musikiyi, o muazzam birikimi… Türkiye Kültür Portalı adlı internet sitesinde kürşübaşı şöyle anlatılıyor: “Kürsübaşlarında efsaneler, masallar, bilmeceler söylenir; latifeler, şakalar yapılır, yüzük oyunları oynanırdı. Oyun sonunda kaybedenlere cezalar verilir, ağır şakalar yapılırdı. Kürsübaşı geleneklerinden başka Harput’ta bütün mahallelerde ‘oda işletme âdeti’ vardı. Zengin konaklarında selamlık daireleri, orta hallilerin evlerinde ise selamlık odaları bulunurdu. Akşamla yatsı arasında buralarda toplanılırdı. Bu odaların müdavimleri hep aynı kişilerdi. Bir odanın müdaviminin diğer odaya gitmesi hoş karşılanmazdı. Selamlık odalarında sesleri güzel kimseler tarafından Ahmediye, Muhammediye, Kısas-ı Enbiya kitapları, Emrah, Nevres külliyatından parçalar okunurdu. Hikâyeler, masallar, savaş anıları anlatılırdı. İlim adamlarının selamlık odaları kalabalık olurdu. Müdavimlerin de çoğu hocalar, müderrisler veya mektep medrese görmüş kimselerdi. Bu odalar adeta bir ilim yuvasıydı. Fuzuli, Baki, Nef’i, Nabi, Nedim, Sadi gibi şair ve ediplerin eserleri okunur, incelenir, yorumlar yapılırdı. Hatta bu toplantıda ezbere beyitler okunmakla kalınmaz, ‘Fuzuli’den bir beyit okuyacaksın ki son harfi ‘b’ olsun’ şeklinde sorulan sorulara cevaplar alınırdı. İşte böylesine ortamlarda adeta kürsübaşlarında ve odalarda bir ‘yaygın eğitim’ yapılır, insanlar bilgi sahibi olurlardı. Harput insanının kadirşinaslığını, bilge kişiliğini ve musikisindeki şahsına münhasırlığını buralarda aramak gerekir.”
Paşa Demirbağ işte böylesine mümbit bir ortamda soluk alıp veriyor. 1932 Elazığ/Palu doğumlu. Çocukluk yıllarında evlerindeki gramofondan Hafız Burhan, Münir Nurettin Selçuk, Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Celal Güzelses, Müzeyyen Senar dinliyor. Ortaokul yıllarında babasının ölümü nedeniyle Palu’nun ileri gelenlerinden dayısı Sekratlı Ali Bey’in konağına taşınıyorlar. Ali Bey de musikiye meraklı biri. Paşa Demirbağ ve kardeşi Enver Demirbağ’ın musiki alanında yetişmeleri için çabalıyor. İki kardeş Harput musikisi ve kültürünün dev isimlerinden Kövenkli Hafız (Mehmet Süer), Hafız Osman Öge ve Koruklu Şevki’den ders alıyorlar.
HARPUT YÖRESİNDEN YÜZLERCE TÜRKÜYÜ KAYDA GEÇİRDİ
Hem çocukluğundan beri Türk musikisinin büyük isimlerini dinleyen hem de Harput’un üstatlarından ders alan Paşa Demirbağ, Harput musikisine hâkim olduğu kadar Türk müziğini de bilmektedir. Çocukken plaklarını dinlediği Safiye Ayla gibi sanatçıları dayısı Sekratlı Ali’nin konağında canlı canlı dinler ve musiki meclislerine devam eder.Demirbağ, kaybolan bir kültürün musikisini günümüze aktaran önemli şahsiyetlerden. TRT ve Kültür Bakanlığı repertuarına Harput ve yöresinden yüzlerce türkü kazandırdı. Çağrıldığı her organizasyona katılma gayretindeydi. Türkü, uzun hava okudukları kayıtlar, kasetler kendinden habersiz çoğaltılıp satışa sunulmuş, nice paralar kazanılmış ama kendisi herhangi bir ücret gözetmeden Harput musikisi ile ilgili dersler vermiş, gençleri yetiştirmiş.
Evet, Harput müziğinin kaynağı olmasına rağmen çok da tanınmadı, ortalıkta gözükmedi Paşa Demirbağ. Halk müziği repertuarına kazandırdığı türküler çoğu ses sanatçısı tarafından okundu. Belki bu türkülerle birçoğu meşhur da oldu, para da kazandı. Paşa Demirbağ ise son nefesine kadar herhangi bir maddiyat gözetmeden çabaladı. Herhangi bir ödül, mükâfat beklentisi olmadan… Emekli olabilmek için bile büyük uğraşlar verdi. Bizim gerçek değerlerimize verdiğimiz önem ve onlara gösterdiğimiz hassasiyet Demirbağ’ın durumunda bir kez daha kendini gösterdi maalesef. İlgisizlik, görmeme, duymama… Belediyelerimiz yerel kutlama günlerinde bile büyük gürültü patırtılarla şarkıcıları getirip, gürültü patırtıya kucak dolusu paralar harcarlar ama mahalli değerleri görmezler.
“Oy akşamlar akşamlar/ Yine geldi akşamlar” diye başlayan türkü de, “Bir tel vurdum Yemen’de gardaşıma /Tez yetişsin cenazemin başına/ Suçum varsa yazsın mezar taşıma” yüreğimizi dağlayan uzun hava da, “Yüksek kayadır gönül/ Derttir beladır gönül” diye başlayan ölüm hoyratı da, “Tıfl-ı nazeninim unutmam seni/ Telhkam eyledi firakın” tecnis hoyratı da, “Meşelidir aman bizim dağlar da meşelidir/ Kaç gün oldu aman yar sevdaya da düşeli” türküsü de, “Gar mı yağmış şu Harput’un başına/ Gurban olam toprağına taşına” da, “Bu su böyle akmasın kenarını yıkmasın/ nazlı yârim geliyor kimseler bakmasın” da, “Esmerim kıyma bana/ Kurban olurum sana” türküsü de Paşa Demirbağ’la bizlere ulaştı, onun sesiyle daha da ölümsüzleşti.
Geçirdiği kalp krizi dolayısıyla 3 Aralık’ta vefat eden Demirbağ’a rahmet olsun!.. (Kaynak Muaz Ergü)









banner982
Anahtar Kelimeler
Ismail KahramanMakale
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

Büyükşehir, Hz. Mevlana’yı anacak
Büyükşehir’in Hz. Mevlana’nın vuslatının 751. yıldönümü münasebetiyle düzenleyeceği Yâd-ı Mevlana...

Haberi Oku