Öyle dizelerde görüldüğü gibi değil Polislik mesleği. Ne arka sokaklara benzer ne Behçet ç ye. Birkaç rütbeli dışında astını umursayanda yoktur öyle arka sokaklarda ki Rıza baba gibi.
-Eğer Polisseniz, rütbeliler sizden devamlı hizmet bekler zaman, mekan, sağlık gibi kavramları hiç düşünmeden.
-Eğer Polisseniz bir ay eve gitmeden çalıştırılsanız da ilave bir ücret alamazsınız, emniyet hizmetleri tazminatı adı altında verilen üç kuruş para sayesinde diğer memurlarla aynı ücreti alabilmenize rağmen.
-Eğer Polisseniz postacı, kargocu gibi rahat bekleyemezsiniz çaldığınız kapının önünde, her çalınan kapı ölüme açılan kapıdır bizler için.
-Eğer Polisseniz hiçbir kapıya müjde vermek için gitmezsiniz, ya bir kaçak, ya bir suçlu, ya bir terörist ve benzeri olayların faili için gidersiniz ve kendi suçları için suçlu durumuna düşen tüm bu insanlar ve aileleri size düşman olur görevinizi yaptığınız için.
-Eğer Polisseniz hakimin karşısında tutuklanan suçludan ölüm tehditleri alırsınız, ve o mahkemede evinizin adresine kadar her şey beyan edilir suçlunun yanında.
-Eğer Polisseniz neredeyse tüm meslek guruplarının sorumluluklarına ortak olursunuz.
-Eğer Polisseniz aylık mesai saatiniz ek görevler dışında aylık en az iki yüz kırk saattir. Ve sizin aldığınız maaş diğer memurlarla aynı ve hatta az olmasına rağmen sorgulanır. Ekstra zam yapılacak denilse tüm kurumlar ayağa kalkar.
-Eğer Polisseniz meslek hayatımda defalarca şahit olduğum, on nisan polis haftasında, özlük hakları ile ilgili bir düzenlemeyi siz beklerken, asker kardeşlerimize bir düzenleme yapıldığını duyarsınız.
-Eğer Polisseniz eşit işe eşit ücret masallarıyla avutulursunuz yıllarca.
-Eğer Polisseniz kendinize ait asla bir zamanınız olmaz. Çocuklarınızın büyüdüğünü diploma törenlerinde fark edersiniz, ola ki katılabilirseniz.
-Eğer polisseniz kendi kurumuzdan emekli olan bir işçiden neredeyse on bin lira daha az emekli maaşı bağlanır.
-Eğer Polisseniz sırf eğitim durumunuzdan dolayı yaş haddinden bile emekli olsanız asgari ücretin altında bir maaş ile emekli edilirsiniz.
-Eğer Polisseniz ve sivil çalışıyorsanız bir ek göreve gittiğinizde verilmeyen, jop, yelek ve benzeri kıyafet ve malzemeler nedeniyle soruşturma geçirirsiniz. Verilmediğini söylediğinizde kantinde satılıyor cevabını alırsınız. Yani maaşınızdan, evlatlarınızın rızkından ek görevin malzemelerini sizden almanızı isterler. (artık son zamanlarda bu sorunlar ortadan kalktı bu tür gereçler verilmeye başlandı)
-Eğer Polisseniz birçok ek görevlerde bir zahmet verilen kumanyaların kokuşmuş olduğuna şahit olursunuz. (birkaç istisna dışında)
Daha yüzlercesini sayabilirseniz eğer Polisseniz.
Bin dokuz yüz doksan üç yılında başladığım mesleğime iki bin on altı yılında kendi isteğimle hendek operasyonlarında jübilemi yaparak emekli oldum. O günden bugüne yukarıda saydığım ve sayamadığım onca soruna kim ne çözünler getirdi derseniz. Çözümsüz kaldığını söylesem yalan söylemiş olmam diye düşünüyorum.
Peki, kim bu sorunlarımız için ne yaptı?
-Emrindeki Polisler sayesinde adını duyurup sonradan İçişleri Bakanı olan müdürler mi?
-Bir zamanlar neredeyse tamamı vali olan müdürler mi?
-Her seçim öncesi söz veren siyasetçiler mi?
Acaba hangisi ne yaptı der sorarsanız birçok Polise hiç biri bir şey yapmadı cevabını alırsınız.
-Bu konuları dile getiren birkaç il emniyet müdürünün de kısa zamanda görevlerinden alındığını araştırdığınızda görebilirsiniz.
-Sıfır sosyal hayat
-Bir gözü açık uyku
-İstirahatte bile görevli sayılmak
-Göreve gidip gelirken hayatını kaybedersen daha mesai başlamadı diye şehit sayılmamak
-Görev esnasında karışabileceğin kaza ve benzeri durumlarda kusurlu bulunarak masrafların tarafınızdan ödenmesi için soruşturma açılması.
-Ve burada sayabileceğimiz onlarca sorunlar nedeniyle hakkınızda soruşturma açılarak neredeyse meslekten ihraç edilmenize kadar ilerleyecek süreç altında görev yapmak.
O yüzden abilerimiz der ki;
Bizim meslek hayatımız pamuk ipliğine bağlıdır. Amirin iki dudak arasından çıkacak iki cümle ile hemen atılırsınız mesleğinizden. Ve bu durum neredeyse amir ne derse haklıdır diye anlaşıldığından yazılı bile verilmesi suç olan emirleri, amirlerin söylemesi ile yapmak zorunda kaldığınızda tüm sorumluğun üzerinizde kalmasını sağlıyor ne yazık ki.
Ve ne yazık ki birçok alanda olduğu gibi, bizim mesleğimizde de liyakat değil adam kayırmacılık belirliyor kimin, nerede nasıl çalışacağını. Ve o birimlerde bir zahmet bileğinin hakkıyla çalıştırılan meslektaşlarımızın sırtına kalıyor bütün iş.
Sonuç olarak içinde bulunduğumuz ve bu sefer Ramazan bayramı ile birlikte kutlayacağımız Polis bayramı öncesinde, Polisler için dünden bugüne kim ne yapı derseniz;
Ben çalıştığım sürede hiç kimsenin özlük haklarımızı düzenleyerek gerek çalışma süreleri, gerek ek görevlerin ücretlendirilmesi ve benzeri alanlarda rahat etmemizi sağlayan ne siyasetçi, ne müdür tanıdım.
Bırakın bunların düzeltilmesini aynı görevi ifa ettiğimiz abilerimiz, kardeşlerimiz ile farklı okullar mezunu olduğumuzdan, yani eğitim durumu nedeniyle çalışırken çok fark olmamasına rağmen, emekli olduktan sonra on bin lirayı bulan maaş farklılığı ile ayrıştırıldık.
Yine tekrar ediyorum Polis için KİM NE YAPTI derseniz, benim vereceğim cevap koca bir SIFIR (0) olurdu.
Cevabı olan abilerim, kardeşlerim varsa yazımın altına not düşsünler lütfen.
Tüm bunların ışığında, Polise angarya gelen Polis bayramımız kutlu olsun diyorum.(Çünkü kendi bayramımızda bile bayram için ek görev yazılan meslek çalışanlarıyız. Giyeceğimiz kıyafete bile üstlerimiz karar veriyor bu bayramda)
Saygılarımla…
Muhammet YEGİT
Emekli Polis
İHA