Cennetin var oluş sebebi nasıl ki, taşıdığı taşıyacağı çok üstün mâna, keyfiyet ve içeriğinden ileri geliyorsa, cennetteki insanın cennetten ve cennetin içindekilerden üstün oluşu da; oradaki mânanın muhatabı ve hitap olunanı oluşu sebebiyledir.
Çünkü görülmeyen güzellik
Ha var ha yok ne fark eder
İşitilmeyen ses
Ha yayılmış ha yayılmamış ne fark eder
Anlaşılmayacaksa mânası sözün
Ha söylenmiş ha söylenmemiş ne fark eder
Çünkü ancak insan hem bakar hem görür
Çünkü ancak insan hem duyar hem işitir
Çünkü ancak insan hem bilir hem anlar
İşte bu anlama, fehmetme, derk ve idrâk etme keyfiyeti cennetten, cennetin içindekilerden ve cennetin verdiği tüm lezzetlerden daha üstün, daha yüksek ve daha değerlidir.
Çünkü bu mâna, bu ruh, bu manevî cevher olmasaydı…Ne kâinat yaratılacaktı…Ne de cennet var olacaktı…
Bütün bu yaratılmışlar; insana verilen anlama, fehmetme, idrak etme kabiliyet ve yetisinden dolayıdır. Yoksa kâinat yaratılmayacaktı.
Nitekim “Levlâke Levlâke” hitap ve seslenişi boşuna söylenmedi. Âşık Veysel’in:
“Sendeki bu güzellik neye yarardı
Bendeki bu aşk olmasa”
şeklindeki mısra ve dizesi, bir de bu açıdan düşünülmeli.
Dünyada mâna nimeti
Olur dünyada dünyadan üstün kıymeti
Cennette mâna nimeti
Olur cennette cennetten üstün kıymeti
Dünyadaki mâna cennet lezzetine örnek dünyada
Cennetteki mâna cennette cennet üstü lezzet
Asıl büyük nimet cennette işte bu
Asıl cennet cennetteki mâna cennet üstü cennet
İşte bu asıl nimet yani cennetteki mâna
İşte asıl cennet denilen gerçekleşen rüya
İşte gerçek nimet
İşte hakiki lezzet
Budur be dostlar
Zaten mânası olmayan herşey yok hükmündedir.
Zaten mânasız olan herşey olmayacaktı.
Öyleyse mâna her varlığın özü, varlık sebebi.
Bunun farkına varış ise lezzetlerin en üstünü.
İşte bu mazhariyet ve vasfından dolayı insan; diğer varlıkların sertacı olmuş. Öteki mevcudatın ise var oluş nedeni sayılmış. Çünkü maddedeki mânayı anlama yetisiyle donatılarak yaratılmış; işte bu yüzden kâinatın biricik göz bebeği olmuştur insan olan insan.