banner1098
GÜNDEM:
BELGESEL TADINDA GEBZE'DEN ŞİLE'YE DEVR-İ ALEM

18 Kasım 2022 Cuma 09:58


Gebze gazetesi 
www.gebzegazetesi.com ve gazete Gebze de www.gebzegazete.com da belgeselcinin not defteri köşesinde yayınlanan makalemiz

https://www.gazetegebze.com.tr/kose-yazilari/belgesel-tadinda-gebzeden-sileye-devr-i-alem.html

Sonbaharın son günleri Devri Alem belgesel tv programı 
www.devrialem.tv olarak Gebze’ den yola çıktık. Gebze ve Şile köylerinde sonbaharın muhteşem manzarasını belgeselleştirerek Şile’ye gelip belgesel çekimlerimize başladık . Şile’nin milli ve manevi tarihimizdeki yeri ve önemini araştırıp Şile’nin sadece deniz kum ve plajdan ibaret olmadığını Şile’de tarih kültür ve inanç turizmide olduğunu gündeme getireceğiz.
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2436745769813349&id=100004338481610
ŞİLE’DE TARİH KÜLTÜR VE İNANÇ TURİZMİ
Gitmediğiniz yer sizin değil diyerek devri alem belgesel tv programı 
www.devrialem.tv olarak tarih ve kültürümüzü yerinde araştırıp belgesel çekerek İlim Kültür ve tarih araştırmaların vakfı kültür hizmeti olarak bir çok tv kanalı ve sosyal medyada yayınlıyoruz , il ilçe ve beldelerimizin milli ve manevi tarihimizdeki yerini gündeme getirip tarih kültür ve inanç turizmine destek veriyoruz.
ŞİLE KALESİ’NDEN CANLI YAYIN
Sonbaharın muhteşem manzarası eşliğinde geldiğimiz Şile’de Gebze’den kendisini tanıdığım Şile kaymakamı Sn Mehmet Nebi Kaya beyi ziyaret etmek için şile kaymakamlığına giderken sizleri Şile kalesinde çektiğim canlı yayın İle baş başa bırakıyorum.
https://fb.watch/gRmWwnkPyk/
https://fb.watch/gRoxClOyga/
ŞİLE KAYMAKAMLIĞINDA HOŞ SÜPRİZ
Şile kaymakamlığı girişinde görevli polis memuru arkadaş bizi devri alem programlarından tanıyıp ilgi göstermesi süprizi ile karşılandım , kaymakam bey olmadığı İçin güler yüzlü ilgili ve bilgili yazı işleri müdürü İle hoş sohbet edip kültür ve inanç turizminde çok önemli potansiyele sahip Şile’nin kalbinin attığı tarihi yerleri gezmeye çalışıyorum. Şile sadece deniz turizmi ile değil kültür ve inanç turizmi ile de tanınmalı.  
Gazeteci ve belgeselci olarak gittiğim her yerde vali kaymakam ve belediyeleri ziyaret edip bilgi ve belge almayı ihmal etmem Şile belediye başkanı ile yoğun olduğu İçin görüşüp söyleşi yapamadım belediye kültür müdürlüğünde sorumlu Mümeysa hanım bizlere şileyi tanıtan görsel ve yazılı arşiv verdi kendisine teşekkür ediyorum.
SELÇUKLU’DAN OSMANLIYA ŞİLE KALESİ
Şile’nin binlerce yıllık tarihine canlı şahitlik yapan Şile kalesi Doğu Roma askerlerinin yakaladığı ilk inanan Hristiyanları hapsettikleri bir cezaevi gibi kullanılması İle hristiyanlar için kutsal yer.
Şile Kalesi Türk islam tarihi içinde önemli , Selçuklu Türkleri Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile 1090 senesinde Şile'yi Türk islam yurdu haline getirdi . 1097 senesinde ise 1. Haçlı orduları
Şile'yi Selçuklulardan geri alıp yıkıp yağmaladı. Şile'nin tekrar Türk İslam yurdu olması Yıldırım Bayezid han döneminde mümkün oldu. Bugün muhteşem manzarası İle görenlere göz ve gönül ziyafeti sunan bir tabloyu andıran Şile kalesi tam anlamı İle Selçuklu ve Osmanlı eseridir. Keşke bu bilgiler ve Şile kalesinin Selçuklu Osmanlı ve Türkiye cumhuriyeti tarihindeki yeri ve önemi bir tablo haline getirilip liman girişine koyulsa İstanbul kültür ve turizm müdürlüğüne tarihi görev düşüyor. Biz İlim kültür tarih araştırmaları merkezi 
www.iktav.com olarak Şile’nin milli ve manevi tarihimizdeki yeri ve önemi ile ilgili bir çok tv kanalında yayınlanan devri alem belgesel tv programı www.devriialem.tv olarak belgesel çekimlerimize devam ediyoruz
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2437062753114984&id=100004338481610
SELÇUKLU , OSMANLI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE ŞİLE TARİHİ BELGESELİ
Şile’ adının Merçanköşk denilen küçük çiçekli, hoş kokulu bir kır bitkisinden geldiği ileri sürülür. Bununla beraber tarihin erken devirlerde; Aschil, Philee, Artane ve Kilia gibi isimler de Şile'ye isim olmuştur. Şile ve çevresi hakkında yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan bulgular, örneğin bazı dere yataklarında bulunan çakmak taşlarından yapılmış aletler, yöre tarihinin Paleolitik ve Mezolitik devre kadar uzandığına işaret eder.Şile'de ilk yerleşik kent, büyük olasılıkla denizci bir kavim olan Miletoslular tarafından Philee adıyla MÖ VIII. yüzyılda kurulmuştur. Şile'nin Kuzey kesiminde, deniz kıyısındaki kumsalın hemen ardında yükselen kayalar üzerinde bir kent inşa eden Miletoslular’ın aynı yüzyıllarda Marmara ve Karadeniz kıyılarında bir takım ticaret kolonileri kurduğu da bilinir. Nitkim Şile’de bulunan Yalı, Uçurumaltı ve Tavanlı mağaralarında bu döneme dair izler bulunmuştur.Şile, antik çağda iki defa istilaya uğramıştır. İlki antik Yunanlar’ın MÖ 401 yılında gerçekleştirdikleri Pers seferinden geri dönüşlerinde komutanları Xenophon tarafından, ikincisi de kıyı şeridini takip ederek ilerleyen Romalı komutan Lucullus tarafından gerçekleştirilir. Yaşadığı dönemi kayda geçiren Atinalı tarihçi komutan ve yazar Ksenophon (MÖ yaklaşık 432 - MÖ 355) en tanınmış eseri Anabasis’te, Şile civarında Bitenlerden kaçarken 10.000 askeri ile saklandığı devasa bir mağaradan bahseder. İşte bu mağara, günümüzdeki Sofular Mağarası olmalıdır.Tarihin akışı içinde; Lydiahlar, Persier ve Galatlar’dan sonra MÖ I. yüzyılda Romalılar Şile’ye hâkim olmuştur. Hristiyanlığın baskı altına alındığı dönemlerde özellikle MS III. yüzyılda, bazı Hristiyan grupları Doğu Roma İmparatoru Diodetiadm’dan (284-305) kaçarak Kızılca, İnkese ve Sofular Köyleri yakınlarındaki mağaralara sığınarak hayatlarını sürdürdükleri bilinir. Zaman içinde Cenevizliler de Şile’ye bir süre hâkim olmuştur. Ocaklı Kale olarak da adlandırılan Şile Kalesi o dönemlerden kalmadır. 1075 yılında Bizans İmparatorluğu'nun önemli şehirlerinden İznik(Nicaea) ile İzmit’i(Nicomedia) ele geçirip Güney Marmara Bölgesi’ne tamamen hâkim olan ve 1077 yılında da Anadolu Selçuklu Devleti’nin temellerini ataran Kutalmışoğlu Süleyman Şah, bu tarihlerde Şile'yi de devletinin sınırlarına dahil eder. Ancak Kutalmışoğlu'nun vefatından sonra 1097 yılında Haçlı orduları Şile’yi Selçuklular'dan tekrar geri aldılar. Bu tarihten sonra Şile uzun bir zaman için Bizans hakimiyetinde kalır. Osmanlılar, Şile’yi ve Şile'nin de içinde yer aldığı Mesothynia (Kocaeli) yarımadasını daha Osman Gazi zamanında hedef bölgeler arasında dahil etmişler, zaman zaman bu bölgeye Osmanlı akıncıları gelerek yağma ve baskı hareketlerine başlamışlardı. Bu birlikler, 1304 yılı başlarına kadar İstanbul Boğazı'na kadar her an her yerde görülmekteydiler. Hatta bir gemi bulduklarında boğazı geçiyor, İstanbul önlerine kadar bile geliyorlardı. Şile ve Hieron(Yoros) Kale’leri onların saldırılarına hedef oluyordu. Buralardan panik halinde kaçan Rum halkı İstanbul'a sığınıyor, bu durum sosyolojik, ekonomik ve sağlık açısından Bizans merkezini bir hayli rahatsız ediyordu. Hatta Şile Kalesi, bu sırada 1305 yılında bir süreliğine Osmanlılar’ın eline bile geçmişti. 1337'de İzmit'in fethi ile Kocaeli Yarımadası’nın tamamında Osmanlı hakimiyeti tesis edildi. Daha sonra Hereke, Yalova ve Armutlu'nun da fethedilmesiyle Osmanlı Devleti sınırları boğaz sahiline kadar dayandı. Bu durumda Bizans'ın Anadolu ile irtibatı sadece Şile ve Boğaziçi ile sınırlı kaldı. Şile’nin Osmanlılar’ın eline tam olarak geçişi, Sultan Yıldırım Bayezid zamanında gerçekleşir. Yıldırım Bayezid, 1396’da İstanbul’u kuşatmaya karar verdiğinde, Boğaz üzerinde daha avantajlı bir durum sağlamak için Timurtaş Paşa’nın oğlu Yahşi Bey’i boğaz geçiş noktalarını ele geçirmekle görevlendirir. Böylece Şile Bölgesi ve Şile Kalesi savaş yapılmadan, anlaşma yolu ile ele geçirildi. Ancak Yahşi Bey’in İstanbul kuşatmasına katılmak üzere İstanbul üzerine ilerlemesini fırsat gören Bizanslılar, Şile üzerinde yeniden egemen oldular. 1395’te Yahşi Bey, Şile’yi ikinci defa fethederek Osmanlı topraklarına kalıcı biçimde kattı. 1401 Ocak ayında imzalanan resmi bir antlaşma ile Şile’nin Türk topraklarına katılması tescillendi. Bu tarihten itibaren Şile, 1. Dünya Savaşı’na kadar 500 yıl boyunca Türkler’in yönetiminde kaldı. 19. yüzyıl Osmanlı kayıtları incelendiğinde Şile kazasının 1846’da Zaptiye Müşirliği’ne bağlı olduğu görülür. Şile kazası, arşiv belgelerine göre 1876’da Dersaadet Şehremaneti’ne bağlanır. 1877 Devlet Salnamesi’nde ise Şile’nin, Zaptiye Nezareti’ne bağlı Üsküdar Mutasarrıflığı’na bağlı olduğu belirtilir. 1. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na göre, Şile’nin egemenliği yeniden el değiştirir. Mondros hükümleri gereğince 1920’de, silahtan arındırılan Boğazlar Bölgesi sınırları içinde alınan Şile, İngilizler’in denetimine verilir. Şile 1920’de uğradığı İngiliz işgalinden, Türk ordularının İzmir’e girişinden sonra İstanbul üzerine yürüyen III. Kolordu birliklerinden bir süvari tümeni tarafından 7 Ekim 1922’de kurtarılır ve ilk belediyelerden biri, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte 1923’te Şile’de kurulur. 1924’te bütün sancaklar vilayet yapıldığında, Şile idari olarak Üsküdar’a bağlanır. 1926’da yapılan yeni düzenlemeyle Üsküdar kaza haline getirilir ve İstanbul iline bağlanır. 2004 yılında ise Şile İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınır. ( Kaynaklar: 1. Mümin Yıldıztaş - Şile’nin Kurtuluşu / Şile Belediyesi Yayınları 2. Mümin Yıldıztaş - Osmanlı Döneminde Şile / Şile Belediyesi Yayınları)


banner982
Anahtar Kelimeler
Ismail KahramanMakale
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

GÜDEF, Üniversite Öğrencileri ile Tanışma...
Gümüşhane Dernekler Federasyonu (GÜDEF), Gümüşhane kökenli üniversite öğrencilerini bir araya getiren...

Haberi Oku