- KOÜ Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Karadeniz:
- "Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz. Sadece içerde bir döllenme sürecini sekteye uğratıyoruz. Türkiye’de bu uygulamayı başlatıp, tüm dünyada da uygulattırmak istiyoruz"
- "Anadolu buna ilk örnek olma şansına sahip"
Köpeklerde ötenazi sorununun önüne geçmek, kısırlaştırmanın ekonomik maliyetini düşürmek ve hayvan popülasyonu riske atmamak için KOÜ Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Karadeniz tarafından yeni bir çalışma yürütüldü.
Bilimsel verilere dayanarak yürütülen çalışma ile kadınlarda kullanılan spiralin (rahim içi araç) köpeklerde de kullanılabileceği kanıtlandı. Belediyelerden spiral kullanımı için destek bekleyen Doç. Dr. Emre Karadeniz, "Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz. Sadece içerde bir döllenme sürecini sekteye uğratıyoruz. Türkiye’de bu uygulamayı başlatıp, tüm dünyada da uygulattırmak istiyoruz" dedi.
Kocaeli Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Karadeniz, köpekler için 1997 yılında Arjantin'de patenti alınmış, uygulanabilirliği tespit edilmiş ancak kitlesel kullanım şansı elde edemediği için rafa kaldırılan rahim içi cihazın Türkiye'deki kullanımı için kolları sıvadı. Köpeklerin kısırlaştırılırken çektiği acıyı yok etmek, maliyeti düşürmek ve dünyadaki ötenazi sorununu çözmeyi hedefleyen Doç. Dr. Emre Karadeniz, spiralin köpeklerdeki kullanımı için belediyelerden destek bekliyor.
Bilimsel verilere dayanarak araştırmalar yaptığını söyleyen Doç. Dr. Emre Karadeniz, "Türkiye'de herkesi rahatsız eden sokak hayvanlarının popülasyon artışı var. Bu konuda ne yapabiliriz? Ülkenin gerçekleri ile bağdaşan, çözüm yolu neler olabilir diye değerlendirme toplantısı yaptım. Tamamen bilimsel verilerle, hiçbir ön yargıda bulunmadan, 'Bilimle ne yapabiliriz?' diye dünyanın çözümlemelerini ülkemizin şartlarıyla bir araya getirdik. Dünyanın tecrübe ettiği ve başarı sağladığı yolaklar var. Bizim de ülkemize has şartları var. 'Bu yolaklarla biz nereye varabiliriz? Ne olabilir?' diye düşündüğümüzde dünyanın şu ana kadar tanımladığı çözümlemenin hiçbirini gerek ekonomik şartlar, gerekse de hayvan popülasyonun büyüklüğü, alt ve üstyapı olarak değerlendirdiğimizde bu doğrular bizim doğrularımız olmuyor" dedi.
"Bilimsel olarak ortaya konmuş"
Emre Karadeniz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barınakların sayısının artırılması ekonomik, alt ve üstyapı anlamında başarılı şekilde sonuçlandırmanız mümkün değil. Kısırlaştırma, şu anki mevcut politikalarla başarılı bir sonuç mümkün değil. Bu çerçevede dünyada denenmiş, fikir anlamında işlenmiş, bilimsel olarak da ortaya konmuş ancak kitlesel kullanımı olmayan rahim içi araç uygulamalarını hayvanlarda uygulayabilir miyiz diye öngörümüz vardı. Bu işin içerisine girdiğimizde bunu yapabileceğimize inandık. Bu projenin ülkenin karşılaştığı sorunların içerisinde artan köpek popülasyonu sorununu çözmeyi başarabildiğini bilimsel olarak farkına vardık. Sahibi olduğum firmanın bir ürün portföyünde Pia RİA isminde rahim içi aracı geliştirdik. Bu sorunu çözmek için mantık çerçevesinde yeterli bir ürün. Rahim içi aracın kitlesel kullanım anlamında yapabilir miyiz diye yerel yönetimlere danışıyoruz ve bir sonuca varmaya çalışıyoruz. Eğer bunu başarırsak bütün dünyaya, ötanaziyi çözüm olarak da değerlendirip bize hayvan hakları dersi vermeye çalışanlara, 'Siz ötanaziyi bırakın, gelin rahim içi araçlarla bir şeyler yapalım’ deme şansımız olacak. Şu an da bunun filizlerini atıyoruz, umarım başarılı oluruz"
"Ötanaziye gerek kalmadan hayvan popülasyonunu kontrol altına alabiliriz"
Kadınlarda kullanılan spirali, aynı yöntemle köpeklerde kullanmayı hedefleyen Karadeniz, "Dünyada rahim içi araçta 100 yıldan fazla insanlık tecrübesi var. İnsanlarda denenmiş ve başarılı sonuçlar ortaya konmuş. Bizim ülke gerçeklerine en uygun rahim içi aracı köpekler için üretip kitlesel uygulamalar yapmak istiyoruz. Hem ekonomik şartlarda hem de ülke şartlarında 100 sene sonra bile dünyaya örnek olacak en insancıl bir çözümlemeye gidebiliriz. Arjantin’de 1997 yılında rahim içi aracın patenti alınmış. Kitlesel kullanım şansı elde edememiş, ticari ürün olarak çıkartılmış. Rahim içi aracın İtalya ve İsveç’ten hayvanlar üzerinde sonuçlarına ilişkin bilimsel çalışmalar var. Başarılı ve uygulanabilirliği tespit edilmiş. Gelişmiş ülkelerin ötanazi gibi bir silahı elindeyken böyle bilgiye ihtiyacı olmamış. Ama biz ötanaziyi kabul etmedik, etmeyeceğiz de. Dolayısıyla bizim başka çözüm bulmamız gerekiyordu. Ötanaziye gerek kalmadan hayvan popülasyonunu kontrol altına alabiliriz" ifadelerini kullandı.
"Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz"
Kısırlaştırma sürecinin ağrılı olduğunu da kaydeden Karadeniz, "Mevcut belediyelerin yapmak zorunda olduğu kısırlaştırma sürecine bakıldığında kanlı ve ağrılı bir işlem söz konusu. Rahim içi araç uygulamalarında ise ağrılı veya kanlı işlem söz konusu değildir. Zaman ve bütçe açısından da bakıldığında bize ek maliyetten kurtarıyor. Eğer bir ev hayvanı sahibiyseniz ve kısırlaştırma yaptırdıysanız bunun geri dönüşü olmuyor. Ancak rahim içi aracı uygularsanız hayvanınızın istediğiniz zaman üremesine karar da verebilirsiniz. Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz. Sadece içerde bir döllenme sürecini sekteye uğratıyoruz. Türkiye’de bu uygulamayı başlatıp, tüm dünyada da uygulattırmak istiyoruz. Hindistan, Afganistan, Pakistan da aynı sorunlar var. Dünya bunu tersine mühendislikle rahatlıkla halledebilir, Anadolu buna ilk örnek olma şansına sahip" diye konuştu.
"Geleneksel yöntemlere ısrarcı olmak daha büyük bir risk, başarısız olacağı belli"
Hayvan popülasyonu kontrolünün belediyelere verildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Karadeniz, "Belediyeler, ‘Birileri yapsın biz ondan sonra uygulamaya geçeriz’ diye aşırı konservatif, muhafazakar şekilde davranıyor. Bizim ilk işe girişmek için bir adıma ihtiyacımız var. ‘Bilimsel çalışması var, güvenliği ortaya konmuş uygulama ne istiyorsunuz?’ dediğimizde ‘Bir rapor olsun, toplu uygulama olsun ondan sonra başlayalım’ diyorlar. Herkes bu talepte bulununca elimiz kolumuz bağlanıyor. Bilim adamı olarak üniversitede bunun kullanılabilirliğini ortaya koyduk, üretimine katkıda bulunduk. Şimdi belediyelerin sırası. Geleneksel yöntemlere ısrarcı olmak daha büyük bir risk, başarısız olacağı belli. Ürünler denenmiş, altı dolu 'Gelin kitlesel yapalım, bu kötü gidişatın önüne geçelim' diyoruz ama her belediye 'Birisi yapsın ben ondan alayım' pozisyonunda. Bu sebeple adım atmaktan zorlanıyoruz" sözlerine ekledi.
"Herkesin fikrine ihtiyacımız var"
Projede yer alan Dr. Zeynep Betül Gündüz ise "Hepimizin ortak derdi olan bir konuya çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bunun için herkesin fikrine ihtiyacımız var. Köpek popülasyonu herkesin derdi. Kimisi için köpek korkusu olması sebebiyle kimisi içinde hayvanların acı çekmesi sebebiyle sorun olarak gördüğü bir durum" ifadelerini kullandı.
İHA