Şu kış kıyamete girerken, özellikle İslâm Âlemi’nin üzerinde kara kara savaş bulutları dolaşıyor. Bu savaş bulutlarının bombaları, sağnak sağnak müslümanların beynine bir bir iniyor. Tabiatiyle hepimizin içi burkuluyor, yüzü asılıyor, yüreği kan ağlıyor.
Olacak şey mi bu? Bir avuç beceriksiz idareci ve henüz meçhul suçlu ve suçlular için bir milletin üstüne bomba yağdırılıyor. Bu yüzden yollara düşen aç çıplak, yoksul yığınların, acı manzaraları da ayrı bir hicran yarası, ayrı bir üzüntü kaynağı.
Bütün bunlar karşısında ancak ilâhî uyarı ve teskin edici sözlerle kendimize geliyor. Bulutların arkasından doğacak güzel günlerin gelmesini bekliyoruz.
Unutmamalı ki, “İnsanlar zulmeder, kader adalet eder.” Üstelik “Olanda hayır vardır.” Hiç umulmadık bir anda dünyanın savaşa sürüklenmesi karşısında hikmetinden sual olunmaz dememek mümkün mü?
“Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler.”
İç açıcı mısraını hatırlamamak olası mı?
İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “Tefvîznâme”sinde ümit-bahş sözler var.
Öyle sözler ki, inanç çerçevemizin öp öz Türkçe ifadesinden başka bir şey değiller.
Kaldı ki, her zaman için geçerli bu sözler.
Şimdi bazı kısımlarını okumanın tam zamanı:
“Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Ârif ânı seyreyler
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Sen Hakka tevekkül kıl (Onu kendine vekil et)
Tefvîz et ve râhat bul (Gerekeni yap sonra işi O’na bırak)
Sabr eyle ve râzı ol
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Kalbin O’na berk eyle (Sağlam bir şekilde kalben O’na yapış)
Takdîrini derk eyle (Anla)
Tedbîrini terk eyle (Gerekeni yaptıktan sonra artık karışma karıştırma)
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Bir işi murad etme
Olduysa inat etme
Haktandır o reddetme
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Hakk’ın olacak işler
Boştur gam ü teşvişler (Karıştırma ve bulandırmalar)
Ol hikmetini işler (Elbet O’nun da bir hesabı var)
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler”