‘Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur” diyerek kadın erkek ayrımcılığının ortadan kalkması yönünde kararlar alan Mustafa Kemal Atatürk sayesinde, 3 Nisan 1930’da belediyelerde, 26 Ekim 1933'te muhtarlık seçimlerinde, 5 Aralık 1934'te Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
TÜRK KADINI HAK ETTİĞİ YERE GELMELİDİR
82 yıldır en doğal hakkı olan seçme ve seçilme hakkını elinde tutan kadınlarımız halen daha büyük oranda cinsiyet ayrımına uğramaya devam etmektedir. 1935'te yapılan seçimlerde, parlamentodaki kadın üye yüzdesi açısından yüzde 4,6 oranıyla dünyada 21. sırada olan Türkiye, 2016 yılına gelindiğinde ise dünyada 91. sıraya gerilemiştir. Kadına ayak bağı olan cinsiyet eşitsizliğine neden olan tüm anlayışların henüz okul öncesi eğitim ile başlayarak çocuklarımızın hayatından çıkarılması, toplumun tüm kurum ve kuruluşlarında kadını mağdur eden eşitsizliğin kaldırılması ülkemizin ilerlemesi açısından zorunludur.
Umut ediyoruz ki; daha ileriki yıllarda, Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişini kutladığımız bu günlerde daha güzel tablolarla halkımızın karşısına çıkabiliriz. Meclisteki tüm çalışmalarımız, Türk kadının hak ettiği yerlere gelebilmesi gayreti içerisinde olacaktır.
Sercan ATALAY