Yıllar nasıl da hızlıca gelip geçti. Daha dün gibi hatırlıyoruz. Gecenin yarısı Marmara bölgesinin altı üstüne gelmiş, on binlerce insan enkaz altında kalmış, bir o kadarı da sakat, yetim ve öksüz kalmıştı.
17 Ağustos depreminden söz ediyorum. 17 ağustos deprem felaketi üzerinden 19 yıl geçti. Deprem felaketiyle ilgili belgeseller hazırlayıp araştırma yazıları yazdık. Hazırladığımız TV programları bir çok TV kanalında yayınlandı.
Deprem felaketinin 19.yıl dönümündeyiz. Amacımız deprem felaketinden ders ve ibret almak. Bir başka ülkede yaşansaydı bu deprem felaketi üzerine filmler çekilir, geniş çaplı belgeseller hazırlanır, kitaplar ve romanlar yazılırdı. Biz hiçbir şey yapmadık. Üstelik deprem felaketini kullanan bazı çıkarcılar felaket üzerinden çıkar sağladılar. Aslında deprem felaketini kimler kullandı, bunlar kimden rant elde etti bunlarla ilgili belgesel programı çekmek gerekiyor.
DEPREM MÜZESİ YAPILMALI
Kötü ve acı hatırılar hep akılda kalır. Unutmak bazen güzel olsa da, unutmamak ve yaşanan acılardan ders çıkartmak gerekir. Birçok acı olaylar yaşadık ve yaşanmaya devam ediyor. 17 Ağustos 1999 tarihinde gece Saat: 03.02’de yaşadığımız depremin ardından tam 19 yıl geçti.
“Sesimi duyan var mı?” Çığlıkları dün gibi kulaklarımda çınlıyor. 43 yıldır gazetecilik yapan, Devr-i Alem programı ile Kültür ve Medeniyet tarihimizin izlerini araştırarak belgeselleştiren, depremi yaşamış bir gazeteci olarak bu acılardan ders çıkartılmaması beni üzüyor. Depremin ardından 19 yıl geçti. Yasak savma kabilinden birçok şey yapıldı. Fakat yapılan her şey bir maalesef bir fotoğraf karesi olarak kaldı. Bugün şu soruları çok iyi sormamız ve irdelememiz lazım. Büyük Marmara Depremini yaşadığımız 17 Ağustos 1999 tarihinden bu yana geçen 19 yılda ne yaptık? Bir daha bu büyüklükte bir felakete hazır mıyız? Yaşadığımız bu depremden ders aldık mı? Bu soruları iyi irdelememiz gerekiyor.
17 Ağustos depremini yaşayan, bu konuda ciddi araştırmalar yaparak Devr-i Alem programı olarak belgeselleştiren bir gazeteci olarak kentimizde deprem bilincinin oluşmaması üzüntü verici. Evet, depremle ilgili ciddi bir fotoğraf arşivimiz bile yok. Bu konuda bir çalışma yapılmalı ve deprem bilincini kentimizde oluşturmak için bir deprem müzesi ve sergisi oluşturulmalı.
DEPREM GERÇEĞİNİ UNUTMAYALIM
Deprem gerçeğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Deprem felaketi sürekli hatırlanmalı, depreme hazırlıklı olunmalı. Özellikle Marmara Bölgesi ve İstanbul depreme hazırlıklı olmalı. Deprem gibi büyük felaketler gibi ders ve ibret alınacak acı olaylar unutulmamalı. Sanki 19 yıl önce sanki deprem felaketini yaşamadık. İnsanlar enkaz altında kalmadı. Gebze’den bile Türkiye bir gün sonra haber alabildi. Devlet kurumlarının tümüyle iflas ettiğini, her şeyin çöktüğünü, on binlerce insanın enkaz altında günlerce kurtarılmayı beklediğini sanki hiç yaşamamışız. Evlerimize giremediğimiz o çok sevdiğimiz binalarımızın ve iş yerlerimizin yanından geçemediğimiz günler. Yakınlarımızı enkazdan çıkarmak için ellerimizle toprağı kazıdığımız o acı günler. Sanki hiç yaşanmadı?
Deprem gerçeğini unutmamak gerekiyor. Deprem felaketinden ders ve ibret almak için bütün kurum ve kuruluşlar hazırlık yapmalı. Acil eylem planları olmalı. Sanayi ve doğalgaz yangınlarına, kimyasal depoların çevreye yayacağı zehirlere karşı önlemler alınmalı ve planlar yapılmalı.