Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesinde Türkiye Aile Platformu (TÜRAP) tarafından düzenlenen ve "Aile Odaklı STK'larda Vizyon Geliştirme" konusunun ele alındığı 6. İstişare Grubu İl toplantısı yapıldı. Toplantıya Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak ve eşi Teslime Karabacak da katıldı. Darıca Basın İlan Kurumu Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen toplantının açılışında konuşan Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Muhammet Örnek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 24 milyar lira olarak öngörülen 2017 bütçesinin geçen hafta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek kabul edildiğini hatırlatarak, bu bütçenin yüzde 95'inin sosyal yardımlar için kullanılacağını söyledi. Sosyal yardımlara ayrılan paranın 2002'ye göre 30 kat arttığını dile getiren Örnek, bu paralarla ne gibi sosyal harcamalar yapıldığına ilişkin bilgiler verdi. Örnek, "2 milyon haneye şartlı eğitim desteği yardımı yaptık. Bunun sonucunda gördük ki okula devamsızlık oranı yüzde 50 azaldı. Kız çocuklarında 2 kat daha fazla azaldı okula devamsızlık oranı. Şu anda lise çağındaki çocuklarda okula devam oranı yüzde 80'lere yükseldi." diye konuştu.
"CEVAP ANAHTARINI ÇALMIŞLAR"
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş ise toplum halinde yapacakları çalışmaları keşfetmek için en uygun yöntemin içerisinde bulundukları toplumu okumaktan geçtiğini söyledi. Durmuş, sivil toplum alanının sorunlu alanlara dair teşhisler yaparak o sorunlara çözümler ürettiğini ifade ederek, "Yani nasıl oldu da o adam eline o tüfeği aldı, nasıl oldu da o tankın içerisine yerleşti ve böyle bir cinayete teşebbüs etti. Dolayısıyla bizim aileler olarak yapmamız gereken şey öncelikli sorun alanlarını teşhis etmek." dedi. "15 Temmuz'da gelen adamlar nasıl geldiler? Biraz geriye gidersek anlayabiliyoruz aslında. Yurtlarla burslarla insanların maddi sorunlarını çözmeye dair bir tavır içerisinde oldular." diyen Durmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Talim ve Terbiye Kuruluna ilk başladığım günlerde savcılığın talebi üzerine bir sınav değerlendirme raporu arz ettik. Sınavda nasıl üçkağıtçılık yapmışlar bununla ilgili olarak. Başlangıçta çok acemilermiş, sadece cevap anahtarlarını çalmışlar. Cevap anahtarını çalarken diyelim ki polis kolejine 75 kişi girecek, 75'inin kağıdı da tıpa tıp aynı. Doğruların aynı olması normalde yanlışın aynı olması normal değildir değil mi? Diyelim ki bir sorunun doğru cevabı 'E' şıkkı ama bütün öğrencilerde 'D' şıkkı cevap çünkü sadece cevap anahtarını çaldıkları için ve cevap anahtarını da yazarken yanlış yazdıkları için diyelim ki 15. soru 'D' şıkkı diye yanlış yazılmış. Sonra ustalaşmışlar, daha sonra soru kitapçığını çalıp, soru kitapçığını çözüp, soru kitapçığından hareketle yapmışlar. Bu da istatistiki analizlerde çözdüğümüz bir hadise oldu."
"SORULARINI ÇALDIKLARINI SÖYLEMİYORLAR"
Durmuş, yapılan usulsüzlükleri anlamak adına savcılıktan bazılarının ifadelerini istediklerine dikkat çekerek, "Mesela birisi şöyle; diyor ki çocuğa 'Evladım bak, bu bir soru kitapçığı. Bu soru kitapçığını Hazreti Peygamber geceleri rüyasında hoca efendiye vermiş, demiş ki (Eğer bunu aldığı zaman Ali denen senin elemanlarından olan zatı muhterem, bu sorular çıkacak olursa ve bu soruları doğru cevaplayacak olursa benim hakiki ümmetimdendir, yoksa ümmetimden değildir.)' Gördüğüm kadarıyla soruları çaldıklarını söylemiyorlar. 'Bu soruları peygamber efendimiz verdi' diyerek buna meşruiyet kazandırıyor. Bir kere o çocuğun araştırılması gerekiyor, böyle bir manevi kirliliği nasıl yapabilmiş. Esas burada nasıl kirletildiğini, nasıl aldatıldığını fark ettirmeye çalışıyorum." Ailelerin çocuklarını çocuk istismarına karşı bilgilendirmeye çalıştıkları kadar din ve vatan istismarına karşı da koruması gerektiğini vurgulayan Durmuş, ailelerin toplumsal ortamı okuması ve birtakım kirlilikleri tespit edip bunlara yönelik çalışması gerektiğini kaydetti.
Mustafa Ulaş GECAL