Şu tespit (ve belirleme)ler çok düşündürücüdür:
Kizb (yalan); küfrün (imansızlık ve dinsizliğin) esası (ve temeli)dir.
Kizb nifakın (münafıklık ve ikiyüzlülüğün) birinci alâmeti (işareti)dir.
Kizb kudret-i İlâhiyeye (Allah’ın kudretine) bir iftira
(Kasıtlı ve asılsız olarak Allah’ı suçlamak)tır.
Kizb hikmet-i Rabbaniyeye (Cenab-ı Hakk’ın terbiye ve idaresinin
Gayeli ve maksatlı olmasına) zıttır.
Ahlâk-ı âliyeyi (yüksek ve üstün ahlâkı) tahrip (harap) eden (ve yıkan) kizb (yani yalan)dır.
Âlem-i İslâmı (İslâm Dünyasını) zehirlendiren ancak kizbdir.
Âlem-i beşerin (insanlık âleminin) ahvâlini (hâl ve durumunu) fesada (karışıklığa) veren kizbdir.
Nev-i beşeri (insanları) kemalâttan (olgunluk ve mükemmelliklerden) geri bırakan kizbdir.
Müseylime-i Kezzab ( Yalancı Müseylime) ile emsalini (benzerlerini)
Âlemde rezil (maskara) ve rüsva (itibarsız ve haysiyetsiz) eden kizbdir.
x
İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, bütün cinayetler içinde tel’ine (lânetlenmeye lâyık),
Tehdide tahsis edilen (korkutulmak kendisine has kılınan) kizbdir.
x
Bir maslahata (fayda ve maksada) binaen (buna dayanarak) kizbin
Caiz olduğu (sakıncası olmadığı) söylenebilmektedir. Öyle midir?
Evet, kat’î (kesin) ve zarurî bir maslahat için, mesağ-ı şer’î (dinsel izin) vardır.
Fakat, hakikata bakılırsa, maslahat (fayda) dedikleri şey batıl (hükümsüz olan ve
Hukukî netice doğurmayan) bir özürdür. Zira, usul-i şeriatta (fıkıh yani İslâm hukuk usulünde)
Takarrür ettiği vecihle (kararlaştığı üzere), mazbut (belirtilmiş) ve miktarı
Muayyen (sınırlanmış) olmayan bir şey, hükümlere illet (sebep) ve medar (vesile) olamaz.
Çünkü miktarı bir had altına alınmadığından, suistimale (kötüye kullanmaya) uğrar.
Maahaza (bununla beraber), bir şeyin zararı menfaatine galebe ederse,
O şey mensuh (hükmü kaldırılmış) ve gayr-i muteber (geçersiz) olur;
Maslahat, o şeyi terk etmekte olur.
Evet, âlemde görünen bu kadar inkılâplar ve karışıklıklar,
Zararın özür telâkki edilen maslahata galebe etmesine bir şahittir.
Fakat, kinaye veya tariz suretiyle, yani gayr-i sarih (açık olmayan)
Kelimeyle söylenilen yalan, kizbden (yalandan) sayılmaz.
x
Hülâsa, yol ikidir: Ya sükût etmektir; çünkü, söylenilen her sözün doğru olması lâzımdır.
Veya sıdk (doğruluk)tur; çünkü, İslâmiyetin esası sıdktır.
İmanın hassası (niteliği) sıdktır.
Bütün kemalâta (mükemmelliklere) isal edici (ulaştırıcı ve yetiştirici) sıdktır.
Ahlâk-ı âliyenin (yüksek ahlâkın) hayatı sıdktır.
Terakkiyâtın (ilerleme, gelişme ve yükselişlerin) mihveri (eksen ve yörüngesi) sıdktır.
Âlem-i İslâm’ın nizamı (düzeni) sıdktır.
Nev-i beşeri (insanoğlunu) Kâbe-i kemalâta
(Mükemmellik ve güzellikler Kâbesi yani merkezine) isal eden (ulaştıran)
Sıdk (yani doğruluk)tur.
Ashab-ı Kiramı (Hz. Muhammed’in sahabe ve arkadaşlarını)
Bütün insanlara tefevvuk ettiren (üstün kılan) sıdktır.
Muhammed-i Haşimî (Haşimî oğullarından olan Hz. Muhammed’i) Aleyhissalâtü Vesselâmı
Meratib-i beşeriyenin (insanlık mertebelerinin) en yükseğine çıkaran sıdk (yani doğruluk)tur.