Merhaba çok değerli okuyucularım,
Nedir “umut”?
Umut veya ümit; bir kimsenin kişisel yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili olumlu sonuçlar çıkabileceği ihtimaline dair duygusal inancıdır. Ummaktan doğan güven duygusudur. Umut bir erdemdir, umutsuzluk ise bir nevi isyandır.
Zira insan en umutsuz durumlarda bile kötümserliğe kapılmamalı, Allah'ın bir lütufta bulunabileceğini düşünmelidir. Allah’ın rahmetinden ve merhametinden asla ümit kesilmemelidir.
Umut asla kaybedilmemesi gereken bir inançtır.
Yaşamımız boyunca olabilecek olumsuzluklar, kötü durumlar ve koşullar altında hiçbir şekilde ümidimizi asla yitirmemeliyiz.
Neden mi?
Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresinin 87. ayetinde: “Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez." buyrulmuştur.
Söz konusu ayette geçen ümit kavramının manası; kulun, Allah'ın rahmetine güvenmesi, lütfunu kendine yakın hissetmesidir.
Umudumuz, zor zamanlarımızda yola devam etme gücü veren ilham kaynağımızdır. Tam pes etme aşamasındayken “hayır, vazgeçmek yok” sesidir.
Umut, en zor zamanlarımızı bile yaşanılası kılar, bizi ileriye taşır, motivasyonumuzu canlı tutar. Umut edip sabretmek ve umudumuzu dua ile birleştirmek ise bir kurtuluş reçetesidir aslında.
Çaresiz, zorda kaldığımız zamanda dua yine kurtarıcı umuttur. Allah mutlak darda kalan kulunun yanındadır. Yeter ki siz inanın, güvenin ve samimiyetle yalnız ona dua edin.
Dua; kulun Allah’tan yardım istemesi, iyilik ve rahmet dilemesidir.
Bir diğer deyişle, kulun gönülden Allah’a yönelmesi hem kalbi hem de dili ile isteklerini O’na arz etmesidir.
“Dünyanın en güçlü silahıdır” diyebiliriz.
Üstelik bu insana karşılıksız, bedava hibe olarak verilmiş bir mekanizma, en tesirli şeydir dua. İşte bunun için “Müminin silahıdır” buyrulmuştur.
Dua için başka kimseye muhtaç değilsiniz, aracısız, direkt.
Birçok dertli, hastalıklı, sıkıntı çeken, kurtuluşu dua ile bulmuştur. Allah ile kul arasında bir bağ olan dua, ilahi rahmetin imdada yetişmesini sağlayan önemli bir vasıtadır.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de A’râf Suresi 55. Ayetinde: “Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” buyuruyor.
Umut ve dua denilince şu hikâyeyi her zaman hatırlarım ki burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Pakistanlı Dr. İşân Hüseyni bir zamanlar yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa davet edilmiş, hazırlanmış, uçağa binmişti.
Ancak bindiği uçak havadayken yıldırım çarpması sonucu arızalanmış ve en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı.
Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve “O toplantıya muhakkak yetişmem lazım, 16 saat bekleyemem” diye sinirlenerek bağırdı.
Görevliler gideceği şehrin araç ile 3-5 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler.
Dr. İşân Hüseyni araç kiralayarak hemen yola çıktı ama bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu.
Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle yaklaşıp ona “Telefonu verir misin? Telefon etmem lazım!” dediğinde kadın tebessüm ederek dedi ki: “Görmüyor musun evladım, ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Buyur az yemek ye çay iç ve dinlen. Sonra düşünürsün bu işleri.”
Dr. İşân Hüseyni, çaresiz, bu evde ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun dualar etti.
Dikkatle baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin hareketsiz yattığını gördü. Dayanamayıp sordu:
– Kimin bu bebek anacığım? Hayırdır! Bu kadar uzun ağlayarak niçin dua ettin?
– Bu bebek hem annesi hem de babasını kaybetmiş torunumdur. Ağır hastalığı var. Bölgedeki hiçbir doktor çaresini bulamadı. Dediler ki ‘İşan Hüseyni adlı bir doktor var, çaresi ondadır.’ Ancak çok uzakta olduğundan birkaç gündür Allah’a dua ediyorum ki Allah bu bebeğin işini kolaylaştırsın.
Doktor Hüseyni ağlayarak dedi ki: “Üzülme anacığım. Allah senin duanı kabul etti. Senin duan yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi. Seller akıttı ve sonunda beni size ulaştırdı. Dr. İşan Hüseyni benim…”
Evet, çok kıymetli okurlarım,
Umut imandır, duadır, güvendir, sabredebilmektir. Allah sabredenlerle ve kendisine dua edenlerle beraberdir.
Yüce Allah, Bakara Suresi 186. Ayette ise; “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, buyuruyor.
Zümer Suresi 53. ayeti hatırlayarak sözlerimizi noktalayalım:
“De ki: “Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”