Gebze hızla büyüyen, büyürken de beraberinde eko-sosyal sorunları beraberinde getiren önemli bir kent. Dışardan bakıldığında, 9 ayrı OSB, binlerce sanayi kuruluşu, on binlerce esnafı, küçük –büyük işadamı olan  olan, STK ve köy derneklerinin yüzlere yaklaştığı, kentleşme ve modern yapıların bolca olduğu bir Gebze şehri gözükmekte.

Gebze, çekilmeyen trafiği, çarpık inşaat modeli, halka direkt etkisi olmayan kentsel bile sayılamayacak projeleri ile tam bir keşmekeş bir hal aldı.

Şehrin içinde irili ufaklı kargo şirketleri, daracık sokaklarda onca araca rağmen yük getirip boşaltan kargo kamyonları, hele birde şu an Anibal Kavşağı-Dal çık  çalışması sebebi ile değişen güzergahlar ve tek yön uygulamaları, içinden çıkılmaz hal olan bir trafik…

Gebze’de şu anda sabah saatleri ve akşam iş çıkışlarında bir yerden başka bir yere gitmek büyük işkence. Bu her ne kadar geçici bir çile olsa da kalıcı sıkıntıları olacaktır diye düşünenlerdenim.

Bu şantiye hali bitecek, işler yine düzene girecek belki ama asıl sorunlar, asıl yapılması gerekenler her zamanki gibi bekleyecek gibi.

Gebze belediyesi, KBB ile birlikte bu kente önemli hizmetler yaptı. Bunda belki çoğunluk hemfikirdir. Gerçekten bu kenti seven, hizmeti bilen ve iyi uygulayan bir KBB Başkanımız var. Ama bu şehre bakış yönünü biraz daha değiştirmeli. Gebze’nin bu bölgenin üreten, kazandıran bir kent olduğunu görmeli, yapılacak hizmetleri planlarken, Gebze’yi;  Başiskele, Kandıra ya da Derince ile aynı tutmamalı.

Gebze ürettiği katma değer kadar, hak ettiğini alamayan bir şehir. Sanayinin ve nüfusun sürekli arttığı bir yere ne kadar büyük konut projeleri yapsanız, ne kadar yeşil alanlar yapıp o alanlarda cümbür cemaat sabah yürüyüşleri yapsanız da, bu şehrin sorunlarına maalesef çözüm olmuyor.

Gebze’de şehirleşme ve modern bir anlayış olarak iki gelişme yaşanmıştır şu ana kadar. Biri Gebze Center’in açılması ki bu bir özel sektör projesidir, diğeri ise Gebze Kent Meydanı’nın yapımı ve hizmete alınmasıdır.

Geri kalanlar bu şehrin adına da, yapısına da, kent sorunlarının çözümüne de katkı yapmamış bilakis bir çoğu ek sorunlar da getirmiştir.

Gebze’nin etrafını şu an araç tamirhaneleri çepeçevre sarmış durumda. Geçtiğimiz aylarda GTO’da bir toplantı da oto tamirhaneleri ve galericilerin bir site içerisinde, Gebze’nin dışında toplanması için plan yapılması gerektiğinden bahsettiğinde” Bu Gebze Belediyesi’nin işi, onların planlama yapması”gerektiği söylenmiş ve Başkan Nail Çiler eleştirilmişti.

O halde Gebze Belediyesi ya da KBB bu soruna çözüm de bulmuş değil. Hani marka şehir? Nerede o herkesin gıpta ile bakacağı “ Diyar- ı Gebze!” ?

Bu galericileri, tamirhaneleri, kargocuları bu kent sokaklarından çıkartmak, onlara modern ve daha kolay hizmet verecekleri alanlar inşa etmek, şehri adeta kuşatmış ve hafta sonları trafik yoğunluğu yetmezmiş gibi konvoylarla bu yoğunluğu katlayan düğün salonlarını islah etmek, Eskihisar sırtlarına macera parkı yapmaktan daha zor olmasa gerek.

Bu şehirde insanlar çarşıya girdiğinde evine sinir katsayıları artmış, burunlarından solur halde gidiyorlar. Şehrin görünüşü tam bir şantiye alanı gibi. Ortalıkta yıkılmış binalar, kocaman delici makinelerin kırdığı devasa betonlar, oraların kenarında evine, okuluna, işine gitmeye çalışan yüzlerce insan.

Hazır fırsat çıkmış, Gebze şantiyeye dönmüşken bazı gecikmiş projeleri de bu arada yapmak gerekirdi. Gebze Hasköy Sanayi Sitesi, Küçük Sanayi Sitesi, Demirhanlar Sanayi Sitesi, Tatlıkuyu arkası, hatta Beylikbağı’nı da içine  alan komple bir dizayn ve uygulama ile bu tamirhaneler ve oto galerilerine bir düzen getirilebilirdi.

Ancak pansuman çözüm değil, kalıcı ve şehre değer kazandıran projelerle bu yapılmalı, yap-boza dönmemeli.

Marka Şehir çalışmaları lafta kalmamalı. Gebze yaşanası bir kent olmalı ve bunu sağlamak içinde bu köşenin yazarı ben dahil  herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.