- “Medya ve sosyal medya; kötü emeli olan, imanımıza ve vatanımıza kast eden ellerde birer işgal silahına dönüşmüştür. Gençliğin ahlakı, imanı, aile kurumu, vatanımız çok açık ve tehlikeli bir saldırının altındadır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneğinin ev sahipliğinde Kocaeli Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 21. İmam Hatipliler Kurultayı'na katıldı. Kurultaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının öncesinde Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda ülkemizi başarıyla temsil ederek adını son 8'e yazdıran İstanbul Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi 12. sınıf öğrencisi Millî Okçu Elif Berra Gökkır'a hediyesini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ardından yaptığı konuşmada, “Dostluğun, dayanışmanın hâkim olduğu, muazzam bir atmosferde sizlerle beraber olmanın heyecanını yaşıyorum. Gönüllerimizi buluşturan rabbime sonsuz hamd ediyorum. İmam hatip davasını, çilesini omuzlamış nice isimsiz kahraman var. Bu büyük çınarın bugünlere gelmesinde emeği olan nice vakıf erbabımız var. Canıyla, malıyla, ruhuyla kendisini bu davaya adayan öğretmenlerimiz var. Bir gencin daha elinden tutmak, bir gencimize ulaşmak için ter döken nice gönül insanımız var. Türkiye'den ve dünyadan imam hatiplerin kurulması, yaşaması için varını yoğunu seferber etmiş nice hayırseverimiz var. Rabbim o güzel insanların hepsinden razı olsun. Vefat edenlerin mekânı cennet olsun. Son 22 yıldır genel başkan olarak, milletvekili olarak, başbakan olarak şimdi de cumhurbaşkanı olarak, milletimizin verdiği yetki ve sorumlulukla, yol arkadaşlarımla Türkiye'ye hizmet ediyor, hizmetkâr olmanın gurur ve şerefini üzerimizde taşıyoruz. 22 yılda ülkemiz için çok eserler hayata geçirdik, çok hizmetler ürettik. Yollar, köprüler, hastaneler, konutlar, şehirler, okullar inşa ettik. Ekonomide, savunmada, ticarette ülkemizi büyüttük. Her alanda ülkemize ilkleri yaşattık. Kırılmaz denilen rekorları hamdolsun kırdık. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda, ticarette, iç güvenlikte, dış güvenlikte, aklınıza gelecek her alanda Türkiye'yi ilklerle tanıştırdık. Türkiye'yi, dünyanın ve bölgesinin parlayan yıldızı haline getirdik, itibarını artırdık. Tabi ki bunları tamamı önemlidir, kıymetlidir. Bizim için şeref payesidir. Bunların hiçbiri bizim mücadelemizin asıl gayesi değildir. Şahsen benim için geçmişten bugüne gelen, son nefesime kadar üzerimde taşıyacağım, hatta rabbimin huzurunda bile bana şahitlik edecek makamım, bir rütbem ve sıfatım var o da imam hatipli olmaktır. Bana ömrüm boyunca yaptığın şeyi, ortaya koyduğun tek bir eseri söyle deseler, tereddüt etmeden vereceğim cevap açıktır. İmam hatip okullarının önündeki engelleri kaldırmaktır, imam hatiplerin sayısını ve eğitim kalitesini artırmaktır. Her şey gelip geçer, Bütün makamlar, rütbeler, sıfatlar gelip geçer ama toprağa attığınız tohum, gül bir çınara dönüşür, yüzyıllar boyunca gölgesinde medeniyetle inşa eder. Rahmetli büyüklerimiz işte bu tohumu toprağa attılar. Bedel ödeme pahasına bu tohumları samimiyetle toprağa serptiler. Biz de yeni tohumlar attık, Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırdı. Var olanlara gözümüz gibi baktık, koruduk, kolladık. Fidana, ağaca dönüşmesini sağladık. İmam hatipleri kuranlar sadece 3-5 kişiydi. Biz bir avuçtuk. Şimdi görüyorum ki sel olduk, çağlayan olduk, deniz olduk, hatta okyanus olduk. Sevgili imam hatipli kardeşim. Sen varsın, sen işte buradasın. Sen iftiharla ayaktasın. Sen eskisinden daha çoksun. Eskisinden daha güçlüsün. Şunu unutma; Sen varsan, şehadetleri dinin temeli olan ezan, yurdumun üstünde edebi inleyecek, ebedi okunacak. Sen varsan Allahu Ekber nidaları semalarımızdan eksilmeyecek. Sen varsan rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımız, nazlı nazlı dalgalanmaya devam edecek. Sen varsan bu millet, mazlumların umut kaynağı olmaya devam edecek. İşte biz imim hatipliler olarak en başta bunu başardık. İstiklal marşımızın o ruhunu yaşattık” ifadelerini kullandı.
“86 yıllık mahzunluğun ardından Fatih'in emanetine sahip çıktık”
86 yıllık mahzunluğun ardından Fatih'in emanetine sahip çıktıklarını hatırlatan Erdoğan, “O ulu mabedini mümin yüreklerle biz buluşturduk. Ayasofya'nın İstanbul'un, Türkiye'nin, İslam aleminin kalbindeki sızıyı hamd olsun biz dindirdik. Şunu bütün zerrelerimizle söyledik; 'Hakkıdır Hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal' Bizim dün yolumuz buydu, bugün yolumuz budur. Allah ömür verdikçe yarında istikametimiz işte bu olacaktır. Sevgili gençler, şunu çok net söylemek isterim; Bu ülkenin her bir vatandaşı bizim için değerlidir. Bu ülkedeki her insan bizim göz bebeğimizdir. Biz okullar arasında ayrım yapmıyoruz. Bu ülkenin her bir okulu da bizim için çok mühimdir ama imam hatipliler bir ihtiyat neticesinde ortaya çıkmış ve hamd olsun varlık sebeplerini hakkıyla ifa etmiş eğitim yuvalarıdır. İmam hatipler her safhası mücadeleler ile dolu bir asırlık mazisiyle direnişin ve dirilişin sembolüdür. Arif Nihat Asya'nın şu şiirini sizlere özellikle hatırlatmak isterim; 'Biz kısık sesleriz. Minareleri sen ezansız bırakma Allah'ım. Cihat meydanları pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını kahramansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da Ramazansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma Allah'ım. Kardeşlerim, biz imam hatipliler olarak işte bunun için varız. Minareler ezansız kalmasın diye varız. Cihat meydanları pehlivansız kalmasın diye varız. Kahraman ordumuz kahramansız kalmasın diye varız. Bir vatanımız var. Bir vatanımız hep var olsun diye varız. Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuz Müslümansız kalmasın diye varız. En başından itibaren mücadelemiz bunun içindir. Şunu asla unutmayın sevgili gençler; eğer bu topraklardan Müslümanlığı, ezanı, minareyi, camiyi, Kuran'ı çekip alırsanız geriye inanı hiçbir şey kalmaz. Geride millet de, memleket de kalmaz” diye konuştu.
“Vatanımız çok açık ve tehlikeli bir saldırının altındadır”
‘Bu topraklar iki asırdır saldırı altında' ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şuna dikkat edin. En çok da imanımıza saldırıyorlar, inanç değerlerimize, ilim ve irfan yuvalarımıza saldırıyorlar. Şunu çok iyi biliyorlar; ezan yoksa, cami yoksa, Kur'an yoksa, iman yoksa vatan yoktur, millet yoktur, Türkiye yoktur. İmam hatip mücadelesi bir vatan savunmasıdır. İmam hatip mücadelesi iman mücadelesidir. Bir varlık, yokluk mücadelesidir. Hatırlayın, 100 yıl önce toplarıyla, tüfekleriyle, tanklarıyla, uçaklarıyla geldiler ama bu aziz toprakları işgal edemediler. Milletin iman dolu göğsünü aşamadılar. Bu milleti imanından koparmadan işgal edemeyeceklerini anladılar. Bu milleti ruh köküyle bağını kesmeden asla eser alamayacaklarını anladılar. Onun için içeriden ve dışarıdan iman kalemizi kuşatmaya çalışıyorlar. Hainlikle, ajanlarıyla, paralı askerleriyle, her türlü yalan ve iftirayla, kışkırtmayla, aileye, ahlaka, geleneklerimize yönelik ellerindeki her türlü aparatla özellikle imanımızı hedef alıyorlar. Dün topraklarımızı nasıl işgal edemediyseler bugün de iman kalemizi kuşatmayacaklar. Bu memleketin her biri evladı vatanı için canını ortaya koyacaktır ama imam hatipliler hem canlarını hem mallarını hem akıllarını ortaya koyacak, vatan ve iman savunmasında yine ön safhada yerini alacaktır” şeklinde konuştu. Sevgili gençler, medya ve sosyal medya; kötü emeli olan, imanımıza ve vatanımıza kast eden ellerde birer işgal silahına dönüşmüştür. Gençliğin ahlakı, imanı, aile kurumu, vatanımız çok açık ve tehlikeli bir saldırının altındadır. Masum gibi görünen, sanki eğlenceymiş görünen bütün o içerikler, sinsi bir ur gibi milletimizin ve gençlerimizin imanını hedef almaktadır. Bu işgal saldırısını püskürtecek, bununla baş edecek, imanını ve vatanını en önde savunacak olanlar sizler olacaksınız” şeklinde konuştu.
“Filistinliler Ramallah, Gazze'de daracık toprak parçalarına sıkıştırıldılar”
Gazze'de 11 yıldır insanlık dışı soykırımın devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin toprakları 1918'de Osmanlı devleti oradan çekildiği günden bugüne Siyonistler tarafından karış karış işgal ediliyor. Filistinliler Ramallah, Gazze'de daracık toprak parçalarına sıkıştırıldılar. Şimdi İsrail, hem Batı Şeria'da hem de Gazze'de soykırım yaparak, oraları da işgal etmeyi hedefliyor. Dün gencecik bir evladımızı, Ayşenur Ezgi Eygi'yi alçakça katlettiler. Bugüne kadar 17'i bini çocuk, 41 bin masum sivili öldürdüler. Çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden barbarca saldırıyorlar, kan döküyorlar. Gazze'de bir İsrail-Filistin savaşı değil, yayılmacı Siyonizm ile vatanlarını koruyan Müslümanların mücadelesi var. Gerek ülkemiz içinde, gerek İslam ülkelerinden bazıları bu meseleyi kendisinden uzak bir mesele olarak görüyor ve fena halde yanılıyorlar. Daha önce de söyledim; İsrail, Gazze'de durmayacak. İsrail, eğer bu şekilde devam ederse Ramallah'ı da işgal ettikten sonra gözünü başka yerlere dikecek. Sıra bölgedeki diğer ülkelere gelecek. Lübnan'a, Suriye'ye gelecek. Dicle ve Fırat arasındaki vatan topraklarımıza göz koyacaklar. Önünde poz verdikleri her haritayla bunu açık açık söylüyorlar. Sadece Gazze'yi işgal ile yetinmeyeceklerini şimdiden ilan ediyorlar. Biz onun için 'Hamas, Müslümanlar adına direniyor' diyoruz. Biz onun için 'Hamas sadece Gazze'yi değil, İslam topraklarını Türkiye'yi savunuyor' diyoruz. İsrail'in devlet terörünün karşısında durmak, bizim için İslami bir vazifedir, imani bir vazifedir, vatani bir meseledir, tabii ki milli bir meseledir. Böyle kritik bir dönemde İslam ülkeleri bir an önce uyanmalı, tehlikenin farkına varmalı ve iş birliğini daha da artırmalıdır. Mısır ile Suriye ile attığımız yeni adımlar büyüyen yayılmacılık tehdidine karşı dayanışma hattı oluşturulmaya yöneliktir. Bütün İslam ülkeleri nerede duracağı belirsiz İsrail işgaline karşı ortak tavır takınmalıdır. Biz en başından itibaren bu çağrıyı yapıyoruz. İsrail şımarıklığını, İsrail haydutluğunu, İsrail'in devlet terörünü durduracak yegane adım, İslam ülkelerinin ittifakıdır diyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Mısır ile başlattığımız yeni süreç Gazze'nin, Filistin'in hayrına olacaktır. Diğer komşu ülkelerle yürüttüğümüz temaslar, bölgemizin faydasına olacaktır. İçimizdeki bedhahların ne dediğine bakmadan, bölgemizdeki dostlarımızın sayısını artırmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin dış politikada manevra alanını genişleterek, her türlü adımı bundan sonra da kararlılıkla atacağız” dedi.
26 Ağustos'ta Sultan Alparslan ve ordusunun muhteşem zaferini, Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıl dönümünün gururla icra edildiğini hatırlatan Erdoğan, “Geçen hafta Malazgirt'le başlayan, Anadolu'daki zaferlerimizin son halkası olan 30 Ağustos zaferimizi coşkuyla kutlattık. Türk ordusuzu tarihte muhteşem zaferlere götüren hiç kuşkusuz göğsündeki imanıdır. Alparslan ve ordusu Malazgirt'te zaferi iman ile kazandılar. Ordumuz imanıyla zafer kazandı. Türk Silahlı Kuvvetleri demek peygamber ocağı demektir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin göğsünden imanı alırsanız geriye bir şey kalmaz. Bunun acı örneklerini yakın geçmişte gördük. Başörtüsüyle, kılık kıyafetle, imam hatiplilerle, ilim ve irfan yuvalarıyla uğraşan ordunun kabiliyetini nasıl yitirdiğine dışardan çok, içeriyle uğraşarak milletin nazarında nasıl yanlış yere oturduğuna hep birlikte şahitlik ettik. Milletimizin göz bebeği kahraman ordumuz hiç hak etmediği sıfatlarla anılır oldu. Yanlış ellerde ordumuz yıpratıldı, örselendi, güven kaybına uğradı. Sokaklarımızda sarıklı, sakallı insanların kovalandığı, subaylarımızın baş örtülü annelerinin kışlaya alınmadığı vesayetçi dönemlerde FETÖ'cü vatan hainlerini ordumuzun kılcallarına kadar yerleştirdiler. 15 Temmuz'da biz bu hainleri temizledik. Ordumuzu ölümcül bir urdan kurtardık ve şimdi ordumuz hamd olsun aslına, özüne dönüyor. Malazgirt'teki, Çanakkale'deki ruh ordumuzda yeniden kök salıyor. FETÖ'cü hainlerden ve vesayet artıklarından temizlendikçe ordumuz terör örgütleriyle mücadelede, vatan savunmasında destanlar yazıyor” dedi.