Örnek davranışlarıyla mücadeleye destek olan gençleri kutlayan, büyüklere içten hürmetlerini sunan Koca, bu kişilerin evde kalarak, mücadelenin en sağlam grubunu oluşturduklarını ifade etti. Koca, "Canlarımız parkları çekse de evdeler, işine giderken mecburiyet gereği dışarı çıkarken tedbirden ödün vermeyen insanlarımızı kutluyorum. Birimiz diğerimize güç oluyoruz. Koronaya karşı mücadelemiz birlikteliğimiz olmuştur." diye konuştu.
Medya mensuplarının da Kovid-19 salgını konusunda yürütülen iletişime büyük katkı sağladığını vurgulayan Koca, "Söz ve bilgi eğer onu taşıyacak bir mecra yoksa tesirini gösteremez. Bunu doğrulukla titizlikle yapan medyamıza teşekkür ediyorum. Halkımızın salgın konusunda merak ettiği birçok şey, burada sizin sorularınızla açıklığa kavuşuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ailelerin fertlerine de seslenen Koca, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemizde virüsün görüldüğü ilk gün olan 10 Mart'tan 14 Nisan Salı gününe geldiğimiz nokta nedir? Hastaların tespitinde nasıl bir yöntem izliyoruz? Diğer ülkelerle aramızda benzerlikler, farklılıklar nelerdir? Bir üstünlüğümüz varsa bu hangi sebeplerden kaynaklanıyor? Neden ısrarla direnmek, önlem almak gerekiyor? Bugünkü sözlerim bu soruların cevabı olma amacını taşıyacak.
Bir salgının aşamaları hakkında kesin ifadeler kullanılamaz. Şu ana kadar aldığımız bazı sonuçlar, Türkiye'nin salgını mümkün olan en az kayıpla aşacağına işaret ediyor. Bu işareti biz tedbirler yüzde yüz uygulanmadığı halde alıyoruz. Tedbirleri herkes aynı ciddiyetle yüzde yüz uygulayabilse umuttan çok daha güçlü kelimeleri seçeceğim. Kurallara istisnasız uyalım, çok daha sıkı uyalım, sonuca odaklanalım. Bilelim ki tedbir yüzde yüze yaklaştıkça neredeyse ulaşılacak tek sorun eldeki vakalardır."
"Filyasyon yöntemini bizim uyguladığımız şekilde uygulayan ülke yok"
Vakaların sayısının tüm dünyada arttığına işaret eden Koca, yöntemlerde benzerlik olsa her ülkenin kendi mücadelesini kendi şartlarında verdiğini söyledi. Koca, vaka sayılarının ve verilerin pek çok ülkede tartışma konusu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye'de salgında tespit edilen her olay, sizin gözünüzün önündedir. Hatta diyebilirim ki tablonun olumsuz yönü tam, olumlu yönleri ise kısmen gözünüzün önündedir. Hastalık Amerika'da 11. haftada, İspanya'da 9. haftada, İtalya'da 8. haftada, Almanya ve Fransa'da 10. haftada, Çin'de 7. haftada, bir haftada görülen en çok vaka sayısına ulaşıldı. Türkiye'de ise hastalığın bir haftada en çok vaka sayısına ulaşması 4. haftada gerçekleşti. Yani, 4. haftada Türkiye'de vaka artış hızı düşüşe geçti."
Bakan Koca, bunu daha açık ifade etmek için virüsün yayılma gücünün hatırlanması gerektiğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Virüsün yayılma gücüne karşı şu anki şartlarda yayılma hızını kontrol altına almaya başlamış durumdayız. Peki bu nasıl oldu? İşte bugünün asıl gündemi bu.
Filyasyon kelimesini bu süreçte çok duydunuz. Bu, ağırlıklı filyasyonla oldu. Bu kelimeyi ileriki günlerde unutmayacaksınız. Belki de filyasyon biz hekimlerin dilinden sizlerin gündelik hayatına karışacak. Bu kelime, bunu hak ediyor. Filyasyon, bildiğiniz gibi bulaşıcı bir hastalıkla ilgili temas zincirinin taranması işleminin adıdır. Vaka artış hızının erkenden düşüşe geçmesini biz bu filyasyonla sağladık. Filyasyon yöntemini bizim uyguladığımız şekilde uygulayan başka hiçbir ülke henüz olmadı. 11 Mart'ta açıkladığımız ilk vakadan itibaren tespit ettiğimiz her vakada biz filyasyon yöntemini uyguladık. Pozitif tanı konan hastaların her birinin son üç gün içinde temas ettiği bütün kişilere ulaşıp onları taramaya çalıştık. Bunun ne denli dikkat ve titizlik gerektiren bir süreç olduğunu dışarıdan anlamak zordur. Burada Bakanlığımız adına gururla kurduğum cümlelerin arkasında kimler olduğunu ifade edeceğim ve onların sayılarını vereceğim."
"Genel tarama zaten doğru yöntem değil"
Filyasyonda, yani hastanın temas halinde olduğu kişiler zincirinin taranması sürecinde neler olduğunu anlatan Koca, bu kişilere ulaşıldığını, izlem altına alındıklarını, tanı konanların izole edildiğini ve tedavilerine başlandığını aktardı.
Koca, zaman zaman "Test neden herkese yapılmıyor?" şeklinde eleştiriler olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Genel tarama zaten doğru yöntem değil, güvenilir sonuç elde etme açısından akılcı da değil. Fakat eklemekte yarar var, filyasyon uygulaması soruya güçlü bir cevap getiriyor. Biz nokta atışı yaparak ilerliyoruz. Hastalığın bulaşma ihtimali yüksek olan yeni kişileri bulmaya odaklanıyoruz. Bir hastalıkla mücadalede diğer ülkelerle kıyaslama yaparak başarı bulgusuna gitmek çok insancıl gelmiyor ama demek istediğim bir şey var. Yaygın temas taraması, sıkı takip. Salgının önünü kesmenin yolu bu. Dünyanın büyük kısmı ise maalesef filyasyon yerine sadece şikayetle başvuran vakalar üzerinden tanı ve tedavi süreci yolunu izliyor. Güney Kore ve Singapur gibi birkaç ülke ise genel tarama yapıyor.
Hasta kayıbı artış oranı hızında da bahsettiğim vaka artış hızına benzer bir veriye sahibiz. Türkiye'de ölüm artış hızındaki yavaşlama 5. haftada gerçekleşmiştir. Türkiye, ölüm artış hızındaki yavaşlamayı en erken yakalayan ülkedir. Vaka artış hızının inişe geçmiş olması, ölüm artış hızının yavaşlaması mücadelede doğru yolda olduğumuzun, tedbirlerin sonuç verdiğinin, sonuç alacağımızın somut işaretleridir. Bu sonuçların Türkiye'de alınması ama başka pek çok ülkede görünmemesi tesadüfi değildir. Yöntemi ilkece benimseyen, en yaygın şekilde filyasyon yapan Türkiye'dir."
Bu performansı, ciddiyeti verilerle ortaya koymak istediğinin altını çizen Koca, "Bugüne kadar tanı konan hastaların temas zincirindeki 261 bin 989 kişi tespit ettik. Bunların yüzde 95,8'ine ulaştık, takiplerini yaptık. Filyasyon ekiplerimizce takibi yapılan toplam kişi sayısı 251 bin 28'dir. Bugüne kadar temas zincirinde yer alan 261 bin 989 kişi tespit edilmiş, her doğrulanmış vakaya ortalama 4,5 temaslı kişi düşmektedir. Bunların yaklaşık yüzde 96'sına ulaşarak takip yapıldı. Toplamda filyasyon ekiplerimizce takipleri yapılan 251 bin 28 kişi olmuştur." açıklamasında bulundu.
Bakan Koca, yeni bir tanı konulduğunda ne yapıldığına ilişkin de şunları söyledi:
"Hastanın çok yakın bir hikayesini alıyoruz. Kimlerle ne zaman nerede görüştüğünü, aile ortamı, aile bireyleri, yakınları ve iş yeri arkadaşları, sosyal ilişkilerinde temas halinde olduğu insanların bilgileri toplanıyor. Bir vaka tespit edildiğinde onun aile fertleri ve iş arkadaşları, aynı adreste bulunduğu kişiler otomatik olarak filyasyon ekibinin sistemine düşüyor. Oradan itibaren de filyasyon ekiplerimiz harekete geçiyor.
Bugüne kadar bahsetmediğim filyasyon ekibi nasıl bir ekiptir? Filyasyon ekipleri, biri doktor, biri sağlık memuru, biri yardımcı personel olmak üzere ortalama üç kişiden oluşan ekiplerdir. Bu ekipler her yeni koronavirüs vakasının tespitinde, vakanın hikayesi alınır almaz harekete geçip hastanın temas halinde olduğu listelenmiş kişileri 48-49 saat zaman zarfında tanımaktadırlar. Sadece 2 gün 2 gece zarfında. Ekipler, doğrudan bu kişilerin adreslerine ulaşmaktadır. Ekipler, sahada mobil cihazlarla hareket etmekte, merkez birimlerimiz ise onların sahadaki çalışmasını takip etmektedir.
Her yeni vakada hastalığa karşı ağ yeniden kurulmaktadır. Erken tanılarla hem yayılma önlenmekte hem de risk grubunda olan bazı kişilerin belki de hayatları kurtarılmaktadır."
"Türkiye genelinde filyasyon ekibi sayısı 4 bin 600'dür"
Filyasyon çalışmasının 81 ilde yapıldığını, çalışmada temaslı takibin en yüksek oranda sonuçlandığı ilin yüzde 99 ile Zonguldak, en düşük ilin ise yüzde 92 ile Şanlıurfa olduğunu belirten Koca, "Vakaların en yoğun olduğu İstanbul'da şu an bin 200 filyasyon ekibi görev almaktadır. Türkiye genelinde filyasyon ekibi sayısı 4 bin 600'dür." dedi.
Virüsü taşıyan kişilerle teması olmuş şüphelilere ulaşan, yeni tanı süreçlerini başlatan bu ekiplerin mücadelenin sahadaki en aktif üyeleri arasında olduğunu, bu mücadelenin şu aşamada henüz bilinmeyen, adı duyulmayan pek çok kahramanı bulunduğunu kaydeden Koca, şunları söyledi:
"Filyasyon çalışmamızın ağırlıklı bir kısmı, aile hekimlerimiz tarafından yürütülüyor. Temas sebebiyle şüpheli kabul edilen kişilerin takip bilgileri sürecin en başında aile hekimlerimize verilmektedir. Bu kişilerde belirti çıkıp, çıkmadığı bizzat aile hekimlerimiz tarafından araştırılmaktadır. Hekim arkadaşlarımız telefonla iletişime varıncaya kadar sıkı bir takip ortaya koymaktadır. Sahip olduğumuz büyük veri havuzunun bir kaynağı aile hekimlerimizle kurduğumuz bu sistemdir. Koronavirüsle mücadelemiz mahalle bazına kadar inmiş bir mücadeledir. Sokağa, apartmana, eve uzanmıştır."
Filyasyonun sağlam bir veri kaynağına ihtiyaç duyduğunu, aynı zamanda da sağlam bir veri kaynağı oluşturduğunu ve her sağlam verinin virüse karşı bir silah olduğunu anlatan Bakan Koca, "Bakanlığımız sağlık teknolojisinde olduğu gibi bu veriler ve bu verilerin işlendiği sistem konusunda da insanımıza güven verecek üstünlüğe sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Türkiye'nin her yerinden anlık olarak gelen verileri tek bir sistemde toplamaktadır. Sağlık Bakanlığı küçük bir kentimizin, küçük bir hastanesinde yatan bir hastasının ateşinin günde kaç kez ölçüldüğü bilgisine sahiptir. Hangi hastanemizde kaç yatak boştur, kaç yatak doludur, bunlar bizim rutin bilgilerimizdir." dedi
Koronavirüsle mücadelenin çok iyi organize olmuş, işine son derece hakim uzmanlar tarafından yürütüldüğünün bilinmesini isteyen Koca, "1 milyon 100 bini aşkın profesyonelden oluşan sağlık ordumuzun her an, her özveriye uygun olarak işinin başında olduğunu bilin. Bütün bu çabanın size yüklediği sorumluluğu bir an bile unutmayın, tedbirlerden taviz vermeyin." değerlendirmesinde bulundu.
Sistemli mücadelenin gözle görülür sonuçlar verdiğini dile getiren Bakan Koca, "Tablolara dikkatle bakıldığında 'üstesinden geleceksiniz, direnin' diyor." ifadesini kullandı.
Koca, vaka tespitinde, hasta tedavisinde, yoğun bakımda başarılı olunduğunu, yüksek bir motivasyon ile mücadelede üstün güç olduklarını belirterek, "Bizi sonuca götürecek kural açık. Hareketi azalt, izolasyonu artır. Bu kuralı ısrarla uygularsak, istediğimiz hayata kısa sürede ulaşacağız." dedi.
Bakan Koca, "Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu"nun güncel verilerine göre şunları kaydetti:
"Bugünkü test sayımız 33 bin 70 oldu. Test sayısında bu hafta hedefimiz olan 30 bini aşmış olduk. Test sonucu pozitif olan son 24 saatte 4 bin 62 vakamız olmuştur. Böylece toplamda vaka sayımız 65 bin 111'e ulaştı. Bugün vefat eden 107 vatandaşımızla birlikte kayıp sayımız 1403'ü buldu. 842 hastamız da iyileşmiş oldu."
Fransa, İngiltere, İran ve Çin ortak özellikleri ile birbirine yaklaştı
Koca, dünyada hastalığın artış eğimi, yapılan test sayıları, pozitif çıkma oranları, yoğun bakımda takip edilen hastalar ve ölüm oranları gibi farklı değişkenler dikkate alınarak, ülkeler arası "kümeler analizi" yapıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birbirine benzerliklerine göre, üç farklı model göze çarpıyor. Nüfusa göre sınırlı vakaların görüldüğü, doğrulanmış vakaların az olduğu veya bildirilmediği ülkeler en büyük kümeyi oluşturmaktadır. Fransa, İngiltere, İran ve Çin ortak özellikleri ile birbirine yaklaşmış durumdadır. Türkiye sözü edilen bu iki grubun arasında bir yerde durmaktadır. Yönetim becerimize, hastalıkla mücadele başarımıza göre yerimiz değişebilir.
Eğer yönetim becerimizi ve hastalıkla mücadelemizi, bu yönde başarılı bir şekilde sürdürebilirsek, daha az görülen ülkeler kısmına doğru kaymış olacağız. Değilse İngiltere gibi Fransa gibi ülkelere doğru bir eğilim içine girme potansiyeli taşır. Avrupa ülkelerinden İspanya ve İtalya ise kendilerine has ayrı bir konumdadır. Amerika ise zaten hasta sayısı ve ölüm oranları bakımından tamamen kendi başına tüm dünyadan ayrılmaktadır."
Koca, Türkiye'de koronavirüsün yoğunluk haritasında öncelikle Konya, Kayseri, Malatya ve Diyarbakır'ın yer aldığını da bildirdi.
443 bin 626 test yapıldı
Sağlık Bakanı Koca'nın paylaştığı Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'na göre toplam test sayısı 443 bin 626'ya çıktı. Toplam 4 bin 799 hasta iyileşti.
"Türkiye'de yoğun bakımdaki ve entübe edilen hasta sayısında duraklamaya girildi"
Koronavirüsün Türkiye'de zirve yapıp yapmadığının sorulması üzerine Koca, vaka artışının söz konusu olduğunu, artış hızının 4. haftadan itibaren düştüğünü belirtti.
Ölüm artış hızındaki azalmanın da 5. haftada başladığına işaret eden Koca, Türkiye'deki durumun dünyadan farklı seyrettiğini bildirdi.
Dünyadaki hiçbir ülkede, vaka sayısının artmasıyla hastaneye yatış, yoğun bakım ve cihaza bağlanan hastaların sayısında bir azalış olmadığını aktaran Koca, bazı ülkelerde yoğun bakım yataklarının yetmediği, koridorlarda hastaların entübe edildiği durumların görüldüğünü hatırlattı.
Bakan Koca, şöyle devam etti:
"Türkiye'de yoğun bakımdaki ve entübe edilen hasta sayısında duraklamaya, stabilleşmeye girildiğini çok net görüyoruz. Sosyal medyada 0,21 oranından bahsediliyor. Çünkü Türkiye, artık artış hızının azaldığı, pik yapmaya doğru gittiği, vaka artış ve ölüm artış hızının duraklamaya girdiği, önümüzdeki dönemde bu pikle birlikte plato çizme dönemine geldiği için oran, ikili rakam olunca birbirine çok yakın. Üçlü, dörtlü rakam olduğunda farklılıklar görülmüş olur. Ölüm oranı düştüğünde bu tablonun farklılaştığını net görürüz. Erken dönemde 1,3'lerden 2,1'lere geldiğini görmüş oluyoruz. Çünkü artık burada bir duraklama, stabilleşme dönemine piki yakalama dönemine girdiğini görüyoruz."
İnfaz düzenlemesini içeren kanunun yasalaştığının hatırlatılarak tahliyelere yönelik alınacak önlemlerin sorulması üzerine Koca, Bilim Kurulunun bu konuda da nasıl bir yaklaşım izlenmesi gerektiğini bildirdiğini söyledi.
Koca, sağlık taramalarında semptomu olan, hastalık şüphesi bulunanların hastanelere alındığını, izolasyonda çeşitli uyarılarda bulunulduğunu, bunların sahada uygulanacağını anlattı.
"Aşı konusunda çalışma yapan bütün birimlerimizi destekliyoruz"
Çin'den aşı getirilip getirilmeyeceğine, Türkiye'deki aşı çalışmalarına ilişkin soruya yönelik Koca, dünyada aşıyla ilgili yoğun çalışma yapıldığını anımsattı.
Sağlık Bakanı Koca, şunları kaydetti:
"Aşının insanlara kullanılabilme döneminin çok erken olduğuna inanmıyoruz. Önümüzdeki 4-6 aydan önce kullanılabilir aşı olacağını Bilim Kurulundaki arkadaşlarımız düşünmüyor. Türkiye de bu anlamda yoğun bir çalışma içerisinde. Bakanlık olarak TÜBİTAK, üniversiteler dahil olmak üzere çalışma yapan bütün birimlerimizi destekliyoruz. Üç merkez virüsü izole etmiş oldular, bundan sonraki çalışmalar hızla devam edecek."
Çin'in yoğun bakımda, entübe olan hastalara kullandığı ilacı Türkiye'nin daha erken dönemde kullandığını, bunun faydalarının da görüldüğüne işaret eden Koca, bu ilacın devamının da geldiğini, dağıtımın yapıldığını aktardı.
Koca, tedavide farklı bir yaklaşım içerisinde olduklarını, Türkiye'nin yaptıklarının dünyaya bildirilmesi için üniversitelerin yayın yapmasını teşvik ettiklerini belirtti.
"İlacı vaka görülmeden tedarik ettik"
Türkiye'nin, koronavirüs tedavisinde kullanılan ilacı vaka görülmeden tedarik ettiğini, hastalara ücretsiz uyguladığını ve yaygın kullandığını anlatan Koca, dünyada bu durumda olan ikinci bir ülkenin bulunmadığına dikkati çekti.
Koca, dünyanın bu ilacın peşinde olduğunu ancak Türkiye'nin yaklaşık 1 milyon kutuya yakın ilacı depoladığını, Çin'den getirilen ilacı da Türkiye gibi yoğun kullanan başka bir ülkenin de olmadığını vurguladı.
Bir gazetecinin, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş'ın koronavirüsten hayatını kaybettiğini hatırlatmasının ardından Koca, Baş'a Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı diledi.
"Siyasilerin risk durumu nedir?" sorusuna ilişkin ise Koca, "Bu anlamda herkesin virüse karşı tedbirli olması gerektiğini hep ifade ediyoruz, tedbirlere uyulduğu takdirde riskin olmadığını söyleyebilirim." ifadesini kullandı.
Aşı çalışmalarıyla başka ülkelerden ortaklık teklif edilip edilmediğinin sorulması üzerine Koca, "Aşıyla ilgili Türkiye'nin klinik araştırmalar merkezi olmasını yurt dışı için istemiyoruz. Bu anlamda birtakım yaklaşımlar oldu. Bu anlamdaki yaklaşımımızı net ifade ettik. Klinik araştırma öncesi gerektiğinde birçok ülkeyle aşı çalışması yapabiliriz ama klinik uygulama noktasında kendi çalışmalarımızı daha önemli görüyoruz." yanıtını verdi.