Bugün 15 kasım 2016. Bundan tam 72 yıl önce 15 Kasım 1944’de 100 bin Ahıska Türkü bugünkü Gürcistan’ın Ahıska Bölgesi’nden bir gece Ruslar tarafından zalim Stalin’in emriyle dünyanın dört bir tarafına sürülmüş, tam bir soykırıma tabi tutulmuştu. Bugün başta Gebze Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin bir çok bölgesinde Ahıska Türkleri yaşıyor. Ancak bu konuda maalesef yeterli çalışmanın olmaması üzücü.
Tarih boyu Türk Milleti ve İslam Dünyası büyük mezalimler yaşadı. Son dönemde bile Müslümanlar teröre kurban gitmekte, İslam medeniyeti terör yüzünden yok olup giderken dünyayı sömürenler silah satarak dünyayı kan gölüne çevirenler Müslümanları terörist gösteriyorlar.
Türkler tarih boyu mezalimlere kurban gitti, soy kırımlara uğradı, yerlerinden yurtlarında n oldular, sürgüne gönderildiler. Bunların içinde Ahıska Türklerinin çok ayrı yeri vardır. 1996 yılında Kırgızistan’da Belgesel çekerken ilk kez bir Ahıska Türkü ailesiyle tanışmıştım.
Daha sonra Ardahan yakınlarında Posof ilçesinde Cilvegözü sınır kapısından çıkıp, Ahıska’ya Ahırkeleğe gidip Blegesel çektiğimde Ahıskalıların ne kadar önemli olduğunu anladım. Hazırladığım Belgesel halen bir çok TV kanalında yayınlanmakta.
AHISKA TÜRKLERİ’NİN SERÜVENİ
Önceki gün Antalya’dan İsmail Kemaloğlu adlı bir Ahıskalı Türk’ten telefon aldım. Belgeselimizi izlediğini elinde bazı bilgilerin olduğunu bizlere söyledi ve uzun bir yazıyı bizlere göndererek yaptığımız çalışmalardan dolayı teşekkürlerini bildirdi.
Ahıska Türklerinin Serüveni adlı bir kitap hazırlayan İsmail Kemaloğlu’nun ataları Ruslar tarafından Ahıska’dan Özbekistan’a sürülmüş, burada 1963 yılında dünyaya gelen Kemaloğlu, Özbekistan’da Hukuk okumuş bir aydın. Kendini Ahıska Türklerinin araştırılmasına adayan 1989 yılında Rus Gizli servisi KGB’nin kışkırtmasıyla Özbekistan Fergana’da yaşana dramı da araştıran bir isim. Verdiği bilgilerden dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. Bundan tam 72 yıl önce 15 Kasım 1944 yılında Ahıska’dan Dünyanın dört bir tarafına sürülen Ahıska Türkleri’nin dramını anlatan sayın İsmail Kemaloğlu’nun yazısını sizlerle paylaşıyorum. Yazının tümünün www.gebzegazetesi. com adresinden okuyabilirsiniz.
1. AHISKA İLE TÜRK DEVLETİ KURULUŞU
4 Haziran 1918 tarihinde de Osmanlı Devleti’nin Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan ile ayrı ayrı imzaladığı Batum Antlaşmasına göre: Batum, Ahıska, Ahılkelek, Sürmeli, Gümrü, Nahçıvan ve Şerur Osmanlı Devleti’ne katılmıştı.
Böylece Osmanlı Devleti 1828 Türkmençayı, 1829 Edirne ve 1878 Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile kaybettiği topraklarını geri alarak, tekrar Anavatan ile birleştirmişti. (Esin Derinsu Dayı, Milli Mucadele Döneminde Elviye-i Selase ve Nahçivan.)
14 Temmuz 1918 Güney Gürcistan Müslüman nüfusu bir referandum düzenledi ve Türkiye terkibine girişi için oy kullandı.
Enver Paşa’nın 15 Ekim 1918’de Kafkas İslam Ordusu Kumandanı Nuri Paşa’ya gönderdiği telgrafta; belki görünüşte Azerbaycan ve Kafkasya’da kuvvetlerimizi çekmiş görünmeye mecbur kalınacağı; bundan sonra artık bölgenin kendi kuvvetlerine dayanacağını; buralarda kalacak kuvvetlerimizin teşkilatlarının genişletilmesini, onlara her türlü eleman ve cephanenin temin edileceğini bildirmişti.
16 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Hükümeti (Ahmet İzzet Paşa Hükümeti) Brest-Litovsk Antlaşması ile kazanılan yerler dışındaki toprakların boşaltılması kararını almıştı.
21 Ekim 1918 günü Kafkasya’daki IX. Ordu Komutanlığı’na verilen emir ile 24 Ekim tarihinden itibaren 6 hafta içinde de bölgenin terki istenildi.
4-5 Aralık’ta Ahıska, Ahılkelek, tüm Azerbaycan ile doğu, güney ve kuzey Kafkasya’yı terk eden Türk kuvvetleri, 4 Aralık’ta Arpaçay üzerindeki 1877 sınırına ulaşmışlardı.
Ortada tek bir gerçek vardı. Gerek Batum Antlaşması ile gerekse Brest Litovsk ile kazanılan topraklardan Türk ordusunun çekilmesinden sonra, Ermeni ve Gürcü tehlikesi karşısında bölgede gerçekleşen millî teşkilatlanma idi. Dolayısıyla Batum Antlaşması ile kazanılan Ahıska, Ahılkelek ve Nahçıvan ile Brest-Litovsk ile tekrar kazanıldığı Elviye-i Selâse arasındaki ilk bağ böylece oluşmuştu.
Elviye-i Selâse - Osmanlı döneminde Batum, Kars ve Ardahan livalarının (sancak) ortak adıydı. “Üç Liva” (elviye livanın çoğuludur) anlamına gelir.Bu tabirin,özellikle1878’den itibaren kullanıldığı söylenebilir. Bu üç sancak, 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)’nin ardından yapılan antlaşmayla Çarlık Rusyasına bırakıldı.
29 Ekim 1918’de Ömer Fayıkbey başçılığında IX. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ve III. Fırka Kumandanı Halid Beğ’in yardımları ile “Ahıska Hükümet-i Muvakkatası” yani "Ahıska Geçici Hükümeti" kuruldu ve başkenti de Kars şehri ilan edildi. Milli teşkilatlanma halkasının ikincisi, 5 Kasım 1918’de kurulan Kars Millî İslâm Şûrası’dır.
Üçüncü halka da, merkezi Iğdır olup Nahçivan’ı da kapsayan Aras Türk Hükümeti’dir. Ahıskalı Türkler, Gürcü ve Ermeni askeri birliklerinin genişlemesi ile karşı karşıya kaldıkları için, Ermenistan ve Nahçıvan Azerbaycanlıları ile birleşmek gerekli bulundu ve bir ortak Aras Türk Cumhuriyeti kuruldu.
1 Osmanlı ve Rusya İmparatorlukları arasında 14 Eylül 1829 imzalanmış Edirne Antlaşması
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı,Rusya'nın Yunanların bağımsızlığını desteklemesi yüzünden çıkmış bir savaştır. Kafkas cephesinde İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusu Ahıska, Ardahan,Posof, Erivan, Kars ve 27 Haziran1829'da Erzurum'u ele geçirdi.28 Ağustos'taEdirne'ye kadarilerleyen Rus ordusu İstanbul'un sadece 68 kilometre uzağına ulaştı.Padişah II.Mahmut 14 Eylül 1829'de Rusların bu ilerlemesini durdurmak için koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
Navarin faciasından (1827) sonra başlayan (Eylül 1828) Osmanlı-Rus savaşı aleyhimizde gelişince, barış isteği belirdi İngiliz ve Fransız elçilerinin teşebbüsleri ve Çarın kayınpederi Prusya kralının gönderdiği aracının çabalarıyla, 1829 yılı yazında bir antlaşma hazırlığına girişildi, Rus orduları, Balkanları aşarak, İslimiye ve Yanbolu taraflarını zorlamaya başladı, doğuda Erzurum'u aldı. Bu sırada Edirne de düşünce, savaşa son vermek için, İstanbul'daki Prusya elçisi, denizden Tekirdağ'a gidip, Rus generali Dibiç'e haber göndererek, ateşkes ilanını sağladı, iki tarafın Edirne'de barış esaslarını görüşmelerine karar verildi. Bu arada Edirne'nin doğusunda kalan Rus askerleri çekildiler. Daha önce, İstanbul'daki İngiliz ve Fransız elçileri, hükümetlerinden aldıkları talimata dayanarak, Mora'nın (Yunanistan) istiklalini (bağımsızlığını) tanıması hususunda Babıâli'ye verdikleri resmî takrire cevap istediler ve Bebek Köşkü'nde yapılan müzakereler sonucunda, ilgili devletlerin evvelce Londra'da (22 Mart) aldıkları kararları kabul etmek gereği ortaya çıktı (6 Temmuz). Bu kararlar, Yunan hükümetinin tam bağımsız bir devlet olması, sınırlarının daha önce verilen mazbatada istenilen şekilde çizilmesi; Yunan hükümdarlığının, müttefik devletlerde hükümran olan hanedanlardan birine mensup olmayan bir prense asaleten verilmesi, Devlet-i Aliyye ile Yunan devleti arasında barışın korunması, iki tarafça genel af ilanı, Yunanistan'a göç etmek isteyen Rumlara bir yıl süre tanınması vs gibi hükümleri, dokuz maddede kapsamakta idi.
Askerî harekâta son verilerek, barış müzakerelerine Edirne'de başlanması kararlaştırıldı. Barış Antlaşmasını hazırlamak ve imzalamak için Rus çarı tarafından yetkilendirilen İvan İvanoviç Dibiç-Zabalkanskiy kontu Aleksey Orlov kontu ve Fyodor Polena kontunu tayin etti. Osmanlı tarafından, defterdar Mehmet Sâdık Efendi ve birinci Eminbeyzâde Abdülkadir Bey ikinci murahhas tayin edildiler (15 Ağustos 1829). Bir ay kadar süren müzakerelerden sonra, 1828 Osmanlı-Rus savaşı sonunda, 14 Eylül 1829 tarihinde Osmanlı ve Rusya İmparatorluklarıarasında Edirne'de 16 maddelik antlaşma imzalandı, (14 Eylül 1829 Edirne Antlaşması).
Uşbu antlaşmanın başlıca hükümleri şunlardı:
Birinci madde. Karada ve denizde çarpışmalara son verilerek, iki devlet arasında, sınırsız bir dostluk kurulacak; bu antlaşmanın bütün şartlarını yerine getirecek ve aykırı hareket edilmeyecektir.
İkinci madde. Rusya, Boğdan ülkesini eski sınırlarıyla, Osmanlı Devleti'ne bırakacak, Eflak bölgesinden Dobruca, Silistre, İshakçı, Pazarcık, Varna, Yanbolu, Aydost, Kırkkilise ve Edirne ile Rumeli'de işgal ettiği bütün yerlerden geri çekilecektir.
Üçüncü madde. Prut nehri, eskiden olduğu gibi, Boğdan arazisine bitiştiği yerden, Tuna'ya karıştığı yere kadar, iki devlet arasında sınır olacak, Tuna kollarındaki bütün adalar Rusya'nın tasarrufunda kalacak, bu nehrin sağ kıyısı Osmanlıların olacak, 10 km'lik mesafe boşaltılacak, hiçbir tesis yapılmayacak, adalarda Rusya hiçbir bina ve istihkâm yapmayacak, Tuna nehrinde seyrü sefer, her iki devlet için serbest olacaktır.
Dördüncü madde. Gürcistan’nın İmereti, Megrel, Guria ve Kafkas tarafındaki birçok bölgeler, uzun zamandan beri Rusya hudutları içine girmiş; 10 Şubat 1828'de İran- Rusya arasındaki Türkânçay Antlaşması gereğince Erevan ve Nahçıvan hanlıkları da Rusya'ya geçmişti. Bu bakımdan iki devlet arasındaki yeni sınır Karadenizden Guriya dönüm noktasından başlar, Imereti kadar uzanır ve ordan Gürcistan sınırlarıyla birleşen Ahıska ve Kars Paşalıklarının sınırlarına kader, öyleki Ahıska şehri ve Ahalkalek kalesi bu çizginin iki saat uzaklığında kuzeyde kalır.
Bu sınır çizginin güneyinde kalan Kars ve Trabzon paşalıkları ve Ahıska paşalığın büyük kısmı Osmanlıda, sınırın kuzey tarafında kalan Gürcistan, İmereti ve Guria toprakları yanısıra Kuban ağzından Aziz Nicholas marinasına kader bütün Karadeniz kıyısı Rusya tarafında kalmak üzere düzenlenecektir.
Beşinci madde. Eflak ve Boğdan'a yeni haklar tanınacak, Eflak-Boğdan beyleri, yaşadıkları sürece görevde kalacak, Eflak ve Boğdan'daki kaleler yıktırılacak, bu iki eyalette Osmanlı askeri bulunmayacaktır.
Altıncı madde. Akkerman Antlaşmasının V maddesi gereğince Sırbistan'a tanınmış olan imtiyazlar ve Sırbistanın 6 bölgesinin iadesi, bu antlaşma ile tekid edilecektir (sağlamlaştırılacaktır).
Yedinci madde. Rus ticaret gemilerine Boğazlardan geçiş hakkı tanınacak, Rus halkından olanlar, Osmanlı ülkelerinde serbestçe ticaret yapabileceklerdir.
Sekizinci madde. Osmanlı Devleti, Rusya'ya, onsekiz ay içinde ödenmek üzere, bir buçuk milyon Hollanda düka altını tazminat ödeyecektir.
Onuncu madde. Osmanlı Devleti, 24 haziran/6 Temmuz 1827'de Londra'da, Rusya, İngiltere ve Fransa arasında ve Yunanistan'ın bağımsızlığıyla ilgili antlaşmaya tam muvafakat bildirecek; 10/22 Mart 1829'da bu esasa göre düzenlenen protokolü de kabul edecek; antlaşmanın tasdikinden sonra Rusya, İngiltere ve Fransa murahhaslarıyla birlikte ve antlaşma esaslarının uygulanmasını kararlaştırmak üzere, Osmanlı Devleti tarafından murahhaslar tayin edilecektir.
Onüçüncu madde. Her iki devlet, savaş sırasında işgal ettikleri topraklarda genel af ilan edecek.
Ondördüncu madde. Bu antlaşmanın onaylanmasından sonra, harp esirleri derhal serbest bırakılacaktır.
Uşbu antlaşma Ahıska Paşalığını ikiye böldü ve Rus çarlığına bırakılan topraklarda kalan Ahıskalı Türklerin hayatında kara sayfa açıldı.
Rusya’ya bırakılan Ahıska toprakların yönetimine İ.F.Paskeviç atandı ve Türkiye’ye göç etmek isteyen Türklerin yerlerini ve gayrimenkülünü satıp gidebilmeleri için bir kararname yayınladı. (Arif Yunusov, Mesheti (Ahıska) türkler: iki kez sürgün edilmiş insanlar.)
Ahıskalı Türklerin göçü başladı ve 1829 yılın sonuna kader Rus çarlığına bırakılan Ahıska topraklarında yaşayan Türklerin sayısı 100 bin kişiden 45 bine kadar düştü.
Ahıska topraklarından göç eden Türklerden kalan yer ve evlere 1829-1831 yılları arası 30 binden fazla Ermeni yerleştirildi. (N.N.Mikluho-Maklay adındakiSSCB Bilimler Akademisi, IV.Kafkas Etnografik Derlemesi, “Nauka” yayınevi, Moskova 1969, s.7 )
Rusya yöneticiler bu bölgede Gürcülerden fazla Ermenilere güven sağliyor.(Lomsadze Ş.V.,XVIII yüzyılın ortalarından XIX yüzyılın 50-ci yılları itibaren Güney Gürcistan Samtshe-Cavaheti bölgesi. Doktora Tezi. Tbilisi, 1973, s.29; )
Rus çarlığına bırakılan Ahıska topraklarından Türklerin sonraki büyük göçleri Osmanlı – Rus savaşı (1853-1856, 1877-1878) dönemleri ve 1938 yılı sınırların kapanışına kadar sürdü.
Brest Litovsk Barış Antlaşması, 3 Mart 1918tarihinde Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile Alman İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, ve Bulgaristan Krallığı arasında imzalanmış barış antlaşmasıdır. İşbu antlaşma 15 maddeli ve 5 ekli bir antlaşmadır. Bu antlaşma Rusya’nın Brest-Litovsk kentinde imzalandığı için Brest Litovsk Barış Antlaşması diye adlandırıldı. Ancak İttifak Devletleri'nin yenilmesi üzerine geçersiz kalmış bir antlaşmadır.
1916 yılın sonlarına Rusya ekonomisi düşüşde idi. Rusya’da erzak kıtlığı ve rus askerinin savaşmak istememesi halkın ayaklanmasına neden oldu. Ekmek isyanlar, savaş karşıtı mitingler, gösteriler 27 Şubat (12 Mart) 1917’de silahlı ayaklanmaya dönüştü. Rusya’da Şubat 1917’de Şubat Devrimi (Burjuva-Demokratik İnkılâp) gerçekleşti. İşbu devrim Rus Çarı’nın devrilmesi ve Rusya’nın tüm yasama ve yürütme gücünü elinde konsantre etmiş - Geçici Hükümetin kurulmasına yol açmıştı. Şubat devriminin sonucu olarak Rus Çarı II Nikolay’ın tahttan çekilmesi, Romanov’lar hanedanı’nın feshi ve Prince George Lvov başkanlığında Geçici Hükümetin oluşumu oldu. Mevcut sistemi yok edip yeni bir sistem icadına başlanıldı. Yeni sistem işçiler ve köylüleri tatmin etmedi. Rusya’da iç savaş başlandı.
25 Ekim (7 Kasım) 1917'de Ekim devrimi veya sonraki sovyette adlandırılan gibi Büyük Ekim Sosyalist İnkılâbı oldu. Geçici Hükümet Devrildi ve Bolşevikler hükümeti iktidara geldi. İç savaş dahada büyüdi. Rusya barış antlaşmaları yapmak zorunda kaldı. Bu antlaşma Rusya'nın yenilgisi ve Birinci Dünya Savaşından çekilmesi damgasını vurdu.
İşbu antlaşmayı imzalayan Devletler sınırları, ek harita esasen belirlendi. Osmanlı Devleti'ne Kars, Ardahan, Batum ve Artvin verildi. Ancak haritaya bakarsan, Ahıska toprakları da Osmanlı Devleti'ne verilen bölgelere girmekte.
Buna rağmen Ermeni ve Gürcüler tarafından Ahıska’nın birçok köyleri tahrip edildi ve pek çok Türk öldürüldü. 13 Nisan 1918’de Ahıskalı Türklerden oluşan 40 delege Batum Barış Konferansı’nda konuşma yaptılar ve self determinasyon hakkını kullanarak, Ahıskalı Türklerin yaşadıkları bölgelerin Türkiye’ye bağlanması hakkında açıklama yaptılar. Aksi halde, “Bu topraklar Gürcistana kalsa, yakın gelecekte halaki Türkiye ile ulusal bağların kopması, hatta dil ve din, kaybetme tehlikesine maruz kalacaklarını ve bu konuda Gürcüler tarafından devrimin başından beri enerjik adımlar atılmakda”.(Güney Kafkasya ve Gürcistan dış politika belgeler ve malzemeleri. Tiflis, 1919 s.310-312.)
1. AHISKA İLE TÜRK DEVLETİ KURULUŞU
4 Haziran 1918 tarihinde de Osmanlı Devleti’nin Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan ile ayrı ayrı imzaladığı Batum Antlaşmasına göre: Batum, Ahıska, Ahılkelek, Sürmeli, Gümrü, Nahçıvan ve Şerur Osmanlı Devleti’ne katılmıştı. (Dokumenti i Materyalı Po vneşney politike zakavkaziye; Gruzii, Tiflis, 1919, s.243; Y.H.Bayur, Türk İnkılâp Tarihi, III/4, s.194; A.N.Kurat, Türkiye ve Rusya, s.477.)
Böylece Osmanlı Devleti 1828 Türkmençayı, 1829 Edirne ve 1878 Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile kaybettiği topraklarını geri alarak, tekrar Anavatan ile birleştirmişti. (Esin Derinsu Dayı, Milli Mucadele Döneminde Elviye-i Selase ve Nahçivan.)
14 Temmuz 1918 Güney Gürcistan Müslüman nüfusu bir referandum düzenledi ve Türkiye terkibine girişi için oy kullandı.
Enver Paşa’nın 15 Ekim 1918’de Kafkas İslam Ordusu Kumandanı Nuri Paşa’ya gönderdiği telgrafta; belki görünüşte Azerbaycan ve Kafkasya’da kuvvetlerimizi çekmiş görünmeye mecbur kalınacağı; bundan sonra artık bölgenin kendi kuvvetlerine dayanacağını; buralarda kalacak kuvvetlerimizin teşkilatlarının genişletilmesini, onlara her türlü eleman ve cephanenin temin edileceğini bildirmişti. ( Y.H. Bayur, Türk İnkılâp Tarihi, III/4, Ankara, 1983, s.258.)
16 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Hükümeti (Ahmet İzzet Paşa Hükümeti) Brest-Litovsk Antlaşması ile kazanılan yerler dışındaki toprakların boşaltılması kararını almıştı. ( Y.H. Bayur, Türk İnkılâp Tarihi, III/4, Ankara, 1983, s.258.)
21 Ekim 1918 günü Kafkasya’daki IX. Ordu Komutanlığı’na verilen emir ile 24 Ekim tarihinden itibaren 6 hafta içinde de bölgenin terki istenildi. (Türk İstiklâl Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, I, Ankara, 1999, s.222; Tevfik Bıyıklıoğlu, “Mondros Mütarekesi’nde Elviye-i Selâse ile İlgili Yeni Vesikalar”, Belleten, XXI/84 (1957), s.572-73.)
4-5 Aralık’ta Ahıska, Ahılkelek, tüm Azerbaycan ile doğu, güney ve kuzey Kafkasya’yı terk eden Türk kuvvetleri, 4 Aralık’ta Arpaçay üzerindeki 1877 sınırına ulaşmışlardı. (S.E.Dayı, Elviye-i Selâse’de…, s.73.)
Ortada tek bir gerçek vardı. Gerek Batum Antlaşması ile gerekse Brest Litovsk ile kazanılan topraklardan Türk ordusunun çekilmesinden sonra, Ermeni ve Gürcü tehlikesi karşısında bölgede gerçekleşen millî teşkilatlanma idi. Dolayısıyla Batum Antlaşması ile kazanılan Ahıska, Ahılkelek ve Nahçıvan ile Brest-Litovsk ile tekrar kazanıldığı Elviye-i Selâse arasındaki ilk bağ böylece oluşmuştu.
Elviye-i Selâse - Osmanlı döneminde Batum, Kars ve Ardahan livalarının (sancak) ortak adıydı. “Üç Liva” (elviye livanın çoğuludur) anlamına gelir.Bu tabirin,özellikle1878’den itibaren kullanıldığı söylenebilir. Bu üç sancak, 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)’nin ardından yapılan antlaşmayla Çarlık Rusyasına bırakıldı.
29 Ekim 1918’de Ömer Fayıkbey başçılığında IX. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ve III. Fırka Kumandanı Halid Beğ’in yardımları ile “Ahıska Hükümet-i Muvakkatası” yani "Ahıska Geçici Hükümeti" kuruldu ve başkenti de Kars şehri ilan edildi. (Ahmet Ender Gökdemir, Cenûbîgarbî Kafkas Hükümeti, Ankara, 1989)
Milli teşkilatlanma halkasının ikincisi, 5 Kasım 1918’de kurulan Kars Millî İslâm Şûrası’dır.
Üçüncü halka da, merkezi Iğdır olup Nahçivan’ı da kapsayan Aras Türk Hükümeti’dir. Ahıskalı Türkler, Gürcü ve Ermeni askeri birliklerinin genişlemesi ile karşı karşıya kaldıkları için, Ermenistan ve Nahçıvan Azerbaycanlıları ile birleşmek gerekli bulundu ve bir ortak Aras Türk Cumhuriyeti kuruldu. (Hajili Asif. Yabancı bir ülkede (Ahıskalı Türklerin etnik kültürü). Bakü, 1992, s.17-18; Gokdemir A.E. Cenubi-garbi Kafkas hukumati. Ankara, 1989, s.39.)