On bin yıllık tarihi geçmişe sahip Niğde’de 2 günde adeta 80 günde Devr-i Alem yaptık. Bugünkü yazımda sizleri belgesel tadında Niğde’yi gezdirmek istiyorum.
Niğde’de kaldığımız süre içinde Niğde Valimiz Ertan Peynircioğlu ve Niğde Belediye Başkanımız Faruk Akdoğan olmak üzere tüm Niğdelilerden yakın alaka gördük. Bor Belediye BaşkanıSıtkı Erat, Ömer Halis Demir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür, Niğde Gazeteciler ve Yazarlar Derneği Başkanı Şerife Türkeş ve Necmi Pişkin beyler bizlerle yakından ilgilediler. Kendilerine teşekkür etmeyi bir görev biliyorum.
Niğde’den Belgesel Haber Ajansı, Gebze Gazetesi ve İsmail Kahraman olarak kendi profilimden canlı yayınlar yaptık. O yayınların linklerini hesaplarımızdan takip edebilirisiniz.
Niğde gerçekten her bakımdan gezilip görülmeye değer bir ilimiz. Birlikte belgesel tadında Niğde’ye kültür yolculuğu yapacağız. Niğde belgeseli senaryo metnini sizlerle paylaşıyorum.
"Bir sarsıntı uyandım uzun süren uykudan
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu."
Diye Niğde’den bahseder Faruk Nafiz Çamlıbel Niğde’den Han Duvarları şiirinde. Etrafı çıplak dağlarla çevrili bir ovada kurulan şehir bir zamanlar Hititlar Persler Romalılar Bizanslıların mekan tuttuğu bir yer olmuş, Selçuklulardan sonra Beylikler arasında el değiştirip durmuş daha sonra da Fatih sultan Mehmet han tarafından Osmanlı hakimiiyetine girmiş. Kurtuluş savaşı yıllarında düşman işgali görmeyen Niğde Cumhuriyet döneminde il merkezi olmuş.
Doğusunda Adana, kuzeydoğusunda Kayseri, Kuzeyinde Nevşehir ve Aksaray, batısında Konya, güneyinde Mersin ili bulunuyor.
En eski adının Nahita ya da Nekide olduğ bilinen Niğdeden ilk söz eden kişi ünlü tarihçi İbn Bibi’dir. İç anadolu bölgesinde Kapadokya bölgesinin tarihi ve kültürel yönlerden en önemli illerden olan ve yaklaşık 9 bin yıllık bir tarihi geçmişe sahip niğde son yıllarda sanayi turizm tarım ticaret eğitim ve sağlık alanlarında yaptığı atılımlarla bölglede kısa süre içerisinde gelişme göstermiştir.
Bağrında nice medeniyetler saklayan bu şehir şimdi Alaaddin tepesinde yükselen heybetli kalesi ve saat kulesiyle size hoş geldiniz der. Niğde’yi bir kartal gibi süzen şehre hakim Alaaddin tepesi zengin bir geçmişe sahip. Tepede yer alan Selçuklu mimari örneklerinden Alaaddin camii giriş kapısındaki taş başlı figürle buraya gelen ziyaretçilere bir sevda mührü gösterir. Rivayete göre: Cami ustası Sancak beyinin kızına aşıktır. Bu karşılıksız aşkını ölümsüzleştirmek için caminin giriş kapısına sevdiğinin taş başlı figürünü yapar. Bu kapı o aşkın aynasıdır. Sabah ve öğlene doğru güneşli günlerde görebildiğimiz bu figür bir mimari harikası.
Tepenin kuzeyinde yer alan zamanında üç katlı sura sahip olduğu anlatılan Kale günümüzde sadece bir ana burcuyla ayakta durabiliyor. Temellerinin geç Hitit döneminde atıldığı sanılan kalenin bu gün bize ulaşan kalıntuları ise Osmanlı döneminden kalma.
Alaaddin tepesinin hemen altında yer alan İlhanlıların Niğde valisi Seyfettin Sungur ağa tarafından 1335’te yaptırılan Sungurbey camii 18. yüzyılda geçirdiği büyük bir yangınla kırılıp dökülmüş buna rağmen güzelliğinden çok şey kaybetmemiş. Caminin yanındaki bedesten Niğdenin ekonomisini elinde tutuyordu. fiimdi ise damını otlar bürümüş kaderine terkedilmiş durumda.
Anadoluda bir başka örneğine rastlamadığımız Selçuklunun nadide eserlerinden biri olan Hüdavent hatun türbesi 1312 yılında 4. Rükneddin kılıçaslanın kızı Hüdavent hatun adına yaptırılmış. Türbenin duvarlarında insan başlı kuşlar ve çeşitli hayvan figürleri bulunuyor.
Şimdi de Niğde müzesindeyiz. Müzede altı sergileme salonu bulunuyor. Neolitik çağdan başlayarak sırayla osmanlı dönemine kadar bir çok eseri görmeniz mümkün. Ayrıca salonda en çok dikkatinizi çeken şey mumyalar.. Görünce şaşıracaksınız.
1409 yılında Karamanoğlu Alaaddin Ali Bey tarafından yaptırılan Akmedrese de şehrin önemli tarihi yapılarından biri. İki katlı medreselerin en güzel örneklerinden sayılıyor.
Niğdeye 9 km uzaklıktaki Gümüşler kasabasında bulunan Gümüşler manastırı yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı. Manastırdaki gülümseyen meryem ana ve bebek isa Freski eşsiz güzellikte ve tek..
Kemerhisar kasabasında bulunan Tyana antik kentinin tarih boyunca 8-9 medeniyete mekan olduğu tahmin ediliyor. Hala sürmekte olan kazılarla tarihi hazineleri ortaya çıkarılan Tyananın Kapadokya Krallığının yönetim merkezi olduğu biliniyor. Tyanayı önemli kılan bir başka özelliği ise tarihe damgasını vurmuş fiozof Apollo’nun burada doğması. Bahçeli kasabasındaki Roma havuzu da görülmeye değer.
Hani derler ya geçti borun pazarı sür eşeğini Niğdeye işte burası da bor. Bor Niğde şehir merkezine nazaran daha derli toplu. İlçede dolaşırken bir çok tarihi yapıyı görmeniz yine mümkün. Ee bor pazarını soruyoruz. Bize geçti diyorlar bizde arabamızı Niğdeye sürüyoruz.
Niğdenin meşhur elması var. Elma ağaçlarından bir elma koparıp tadabilirsiniz. Bir de patatesi var onu tadamazsınız ama evinize bir çuval götürebilirsiniz.
Torosların eteğinde yolların kavşak noktasında kurulmuş Niğdenin önemli ilçelerinden biri Ulukışla bir zamanlar kervanların konakladığı önemli duraklardan biriydi. Tarihi Mehmet paşa Kervansarayı o günlerin canlı şahidi olarak dimdik ayakta.
Niğde Hava şehitliği ve bor şehitliğinde vatansever şehitlerimiz yatıyor. Onları ziyaret edip ruhlarına bir fatiha okuyoruz.
Niğde yüzyıllar boyunca bir kültür mozaiği oluşturmuş tarih zengini bir belde. Doğal güzellikleri mimari dokusu ve güler yüzlü insanlarıyla konuklarını bekliyor. Niğdeyi sazın teline ozanın diline bırakıp bir başka diyara gidiyoruz.