Gebze gazetesi www.gebzegazetesi.com da belgeselcinin not defteri köşesinde 30 nisan 2022 tarihinde yayınlanan makalemiz
Rahmet ve Bereket ayı Bir Ramazan-ı Şerif’i daha geride bırakıyoruz. Pazar Arife, Pazartesi Bayram…Türkiye korona vebası sonrası ilk kez Bir Ramazan coşkusu ve bayramı sevinci yaşıyor. Gebze Bölgesi’nde ben Ramazan bayramının coşkulu geçeceğine inanıyorum.
Peki Ramazan Ayını layıkıyla yaşayabildik mi? Bu soru her yıl sorduğumuz ama cevabını bir türlü alamadığımız bir soru. Ne yazık ki bu yılda gösterişli, şatafatlı iftar sofralarından uzak durulmadı, İsrafın önüne yazık ki geçtiğimiz söylenemez. Şartlar ne olursa olsun, Ramazanın başı ve sonundaki günü mutlaka evimde ailemle iftar yapmaya ayırırım. Yapılan iftar davetlerini mümkün mertebe katılır dost ve arkadaşlarla sohbet etme imkanın olur. İftar sofraları dostlar geçidine dönüyor. İftar öncesi ve sonrası bir çok dostla sohbet ediyoruz.
ŞEHR-İ RAMAZANA VEDA EDİYORUZ
Ramazan bayramını coşku ile karşılamaya hazırlanıyoruz, ramazana veda etmenin hüznünü bir arada yaşıyoruz. Ramazanın en güzel tarafı imkanlarımız ölçüsünde fakirlere yardım edip, muhtaçları hatırladık. Ramazanda özetle maddi ve manevi huzur ve mutluluğu bir arada yaşadık. Sahur’a kalkmak, 16 saatten fazla hiç bir şey yiyip içmeden oruç tutmak, akşam iftar sofrasında manevi duygular yaşamak, teravih namazı kılarak, Ramazan sohbetlerinde güzel dost ve arkadaşlarla paylaşmak ne kadar keyifli. Bu keyfi ve ramazan kültürünü fırsat bilerek, doya doya yaşayabiliyor muyuz? Ben kendi adıma her sene Ramazan kültürünü doya doya yaşamak çocukluk yıllarımdaki Ramazan coşkusunu kendi benliğimde yaşatmaya çalışıyorum. O çocukluk yıllarımda Ramazan’a hazırlık, babamın katırla pazardan ramazan alışverişi yapmasını daha dün gibi hatırlıyorum. Ramazan için hazırlık bam başka olurdu. Bütün işler ev hayatı ramazanın gelişine hazırlanır, Ramazan doya doya yaşanırdı.
ÇOCUKLUĞUMUZDAKİ RAMAZANLAR
İlk oruç tutma denememi daha dün gibi hatırlıyorum. Rahmetli halamın şefkatli ve sevecen tavrı ile sahura kalktığım o geceyi hiç unutmam. Sahur yemeğini yiyip, yattığımda gördüğüm rüyalar ve ertesi gün herkese ben oruç tutuyorum diye caka sattığım gün gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi geçiyor. Oruç tuttuğumu unutarak, hurma ağıcında afiyetle hurma yemem ve rahmetli halamın ‘Oğlum sen oruç tutmuyor musun?’ dediğini duyar gibi oluyorum. Sahur sofraları ise bir başka güzellik sunardı. Oruç tutanlar için ayrı sofra, oruç tutmayan biz çocuklar içinse sofranın kenarında yenen yemekler. Oruç tutanların yanında yemek yemek ayrı bir ayrıcalıktı. İftar sofrasındaki Buğday’dan ve mısırdan yapılan yöreye özgü sebze den yapılan yemekler. Meyve hoşafları, nar gibi kızarmış böreklerin kokusu halen hisseder gibi oluyorum. İftar yemeğinden sonra, her evde mahallenin en geniş evinde kılınan teravih namazları, ramazan gecesi oynadığımız oyunlar tabi bayram hazırlıkları. O günler ne güzel günlerdi. Onlar artık mazi oldu, hatıralarımızda yaşıyor. Herkesin az veya çok ramazan hatıraları vardır. Bu hatıraları canlı tutmak için Ramazan kültürünü ben doya doya yaşamaya çalışıyorum. Bayram deyince insanın içi ve gönlü bir hoş olur. Acı, tatlı anılar gözlerimizin önüne gelir. Bayramlar üzerine ne kadar çok edebi eserlerimiz, şiirler, kitaplar ve romanlar yazılmıştır. Bayramı anlatan belgeseller, filmler, izlendiğinde gönlümüzü, gözümüzü okşar. Bana göre bayramları en güzel anlatan ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye de Bayram sabahı şiiridir. Mübarek Ramazan-ı Şerif Bayramı’nın insanlık alemine huzur ve barış, Türk-İslam coğrafyasına birlik ve beraberlik getirmesi ve en önemlisi ülkemiz üzerinde oynanan sinsi Bizans oyunlarının bozulmasına vesile olması duasıyla tüm okurlarımın Pazartesi günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.