Cenab-ı Hak, insanoğlunu en güzel biçimde yaratmıştır. Dosdoğru yolunu göstermek üzere hidayet elçileri görevlendirmiş, katından yüce kitaplar indirmiştir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s) nübüvvet zincirinin son halkasıdır. Hz. Âdem’le başlayan ilahi vahiy Peygamberimize nazil olan Kur’an-ı Kerim’le taçlanmıştır.
Resûl-i Ekrem (s.a.s), bizler için yegâne hayat ölçüsü ve en güzel örnektir. Ona inanmak ve tabi olmak, imanımızın gereğidir. Allah Resûlü’nün sünnetini hayatımıza taşımak, Rabbimize olan sevgimizin nişanesidir. O’nun rızasını ve mağfiretini kazanma vesilesidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Resûlüm de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.”
Değerli Müminler!
Din-i Mübin-i İslam’ın Kur’an-ı Kerim’den sonra ikinci kaynağı sünnettir. Sünnet-i seniyye, Efendimizin örnek hayatı, davranışları ve sözleridir.
Kur’an ve sünneti rehber edinen bir mümin, imanına şirk bulaştırmaz; Rabbine verdiği ahde, vefa gösterir. İbadetlerini vaktinde ve samimiyetle eda eder. Salih amel ve güzel ahlakla ömrünü bereketlendirir.
Bugün Kur’an ve sünnetin rehberliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. O halde, hidayet rehberimiz Kur’an’a sımsıkı sarılalım, Sevgili Peygamberimizin sünnetini rehber edinelim. Kur’an ve sünnetin önüne hiçbir anlayışı geçirmeyelim. Kurtuluş reçetemizin Kur’an ve sünnette olduğunun bilincinde olalım. Kur’an ve sünnetten ilham alarak, İslam medeniyetini yeniden inşa etmek için gayret gösterelim.
Kahraman Mehmetçiğimiz, vatanımızı ve milletimizi müdafaa için canı pahasına mücadeleye devam etmektedir. Cenâb-ı Hak, mazlum, mağdur ve kimsesizlerin umudu olan şanlı ordumuza nusret ihsan eylesin. Birliğimizi ve beraberliğimizi daim eylesin. Mukaddesatı uğruna fedâ-yı cân eyleyen aziz şehitlerimize rahmet eylesin. Gazilerimize acil şifalar lütfetsin.