Yaman, bilimin önemine değinerek, Kadim bir medeniyetin evlatları olarak “İlmin peşinden gitmeliyiz”dedi. 

AK Parti Kocaeli Milletvekili Cemil Yaman, TBMM’de devam eden Bütçe görüşmeleri sırasında Türkiye Bilimler Akademisi’nin bütçesiyle ilgili AK Parti adına konuşma yaptı. Konuşmasında İstanbul’da meydana gelen alçak saldırı da hayatını kaybeden Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa dileyerek başlayan Yaman, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Bilhassa 90’lı yıllarda gerçekleşen teknoloji devrimi ile başta haberleşme ve bilişim teknolojileri olmak üzere, tıp, mühendislik ve astronomi gibi birçok alanda baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı  bir çağda yaşıyoruz.  Ancak dikkat edersek, matematikten, evreni keşfe çıkan uzay mekiklerine ve amansız hastalıkların tedavisinde geliştirilen son tıbbi yeniliklere kadar,  neredeyse tüm bilimsel yeniliklerde hep İslam medeniyetinin ayak izlerini görmek mümkündür.

İLİM ŞÜPHE İLE BAŞLAR 

“İlim ilk olarak şüphe ile başlar” diyen bu kadim ve köklü medeniyetin mimarlarından, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin kendi geliştirdiği teleskopla gerçekleştirdiği astronomi çalışmaları, İstanbul’un manevi fatihi Akşemsettin Hoca’nın batılı bilim adamlarından tüm 200 yıl önce mikrobu keşfetmesi, batıda yaşanan büyük rönesans ve bilimde aydınlanma döneminin temelini oluşturmuştur. Benzer şekilde, Hz. Hasan’ın torunu Cafer-ı Sadık ve onun 20 yaşındaki talebesi Cabir olmasaydı, Cebir kitabı hiç yazılamayacak ve en az 1000 yıl daha televizyon keşfedilemeyecekti. Ne trajiktir ki, İslam dünyasında bu olağanüstü keşifler gerçekleştirilirken Avrupa’da kilisenin baskısıyla dünyanın öküz üzerinde oturduğu söyleniyor, Galile dünyanın döndüğünü söylediğinde kiliseden aforoz ediliyor, zeka özürlü kişiler “içine şeytan kaçtığı” gerekçesi ile diri diri yakılıyorlardı.

AR GE’YE ÖZEL ÖNEM

Tıp, mühendislik, bilişim ve askeri alanlarda geliştirilen son teknolojik yenilikler, tüm insanlığın hizmetine sunulmak yerine, sadece bu gelişmeyi gerçekleştiren ülkenin diğer tüm ülkelere göre ticari, askeri ve siyasi üstünlük sağlaması için birer enstrüman olarak kullanılmaktadır.  Ülkemizde de örneğin insansız hava araçları konusunda son dönemde gerçekleştirdiğimiz teknolojik yenilikler, silah sanayiimize önemli katkılar sağlayacaktır. Gelişmiş ülkeler dediğimiz, ekonomik refah seviyesi yüksek, bilim ve teknolojide ilerlemiş ülkelerin, bilhassa Ar-Ge çalışmalarına bütçeden ayırdıkları pay, gelişmekte olan ülkelere göre mukayese edilemeyecek düzeyde yüksektir. Özellikle üniversitelere bu konuda yapılan destekler, bilim insanlarının bu çalışmaları yapma konusunda cesaretlerini önemli derecede artırmaktadır. 

KURUMLAR DESTEKLENMELİ

Bilim insanlığı uzun yıllar gerektiren eğitim ve araştırmalarla geçen, son derece zahmetli ama bir o kadar da ulvi ve değerli bir meslektir. Ülkemizin yetiştirdiği değerli bilim insanlarımızın ülkemize hizmet etmeleri için devlet olarak biz de her türlü desteği sağlamamız gerekir. Bu çerçevede gerek bütçeden ayrılan payların arttırılması, gerek bilimsel çalışmaların arttırılması için her türlü araştırma desteğinin sağlanması konusunda elimizden geleni yapmalı ve TUBA gibi kuruluşları desteklemeliyiz. Bilimsel ilerlemenin ve teknolojik gelişmelerin süreklilik kazanması için teşvik edici Ar-Ge çalışmalarının zenginleşmesi için planlamalar yapmalıyız. Unutulmamalıdır ki kalkınmanın temeli, katma değerli mal ve hizmet üretmeden geçer. Sizin ülkenizin markası olan bir cep telefonu, kaç kilo buğday veya kaç turist eder?  En kıymetli ilim kitabı olan Kur’an’ın izinde bilimsel çalışmalarımıza her türlü destekle hız vererek ecdadımızın bıraktığı yerden sancağı devralıp İslam medeniyetinin yeniden parıldaması için elimizden geleni yapmak üzere azmetmeliyiz. “Ben ilmin şehri, Ali ise kapısıdır” diyen “İlim Çin’de de olsa arayınız” hadisi ile ilim aramayı emreden bir Peygamberin ümmeti olarak, hem bir müslüman hem de bu kadim medeniyetin temsilcileri olarak bilimin peşinde koşmak zorundayız.  Sözlerime son verirken, Türkiye Bilimler Akademisinin bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Ömür KAVRAN