Depremin 17 yıl dönümünde açıklamalarda bulunan Çiler, “1999 yılında 17 sene evvel 16 Ağustosu 17’sine bağlayan gece onbinlerce yurttaşımızın yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına yol açan ‘’Marmara Depremi’’, ulusumuzun yaşadığı en acı felaketlerden biridir. Beton yığınları altında yaşama tutunmuş bir eli tutma umudu ile ‘’ Kimse Yok mu’’ diye sessizliği delen çağrılar hala kulaklarımızda çınlamaktadır. Araştırmalar, Türkiye topraklarının %93‘ü, sanayi kuruluşlarının %98‘i, barajlarımızın %95‘i, nüfusumuzun ise büyük çoğunluğunun fay hatları üzerinde yer aldığını göstermektedir. Depremlerin önceden kestirilmesi ile ilgili bugünkü yaklaşımlar, depremlerin önceden bilinmesine ilişkin çalışmalar, veriler önemlidir. Daha da önemlisi acil durumlarda arama kurtarma çalışmaları, sağlıkta yapılan ilk yardım uygulamaları, küçük yaştan itibaren eğitim yolu ile depremlerde nasıl hareket edilmesi gerektiğinin aşılanması, okullarda bu konuyla ilgili eğitimlere ağırlık verilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
DEPREMDEN YARA ALMADAN KURTULAN ÜLKELER GİBİ OLMALIYIZ
Hedefin depremden fazla yara almadan kurtulan ülkelerin bilincine ulaşmak olduğunu dile getiren Çiler, “ Son yıllarda inşaat sektörüne yönelik atılan adımlarda ‘’zorunlu deprem yönetmeliği’’ ve ‘’deprem sigortası’’ halkımızın can ve mal güvenliği için oldukça önem teşkil etmektedir. Deprem Yönetmeliğine yönelik yürütülen güncelleme çalışmaları kapsamında, yüksek bina yapımına ilk kez kural getirilecek olması da sevindiricidir. Hedefimiz; depremden fazla yara almadan kurtulan ülkelerin bilincine ulaşmak olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle; ‘’Marmara depreminin on yedinci yıldönümünde’’ hayatlarını kaybedenleri rahmetle anıyor, engelli yaşamak zorunda kalanların hayatlarını kolaylaştıracak şartların daha da iyileştirilmesi için gereken çalışmaların yapılmasını temenni ediyorum, bir daha böyle bir deprem yaşanmamasını diliyorum” şeklinde konuştu.